Buradasınız

Madde 61 Ücretin Tarifi

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

38418978-120[23-18/12]-E.164389

23.06.2020

Konu

:

Türkiye'de tam mükellef şirket tarafından görevlendirme nedeni ile Tayland'a gönderilen çalışanın ücret gelirinin vergilendirilmesi.

 

 

  

İlgi

:

12/11/2018 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;

 

-Türkiye'de ikametgah adresinizin ve kayıtlı olduğunuz vergi dairesinin bulunmadığı,

 

-Türkiye'de tam mükellef olan bir anonim şirkette çalışmakta iken yurt dışı görevlendirme nedeniyle 05/12/2017 tarihinde Tayland'da … Co. Ltd. ünvanlı firmada çalışmaya başladığınız,

 

- 05/12/2017 tarihinden sonra ücretinizin bir kısmını Tayland'daki … Co. Ltd'den , bir kısmını da Türkiye'deki tam mükellef kurumdan almaya devam ettiğiniz,

 

-Türkiye'den almış olduğunuz ücretin herhangi bir hizmet karşılığı olmayıp, sosyal güvenlik haklarınızın devamı için alındığı ve söz konusu ücretin Tayland' da bulunan … Co. Ltd' ne yansıtıldığı,

 

- Tayland'da herhangi bir on iki aylık dönemde bir veya birkaç seferde toplamda 183 günden fazla bulunduğunuz,

 

-Tayland ve Türkiye'de elde etmiş olduğunuz ücret gelirlerinin tamamının Tayland Vergi İdaresi tarafından vergilendirildiğini ve Türkiye'de elde ettiğiniz gelirin de Türkiye'deki tam mükellef firma tarafından tevkifata tabi tutulduğu,

 

hususları belirtilerek, Türkiye'de elde etmiş olduğunuz ücret gelirinizin iki ülkede de vergilendirilmesinden dolayı çifte vergilendirmeye neden olunduğu, bu nedenle Türkiye'de elde etmiş olduğunuz ücret geliri üzerinden tevkifat yapılmasına gerek olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

1 inci maddesinde, "Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabidir. Gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır."

 

3 üncü maddesinde, "Aşağıda yazılı gerçek kişiler, Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler;

 

1- Türkiye'de yerleşmiş olanlar;

 

2- Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulanan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları (Bu gibilerden, bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısıyla Gelir Vergisine veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, mezkur kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.)"

 

"Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

   … "

 

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış ve bu fıkranın birinci bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hükmüne yer verilmiştir. 95 inci maddenin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde ise ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının gelirlerini yıllık beyanname ile bildirecekleri hüküm altına alınmıştır.

 

Diğer taraftan, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tayland Krallığı Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması"nın mukimliğe ilişkin 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrası, bir Akit Devletin mukimi teriminin o Devletin mevzuatı gereğince ev, ikametgah veya benzer yapıda diğer herhangi bir kriter nedeniyle vergi mükellefi olan kişiyi ifade ettiğini hüküm altına almıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde ise, merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup bunların işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşlarının Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilecekleri hükmü yer almaktadır.

 

Buna göre, iç mevzuatımız gereğince Türkiye'de tam mükellef statüsünde olmanız nedeniyle Anlaşmanın 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca Türkiye mukimi kabul edilmektesiniz. Bununla birlikte, ilgi dilekçenizde verilen bilgilerden Tayland mevzuatı uyarınca Tayland mukimi de sayıldığınız anlaşılmaktadır. Bu durumda, aşağıda verilen Anlaşmanın 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan hükümlerin sırayla uygulanması gerekmektedir:

 

"2. 1 inci fıkra hükümleri dolayısıyla bir gerçek kişi her iki Akit Devlette de mukim olduğunda, bu kişinin durumu aşağıdaki şekilde belirlenecektir:

 

a) Bu kişi, yalnızca daimi olarak kalabileceği bir meskenin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir. Eğer bu kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni varsa, bu kişi, kişisel ve ekonomik ilişkilerinin daha yakın olduğu (hayati menfaatlerin merkezi olan) Devletin bir mukimi kabul edilecektir;

 

b) Eğer kişinin hayati menfaatlerinin merkezinin yer aldığı Devlet saptanamazsa veya her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni yoksa, bu kişi yalnızca kalmayı adet edindiği evin bulunduğu Devletin bir mukimi kabul edilecektir;

 

c) Eğer kişinin her iki Devlette de kalmayı adet edindiği bir ev varsa veya her iki Devlette de böyle bir ev söz konusu değilse, bu kişi yalnızca vatandaşı olduğu Devletin mukimi kabul edilecektir;

 

d) Eğer kişi her iki Devletin de vatandaşıysa veya her iki Devletin de vatandaşı değilse, Akit Devletlerin yetkili makamları sorunu karşılıklı anlaşmayla çözeceklerdir."

 

Bu kriterlerin sırayla uygulanması sonucunda Tayland mukimi olduğunuzun tespit edilmesi durumunda Anlaşmanın ücretlere ilişkin 15 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca bir hizmet akdi dolayısıyla elde ettiğiniz ücret gelirinin, bu hizmet Türkiye'de ifa edilmedikçe, yalnızca Tayland'da vergilendirilmesi gerekmektedir. Öte yandan, söz konusu kriterlerin uygulanması sonucunda Türkiye mukimi olduğunuzun tespit edilmesi durumunda ise aşağıda yer alan Anlaşmanın 15 inci maddesinin 2 nci fıkrasının uygulanması gerekmektedir:

 

"2. 1 inci fıkra hükümlerine bakılmaksızın, bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette ifa ettiği bir hizmet dolayısıyla elde ettiği gelir, eğer:

 

a) Gelir elde eden kişi, diğer Devlette ilgili takvim yılı içinde başlayan veya biten bir 12 aylık dönemde bir veya bir kaç seferde toplam 183 günü aşmamak üzere kalırsa, ve

 

b) Ödeme, diğer Devletin mukimi olmayan bir işveren tarafından veya böyle bir işveren adına yapılırsa, ve

 

c) Ödeme, işverenin diğer Devlette sahip olduğu bir iş yerinden veya sabit yerden yapılmazsa

 

yalnızca ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir."

 

Buna göre, bir Türkiye mukimi olarak Tayland'da bir 12 aylık dönemde 183 günden fazla kalmanız durumunda veya ücret ödemenizin Tayland mukimi bir işveren tarafından ya da böyle bir işveren adına yapılması veya ücret ödemenizin işverenin Tayland'da sahip olduğu bir iş yerinden yapılması durumunda Anlaşmanın 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasının son cümlesi uyarınca ücret gelirinizden Türkiye'nin yanı sıra Tayland'ın da vergi alma hakkı olacaktır. Böyle bir durumda ortaya çıkan çifte vergilendirme ise, Anlaşmanın 23 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına göre söz konusu gelirinizin Türkiye'de vergiden istisna edilmesi yoluyla önlenecektir. Bununla birlikte, geriye kalan gelirinize ilişkin vergi hesaplanırken, istisna edilen gelir, sanki vergiden müstesna değilmiş gibi bir vergi oranı uygulanabilecektir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

38418978-120[23-18/12]-E.164389

23.06.2020

Konu

:

Türkiye'de tam mükellef şirket tarafından görevlendirme nedeni ile Tayland'a gönderilen çalışanın ücret gelirinin vergilendirilmesi.

 

 

  

İlgi

:

12/11/2018 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;

 

-Türkiye'de ikametgah adresinizin ve kayıtlı olduğunuz vergi dairesinin bulunmadığı,

 

-Türkiye'de tam mükellef olan bir anonim şirkette çalışmakta iken yurt dışı görevlendirme nedeniyle 05/12/2017 tarihinde Tayland'da … Co. Ltd. ünvanlı firmada çalışmaya başladığınız,

 

- 05/12/2017 tarihinden sonra ücretinizin bir kısmını Tayland'daki … Co. Ltd'den , bir kısmını da Türkiye'deki tam mükellef kurumdan almaya devam ettiğiniz,

 

-Türkiye'den almış olduğunuz ücretin herhangi bir hizmet karşılığı olmayıp, sosyal güvenlik haklarınızın devamı için alındığı ve söz konusu ücretin Tayland' da bulunan … Co. Ltd' ne yansıtıldığı,

 

- Tayland'da herhangi bir on iki aylık dönemde bir veya birkaç seferde toplamda 183 günden fazla bulunduğunuz,

 

-Tayland ve Türkiye'de elde etmiş olduğunuz ücret gelirlerinin tamamının Tayland Vergi İdaresi tarafından vergilendirildiğini ve Türkiye'de elde ettiğiniz gelirin de Türkiye'deki tam mükellef firma tarafından tevkifata tabi tutulduğu,

 

hususları belirtilerek, Türkiye'de elde etmiş olduğunuz ücret gelirinizin iki ülkede de vergilendirilmesinden dolayı çifte vergilendirmeye neden olunduğu, bu nedenle Türkiye'de elde etmiş olduğunuz ücret geliri üzerinden tevkifat yapılmasına gerek olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

1 inci maddesinde, "Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabidir. Gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır."

 

3 üncü maddesinde, "Aşağıda yazılı gerçek kişiler, Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler;

 

1- Türkiye'de yerleşmiş olanlar;

 

2- Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulanan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları (Bu gibilerden, bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısıyla Gelir Vergisine veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, mezkur kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.)"

 

"Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

   … "

 

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış ve bu fıkranın birinci bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hükmüne yer verilmiştir. 95 inci maddenin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde ise ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının gelirlerini yıllık beyanname ile bildirecekleri hüküm altına alınmıştır.

 

Diğer taraftan, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tayland Krallığı Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması"nın mukimliğe ilişkin 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrası, bir Akit Devletin mukimi teriminin o Devletin mevzuatı gereğince ev, ikametgah veya benzer yapıda diğer herhangi bir kriter nedeniyle vergi mükellefi olan kişiyi ifade ettiğini hüküm altına almıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde ise, merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup bunların işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşlarının Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilecekleri hükmü yer almaktadır.

 

Buna göre, iç mevzuatımız gereğince Türkiye'de tam mükellef statüsünde olmanız nedeniyle Anlaşmanın 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca Türkiye mukimi kabul edilmektesiniz. Bununla birlikte, ilgi dilekçenizde verilen bilgilerden Tayland mevzuatı uyarınca Tayland mukimi de sayıldığınız anlaşılmaktadır. Bu durumda, aşağıda verilen Anlaşmanın 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan hükümlerin sırayla uygulanması gerekmektedir:

 

"2. 1 inci fıkra hükümleri dolayısıyla bir gerçek kişi her iki Akit Devlette de mukim olduğunda, bu kişinin durumu aşağıdaki şekilde belirlenecektir:

 

a) Bu kişi, yalnızca daimi olarak kalabileceği bir meskenin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir. Eğer bu kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni varsa, bu kişi, kişisel ve ekonomik ilişkilerinin daha yakın olduğu (hayati menfaatlerin merkezi olan) Devletin bir mukimi kabul edilecektir;

 

b) Eğer kişinin hayati menfaatlerinin merkezinin yer aldığı Devlet saptanamazsa veya her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni yoksa, bu kişi yalnızca kalmayı adet edindiği evin bulunduğu Devletin bir mukimi kabul edilecektir;

 

c) Eğer kişinin her iki Devlette de kalmayı adet edindiği bir ev varsa veya her iki Devlette de böyle bir ev söz konusu değilse, bu kişi yalnızca vatandaşı olduğu Devletin mukimi kabul edilecektir;

 

d) Eğer kişi her iki Devletin de vatandaşıysa veya her iki Devletin de vatandaşı değilse, Akit Devletlerin yetkili makamları sorunu karşılıklı anlaşmayla çözeceklerdir."

 

Bu kriterlerin sırayla uygulanması sonucunda Tayland mukimi olduğunuzun tespit edilmesi durumunda Anlaşmanın ücretlere ilişkin 15 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca bir hizmet akdi dolayısıyla elde ettiğiniz ücret gelirinin, bu hizmet Türkiye'de ifa edilmedikçe, yalnızca Tayland'da vergilendirilmesi gerekmektedir. Öte yandan, söz konusu kriterlerin uygulanması sonucunda Türkiye mukimi olduğunuzun tespit edilmesi durumunda ise aşağıda yer alan Anlaşmanın 15 inci maddesinin 2 nci fıkrasının uygulanması gerekmektedir:

 

"2. 1 inci fıkra hükümlerine bakılmaksızın, bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette ifa ettiği bir hizmet dolayısıyla elde ettiği gelir, eğer:

 

a) Gelir elde eden kişi, diğer Devlette ilgili takvim yılı içinde başlayan veya biten bir 12 aylık dönemde bir veya bir kaç seferde toplam 183 günü aşmamak üzere kalırsa, ve

 

b) Ödeme, diğer Devletin mukimi olmayan bir işveren tarafından veya böyle bir işveren adına yapılırsa, ve

 

c) Ödeme, işverenin diğer Devlette sahip olduğu bir iş yerinden veya sabit yerden yapılmazsa

 

yalnızca ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir."

 

Buna göre, bir Türkiye mukimi olarak Tayland'da bir 12 aylık dönemde 183 günden fazla kalmanız durumunda veya ücret ödemenizin Tayland mukimi bir işveren tarafından ya da böyle bir işveren adına yapılması veya ücret ödemenizin işverenin Tayland'da sahip olduğu bir iş yerinden yapılması durumunda Anlaşmanın 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasının son cümlesi uyarınca ücret gelirinizden Türkiye'nin yanı sıra Tayland'ın da vergi alma hakkı olacaktır. Böyle bir durumda ortaya çıkan çifte vergilendirme ise, Anlaşmanın 23 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına göre söz konusu gelirinizin Türkiye'de vergiden istisna edilmesi yoluyla önlenecektir. Bununla birlikte, geriye kalan gelirinize ilişkin vergi hesaplanırken, istisna edilen gelir, sanki vergiden müstesna değilmiş gibi bir vergi oranı uygulanabilecektir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

38418978-120[23-18/12]-E.164389

23.06.2020

Konu

:

Türkiye'de tam mükellef şirket tarafından görevlendirme nedeni ile Tayland'a gönderilen çalışanın ücret gelirinin vergilendirilmesi.

 

 

  

İlgi

:

12/11/2018 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;

 

-Türkiye'de ikametgah adresinizin ve kayıtlı olduğunuz vergi dairesinin bulunmadığı,

 

-Türkiye'de tam mükellef olan bir anonim şirkette çalışmakta iken yurt dışı görevlendirme nedeniyle 05/12/2017 tarihinde Tayland'da … Co. Ltd. ünvanlı firmada çalışmaya başladığınız,

 

- 05/12/2017 tarihinden sonra ücretinizin bir kısmını Tayland'daki … Co. Ltd'den , bir kısmını da Türkiye'deki tam mükellef kurumdan almaya devam ettiğiniz,

 

-Türkiye'den almış olduğunuz ücretin herhangi bir hizmet karşılığı olmayıp, sosyal güvenlik haklarınızın devamı için alındığı ve söz konusu ücretin Tayland' da bulunan … Co. Ltd' ne yansıtıldığı,

 

- Tayland'da herhangi bir on iki aylık dönemde bir veya birkaç seferde toplamda 183 günden fazla bulunduğunuz,

 

-Tayland ve Türkiye'de elde etmiş olduğunuz ücret gelirlerinin tamamının Tayland Vergi İdaresi tarafından vergilendirildiğini ve Türkiye'de elde ettiğiniz gelirin de Türkiye'deki tam mükellef firma tarafından tevkifata tabi tutulduğu,

 

hususları belirtilerek, Türkiye'de elde etmiş olduğunuz ücret gelirinizin iki ülkede de vergilendirilmesinden dolayı çifte vergilendirmeye neden olunduğu, bu nedenle Türkiye'de elde etmiş olduğunuz ücret geliri üzerinden tevkifat yapılmasına gerek olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

1 inci maddesinde, "Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabidir. Gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır."

 

3 üncü maddesinde, "Aşağıda yazılı gerçek kişiler, Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler;

 

1- Türkiye'de yerleşmiş olanlar;

 

2- Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulanan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları (Bu gibilerden, bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısıyla Gelir Vergisine veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, mezkur kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.)"

 

"Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

   … "

 

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış ve bu fıkranın birinci bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hükmüne yer verilmiştir. 95 inci maddenin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde ise ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının gelirlerini yıllık beyanname ile bildirecekleri hüküm altına alınmıştır.

 

Diğer taraftan, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tayland Krallığı Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması"nın mukimliğe ilişkin 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrası, bir Akit Devletin mukimi teriminin o Devletin mevzuatı gereğince ev, ikametgah veya benzer yapıda diğer herhangi bir kriter nedeniyle vergi mükellefi olan kişiyi ifade ettiğini hüküm altına almıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde ise, merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup bunların işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşlarının Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilecekleri hükmü yer almaktadır.

 

Buna göre, iç mevzuatımız gereğince Türkiye'de tam mükellef statüsünde olmanız nedeniyle Anlaşmanın 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca Türkiye mukimi kabul edilmektesiniz. Bununla birlikte, ilgi dilekçenizde verilen bilgilerden Tayland mevzuatı uyarınca Tayland mukimi de sayıldığınız anlaşılmaktadır. Bu durumda, aşağıda verilen Anlaşmanın 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan hükümlerin sırayla uygulanması gerekmektedir:

 

"2. 1 inci fıkra hükümleri dolayısıyla bir gerçek kişi her iki Akit Devlette de mukim olduğunda, bu kişinin durumu aşağıdaki şekilde belirlenecektir:

 

a) Bu kişi, yalnızca daimi olarak kalabileceği bir meskenin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir. Eğer bu kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni varsa, bu kişi, kişisel ve ekonomik ilişkilerinin daha yakın olduğu (hayati menfaatlerin merkezi olan) Devletin bir mukimi kabul edilecektir;

 

b) Eğer kişinin hayati menfaatlerinin merkezinin yer aldığı Devlet saptanamazsa veya her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni yoksa, bu kişi yalnızca kalmayı adet edindiği evin bulunduğu Devletin bir mukimi kabul edilecektir;

 

c) Eğer kişinin her iki Devlette de kalmayı adet edindiği bir ev varsa veya her iki Devlette de böyle bir ev söz konusu değilse, bu kişi yalnızca vatandaşı olduğu Devletin mukimi kabul edilecektir;

 

d) Eğer kişi her iki Devletin de vatandaşıysa veya her iki Devletin de vatandaşı değilse, Akit Devletlerin yetkili makamları sorunu karşılıklı anlaşmayla çözeceklerdir."

 

Bu kriterlerin sırayla uygulanması sonucunda Tayland mukimi olduğunuzun tespit edilmesi durumunda Anlaşmanın ücretlere ilişkin 15 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca bir hizmet akdi dolayısıyla elde ettiğiniz ücret gelirinin, bu hizmet Türkiye'de ifa edilmedikçe, yalnızca Tayland'da vergilendirilmesi gerekmektedir. Öte yandan, söz konusu kriterlerin uygulanması sonucunda Türkiye mukimi olduğunuzun tespit edilmesi durumunda ise aşağıda yer alan Anlaşmanın 15 inci maddesinin 2 nci fıkrasının uygulanması gerekmektedir:

 

"2. 1 inci fıkra hükümlerine bakılmaksızın, bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette ifa ettiği bir hizmet dolayısıyla elde ettiği gelir, eğer:

 

a) Gelir elde eden kişi, diğer Devlette ilgili takvim yılı içinde başlayan veya biten bir 12 aylık dönemde bir veya bir kaç seferde toplam 183 günü aşmamak üzere kalırsa, ve

 

b) Ödeme, diğer Devletin mukimi olmayan bir işveren tarafından veya böyle bir işveren adına yapılırsa, ve

 

c) Ödeme, işverenin diğer Devlette sahip olduğu bir iş yerinden veya sabit yerden yapılmazsa

 

yalnızca ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir."

 

Buna göre, bir Türkiye mukimi olarak Tayland'da bir 12 aylık dönemde 183 günden fazla kalmanız durumunda veya ücret ödemenizin Tayland mukimi bir işveren tarafından ya da böyle bir işveren adına yapılması veya ücret ödemenizin işverenin Tayland'da sahip olduğu bir iş yerinden yapılması durumunda Anlaşmanın 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasının son cümlesi uyarınca ücret gelirinizden Türkiye'nin yanı sıra Tayland'ın da vergi alma hakkı olacaktır. Böyle bir durumda ortaya çıkan çifte vergilendirme ise, Anlaşmanın 23 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına göre söz konusu gelirinizin Türkiye'de vergiden istisna edilmesi yoluyla önlenecektir. Bununla birlikte, geriye kalan gelirinize ilişkin vergi hesaplanırken, istisna edilen gelir, sanki vergiden müstesna değilmiş gibi bir vergi oranı uygulanabilecektir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

41931384-120[2019-9]-E.20799

15.06.2020

Konu

:

399 Sayılı KHK Kapsamında Çalışan Sözleşmeli Personele Ödenen Ödül Ücretlerinin Vergilendirilmesi

 

 

  

İlgi

:

29/01/2019 tarihli ve 17683 kayıt nolu özelge talebiniz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizde 399 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname kapsamında çalışan sözleşmeli personele, söz konusu Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesi gereğince bir sözleşme ücreti tutarında ödül verildiği bildirilerek, bu ödeme üzerinden, gelir vergisi kesintisinin yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kimlerin vergi tevkifatı yapmakla yükümlü oldukları hüküm altına alınmış olup, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde, "Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre" vergi tevkifatı yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

 

Anılanı Kanunun 29 uncu maddesinde ise; "Teşvik gayesiyle verilen aşağıda yazılı ikramiye ve mükafatlar Gelir Vergisi'nden müstesnadır:

 

1. İlim ve fenni, güzel sanatları, tarımı, hayvan yetiştirilmesini ve memleket bakımından faydalı olan diğer işleri ve faaliyetleri teşvik maksadıyla verilen ikramiyeler ve mükafatlar.

 

..."hükmü yer almaktadır.

 

399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesinde, "Görevlerinde olağanüstü gayret göstermek suretiyle verimlilik veya karlılığı artıran veya teşebbüs ve bağlı ortaklığın faaliyetlerine yararlı buluş getiren veya büyük zararların doğmasını önlemede üstün gayret gösteren sözleşmeli personele genel müdürce bir aylık, genel müdürün teklifi üzerine yönetim kurulunca iki aylık sözleşme ücretini aşmamak üzere ödül verilebilir. Ancak bu şekilde bir takvim yılı içinde ödüllendirileceklerin sayısı teşebbüs ve bağlı ortaklıkların toplam sözleşmeli personel sayısının % 2'sinden fazla olamaz."  hükmü yer almıştır.

 

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinde yer alan istisna hükmü çerçevesinde ödenen ikramiye ve mükafatlar, bir hizmet sözleşmesine bağlı olarak hizmetin başarılı bir şekilde yürütülmesinden dolayı hizmet karşılığı devamlı ödenen bir ücret olmayıp, söz konusu ödemeler, anılan maddede sayılan alanlarda yapılan çalışmalar sonucu, memleket çapında önemi haiz bir çalışma sonucunda katkıda bulunanları ödüllendirmek amacıyla yapılan bir ödemedir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, sözleşmeli personele verilen ödülün, Gelir Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinde aranılan şartları taşımadığı anlaşıldığından, gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün olmayıp, söz konusu ödemelerin ücret sayılarak, Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri kapsamında gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade ettiği; 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu hükme bağlanmıştır.

 

Aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "IV-Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün IV/l-b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat vesaire gibi her ne ad ile olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paralar nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kâğıtların nispi damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

 

Buna göre, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede de, personele ödül olarak ödenen ücretler üzerinden kesilecek damga vergisine ilişkin herhangi bir istisna hükmü yer almadığından, ücret olarak değerlendirilen ödeme üzerinden Damga Vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

41931384-120[2019-9]-E.20799

15.06.2020

Konu

:

399 Sayılı KHK Kapsamında Çalışan Sözleşmeli Personele Ödenen Ödül Ücretlerinin Vergilendirilmesi

 

 

  

İlgi

:

29/01/2019 tarihli ve 17683 kayıt nolu özelge talebiniz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizde 399 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname kapsamında çalışan sözleşmeli personele, söz konusu Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesi gereğince bir sözleşme ücreti tutarında ödül verildiği bildirilerek, bu ödeme üzerinden, gelir vergisi kesintisinin yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kimlerin vergi tevkifatı yapmakla yükümlü oldukları hüküm altına alınmış olup, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde, "Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre" vergi tevkifatı yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

 

Anılanı Kanunun 29 uncu maddesinde ise; "Teşvik gayesiyle verilen aşağıda yazılı ikramiye ve mükafatlar Gelir Vergisi'nden müstesnadır:

 

1. İlim ve fenni, güzel sanatları, tarımı, hayvan yetiştirilmesini ve memleket bakımından faydalı olan diğer işleri ve faaliyetleri teşvik maksadıyla verilen ikramiyeler ve mükafatlar.

 

..."hükmü yer almaktadır.

 

399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesinde, "Görevlerinde olağanüstü gayret göstermek suretiyle verimlilik veya karlılığı artıran veya teşebbüs ve bağlı ortaklığın faaliyetlerine yararlı buluş getiren veya büyük zararların doğmasını önlemede üstün gayret gösteren sözleşmeli personele genel müdürce bir aylık, genel müdürün teklifi üzerine yönetim kurulunca iki aylık sözleşme ücretini aşmamak üzere ödül verilebilir. Ancak bu şekilde bir takvim yılı içinde ödüllendirileceklerin sayısı teşebbüs ve bağlı ortaklıkların toplam sözleşmeli personel sayısının % 2'sinden fazla olamaz."  hükmü yer almıştır.

 

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinde yer alan istisna hükmü çerçevesinde ödenen ikramiye ve mükafatlar, bir hizmet sözleşmesine bağlı olarak hizmetin başarılı bir şekilde yürütülmesinden dolayı hizmet karşılığı devamlı ödenen bir ücret olmayıp, söz konusu ödemeler, anılan maddede sayılan alanlarda yapılan çalışmalar sonucu, memleket çapında önemi haiz bir çalışma sonucunda katkıda bulunanları ödüllendirmek amacıyla yapılan bir ödemedir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, sözleşmeli personele verilen ödülün, Gelir Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinde aranılan şartları taşımadığı anlaşıldığından, gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün olmayıp, söz konusu ödemelerin ücret sayılarak, Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri kapsamında gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade ettiği; 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu hükme bağlanmıştır.

 

Aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "IV-Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün IV/l-b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat vesaire gibi her ne ad ile olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paralar nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kâğıtların nispi damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

 

Buna göre, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede de, personele ödül olarak ödenen ücretler üzerinden kesilecek damga vergisine ilişkin herhangi bir istisna hükmü yer almadığından, ücret olarak değerlendirilen ödeme üzerinden Damga Vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

41931384-120[2019-9]-E.20799

15.06.2020

Konu

:

399 Sayılı KHK Kapsamında Çalışan Sözleşmeli Personele Ödenen Ödül Ücretlerinin Vergilendirilmesi

 

 

  

İlgi

:

29/01/2019 tarihli ve 17683 kayıt nolu özelge talebiniz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizde 399 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname kapsamında çalışan sözleşmeli personele, söz konusu Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesi gereğince bir sözleşme ücreti tutarında ödül verildiği bildirilerek, bu ödeme üzerinden, gelir vergisi kesintisinin yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kimlerin vergi tevkifatı yapmakla yükümlü oldukları hüküm altına alınmış olup, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde, "Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre" vergi tevkifatı yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

 

Anılanı Kanunun 29 uncu maddesinde ise; "Teşvik gayesiyle verilen aşağıda yazılı ikramiye ve mükafatlar Gelir Vergisi'nden müstesnadır:

 

1. İlim ve fenni, güzel sanatları, tarımı, hayvan yetiştirilmesini ve memleket bakımından faydalı olan diğer işleri ve faaliyetleri teşvik maksadıyla verilen ikramiyeler ve mükafatlar.

 

..."hükmü yer almaktadır.

 

399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesinde, "Görevlerinde olağanüstü gayret göstermek suretiyle verimlilik veya karlılığı artıran veya teşebbüs ve bağlı ortaklığın faaliyetlerine yararlı buluş getiren veya büyük zararların doğmasını önlemede üstün gayret gösteren sözleşmeli personele genel müdürce bir aylık, genel müdürün teklifi üzerine yönetim kurulunca iki aylık sözleşme ücretini aşmamak üzere ödül verilebilir. Ancak bu şekilde bir takvim yılı içinde ödüllendirileceklerin sayısı teşebbüs ve bağlı ortaklıkların toplam sözleşmeli personel sayısının % 2'sinden fazla olamaz."  hükmü yer almıştır.

 

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinde yer alan istisna hükmü çerçevesinde ödenen ikramiye ve mükafatlar, bir hizmet sözleşmesine bağlı olarak hizmetin başarılı bir şekilde yürütülmesinden dolayı hizmet karşılığı devamlı ödenen bir ücret olmayıp, söz konusu ödemeler, anılan maddede sayılan alanlarda yapılan çalışmalar sonucu, memleket çapında önemi haiz bir çalışma sonucunda katkıda bulunanları ödüllendirmek amacıyla yapılan bir ödemedir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, sözleşmeli personele verilen ödülün, Gelir Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinde aranılan şartları taşımadığı anlaşıldığından, gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün olmayıp, söz konusu ödemelerin ücret sayılarak, Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri kapsamında gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade ettiği; 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu hükme bağlanmıştır.

 

Aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "IV-Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün IV/l-b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat vesaire gibi her ne ad ile olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paralar nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kâğıtların nispi damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

 

Buna göre, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede de, personele ödül olarak ödenen ücretler üzerinden kesilecek damga vergisine ilişkin herhangi bir istisna hükmü yer almadığından, ücret olarak değerlendirilen ödeme üzerinden Damga Vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

KIRŞEHİR VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

66491453-105-E.3889

27.04.2020

Konu

:

Diğer Ücretlinin Vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

06.11.2019 tarihli özelge talep formu

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; basit usulde mükellef olduğunuzu işyerinizde 16.07.2019 tarihinde diğer ücretlinin işe başladığı ve 21.07.2019 tarihinde kendi isteği ile işten ayrıldığı, bu nedenle aynı ay içerisinde giriş ve çıkış olduğundan diğer ücret vergisinin tarh edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; "Vergilendirme Dönemi"  başlıklı 108 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, diğer ücretlerde vergilendirme döneminin, hizmetin ifa olunduğu takvim yılı olduğu, "Tarh zamanı"   başlıklı 109 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde, gelir vergisinin diğer ücretlerde, hizmetin ifa olunduğu takvim yılının ikinci ayında, takvim yılı içinde işe başlanması halinde, işe başlama tarihinden itibaren bir ay içinde tarh edileceği hüküm altına alınmıştır

 

Aynı Kanunun 110 uncu maddesinde ise,

 

1-Takvim yılı içinde işe başlıyan diğer ücret sahiplerinin vergi matrahı, yıllık diğer ücret matrahından, işe başlama ayı hariç tutulmak suretiyle, o yılın sonuna kadarki aylara isabet eden miktardır.

 

Takvim yılının birinci yarısı içinde işini bırakan diğer ücret sahiplerinden, keyfiyeti takvim yılının ikinci yarısı girmeden haber verenlerin ikinci taksite isabet eden vergileri terkin olunur."

 

hükmüne yer verilmiştir.

 

Buna göre, yanınızda diğer ücretli olarak çalışanın aynı ay içinde işine başlayıp, yine aynı ay içinde işini terk etmesi nedeniyle 2019 yılına ait diğer ücret vergisinin tarh ettirilmemesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

KIRŞEHİR VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

66491453-105-E.3889

27.04.2020

Konu

:

Diğer Ücretlinin Vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

06.11.2019 tarihli özelge talep formu

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; basit usulde mükellef olduğunuzu işyerinizde 16.07.2019 tarihinde diğer ücretlinin işe başladığı ve 21.07.2019 tarihinde kendi isteği ile işten ayrıldığı, bu nedenle aynı ay içerisinde giriş ve çıkış olduğundan diğer ücret vergisinin tarh edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; "Vergilendirme Dönemi"  başlıklı 108 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, diğer ücretlerde vergilendirme döneminin, hizmetin ifa olunduğu takvim yılı olduğu, "Tarh zamanı"   başlıklı 109 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde, gelir vergisinin diğer ücretlerde, hizmetin ifa olunduğu takvim yılının ikinci ayında, takvim yılı içinde işe başlanması halinde, işe başlama tarihinden itibaren bir ay içinde tarh edileceği hüküm altına alınmıştır

 

Aynı Kanunun 110 uncu maddesinde ise,

 

1-Takvim yılı içinde işe başlıyan diğer ücret sahiplerinin vergi matrahı, yıllık diğer ücret matrahından, işe başlama ayı hariç tutulmak suretiyle, o yılın sonuna kadarki aylara isabet eden miktardır.

 

Takvim yılının birinci yarısı içinde işini bırakan diğer ücret sahiplerinden, keyfiyeti takvim yılının ikinci yarısı girmeden haber verenlerin ikinci taksite isabet eden vergileri terkin olunur."

 

hükmüne yer verilmiştir.

 

Buna göre, yanınızda diğer ücretli olarak çalışanın aynı ay içinde işine başlayıp, yine aynı ay içinde işini terk etmesi nedeniyle 2019 yılına ait diğer ücret vergisinin tarh ettirilmemesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

KIRŞEHİR VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

66491453-105-E.3889

27.04.2020

Konu

:

Diğer Ücretlinin Vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

06.11.2019 tarihli özelge talep formu

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; basit usulde mükellef olduğunuzu işyerinizde 16.07.2019 tarihinde diğer ücretlinin işe başladığı ve 21.07.2019 tarihinde kendi isteği ile işten ayrıldığı, bu nedenle aynı ay içerisinde giriş ve çıkış olduğundan diğer ücret vergisinin tarh edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; "Vergilendirme Dönemi"  başlıklı 108 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, diğer ücretlerde vergilendirme döneminin, hizmetin ifa olunduğu takvim yılı olduğu, "Tarh zamanı"   başlıklı 109 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde, gelir vergisinin diğer ücretlerde, hizmetin ifa olunduğu takvim yılının ikinci ayında, takvim yılı içinde işe başlanması halinde, işe başlama tarihinden itibaren bir ay içinde tarh edileceği hüküm altına alınmıştır

 

Aynı Kanunun 110 uncu maddesinde ise,

 

1-Takvim yılı içinde işe başlıyan diğer ücret sahiplerinin vergi matrahı, yıllık diğer ücret matrahından, işe başlama ayı hariç tutulmak suretiyle, o yılın sonuna kadarki aylara isabet eden miktardır.

 

Takvim yılının birinci yarısı içinde işini bırakan diğer ücret sahiplerinden, keyfiyeti takvim yılının ikinci yarısı girmeden haber verenlerin ikinci taksite isabet eden vergileri terkin olunur."

 

hükmüne yer verilmiştir.

 

Buna göre, yanınızda diğer ücretli olarak çalışanın aynı ay içinde işine başlayıp, yine aynı ay içinde işini terk etmesi nedeniyle 2019 yılına ait diğer ücret vergisinin tarh ettirilmemesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Hatay Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

88031814-010[VUK-2019/05-17]-E.30270

21.04.2020

Konu

:

Serbest tarım danışmanlığının vergilendirilmesi hk.

 

 

  

İlgi

:

04.10.2019 tarihli ve 194635 kayıt sayılı özelge talep formunuz

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 4.10.2019 tarihi itibariyle serbest tarım danışmanı olarak faaliyete başladığınız belirtilerek, mükellefiyet durumunuz hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun, 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez."   hükmü yer almıştır.

 

Aynı Kanunun, 65 inci maddesinde ise "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

 

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..."  hükmüne yer verilmiştir.

 

Öte yandan, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

...

 

b) Diğerlerinden %20 " oranında vergi tevkifatının yapılacağı hükmü yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun; 210 uncu maddesinde, serbest meslek erbabının kazanç defteri tutacağı, 236 ncı maddesinde ise serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşterinin de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

 

Ayrıca, 13.11.2018 tarihli ve 30594 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerine Destekleme Ödemesi Yapılması Hakkında Tebliğin "Tanımlar" başlıklı 4 üncü maddesinde; " (1) Bu Tebliğde geçen;

 

...

 

ö) Serbest Tarım Danışmanı: Kendi nam ve hesabına çalışmak suretiyle tarımsal işletmelere, tarımsal danışmanlık hizmeti sunan ve Yönetmelikte belirtilen hükümlere göre sertifikalandırılan ve Uygulama Esaslarına göre yetkilendirilen kişileri,

 

...

 

u) Tarım danışmanı: Sivil toplum örgütlerinde, ziraat odalarında istihdam edilen ve Yönetmelikte belirtilen hükümlere göre sertifikalandırılmış kişileri,

 

ü) Tarımsal danışmanlık hizmetleri: Sivil toplum örgütleri, ziraat odaları ve serbest tarım danışmanlarınca tarımsal işletmelerin tarımsal bilgi, teknik ve yöntemler konusundaki ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli düzeyde karşılanmasına yönelik olarak ücret karşılığında yürütülen hizmetleri,

 

...

 

ifade eder. " açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar uyarınca;

 

- Tarımsal danışmanlık hizmeti veren kişilerin, bir işverene bağlılık ve devamlılık arz edecek hizmet sözleşmesine istinaden çalışmaları halinde elde edilen gelir ücret niteliği taşıdığından, yapılacak ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/1 maddesine göre,

 

-Tarımsal danışmanlık faaliyetinin gerçek kişilerce bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması halinde ise söz konusu faaliyet serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilerek, bunlara yapılan ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/2-b  maddesine göre,

 

gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

 

Buna göre; serbest tarım danışmanlığı faaliyetinizden elde ettiğiniz gelirin serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesi nedeniyle, serbest meslek kazanç defteri tutmanız ve mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatınız için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim ederek bir nüshasını müşteriye vermeniz gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, Ziraat Bankası aracı kılınmak suretiyle adınıza yapılan destekleme ödemeleri üzerinden, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2/b  hükmü uyarınca %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmekte olup, söz konusu ödemeler karşılığında da adı geçen Bakanlık adına serbest meslek makbuzu düzenlemeniz gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

  

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Hatay Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

88031814-010[VUK-2019/05-17]-E.30270

21.04.2020

Konu

:

Serbest tarım danışmanlığının vergilendirilmesi hk.

 

 

  

İlgi

:

04.10.2019 tarihli ve 194635 kayıt sayılı özelge talep formunuz

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 4.10.2019 tarihi itibariyle serbest tarım danışmanı olarak faaliyete başladığınız belirtilerek, mükellefiyet durumunuz hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun, 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez."   hükmü yer almıştır.

 

Aynı Kanunun, 65 inci maddesinde ise "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

 

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..."  hükmüne yer verilmiştir.

 

Öte yandan, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

...

 

b) Diğerlerinden %20 " oranında vergi tevkifatının yapılacağı hükmü yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun; 210 uncu maddesinde, serbest meslek erbabının kazanç defteri tutacağı, 236 ncı maddesinde ise serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşterinin de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

 

Ayrıca, 13.11.2018 tarihli ve 30594 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerine Destekleme Ödemesi Yapılması Hakkında Tebliğin "Tanımlar" başlıklı 4 üncü maddesinde; " (1) Bu Tebliğde geçen;

 

...

 

ö) Serbest Tarım Danışmanı: Kendi nam ve hesabına çalışmak suretiyle tarımsal işletmelere, tarımsal danışmanlık hizmeti sunan ve Yönetmelikte belirtilen hükümlere göre sertifikalandırılan ve Uygulama Esaslarına göre yetkilendirilen kişileri,

 

...

 

u) Tarım danışmanı: Sivil toplum örgütlerinde, ziraat odalarında istihdam edilen ve Yönetmelikte belirtilen hükümlere göre sertifikalandırılmış kişileri,

 

ü) Tarımsal danışmanlık hizmetleri: Sivil toplum örgütleri, ziraat odaları ve serbest tarım danışmanlarınca tarımsal işletmelerin tarımsal bilgi, teknik ve yöntemler konusundaki ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli düzeyde karşılanmasına yönelik olarak ücret karşılığında yürütülen hizmetleri,

 

...

 

ifade eder. " açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar uyarınca;

 

- Tarımsal danışmanlık hizmeti veren kişilerin, bir işverene bağlılık ve devamlılık arz edecek hizmet sözleşmesine istinaden çalışmaları halinde elde edilen gelir ücret niteliği taşıdığından, yapılacak ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/1 maddesine göre,

 

-Tarımsal danışmanlık faaliyetinin gerçek kişilerce bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması halinde ise söz konusu faaliyet serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilerek, bunlara yapılan ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/2-b  maddesine göre,

 

gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

 

Buna göre; serbest tarım danışmanlığı faaliyetinizden elde ettiğiniz gelirin serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesi nedeniyle, serbest meslek kazanç defteri tutmanız ve mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatınız için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim ederek bir nüshasını müşteriye vermeniz gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, Ziraat Bankası aracı kılınmak suretiyle adınıza yapılan destekleme ödemeleri üzerinden, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2/b  hükmü uyarınca %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmekte olup, söz konusu ödemeler karşılığında da adı geçen Bakanlık adına serbest meslek makbuzu düzenlemeniz gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

  

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Hatay Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

88031814-010[VUK-2019/05-17]-E.30270

21.04.2020

Konu

:

Serbest tarım danışmanlığının vergilendirilmesi hk.

 

 

  

İlgi

:

04.10.2019 tarihli ve 194635 kayıt sayılı özelge talep formunuz

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 4.10.2019 tarihi itibariyle serbest tarım danışmanı olarak faaliyete başladığınız belirtilerek, mükellefiyet durumunuz hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun, 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez."   hükmü yer almıştır.

 

Aynı Kanunun, 65 inci maddesinde ise "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

 

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..."  hükmüne yer verilmiştir.

 

Öte yandan, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

...

 

b) Diğerlerinden %20 " oranında vergi tevkifatının yapılacağı hükmü yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun; 210 uncu maddesinde, serbest meslek erbabının kazanç defteri tutacağı, 236 ncı maddesinde ise serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşterinin de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

 

Ayrıca, 13.11.2018 tarihli ve 30594 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerine Destekleme Ödemesi Yapılması Hakkında Tebliğin "Tanımlar" başlıklı 4 üncü maddesinde; " (1) Bu Tebliğde geçen;

 

...

 

ö) Serbest Tarım Danışmanı: Kendi nam ve hesabına çalışmak suretiyle tarımsal işletmelere, tarımsal danışmanlık hizmeti sunan ve Yönetmelikte belirtilen hükümlere göre sertifikalandırılan ve Uygulama Esaslarına göre yetkilendirilen kişileri,

 

...

 

u) Tarım danışmanı: Sivil toplum örgütlerinde, ziraat odalarında istihdam edilen ve Yönetmelikte belirtilen hükümlere göre sertifikalandırılmış kişileri,

 

ü) Tarımsal danışmanlık hizmetleri: Sivil toplum örgütleri, ziraat odaları ve serbest tarım danışmanlarınca tarımsal işletmelerin tarımsal bilgi, teknik ve yöntemler konusundaki ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli düzeyde karşılanmasına yönelik olarak ücret karşılığında yürütülen hizmetleri,

 

...

 

ifade eder. " açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar uyarınca;

 

- Tarımsal danışmanlık hizmeti veren kişilerin, bir işverene bağlılık ve devamlılık arz edecek hizmet sözleşmesine istinaden çalışmaları halinde elde edilen gelir ücret niteliği taşıdığından, yapılacak ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/1 maddesine göre,

 

-Tarımsal danışmanlık faaliyetinin gerçek kişilerce bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması halinde ise söz konusu faaliyet serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilerek, bunlara yapılan ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/2-b  maddesine göre,

 

gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

 

Buna göre; serbest tarım danışmanlığı faaliyetinizden elde ettiğiniz gelirin serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesi nedeniyle, serbest meslek kazanç defteri tutmanız ve mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatınız için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim ederek bir nüshasını müşteriye vermeniz gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, Ziraat Bankası aracı kılınmak suretiyle adınıza yapılan destekleme ödemeleri üzerinden, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2/b  hükmü uyarınca %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmekte olup, söz konusu ödemeler karşılığında da adı geçen Bakanlık adına serbest meslek makbuzu düzenlemeniz gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

  

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[25-2018/360]-E.336873

20.04.2020

Konu

:

Devralınan şirketin çalışanlarının hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanan kıdem tazminatlarının istisna olup olmadığı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

15/03/2018 tarih ve 891776 sayılı özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 31/01/2018 tarihinde tüm aktif ve pasifiyle şirketinize devredilen … San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin personelinin, İş Kanunundan ve iş sözleşmesinden doğan tüm hak ve alacaklarının şirketiniz yükümlülüğü altına alındığı belirtilerek, devir tarihi itibariyle şirketinizde çalışmaya başlayan personelden işten ayrılanlara ödenen kıdem tazminatlarının, … Ltd. Şti.'de çalıştıkları dönemlere isabet eden kısımlarının da Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesi uyarınca, gelir vergisinden istisna olup olmadığı hususunda bilgi talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde,

 

"Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:

 

...

 

7."Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar."

 

25 inci maddesinde,

 

"Aşağıda yazılı tazminat ve yardımlar Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

...

 

7. a) 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu ve 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (Hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz.);

 

b) Hizmet erbabının tabi olduğu mevzuata göre bu bendin (a) alt bendinde belirtilen istisna tutarının hesabında dikkate alınmak şartıyla, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra;  karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar (Bu bendin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.);"

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Konu ile ilgili olarak 11/6/2018 tarihli ve 30448 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 303 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğin "Kıdem tazminatlarında istisna uygulaması" başlıklı 10 uncu maddesinde, "(3) 1475 ve 854 sayılı Kanunlar uyarınca, hizmet erbabının çalıştığı süre ve kıdem tazminatına esas ücreti dikkate alınarak hesaplanan ve ödenen kıdem tazminatları istisna kapsamına girmekte olup hesaplanan bu tutarları aşan ilave ödemeler ise ücret kapsamında değerlendirilmek suretiyle vergilendirilecektir. Dolayısıyla, hizmet erbabının kıdem tazminatına esas ücretine göre hesaplanan ve en yüksek Devlet memuruna bir hizmet yılı için ödenen azami emekli ikramiyesi tutarını aşan ödemelerde ise en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesi kadarlık kısmı istisnaya konu edilecek, aşan kısmı ise ücret olarak vergilendirilecektir." açıklaması yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde,

 

"Kıdem tazminatı: Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:

 

1. İşveren tarafından bu Kanunun 17 nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,

 

2. İşçi tarafından bu Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca,

 

3. Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle,

 

4. Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;

 

5. 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle,

 

Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.

 

İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. 12/07/1975 tarihinden, itibaren işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.

 

...

 

Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleri ile belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Öte yandan, 22.05.2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi ile 1475 sayılı Kanunun kıdem tazminatını düzenleyen 14 üncü maddesi hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmış, Kanunun Geçici 1 inci maddesinde, "Diğer mevzuatta 1475 sayılı İş Kanununa yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.

 

Bu Kanunun 120 nci maddesi ile yürürlükte bırakılan 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci bendi ile onbirinci fıkrasında, anılan Kanunun 16, 17 ve 26 ncı maddelerine yapılan atıflar, bu Kanunun 24, 25 ve 32 nci maddelerine yapılmış sayılır." hükmü yer almaktadır.

 

Yukarıdaki hükümlerin incelenmesinden görüleceği üzere, 1475 sayılı Kanun uyarınca kıdem tazminatı, Kanunun 14 üncü maddesinde sayılan nedenlerle iş akdinin feshi hallerinde hak kazanılan bir tazminattır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirket çalışanlarına devir aldığınız şirkette geçen hizmet süreleri de dikkate alınarak hesaplanan ve 1475 Sayılı Kanununun 14 üncü maddesi kapsamında ödenen kıdem tazminatı tutarının, Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesinin  birinci fıkrasının (7) numaralı bendinin (a) alt bendi uyarınca, en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesini aşmayan kısmının gelir vergisinden istisna edilmesi, bu tutarı aşan kısmın ise gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 (*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[25-2018/360]-E.336873

20.04.2020

Konu

:

Devralınan şirketin çalışanlarının hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanan kıdem tazminatlarının istisna olup olmadığı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

15/03/2018 tarih ve 891776 sayılı özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 31/01/2018 tarihinde tüm aktif ve pasifiyle şirketinize devredilen … San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin personelinin, İş Kanunundan ve iş sözleşmesinden doğan tüm hak ve alacaklarının şirketiniz yükümlülüğü altına alındığı belirtilerek, devir tarihi itibariyle şirketinizde çalışmaya başlayan personelden işten ayrılanlara ödenen kıdem tazminatlarının, … Ltd. Şti.'de çalıştıkları dönemlere isabet eden kısımlarının da Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesi uyarınca, gelir vergisinden istisna olup olmadığı hususunda bilgi talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde,

 

"Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:

 

...

 

7."Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar."

 

25 inci maddesinde,

 

"Aşağıda yazılı tazminat ve yardımlar Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

...

 

7. a) 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu ve 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (Hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz.);

 

b) Hizmet erbabının tabi olduğu mevzuata göre bu bendin (a) alt bendinde belirtilen istisna tutarının hesabında dikkate alınmak şartıyla, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra;  karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar (Bu bendin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.);"

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Konu ile ilgili olarak 11/6/2018 tarihli ve 30448 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 303 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğin "Kıdem tazminatlarında istisna uygulaması" başlıklı 10 uncu maddesinde, "(3) 1475 ve 854 sayılı Kanunlar uyarınca, hizmet erbabının çalıştığı süre ve kıdem tazminatına esas ücreti dikkate alınarak hesaplanan ve ödenen kıdem tazminatları istisna kapsamına girmekte olup hesaplanan bu tutarları aşan ilave ödemeler ise ücret kapsamında değerlendirilmek suretiyle vergilendirilecektir. Dolayısıyla, hizmet erbabının kıdem tazminatına esas ücretine göre hesaplanan ve en yüksek Devlet memuruna bir hizmet yılı için ödenen azami emekli ikramiyesi tutarını aşan ödemelerde ise en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesi kadarlık kısmı istisnaya konu edilecek, aşan kısmı ise ücret olarak vergilendirilecektir." açıklaması yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde,

 

"Kıdem tazminatı: Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:

 

1. İşveren tarafından bu Kanunun 17 nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,

 

2. İşçi tarafından bu Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca,

 

3. Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle,

 

4. Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;

 

5. 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle,

 

Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.

 

İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. 12/07/1975 tarihinden, itibaren işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.

 

...

 

Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleri ile belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Öte yandan, 22.05.2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi ile 1475 sayılı Kanunun kıdem tazminatını düzenleyen 14 üncü maddesi hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmış, Kanunun Geçici 1 inci maddesinde, "Diğer mevzuatta 1475 sayılı İş Kanununa yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.

 

Bu Kanunun 120 nci maddesi ile yürürlükte bırakılan 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci bendi ile onbirinci fıkrasında, anılan Kanunun 16, 17 ve 26 ncı maddelerine yapılan atıflar, bu Kanunun 24, 25 ve 32 nci maddelerine yapılmış sayılır." hükmü yer almaktadır.

 

Yukarıdaki hükümlerin incelenmesinden görüleceği üzere, 1475 sayılı Kanun uyarınca kıdem tazminatı, Kanunun 14 üncü maddesinde sayılan nedenlerle iş akdinin feshi hallerinde hak kazanılan bir tazminattır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirket çalışanlarına devir aldığınız şirkette geçen hizmet süreleri de dikkate alınarak hesaplanan ve 1475 Sayılı Kanununun 14 üncü maddesi kapsamında ödenen kıdem tazminatı tutarının, Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesinin  birinci fıkrasının (7) numaralı bendinin (a) alt bendi uyarınca, en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesini aşmayan kısmının gelir vergisinden istisna edilmesi, bu tutarı aşan kısmın ise gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 (*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[25-2018/360]-E.336873

20.04.2020

Konu

:

Devralınan şirketin çalışanlarının hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanan kıdem tazminatlarının istisna olup olmadığı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

15/03/2018 tarih ve 891776 sayılı özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 31/01/2018 tarihinde tüm aktif ve pasifiyle şirketinize devredilen … San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin personelinin, İş Kanunundan ve iş sözleşmesinden doğan tüm hak ve alacaklarının şirketiniz yükümlülüğü altına alındığı belirtilerek, devir tarihi itibariyle şirketinizde çalışmaya başlayan personelden işten ayrılanlara ödenen kıdem tazminatlarının, … Ltd. Şti.'de çalıştıkları dönemlere isabet eden kısımlarının da Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesi uyarınca, gelir vergisinden istisna olup olmadığı hususunda bilgi talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde,

 

"Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:

 

...

 

7."Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar."

 

25 inci maddesinde,

 

"Aşağıda yazılı tazminat ve yardımlar Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

...

 

7. a) 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu ve 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (Hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz.);

 

b) Hizmet erbabının tabi olduğu mevzuata göre bu bendin (a) alt bendinde belirtilen istisna tutarının hesabında dikkate alınmak şartıyla, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra;  karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar (Bu bendin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.);"

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Konu ile ilgili olarak 11/6/2018 tarihli ve 30448 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 303 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğin "Kıdem tazminatlarında istisna uygulaması" başlıklı 10 uncu maddesinde, "(3) 1475 ve 854 sayılı Kanunlar uyarınca, hizmet erbabının çalıştığı süre ve kıdem tazminatına esas ücreti dikkate alınarak hesaplanan ve ödenen kıdem tazminatları istisna kapsamına girmekte olup hesaplanan bu tutarları aşan ilave ödemeler ise ücret kapsamında değerlendirilmek suretiyle vergilendirilecektir. Dolayısıyla, hizmet erbabının kıdem tazminatına esas ücretine göre hesaplanan ve en yüksek Devlet memuruna bir hizmet yılı için ödenen azami emekli ikramiyesi tutarını aşan ödemelerde ise en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesi kadarlık kısmı istisnaya konu edilecek, aşan kısmı ise ücret olarak vergilendirilecektir." açıklaması yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde,

 

"Kıdem tazminatı: Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:

 

1. İşveren tarafından bu Kanunun 17 nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,

 

2. İşçi tarafından bu Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca,

 

3. Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle,

 

4. Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;

 

5. 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle,

 

Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.

 

İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. 12/07/1975 tarihinden, itibaren işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.

 

...

 

Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleri ile belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Öte yandan, 22.05.2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi ile 1475 sayılı Kanunun kıdem tazminatını düzenleyen 14 üncü maddesi hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmış, Kanunun Geçici 1 inci maddesinde, "Diğer mevzuatta 1475 sayılı İş Kanununa yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.

 

Bu Kanunun 120 nci maddesi ile yürürlükte bırakılan 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci bendi ile onbirinci fıkrasında, anılan Kanunun 16, 17 ve 26 ncı maddelerine yapılan atıflar, bu Kanunun 24, 25 ve 32 nci maddelerine yapılmış sayılır." hükmü yer almaktadır.

 

Yukarıdaki hükümlerin incelenmesinden görüleceği üzere, 1475 sayılı Kanun uyarınca kıdem tazminatı, Kanunun 14 üncü maddesinde sayılan nedenlerle iş akdinin feshi hallerinde hak kazanılan bir tazminattır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirket çalışanlarına devir aldığınız şirkette geçen hizmet süreleri de dikkate alınarak hesaplanan ve 1475 Sayılı Kanununun 14 üncü maddesi kapsamında ödenen kıdem tazminatı tutarının, Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesinin  birinci fıkrasının (7) numaralı bendinin (a) alt bendi uyarınca, en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesini aşmayan kısmının gelir vergisinden istisna edilmesi, bu tutarı aşan kısmın ise gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 (*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[18-2019/501]-E.336858

20.04.2020

Konu

:

Tanıtım metinleri, makale yazarlığı faaliyetinden elde edilen kazanç dolayısıyla Gelir Vergisi Kanunu'nun 18'inci maddesinde yer alan istisna hükmünden yararlanılıp yararlanılmayacağı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

a) 05/04/2019 tarih 1171735 sayılı özelge talep formu.

b) 11/04/2019 tarih ve 1236136 sayılı ek dilekçe.

 

 İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçenin incelenmesinden; dergilere, sergi, sanat, müzik, sinema vb. konularında tanıtım metinleri ve makale yazıları ile belli markaların moda koleksiyonlarını ve trendlerini tanıtmak üzere kendi ifadelerinizle blog metinleri yazdığınızı, tanıtım metinlerine ilişkin olarak Kültür ve Turizm Bakanlığından aldığınız kayıt/tescil belgesinin blok metinlerini ve makaleleri de kapsadığı belirtilerek, yapmış olduğunuz faaliyetten dolayı Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde " Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. " hükmü,

 

65 inci maddesinde "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.


         Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır." hükmü,

 

18 inci maddesinde, "Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlanmak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

 

Yukarıda yazılı kazançların arızî olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94'üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

 

(7194 sayılı kanunun 10 uncu maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük: 1/1/2020 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere 07.12.2019) Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur." hükmü

 

yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar" hükmüne yer verilmiş ve aynı maddenin (2-a) bendinde de, 18 inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden % 17 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.

 

Yine anılan Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1-a) bendine göre tam mükellefiyette kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısımları için yıllık beyanname verilmeyeceği ve diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hüküm altına alındığından, anılan Kanunun 18 inci maddesi kapsamında bir takvim yılı içinde elde edilecek hasılat toplamının 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşmaması durumunda yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir. Bu tutarın aşılması halinde ise istisnadan faydalanılamayacağı ve elde edilen kazancın yıllık beyanname ile beyan edileceği tabiidir.

 

Diğer taraftan, ilgide kayıtlı özelge talep formu ekinde yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığının 15/03/2019 tarih ve 2019/1543 numaralı tanıtım metinlerine ilişkin Kayıt-Tescil Belgesine göre, tanıtım metinleri çalışmalarınızın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine göre eser olarak kayıt ve tescil edildiği anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, makale ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğüne kayıt ve tescil edilen ve eser niteliği taşıdığı anlaşılan tanıtım metinleri ve blok metinleri çalışmalarınız dolayısıyla elde edeceğiniz hasılata münhasır olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.

 

Ayrıca, istisna kapsamında bulunan çalışmaların tevkifat yapmak mecburiyetinde olanlarca satın alınması halinde, tarafınıza yapılacak ödemelerden anılan maddenin (2-a) bendi kapsamında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

 

Öte yandan serbest meslek erbabının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesi uyarınca işe başlamayı vergi dairesine bildirme, 172 ve 210 uncu maddeleri uyarınca serbest meslek kazanç defteri tutma, 236 ncı maddesi uyarınca da mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilâtları için serbest meslek makbuzu düzenleme mecburiyeti bulunmaktadır.

 

Buna göre, serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenlerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun yukarıda belirtilen hükümlerinde yer alan yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir. Ancak, konuya ilişkin olarak 224 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, münhasıran Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen türden faaliyetlerde bulunan ve eserlerini sadece aynı Kanunun 94 üncü maddesinde belirtilen kişi veya kurumlara teslim eden serbest meslek erbabından isteyenlerin, defter tasdik ettirme ve tutma ile belge düzenleme zorunluluklarının kaldırıldığı açıklanmıştır.

 

Ayrıca, istisna kapsamındaki faaliyetinizi mutad meslek halinde ifa etmeniz ve istisna kapsamındaki eserlerinizi Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlar dışındakilere de satmanız halinde,  213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153, 172, 210 ve 236 ncı maddeleri uyarınca işe başlama bildiriminde bulunma, serbest meslek kazanç defteri tutma  ve serbest meslek makbuzu düzenleme mecburiyetiniz bulunmaktadır.

 

Diğer taraftan, söz konusu çalışmalarınızı bir firma ile sözleşme akdedilerek ve sözleşme dahilinde firmanın emir ve talimatları doğrultusunda devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde gerçekleştirmeniz durumunda, tarafınıza yapılan ödemeler ücret olarak değerlendirilecek olup, ücrete ilişkin genel hükümler çerçevesinde vergilendirileceğiniz tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[18-2019/501]-E.336858

20.04.2020

Konu

:

Tanıtım metinleri, makale yazarlığı faaliyetinden elde edilen kazanç dolayısıyla Gelir Vergisi Kanunu'nun 18'inci maddesinde yer alan istisna hükmünden yararlanılıp yararlanılmayacağı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

a) 05/04/2019 tarih 1171735 sayılı özelge talep formu.

b) 11/04/2019 tarih ve 1236136 sayılı ek dilekçe.

 

 İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçenin incelenmesinden; dergilere, sergi, sanat, müzik, sinema vb. konularında tanıtım metinleri ve makale yazıları ile belli markaların moda koleksiyonlarını ve trendlerini tanıtmak üzere kendi ifadelerinizle blog metinleri yazdığınızı, tanıtım metinlerine ilişkin olarak Kültür ve Turizm Bakanlığından aldığınız kayıt/tescil belgesinin blok metinlerini ve makaleleri de kapsadığı belirtilerek, yapmış olduğunuz faaliyetten dolayı Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde " Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. " hükmü,

 

65 inci maddesinde "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.


         Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır." hükmü,

 

18 inci maddesinde, "Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlanmak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

 

Yukarıda yazılı kazançların arızî olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94'üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

 

(7194 sayılı kanunun 10 uncu maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük: 1/1/2020 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere 07.12.2019) Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur." hükmü

 

yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar" hükmüne yer verilmiş ve aynı maddenin (2-a) bendinde de, 18 inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden % 17 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.

 

Yine anılan Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1-a) bendine göre tam mükellefiyette kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısımları için yıllık beyanname verilmeyeceği ve diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hüküm altına alındığından, anılan Kanunun 18 inci maddesi kapsamında bir takvim yılı içinde elde edilecek hasılat toplamının 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşmaması durumunda yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir. Bu tutarın aşılması halinde ise istisnadan faydalanılamayacağı ve elde edilen kazancın yıllık beyanname ile beyan edileceği tabiidir.

 

Diğer taraftan, ilgide kayıtlı özelge talep formu ekinde yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığının 15/03/2019 tarih ve 2019/1543 numaralı tanıtım metinlerine ilişkin Kayıt-Tescil Belgesine göre, tanıtım metinleri çalışmalarınızın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine göre eser olarak kayıt ve tescil edildiği anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, makale ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğüne kayıt ve tescil edilen ve eser niteliği taşıdığı anlaşılan tanıtım metinleri ve blok metinleri çalışmalarınız dolayısıyla elde edeceğiniz hasılata münhasır olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.

 

Ayrıca, istisna kapsamında bulunan çalışmaların tevkifat yapmak mecburiyetinde olanlarca satın alınması halinde, tarafınıza yapılacak ödemelerden anılan maddenin (2-a) bendi kapsamında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

 

Öte yandan serbest meslek erbabının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesi uyarınca işe başlamayı vergi dairesine bildirme, 172 ve 210 uncu maddeleri uyarınca serbest meslek kazanç defteri tutma, 236 ncı maddesi uyarınca da mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilâtları için serbest meslek makbuzu düzenleme mecburiyeti bulunmaktadır.

 

Buna göre, serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenlerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun yukarıda belirtilen hükümlerinde yer alan yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir. Ancak, konuya ilişkin olarak 224 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, münhasıran Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen türden faaliyetlerde bulunan ve eserlerini sadece aynı Kanunun 94 üncü maddesinde belirtilen kişi veya kurumlara teslim eden serbest meslek erbabından isteyenlerin, defter tasdik ettirme ve tutma ile belge düzenleme zorunluluklarının kaldırıldığı açıklanmıştır.

 

Ayrıca, istisna kapsamındaki faaliyetinizi mutad meslek halinde ifa etmeniz ve istisna kapsamındaki eserlerinizi Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlar dışındakilere de satmanız halinde,  213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153, 172, 210 ve 236 ncı maddeleri uyarınca işe başlama bildiriminde bulunma, serbest meslek kazanç defteri tutma  ve serbest meslek makbuzu düzenleme mecburiyetiniz bulunmaktadır.

 

Diğer taraftan, söz konusu çalışmalarınızı bir firma ile sözleşme akdedilerek ve sözleşme dahilinde firmanın emir ve talimatları doğrultusunda devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde gerçekleştirmeniz durumunda, tarafınıza yapılan ödemeler ücret olarak değerlendirilecek olup, ücrete ilişkin genel hükümler çerçevesinde vergilendirileceğiniz tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[18-2019/501]-E.336858

20.04.2020

Konu

:

Tanıtım metinleri, makale yazarlığı faaliyetinden elde edilen kazanç dolayısıyla Gelir Vergisi Kanunu'nun 18'inci maddesinde yer alan istisna hükmünden yararlanılıp yararlanılmayacağı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

a) 05/04/2019 tarih 1171735 sayılı özelge talep formu.

b) 11/04/2019 tarih ve 1236136 sayılı ek dilekçe.

 

 İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçenin incelenmesinden; dergilere, sergi, sanat, müzik, sinema vb. konularında tanıtım metinleri ve makale yazıları ile belli markaların moda koleksiyonlarını ve trendlerini tanıtmak üzere kendi ifadelerinizle blog metinleri yazdığınızı, tanıtım metinlerine ilişkin olarak Kültür ve Turizm Bakanlığından aldığınız kayıt/tescil belgesinin blok metinlerini ve makaleleri de kapsadığı belirtilerek, yapmış olduğunuz faaliyetten dolayı Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde " Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. " hükmü,

 

65 inci maddesinde "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.


         Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır." hükmü,

 

18 inci maddesinde, "Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlanmak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

 

Yukarıda yazılı kazançların arızî olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94'üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

 

(7194 sayılı kanunun 10 uncu maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük: 1/1/2020 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere 07.12.2019) Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur." hükmü

 

yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar" hükmüne yer verilmiş ve aynı maddenin (2-a) bendinde de, 18 inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden % 17 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.

 

Yine anılan Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1-a) bendine göre tam mükellefiyette kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısımları için yıllık beyanname verilmeyeceği ve diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hüküm altına alındığından, anılan Kanunun 18 inci maddesi kapsamında bir takvim yılı içinde elde edilecek hasılat toplamının 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşmaması durumunda yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir. Bu tutarın aşılması halinde ise istisnadan faydalanılamayacağı ve elde edilen kazancın yıllık beyanname ile beyan edileceği tabiidir.

 

Diğer taraftan, ilgide kayıtlı özelge talep formu ekinde yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığının 15/03/2019 tarih ve 2019/1543 numaralı tanıtım metinlerine ilişkin Kayıt-Tescil Belgesine göre, tanıtım metinleri çalışmalarınızın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine göre eser olarak kayıt ve tescil edildiği anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, makale ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğüne kayıt ve tescil edilen ve eser niteliği taşıdığı anlaşılan tanıtım metinleri ve blok metinleri çalışmalarınız dolayısıyla elde edeceğiniz hasılata münhasır olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.

 

Ayrıca, istisna kapsamında bulunan çalışmaların tevkifat yapmak mecburiyetinde olanlarca satın alınması halinde, tarafınıza yapılacak ödemelerden anılan maddenin (2-a) bendi kapsamında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

 

Öte yandan serbest meslek erbabının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesi uyarınca işe başlamayı vergi dairesine bildirme, 172 ve 210 uncu maddeleri uyarınca serbest meslek kazanç defteri tutma, 236 ncı maddesi uyarınca da mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilâtları için serbest meslek makbuzu düzenleme mecburiyeti bulunmaktadır.

 

Buna göre, serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenlerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun yukarıda belirtilen hükümlerinde yer alan yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir. Ancak, konuya ilişkin olarak 224 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, münhasıran Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen türden faaliyetlerde bulunan ve eserlerini sadece aynı Kanunun 94 üncü maddesinde belirtilen kişi veya kurumlara teslim eden serbest meslek erbabından isteyenlerin, defter tasdik ettirme ve tutma ile belge düzenleme zorunluluklarının kaldırıldığı açıklanmıştır.

 

Ayrıca, istisna kapsamındaki faaliyetinizi mutad meslek halinde ifa etmeniz ve istisna kapsamındaki eserlerinizi Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlar dışındakilere de satmanız halinde,  213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153, 172, 210 ve 236 ncı maddeleri uyarınca işe başlama bildiriminde bulunma, serbest meslek kazanç defteri tutma  ve serbest meslek makbuzu düzenleme mecburiyetiniz bulunmaktadır.

 

Diğer taraftan, söz konusu çalışmalarınızı bir firma ile sözleşme akdedilerek ve sözleşme dahilinde firmanın emir ve talimatları doğrultusunda devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde gerçekleştirmeniz durumunda, tarafınıza yapılan ödemeler ücret olarak değerlendirilecek olup, ücrete ilişkin genel hükümler çerçevesinde vergilendirileceğiniz tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

84098128-120.03.05.08[61-2019/12]-E.134499

20.04.2020

Konu

:

Gelirin Toplanması ve Beyanı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

11/11/2019 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu kapsamında faaliyet bölgede gösteren bir işverenden ücret geliri ve huzur hakkı, bölge dışında faaliyet gösteren bir işverenden sadece ücret geliri elde ettiğiniz, her iki işverenden almış olduğunuz ücret toplamının Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesindeki gelir vergisi tarifesinin ikinci diliminde yer alan tutarı aştığı belirtilerek, söz konusu ücret gelirleriniz dolayısıyla beyanname verip vermeyeceğiniz ile vermeniz halinde 3218 sayılı Kanun kapsamında serbest bölgede faaliyet gösteren işverenden elde etmiş olduğunuz ücretlerden kesilen gelir vergisini mahsup edip edemeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez..." hükmüne,

 

62 nci maddesinde, "İş verenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.

 

61 inci maddenin 1 ila 6 numaralı bentlerinde yazılı ödemeleri yapanlar bu kanunda yazılı ödevleri yerine getirmek bakımından işveren hükmündedir." hükmüne,

 

"Gelirin Toplanması ve Beyan" başlıklı 85 inci maddesinde; "Mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur..." hükmüne,

 

"Toplama yapılmayan haller başlıklı" 86 ncı maddesinde, "Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.

 

1.Tam mükellefiyette;

 

a) Gerçek usulde vergilendirilmeyen ziraî kazançlar, bu Kanunun 75 inci maddesinin (15) ve (16) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratları, kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı,

 

b) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil),

 

…" hükmüne,

 

94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

… vergi tevkifatı yapılır." hükmüne,

 

yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, tevkif suretiyle vergilendirilmiş tek işverenden elde edilen ücret gelirleri tutarı ne olursa olsun yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmemektedir. Birden fazla işverenden ücret alındığı durumlarda ikinci işverenden alınan ücret gelirinin ilgili yıldaki tarifenin ikinci diliminde yer alan tutarı aşması halinde birinci işverenden alınan ücret dahil yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde, bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85'ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisinin, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edileceği hüküm altına alınmıştır.

 

Bu hükme göre, 3218 sayılı Kanun kapsamında belirtilen şartlarla çalışanlara yapılan ücret ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmakta ve asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi tahakkuk ettirilmektedir. Akabinde bu vergi, işverence verilen muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilmekte dolayısıyla, sağlanan teşvikten işveren faydalanmaktadır.

 

Buna göre, aynı takvim yılında hem serbest bölgede hem de serbest bölge dışında birden fazla işveren nezdinde çalışmanız karşılığı elde ettiğiniz ücret gelirlerinizin tevkifata tabi tutularak vergilendirilmesi nedeniyle, bu çalışmalarınız karşılığı elde ettiğiniz ücret gelirlerinin de birden fazla işverenden alınan ücret geliri olarak kabul edilmesi ve Gelir Vergisi Kanununun 86/1-b maddesi uyarınca, ikinci işverenden alınan ücret gelirinin (hangi ücret gelirinin ikinci işveren olduğu serbestçe belirlenerek) ilgili yıldaki tarifenin ikinci diliminde yer alan tutarı aşması halinde birinci işverenden alınan ücret geliri de dahil  olmak üzere yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, gerek 3218 sayılı Kanun kapsamında serbest bölgede elde ettiğiniz ücret ve huzur hakkı geliriniz ile gerekse bölge dışında elde ettiğiniz ücret geliri üzerinden kesilen gelir vergisi tevkifatlarının, verilecek yıllık beyannamede beyan edilen kazanç ve iratlar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmesi  mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

84098128-120.03.05.08[61-2019/12]-E.134499

20.04.2020

Konu

:

Gelirin Toplanması ve Beyanı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

11/11/2019 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu kapsamında faaliyet bölgede gösteren bir işverenden ücret geliri ve huzur hakkı, bölge dışında faaliyet gösteren bir işverenden sadece ücret geliri elde ettiğiniz, her iki işverenden almış olduğunuz ücret toplamının Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesindeki gelir vergisi tarifesinin ikinci diliminde yer alan tutarı aştığı belirtilerek, söz konusu ücret gelirleriniz dolayısıyla beyanname verip vermeyeceğiniz ile vermeniz halinde 3218 sayılı Kanun kapsamında serbest bölgede faaliyet gösteren işverenden elde etmiş olduğunuz ücretlerden kesilen gelir vergisini mahsup edip edemeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez..." hükmüne,

 

62 nci maddesinde, "İş verenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.

 

61 inci maddenin 1 ila 6 numaralı bentlerinde yazılı ödemeleri yapanlar bu kanunda yazılı ödevleri yerine getirmek bakımından işveren hükmündedir." hükmüne,

 

"Gelirin Toplanması ve Beyan" başlıklı 85 inci maddesinde; "Mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur..." hükmüne,

 

"Toplama yapılmayan haller başlıklı" 86 ncı maddesinde, "Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.

 

1.Tam mükellefiyette;

 

a) Gerçek usulde vergilendirilmeyen ziraî kazançlar, bu Kanunun 75 inci maddesinin (15) ve (16) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratları, kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı,

 

b) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil),

 

…" hükmüne,

 

94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

… vergi tevkifatı yapılır." hükmüne,

 

yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, tevkif suretiyle vergilendirilmiş tek işverenden elde edilen ücret gelirleri tutarı ne olursa olsun yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmemektedir. Birden fazla işverenden ücret alındığı durumlarda ikinci işverenden alınan ücret gelirinin ilgili yıldaki tarifenin ikinci diliminde yer alan tutarı aşması halinde birinci işverenden alınan ücret dahil yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde, bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85'ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisinin, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edileceği hüküm altına alınmıştır.

 

Bu hükme göre, 3218 sayılı Kanun kapsamında belirtilen şartlarla çalışanlara yapılan ücret ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmakta ve asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi tahakkuk ettirilmektedir. Akabinde bu vergi, işverence verilen muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilmekte dolayısıyla, sağlanan teşvikten işveren faydalanmaktadır.

 

Buna göre, aynı takvim yılında hem serbest bölgede hem de serbest bölge dışında birden fazla işveren nezdinde çalışmanız karşılığı elde ettiğiniz ücret gelirlerinizin tevkifata tabi tutularak vergilendirilmesi nedeniyle, bu çalışmalarınız karşılığı elde ettiğiniz ücret gelirlerinin de birden fazla işverenden alınan ücret geliri olarak kabul edilmesi ve Gelir Vergisi Kanununun 86/1-b maddesi uyarınca, ikinci işverenden alınan ücret gelirinin (hangi ücret gelirinin ikinci işveren olduğu serbestçe belirlenerek) ilgili yıldaki tarifenin ikinci diliminde yer alan tutarı aşması halinde birinci işverenden alınan ücret geliri de dahil  olmak üzere yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, gerek 3218 sayılı Kanun kapsamında serbest bölgede elde ettiğiniz ücret ve huzur hakkı geliriniz ile gerekse bölge dışında elde ettiğiniz ücret geliri üzerinden kesilen gelir vergisi tevkifatlarının, verilecek yıllık beyannamede beyan edilen kazanç ve iratlar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmesi  mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

84098128-120.03.05.08[61-2019/12]-E.134499

20.04.2020

Konu

:

Gelirin Toplanması ve Beyanı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

11/11/2019 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu kapsamında faaliyet bölgede gösteren bir işverenden ücret geliri ve huzur hakkı, bölge dışında faaliyet gösteren bir işverenden sadece ücret geliri elde ettiğiniz, her iki işverenden almış olduğunuz ücret toplamının Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesindeki gelir vergisi tarifesinin ikinci diliminde yer alan tutarı aştığı belirtilerek, söz konusu ücret gelirleriniz dolayısıyla beyanname verip vermeyeceğiniz ile vermeniz halinde 3218 sayılı Kanun kapsamında serbest bölgede faaliyet gösteren işverenden elde etmiş olduğunuz ücretlerden kesilen gelir vergisini mahsup edip edemeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez..." hükmüne,

 

62 nci maddesinde, "İş verenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.

 

61 inci maddenin 1 ila 6 numaralı bentlerinde yazılı ödemeleri yapanlar bu kanunda yazılı ödevleri yerine getirmek bakımından işveren hükmündedir." hükmüne,

 

"Gelirin Toplanması ve Beyan" başlıklı 85 inci maddesinde; "Mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur..." hükmüne,

 

"Toplama yapılmayan haller başlıklı" 86 ncı maddesinde, "Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.

 

1.Tam mükellefiyette;

 

a) Gerçek usulde vergilendirilmeyen ziraî kazançlar, bu Kanunun 75 inci maddesinin (15) ve (16) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratları, kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı,

 

b) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil),

 

…" hükmüne,

 

94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

… vergi tevkifatı yapılır." hükmüne,

 

yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, tevkif suretiyle vergilendirilmiş tek işverenden elde edilen ücret gelirleri tutarı ne olursa olsun yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmemektedir. Birden fazla işverenden ücret alındığı durumlarda ikinci işverenden alınan ücret gelirinin ilgili yıldaki tarifenin ikinci diliminde yer alan tutarı aşması halinde birinci işverenden alınan ücret dahil yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde, bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85'ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisinin, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edileceği hüküm altına alınmıştır.

 

Bu hükme göre, 3218 sayılı Kanun kapsamında belirtilen şartlarla çalışanlara yapılan ücret ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmakta ve asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi tahakkuk ettirilmektedir. Akabinde bu vergi, işverence verilen muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilmekte dolayısıyla, sağlanan teşvikten işveren faydalanmaktadır.

 

Buna göre, aynı takvim yılında hem serbest bölgede hem de serbest bölge dışında birden fazla işveren nezdinde çalışmanız karşılığı elde ettiğiniz ücret gelirlerinizin tevkifata tabi tutularak vergilendirilmesi nedeniyle, bu çalışmalarınız karşılığı elde ettiğiniz ücret gelirlerinin de birden fazla işverenden alınan ücret geliri olarak kabul edilmesi ve Gelir Vergisi Kanununun 86/1-b maddesi uyarınca, ikinci işverenden alınan ücret gelirinin (hangi ücret gelirinin ikinci işveren olduğu serbestçe belirlenerek) ilgili yıldaki tarifenin ikinci diliminde yer alan tutarı aşması halinde birinci işverenden alınan ücret geliri de dahil  olmak üzere yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, gerek 3218 sayılı Kanun kapsamında serbest bölgede elde ettiğiniz ücret ve huzur hakkı geliriniz ile gerekse bölge dışında elde ettiğiniz ücret geliri üzerinden kesilen gelir vergisi tevkifatlarının, verilecek yıllık beyannamede beyan edilen kazanç ve iratlar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmesi  mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

AKSARAY VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

82185597-120.03-E.1904

31.01.2020

Konu

:

Geriye dönük ödenen ücretlerde gelir vergisi matrahının hesaplanması

 

 

   

İlgi

:

09/04/2019 tarihli ve 15107 sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, … Üniversitesinden 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile görevinizden ihraç edildiğinizi daha sonra OHAL Komisyon Kararı neticesinde görevinize iade edildiğinizi ve 03.01.2019 tarihinde göreve başladığınızı belirterek, 2016, 2017 ve 2018 yılları için yapılacak ücret ödemelerine ilişkin vergi matrahının ve asgari geçim indiriminin nasıl uygulanacağına ilişkin Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde,  "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.",

 

94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

Yukarıdaki bentlerde yazılı vergi tevkifatının yapılmasında 96 ncı madde hükmü göz önünde tutulur. '',

 

96 ncı maddesinde, "Vergi tevkifatı, 94'üncü madde kapsamına giren nakten veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Öte yandan, 166 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ise bir ücret ödemesinin tahakkuk ve ödemesi hangi ayda yapılmışsa bu ödemenin o ay ücreti kabul edilerek, Gelir Vergisi Kanununun 103 ve 104 üncü maddeleri dikkate alınmak suretiyle vergi tevkifatı yapılması gerektiği belirtilmiştir.

 

Buna göre, bir gelirin vergilendirilecek aşamaya gelebilmesi için o gelirin vergi kanunlarında şartları belirlenen şekilde elde edilmiş olması gerekir. Gerçek usulde vergilendirilen ücret gelirlerinde elde etme, gelirin kişinin hukuki ve ekonomik tasarrufuna girmesi ile gerçekleşmektedir. Hukuki tasarruf, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesini; ekonomik tasarruf ise gelirin sahibinin emrine amade kılındığı zamanı ifade eder. Ücret geliri de ancak bu şartların sağlanması ile vergilendirilecek aşamaya gelmiş olur.

 

Dolayısıyla, bir ücret ödemesine vergi tevkifatı yapılabilmesi için nakten veya hesaben ödeme yapılmış olması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 193 sayılı Kanunun "Asgari geçim indirimi" başlıklı 32 nci maddesinde de ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanacağı, asgari geçim indiriminin mahsup edilecek vergiden fazla olması halinde iadenin yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.

 

Asgari geçim indirimi uygulamasına ilişkin usul ve esaslara ilişkin ayrıntılı açıklamalar 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılmıştır.

 

Anılan Tebliğin; "Asgari Geçim İndirimi Tutarının Hesaplanması" başlıklı 5 inci bölümünde; "Asgari geçim indirimi (A.G.İ.) tutarı, ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarına bu Tebliğin "3. Uygulamanın Esasları" başlıklı bölümünde yer alan oranların uygulanması ile bulunan tutarın, gelir vergisi tarifesinin birinci dilimine karşılık gelen oranla çarpımı sonucu bulunur.

 

A.G.İ. Yıllık Tutarı = ( Asgari Ücretin Yıllık Bürüt Tutarı x A.G.İ. Oranı) x %15

 

Asgari geçim indirimi yıllık tutarı, ücretlinin asgari geçim indiriminden bir yıl boyunca faydalanacağı net menfaattir. Aylık yapılan ücret ödemelerinde ise asgari geçim indirimi, hesaplanan yıllık tutarın 12'ye bölünmesi suretiyle uygulanacak ve bir ay içerisinde yararlanılabilecek asgari geçim indirimi tutarı, yıllık olarak hesaplanan tutarın 1/12'sini geçemeyecektir."

 

"Medeni Durum ve Eşin Gelirinin Olmadığının Tespiti" başlıklı 6 ncı bölümünde ise "Ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında Tebliğ ekinde yer alan "Aile Durumu Bildirimi" (EK:1) ile işverenlerine bildirimde bulunacaklardır. "

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre; 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2016 tarihinde … Üniversitesindeki görevinizin sonlandırılması ve OHAL Komisyon Kararı ve 03.01.2019 tarihinde tekrar göreve başlamanız nedeniyle 2016, 2017 ve 2018 yılları için tarafınıza yapılacak ödemenin, tahakkuk ve ödemesinin yapıldığı dönemin (2019 yılı ilgili ayın) ücreti sayılması ve Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94 ve 103 üncü maddelerine göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, bu ödemenin yapıldığı ayı izleyen aylarda ödenen ücretler üzerinden tevkif edilecek vergilerin hesabında, bu ödemenin yapıldığı dönem dahil kümülatif vergi matrahının dikkate alınması gerektiği tabiidir.

 

Ayrıca, bir ay içinde yararlanılacak asgari geçim indirimi tutarının, yıllık olarak hesaplanan tutarın 1/12'sini geçmemesi gerekir. Dolayısıyla, "Aile Durumu Bildirimi"nin işyerinize zamanında verilmiş olması şartıyla, asgari geçim indiriminin de sadece ödemenin yapıldığı dönemdeki tahakkuk eden vergiden mahsup edilerek uygulanması, geçmiş dönemler için asgari geçim indirimi uygulanmaması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

AKSARAY VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

82185597-120.03-E.1904

31.01.2020

Konu

:

Geriye dönük ödenen ücretlerde gelir vergisi matrahının hesaplanması

 

 

   

İlgi

:

09/04/2019 tarihli ve 15107 sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, … Üniversitesinden 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile görevinizden ihraç edildiğinizi daha sonra OHAL Komisyon Kararı neticesinde görevinize iade edildiğinizi ve 03.01.2019 tarihinde göreve başladığınızı belirterek, 2016, 2017 ve 2018 yılları için yapılacak ücret ödemelerine ilişkin vergi matrahının ve asgari geçim indiriminin nasıl uygulanacağına ilişkin Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde,  "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.",

 

94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

Yukarıdaki bentlerde yazılı vergi tevkifatının yapılmasında 96 ncı madde hükmü göz önünde tutulur. '',

 

96 ncı maddesinde, "Vergi tevkifatı, 94'üncü madde kapsamına giren nakten veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Öte yandan, 166 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ise bir ücret ödemesinin tahakkuk ve ödemesi hangi ayda yapılmışsa bu ödemenin o ay ücreti kabul edilerek, Gelir Vergisi Kanununun 103 ve 104 üncü maddeleri dikkate alınmak suretiyle vergi tevkifatı yapılması gerektiği belirtilmiştir.

 

Buna göre, bir gelirin vergilendirilecek aşamaya gelebilmesi için o gelirin vergi kanunlarında şartları belirlenen şekilde elde edilmiş olması gerekir. Gerçek usulde vergilendirilen ücret gelirlerinde elde etme, gelirin kişinin hukuki ve ekonomik tasarrufuna girmesi ile gerçekleşmektedir. Hukuki tasarruf, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesini; ekonomik tasarruf ise gelirin sahibinin emrine amade kılındığı zamanı ifade eder. Ücret geliri de ancak bu şartların sağlanması ile vergilendirilecek aşamaya gelmiş olur.

 

Dolayısıyla, bir ücret ödemesine vergi tevkifatı yapılabilmesi için nakten veya hesaben ödeme yapılmış olması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 193 sayılı Kanunun "Asgari geçim indirimi" başlıklı 32 nci maddesinde de ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanacağı, asgari geçim indiriminin mahsup edilecek vergiden fazla olması halinde iadenin yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.

 

Asgari geçim indirimi uygulamasına ilişkin usul ve esaslara ilişkin ayrıntılı açıklamalar 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılmıştır.

 

Anılan Tebliğin; "Asgari Geçim İndirimi Tutarının Hesaplanması" başlıklı 5 inci bölümünde; "Asgari geçim indirimi (A.G.İ.) tutarı, ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarına bu Tebliğin "3. Uygulamanın Esasları" başlıklı bölümünde yer alan oranların uygulanması ile bulunan tutarın, gelir vergisi tarifesinin birinci dilimine karşılık gelen oranla çarpımı sonucu bulunur.

 

A.G.İ. Yıllık Tutarı = ( Asgari Ücretin Yıllık Bürüt Tutarı x A.G.İ. Oranı) x %15

 

Asgari geçim indirimi yıllık tutarı, ücretlinin asgari geçim indiriminden bir yıl boyunca faydalanacağı net menfaattir. Aylık yapılan ücret ödemelerinde ise asgari geçim indirimi, hesaplanan yıllık tutarın 12'ye bölünmesi suretiyle uygulanacak ve bir ay içerisinde yararlanılabilecek asgari geçim indirimi tutarı, yıllık olarak hesaplanan tutarın 1/12'sini geçemeyecektir."

 

"Medeni Durum ve Eşin Gelirinin Olmadığının Tespiti" başlıklı 6 ncı bölümünde ise "Ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında Tebliğ ekinde yer alan "Aile Durumu Bildirimi" (EK:1) ile işverenlerine bildirimde bulunacaklardır. "

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre; 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2016 tarihinde … Üniversitesindeki görevinizin sonlandırılması ve OHAL Komisyon Kararı ve 03.01.2019 tarihinde tekrar göreve başlamanız nedeniyle 2016, 2017 ve 2018 yılları için tarafınıza yapılacak ödemenin, tahakkuk ve ödemesinin yapıldığı dönemin (2019 yılı ilgili ayın) ücreti sayılması ve Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94 ve 103 üncü maddelerine göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, bu ödemenin yapıldığı ayı izleyen aylarda ödenen ücretler üzerinden tevkif edilecek vergilerin hesabında, bu ödemenin yapıldığı dönem dahil kümülatif vergi matrahının dikkate alınması gerektiği tabiidir.

 

Ayrıca, bir ay içinde yararlanılacak asgari geçim indirimi tutarının, yıllık olarak hesaplanan tutarın 1/12'sini geçmemesi gerekir. Dolayısıyla, "Aile Durumu Bildirimi"nin işyerinize zamanında verilmiş olması şartıyla, asgari geçim indiriminin de sadece ödemenin yapıldığı dönemdeki tahakkuk eden vergiden mahsup edilerek uygulanması, geçmiş dönemler için asgari geçim indirimi uygulanmaması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

AKSARAY VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

82185597-120.03-E.1904

31.01.2020

Konu

:

Geriye dönük ödenen ücretlerde gelir vergisi matrahının hesaplanması

 

 

   

İlgi

:

09/04/2019 tarihli ve 15107 sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, … Üniversitesinden 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile görevinizden ihraç edildiğinizi daha sonra OHAL Komisyon Kararı neticesinde görevinize iade edildiğinizi ve 03.01.2019 tarihinde göreve başladığınızı belirterek, 2016, 2017 ve 2018 yılları için yapılacak ücret ödemelerine ilişkin vergi matrahının ve asgari geçim indiriminin nasıl uygulanacağına ilişkin Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde,  "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.",

 

94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

Yukarıdaki bentlerde yazılı vergi tevkifatının yapılmasında 96 ncı madde hükmü göz önünde tutulur. '',

 

96 ncı maddesinde, "Vergi tevkifatı, 94'üncü madde kapsamına giren nakten veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Öte yandan, 166 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ise bir ücret ödemesinin tahakkuk ve ödemesi hangi ayda yapılmışsa bu ödemenin o ay ücreti kabul edilerek, Gelir Vergisi Kanununun 103 ve 104 üncü maddeleri dikkate alınmak suretiyle vergi tevkifatı yapılması gerektiği belirtilmiştir.

 

Buna göre, bir gelirin vergilendirilecek aşamaya gelebilmesi için o gelirin vergi kanunlarında şartları belirlenen şekilde elde edilmiş olması gerekir. Gerçek usulde vergilendirilen ücret gelirlerinde elde etme, gelirin kişinin hukuki ve ekonomik tasarrufuna girmesi ile gerçekleşmektedir. Hukuki tasarruf, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesini; ekonomik tasarruf ise gelirin sahibinin emrine amade kılındığı zamanı ifade eder. Ücret geliri de ancak bu şartların sağlanması ile vergilendirilecek aşamaya gelmiş olur.

 

Dolayısıyla, bir ücret ödemesine vergi tevkifatı yapılabilmesi için nakten veya hesaben ödeme yapılmış olması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 193 sayılı Kanunun "Asgari geçim indirimi" başlıklı 32 nci maddesinde de ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanacağı, asgari geçim indiriminin mahsup edilecek vergiden fazla olması halinde iadenin yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.

 

Asgari geçim indirimi uygulamasına ilişkin usul ve esaslara ilişkin ayrıntılı açıklamalar 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılmıştır.

 

Anılan Tebliğin; "Asgari Geçim İndirimi Tutarının Hesaplanması" başlıklı 5 inci bölümünde; "Asgari geçim indirimi (A.G.İ.) tutarı, ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarına bu Tebliğin "3. Uygulamanın Esasları" başlıklı bölümünde yer alan oranların uygulanması ile bulunan tutarın, gelir vergisi tarifesinin birinci dilimine karşılık gelen oranla çarpımı sonucu bulunur.

 

A.G.İ. Yıllık Tutarı = ( Asgari Ücretin Yıllık Bürüt Tutarı x A.G.İ. Oranı) x %15

 

Asgari geçim indirimi yıllık tutarı, ücretlinin asgari geçim indiriminden bir yıl boyunca faydalanacağı net menfaattir. Aylık yapılan ücret ödemelerinde ise asgari geçim indirimi, hesaplanan yıllık tutarın 12'ye bölünmesi suretiyle uygulanacak ve bir ay içerisinde yararlanılabilecek asgari geçim indirimi tutarı, yıllık olarak hesaplanan tutarın 1/12'sini geçemeyecektir."

 

"Medeni Durum ve Eşin Gelirinin Olmadığının Tespiti" başlıklı 6 ncı bölümünde ise "Ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında Tebliğ ekinde yer alan "Aile Durumu Bildirimi" (EK:1) ile işverenlerine bildirimde bulunacaklardır. "

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre; 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2016 tarihinde … Üniversitesindeki görevinizin sonlandırılması ve OHAL Komisyon Kararı ve 03.01.2019 tarihinde tekrar göreve başlamanız nedeniyle 2016, 2017 ve 2018 yılları için tarafınıza yapılacak ödemenin, tahakkuk ve ödemesinin yapıldığı dönemin (2019 yılı ilgili ayın) ücreti sayılması ve Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94 ve 103 üncü maddelerine göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, bu ödemenin yapıldığı ayı izleyen aylarda ödenen ücretler üzerinden tevkif edilecek vergilerin hesabında, bu ödemenin yapıldığı dönem dahil kümülatif vergi matrahının dikkate alınması gerektiği tabiidir.

 

Ayrıca, bir ay içinde yararlanılacak asgari geçim indirimi tutarının, yıllık olarak hesaplanan tutarın 1/12'sini geçmemesi gerekir. Dolayısıyla, "Aile Durumu Bildirimi"nin işyerinize zamanında verilmiş olması şartıyla, asgari geçim indiriminin de sadece ödemenin yapıldığı dönemdeki tahakkuk eden vergiden mahsup edilerek uygulanması, geçmiş dönemler için asgari geçim indirimi uygulanmaması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[94-2018/1028]-E.91533

24.01.2020

Konu

:

Özel teknede yat kaptanı ile diğer çalışanlara ödenen ücretten yapılan tevkifat.

 

 

  

İlgi

:

13/09/2018 tarih 4803622 sayılı özelge talep formu ve eki.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ekinde yer alan dilekçede, özel teknenizde çalışan yat kaptanı ve hizmet personelinin SGK primlerinin tarafınızdan ödendiğini ve vergi mükellefiyetinizin bulunmadığını belirterek, söz konusu personele yapılan ücret ödemelerinin vergisel boyutu hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

Gelir Vergisi Kanunu Yönünden

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde; hizmetçilerin ücretlerinin (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, sütninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır.) gelir vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar." hükmü yer almış olup; fıkranın (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

 

Ayrıca, aynı Kanunun 95 inci maddesinde, "Aşağıda yazılı hizmet erbabının ücretleri hakkında vergi tevkif usulü cari olmaz:

 

1. Ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabı;

 

2. 16 ncı maddede yazılı istisnadan faydalanmayan yabancı elçilik ve konsolosluk memur ve hizmetlileri;

 

3. Maliye Bakanlığı'nca yıllık beyanname ile bildirilmesinde zaruret görülen ödemeler. Bunlar gelirlerini, bu kısmın 2'nci bölümündeki hükümlere göre, yıllık beyanname ile bildirirler." hükmüne yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, ücretleri vergiden istisna edilmesi öngörülen hizmetçiler; özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde çalıştırılan orta hizmetçisi, bahçıvan, kapıcı, kaloriferci gibi hizmet erbabıdır.

 

Bu itibarla, ticari mahiyette işletilmeyen özel yatta çalıştırılan hizmetçilere yapılacak ücret ödemeleri gelir vergisinden  istisna olup, bu ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması söz konusu değildir.

 

Diğer taraftan, özel teknede kaptan olarak çalışan personel ile hizmetçi tanımına girmeyen diğer personele yapılacak ücret ödemeleri ise istisna kapsamında olmadığından, bu kişilere yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi gerekmekte olup işverenin Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlardan olmaması nedeniyle, tevkif suretiyle vergilendirilmemiş olan bu ücret gelirlerinin hizmet erbabları tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Damga Vergisi Kanunu Yönünden

 

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği; 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; 9 uncu maddesinde, bu kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden istisna olduğu; 23 üncü maddesinde, genel bütçeli daireler dışında kalan ve istihkaktan kesinti yapmak durumunda bulunan daire ve müesseseler tarafından bir ay içinde kesilen damga vergisinin, ertesi ayın 20 nci  (371 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Tebliği uyarınca yirmiüçüncü) (1Nisan 2019 tarihinden itibaren verilmesi gereken damga vergisi beyannamelerinde VUK-115/2019-5 sayılı Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile takip eden ayın 26'sına kadar) günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirileceği ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödeneceği hükümlerine yer verilmiştir.

 

Aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "IV.Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların nispi damga vergisine tabi olduğu; Kanuna ekli (2) sayılı tablonun "IV.Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kâğıtların damga vergisinden istisna olduğu hükümlerine yer verilmiştir.

 

Buna göre, 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/34 numaralı fıkrasındaki istisna hükmü, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretler nedeniyle düzenlenen kağıtlara ilişkin olup, bu ücretler dışında hizmet karşılığı hizmet erbabına yapılan ödemelerde bu fıkraya göre istisna uygulanması mümkün değildir.

 

Buna göre, özel yatınızda çalışan personele yapılacak ödemelerin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesi kapsamına giren ödemelerden olması halinde, bu ödemelere ilişkin düzenlenen kağıtlara 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/34 fıkrası uyarınca damga vergisi istisnası uygulanması mümkün bulunmaktadır. Bu kapsama girmeyen ücret ödemelerine  ilişkin düzenlenen kağıtların ise 488 Sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası kapsamında damga vergisine tabi tutulması ve bir beyanname ile beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[94-2018/1028]-E.91533

24.01.2020

Konu

:

Özel teknede yat kaptanı ile diğer çalışanlara ödenen ücretten yapılan tevkifat.

 

 

  

İlgi

:

13/09/2018 tarih 4803622 sayılı özelge talep formu ve eki.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ekinde yer alan dilekçede, özel teknenizde çalışan yat kaptanı ve hizmet personelinin SGK primlerinin tarafınızdan ödendiğini ve vergi mükellefiyetinizin bulunmadığını belirterek, söz konusu personele yapılan ücret ödemelerinin vergisel boyutu hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

Gelir Vergisi Kanunu Yönünden

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde; hizmetçilerin ücretlerinin (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, sütninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır.) gelir vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar." hükmü yer almış olup; fıkranın (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

 

Ayrıca, aynı Kanunun 95 inci maddesinde, "Aşağıda yazılı hizmet erbabının ücretleri hakkında vergi tevkif usulü cari olmaz:

 

1. Ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabı;

 

2. 16 ncı maddede yazılı istisnadan faydalanmayan yabancı elçilik ve konsolosluk memur ve hizmetlileri;

 

3. Maliye Bakanlığı'nca yıllık beyanname ile bildirilmesinde zaruret görülen ödemeler. Bunlar gelirlerini, bu kısmın 2'nci bölümündeki hükümlere göre, yıllık beyanname ile bildirirler." hükmüne yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, ücretleri vergiden istisna edilmesi öngörülen hizmetçiler; özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde çalıştırılan orta hizmetçisi, bahçıvan, kapıcı, kaloriferci gibi hizmet erbabıdır.

 

Bu itibarla, ticari mahiyette işletilmeyen özel yatta çalıştırılan hizmetçilere yapılacak ücret ödemeleri gelir vergisinden  istisna olup, bu ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması söz konusu değildir.

 

Diğer taraftan, özel teknede kaptan olarak çalışan personel ile hizmetçi tanımına girmeyen diğer personele yapılacak ücret ödemeleri ise istisna kapsamında olmadığından, bu kişilere yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi gerekmekte olup işverenin Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlardan olmaması nedeniyle, tevkif suretiyle vergilendirilmemiş olan bu ücret gelirlerinin hizmet erbabları tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Damga Vergisi Kanunu Yönünden

 

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği; 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; 9 uncu maddesinde, bu kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden istisna olduğu; 23 üncü maddesinde, genel bütçeli daireler dışında kalan ve istihkaktan kesinti yapmak durumunda bulunan daire ve müesseseler tarafından bir ay içinde kesilen damga vergisinin, ertesi ayın 20 nci  (371 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Tebliği uyarınca yirmiüçüncü) (1Nisan 2019 tarihinden itibaren verilmesi gereken damga vergisi beyannamelerinde VUK-115/2019-5 sayılı Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile takip eden ayın 26'sına kadar) günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirileceği ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödeneceği hükümlerine yer verilmiştir.

 

Aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "IV.Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların nispi damga vergisine tabi olduğu; Kanuna ekli (2) sayılı tablonun "IV.Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kâğıtların damga vergisinden istisna olduğu hükümlerine yer verilmiştir.

 

Buna göre, 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/34 numaralı fıkrasındaki istisna hükmü, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretler nedeniyle düzenlenen kağıtlara ilişkin olup, bu ücretler dışında hizmet karşılığı hizmet erbabına yapılan ödemelerde bu fıkraya göre istisna uygulanması mümkün değildir.

 

Buna göre, özel yatınızda çalışan personele yapılacak ödemelerin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesi kapsamına giren ödemelerden olması halinde, bu ödemelere ilişkin düzenlenen kağıtlara 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/34 fıkrası uyarınca damga vergisi istisnası uygulanması mümkün bulunmaktadır. Bu kapsama girmeyen ücret ödemelerine  ilişkin düzenlenen kağıtların ise 488 Sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası kapsamında damga vergisine tabi tutulması ve bir beyanname ile beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[94-2018/1028]-E.91533

24.01.2020

Konu

:

Özel teknede yat kaptanı ile diğer çalışanlara ödenen ücretten yapılan tevkifat.

 

 

  

İlgi

:

13/09/2018 tarih 4803622 sayılı özelge talep formu ve eki.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ekinde yer alan dilekçede, özel teknenizde çalışan yat kaptanı ve hizmet personelinin SGK primlerinin tarafınızdan ödendiğini ve vergi mükellefiyetinizin bulunmadığını belirterek, söz konusu personele yapılan ücret ödemelerinin vergisel boyutu hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

Gelir Vergisi Kanunu Yönünden

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde; hizmetçilerin ücretlerinin (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, sütninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır.) gelir vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar." hükmü yer almış olup; fıkranın (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

 

Ayrıca, aynı Kanunun 95 inci maddesinde, "Aşağıda yazılı hizmet erbabının ücretleri hakkında vergi tevkif usulü cari olmaz:

 

1. Ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabı;

 

2. 16 ncı maddede yazılı istisnadan faydalanmayan yabancı elçilik ve konsolosluk memur ve hizmetlileri;

 

3. Maliye Bakanlığı'nca yıllık beyanname ile bildirilmesinde zaruret görülen ödemeler. Bunlar gelirlerini, bu kısmın 2'nci bölümündeki hükümlere göre, yıllık beyanname ile bildirirler." hükmüne yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, ücretleri vergiden istisna edilmesi öngörülen hizmetçiler; özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde çalıştırılan orta hizmetçisi, bahçıvan, kapıcı, kaloriferci gibi hizmet erbabıdır.

 

Bu itibarla, ticari mahiyette işletilmeyen özel yatta çalıştırılan hizmetçilere yapılacak ücret ödemeleri gelir vergisinden  istisna olup, bu ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması söz konusu değildir.

 

Diğer taraftan, özel teknede kaptan olarak çalışan personel ile hizmetçi tanımına girmeyen diğer personele yapılacak ücret ödemeleri ise istisna kapsamında olmadığından, bu kişilere yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi gerekmekte olup işverenin Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlardan olmaması nedeniyle, tevkif suretiyle vergilendirilmemiş olan bu ücret gelirlerinin hizmet erbabları tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Damga Vergisi Kanunu Yönünden

 

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği; 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; 9 uncu maddesinde, bu kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden istisna olduğu; 23 üncü maddesinde, genel bütçeli daireler dışında kalan ve istihkaktan kesinti yapmak durumunda bulunan daire ve müesseseler tarafından bir ay içinde kesilen damga vergisinin, ertesi ayın 20 nci  (371 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Tebliği uyarınca yirmiüçüncü) (1Nisan 2019 tarihinden itibaren verilmesi gereken damga vergisi beyannamelerinde VUK-115/2019-5 sayılı Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile takip eden ayın 26'sına kadar) günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirileceği ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödeneceği hükümlerine yer verilmiştir.

 

Aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "IV.Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların nispi damga vergisine tabi olduğu; Kanuna ekli (2) sayılı tablonun "IV.Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kâğıtların damga vergisinden istisna olduğu hükümlerine yer verilmiştir.

 

Buna göre, 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/34 numaralı fıkrasındaki istisna hükmü, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretler nedeniyle düzenlenen kağıtlara ilişkin olup, bu ücretler dışında hizmet karşılığı hizmet erbabına yapılan ödemelerde bu fıkraya göre istisna uygulanması mümkün değildir.

 

Buna göre, özel yatınızda çalışan personele yapılacak ödemelerin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesi kapsamına giren ödemelerden olması halinde, bu ödemelere ilişkin düzenlenen kağıtlara 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/34 fıkrası uyarınca damga vergisi istisnası uygulanması mümkün bulunmaktadır. Bu kapsama girmeyen ücret ödemelerine  ilişkin düzenlenen kağıtların ise 488 Sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası kapsamında damga vergisine tabi tutulması ve bir beyanname ile beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[63-2018/708]-E.91497

24.01.2020

Konu

:

İşveren tarafından ödenen özel sağlık poliçesi primlerinin vergi matrahına brüt olarak iblağ edilip edilmeyeceği ve indirim konusu yapılıp yapılmayacağı.

 

 

  

İlgi

:

01/06/2018 tarih ve 1995465 sayılı özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, noter olarak serbest meslek faaliyetinde bulunduğunuz ve iş yerinizde istihdam ettiğiniz personel için tarafınızdan özel sağlık poliçesi primi ödemeleri yapıldığı belirtilerek, söz konusu ödemelerin ücret matrahından indirimi öncesinde poliçe net ödemelerinin brüte iblağ edilerek mi gayrisafi ücrete eklenmesi gerektiği hususunda tereddüt edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız görüşü aşağıda yer almaktadır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ücretin Tarifi" başlıklı 61'inci maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez..." hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun ücretin gerçek safi değerinin tespitinde yapılacak indirimlere ilişkin 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, "Sigortanın Türkiye'de kâin ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50'si ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler (İndirim konusu yapılacak primler toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz. Bakanlar Kurulu bu bentte yer alan oranları yarısına kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya ve belirtilen haddi, asgari ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye yetkilidir.)" hükmüne yer verilmiştir.

 

23/02/2007 tarih ve GVK-59/2007-3 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinin "3. İşverenler Tarafından Ücretliler Adına Ödenen Katkı Paylarının Ticari Kazancın Tespitinde İndirimi" başlıklı bölümünde, işverenlerce ödenen diğer şahıs sigorta primleri, işle ilgili olarak ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen ücret kapsamında olduğundan, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin (1) numaralı bendi çerçevesinde genel gider olarak her hangi bir tutar ve oran sınırlaması olmaksızın indirim konusu yapılabileceği, öte yandan, söz konusu primlerin, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 5'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak üzere hizmet erbabının safi ücret tutarının belirlenmesi sırasında indirim konusu yapılabileceği belirtilmiştir.

 

Diğer taraftan, 23/10/2012 tarih ve GVK-85/2012-7 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde de konu ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir.

 

Buna göre; indirim konusu yapılacak primlerin toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacaktır. İndirim konusu yapılacak prim tutarının tespitinde esas alınacak ücret ise, işveren tarafından çalışana hizmet karşılığında ödenen aylık (maaş), prim, ikramiye, sosyal yardımlar ve zamlar gibi vergiye tabi sürekli nitelikteki ödemelerin brüt tutarının toplamı olacaktır. Gider karşılığı olarak ödenen tutarlar (yapılan gerçek bir giderin karşılığı olsun olmasın) dikkate alınmayacaktır.

 

Öte yandan, işveren tarafından ödenen şahıs sigorta primleri ücretliye sağlanan bir menfaat olarak nitelendirilmekte olup, işveren tarafından hizmet erbabına ödenen söz konusu şahıs sigorta primi kadar net ücret ödemesi yapıldığı anlamına gelmektedir. Bu nedenle öncelikle ödenen şahıs sigorta priminin brüt tutarının bulunarak gayrisafi ücrete eklenmesi ve bu ekleme sonrası ödenen şahıs sigorta priminin yukarıda belirtildiği şekilde, gayrisafi ücretten indirim konusu yapılması gerekmektedir.

 

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; çalışanlarınız adına ödenen özel sağlık poliçesi primlerinin, çalışanlarınıza sağlanan net menfaat (ücret) olarak değerlendirilmesi ve brütleştirilerek  aylık ücret bordrolarına dahil edilmesi gerekmektedir.

 

Diğer yandan, sigortanın Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla, söz konusu primler ücretin safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılabilecektir. Ancak, indirim konusu yapılacak primlerin toplamının, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacağı tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[63-2018/708]-E.91497

24.01.2020

Konu

:

İşveren tarafından ödenen özel sağlık poliçesi primlerinin vergi matrahına brüt olarak iblağ edilip edilmeyeceği ve indirim konusu yapılıp yapılmayacağı.

 

 

  

İlgi

:

01/06/2018 tarih ve 1995465 sayılı özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, noter olarak serbest meslek faaliyetinde bulunduğunuz ve iş yerinizde istihdam ettiğiniz personel için tarafınızdan özel sağlık poliçesi primi ödemeleri yapıldığı belirtilerek, söz konusu ödemelerin ücret matrahından indirimi öncesinde poliçe net ödemelerinin brüte iblağ edilerek mi gayrisafi ücrete eklenmesi gerektiği hususunda tereddüt edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız görüşü aşağıda yer almaktadır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ücretin Tarifi" başlıklı 61'inci maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez..." hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun ücretin gerçek safi değerinin tespitinde yapılacak indirimlere ilişkin 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, "Sigortanın Türkiye'de kâin ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50'si ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler (İndirim konusu yapılacak primler toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz. Bakanlar Kurulu bu bentte yer alan oranları yarısına kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya ve belirtilen haddi, asgari ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye yetkilidir.)" hükmüne yer verilmiştir.

 

23/02/2007 tarih ve GVK-59/2007-3 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinin "3. İşverenler Tarafından Ücretliler Adına Ödenen Katkı Paylarının Ticari Kazancın Tespitinde İndirimi" başlıklı bölümünde, işverenlerce ödenen diğer şahıs sigorta primleri, işle ilgili olarak ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen ücret kapsamında olduğundan, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin (1) numaralı bendi çerçevesinde genel gider olarak her hangi bir tutar ve oran sınırlaması olmaksızın indirim konusu yapılabileceği, öte yandan, söz konusu primlerin, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 5'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak üzere hizmet erbabının safi ücret tutarının belirlenmesi sırasında indirim konusu yapılabileceği belirtilmiştir.

 

Diğer taraftan, 23/10/2012 tarih ve GVK-85/2012-7 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde de konu ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir.

 

Buna göre; indirim konusu yapılacak primlerin toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacaktır. İndirim konusu yapılacak prim tutarının tespitinde esas alınacak ücret ise, işveren tarafından çalışana hizmet karşılığında ödenen aylık (maaş), prim, ikramiye, sosyal yardımlar ve zamlar gibi vergiye tabi sürekli nitelikteki ödemelerin brüt tutarının toplamı olacaktır. Gider karşılığı olarak ödenen tutarlar (yapılan gerçek bir giderin karşılığı olsun olmasın) dikkate alınmayacaktır.

 

Öte yandan, işveren tarafından ödenen şahıs sigorta primleri ücretliye sağlanan bir menfaat olarak nitelendirilmekte olup, işveren tarafından hizmet erbabına ödenen söz konusu şahıs sigorta primi kadar net ücret ödemesi yapıldığı anlamına gelmektedir. Bu nedenle öncelikle ödenen şahıs sigorta priminin brüt tutarının bulunarak gayrisafi ücrete eklenmesi ve bu ekleme sonrası ödenen şahıs sigorta priminin yukarıda belirtildiği şekilde, gayrisafi ücretten indirim konusu yapılması gerekmektedir.

 

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; çalışanlarınız adına ödenen özel sağlık poliçesi primlerinin, çalışanlarınıza sağlanan net menfaat (ücret) olarak değerlendirilmesi ve brütleştirilerek  aylık ücret bordrolarına dahil edilmesi gerekmektedir.

 

Diğer yandan, sigortanın Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla, söz konusu primler ücretin safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılabilecektir. Ancak, indirim konusu yapılacak primlerin toplamının, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacağı tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

62030549-120[63-2018/708]-E.91497

24.01.2020

Konu

:

İşveren tarafından ödenen özel sağlık poliçesi primlerinin vergi matrahına brüt olarak iblağ edilip edilmeyeceği ve indirim konusu yapılıp yapılmayacağı.

 

 

  

İlgi

:

01/06/2018 tarih ve 1995465 sayılı özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, noter olarak serbest meslek faaliyetinde bulunduğunuz ve iş yerinizde istihdam ettiğiniz personel için tarafınızdan özel sağlık poliçesi primi ödemeleri yapıldığı belirtilerek, söz konusu ödemelerin ücret matrahından indirimi öncesinde poliçe net ödemelerinin brüte iblağ edilerek mi gayrisafi ücrete eklenmesi gerektiği hususunda tereddüt edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız görüşü aşağıda yer almaktadır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ücretin Tarifi" başlıklı 61'inci maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez..." hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun ücretin gerçek safi değerinin tespitinde yapılacak indirimlere ilişkin 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, "Sigortanın Türkiye'de kâin ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50'si ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler (İndirim konusu yapılacak primler toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz. Bakanlar Kurulu bu bentte yer alan oranları yarısına kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya ve belirtilen haddi, asgari ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye yetkilidir.)" hükmüne yer verilmiştir.

 

23/02/2007 tarih ve GVK-59/2007-3 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinin "3. İşverenler Tarafından Ücretliler Adına Ödenen Katkı Paylarının Ticari Kazancın Tespitinde İndirimi" başlıklı bölümünde, işverenlerce ödenen diğer şahıs sigorta primleri, işle ilgili olarak ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen ücret kapsamında olduğundan, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin (1) numaralı bendi çerçevesinde genel gider olarak her hangi bir tutar ve oran sınırlaması olmaksızın indirim konusu yapılabileceği, öte yandan, söz konusu primlerin, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 5'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak üzere hizmet erbabının safi ücret tutarının belirlenmesi sırasında indirim konusu yapılabileceği belirtilmiştir.

 

Diğer taraftan, 23/10/2012 tarih ve GVK-85/2012-7 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde de konu ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir.

 

Buna göre; indirim konusu yapılacak primlerin toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacaktır. İndirim konusu yapılacak prim tutarının tespitinde esas alınacak ücret ise, işveren tarafından çalışana hizmet karşılığında ödenen aylık (maaş), prim, ikramiye, sosyal yardımlar ve zamlar gibi vergiye tabi sürekli nitelikteki ödemelerin brüt tutarının toplamı olacaktır. Gider karşılığı olarak ödenen tutarlar (yapılan gerçek bir giderin karşılığı olsun olmasın) dikkate alınmayacaktır.

 

Öte yandan, işveren tarafından ödenen şahıs sigorta primleri ücretliye sağlanan bir menfaat olarak nitelendirilmekte olup, işveren tarafından hizmet erbabına ödenen söz konusu şahıs sigorta primi kadar net ücret ödemesi yapıldığı anlamına gelmektedir. Bu nedenle öncelikle ödenen şahıs sigorta priminin brüt tutarının bulunarak gayrisafi ücrete eklenmesi ve bu ekleme sonrası ödenen şahıs sigorta priminin yukarıda belirtildiği şekilde, gayrisafi ücretten indirim konusu yapılması gerekmektedir.

 

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; çalışanlarınız adına ödenen özel sağlık poliçesi primlerinin, çalışanlarınıza sağlanan net menfaat (ücret) olarak değerlendirilmesi ve brütleştirilerek  aylık ücret bordrolarına dahil edilmesi gerekmektedir.

 

Diğer yandan, sigortanın Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla, söz konusu primler ücretin safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılabilecektir. Ancak, indirim konusu yapılacak primlerin toplamının, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacağı tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Sayfalar