Buradasınız

Madde 61 Ücretin Tarifi

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Defterdarlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[23/14]-1413534

11.10.2024

Konu

:

Yönetici direktör olarak çalışan kişinin yurt dışından döviz olarak elde ettiği ücret gelirinin vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Türk vatandaşı olduğunuz ve Türkiye'de ikamet ettiğiniz, 01/01/2023 tarihinde imzaladığınız sözleşmeyle Federal Almanya Cumhuriyetinde mukim ve merkezi Almanya’nın Bad Berleburg şehrinde olan … firmasında global inşaat sektörü satışlarından sorumlu yönetici direktör olarak İstanbul'daki evinizden çalıştığınız, ücretinizin Almanya'da bulunan banka hesabınıza her ay düzenli olarak yatırıldığı, … firmasının 40'dan fazla ülkede faaliyet gösterdiği, grup şirketlerinden … İnvest GMBH adlı şirketin … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin sahibi olduğu ve yönetim kurulu üyesi olduğunuz Türkiye'de mukim bu şirketten ücret ve huzur hakkı elde ettiğiniz belirtilerek Almanya'dan elde ettiğiniz ücret geliriniz dolayısıyla Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinde yer alan istisnadan yararlanıp yararlanmayacağınız hususunda görüş talep edilmektedir.

 

 

 ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN:

 

1/1/2011 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaçakçılığını Önleme Anlaşması'nın "Bağımlı Kişisel Faaliyetler" başlıklı 15 inci maddesinin 1 ve 2 nci fıkralarında; "1. 16, 18, 19 ve 20 nci maddelerin hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet mukiminin bir hizmet dolayısıyla elde ettiği maaş, ücret ve diğer benzeri gelirler, bu hizmet diğer Akit Devlette ifa edilmedikçe, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Hizmet diğer Devlette ifa edilirse, buradan elde edilen söz konusu gelir bu diğer Devlette vergilendirilebilir.

 

2. 1 inci fıkra hükümlerine bakılmaksızın, bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette ifa ettiği bir hizmet dolayısıyla elde ettiği gelir, eğer:

 

a) gelir elde eden kişi, diğer Devlette, ilgili mali yıl içinde başlayan veya biten herhangi bir 12 aylık dönemde, bir veya bir kaç seferde toplam 183 günü aşmayan bir süre kalırsa, ve

 

b) ödeme, diğer Devletin mukimi olmayan bir işveren tarafından veya bu işveren adına yapılırsa, ve

 

c) ödeme, işverenin diğer Devlette sahip olduğu bir işyerinden veya sabit yerden yapılmazsa yalnızca ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir." hükümlerine yer verilmiştir.      

 

Özelge talep formunuzda verdiğiniz bilgilerden ve Merkezi Nüfus İdare Sistemi (MERNİS) kayıtlarınızın tetkikinden, 2007 yılından bu yana ikametgâh adresinizin Türkiye'de olduğu anlaşılmakta olup, bu nedenle Türkiye mukimi olduğunuz değerlendirilmektedir. Buna göre yönetici direktör olarak Almanya mukimi şirketten elde ettiğiniz ücret gelirinizi vergilendirme hakkı, hizmet Almanya'da ifa edilmedikçe, Anlaşmanın 15 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca yalnızca Türkiye'ye ait olacaktır.

 

Söz konusu hizmetin Almanya'da ifa edilmesi durumunda ise elde ettiğiniz ücret gelirlerini vergileme hakkı, Anlaşmanın 15 inci maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilen (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan üç koşulun bir arada gerçekleşmesi halinde, yalnızca Türkiye'ye ait olacak; üç koşuldan en az birinin gerçekleşmemesi halinde ise Almanya'nın da bu ücret gelirini vergileme hakkı olacaktır. Böyle bir durumda ortaya çıkan çifte vergilendirme ise, Anlaşmanın 22 nci maddesi uyarınca Türkiye'de mahsup yoluyla önlenecektir.

 

Diğer taraftan, Türkiye'de mukim bir kişinin Türkiye'de mukim bir şirketten yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle elde ettiği huzur hakkının Türkiye'de iç mevzuat hükümlerine göre vergilendirileceği tabiidir.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

-"Mevzuu" başlıklı 1 inci maddesiyle gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabi tutulmuş olup, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu,

 

-"Mükellefler" başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise Türkiye'de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği,

 

-"Türkiye'de yerleşme" başlıklı 4 üncü maddesinde;

 

"Aşağıda yazılı kimseler Türkiye'de yerleşmiş sayılır:

 

1.İkametgahı Türkiye'de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19 uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir.);

 

2.Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.)

 

...",

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesi ile ücretin, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği,

 

-"Tevkifata tabi olmayan ücretler" başlıklı 95 inci maddesinde, ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının ücretleri üzerinden vergi tevkifatı yapılmayacağı ve bu gelirlerin yıllık beyanname ile beyan edileceği,

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye'de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye'de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinin (a) alt bendine göre, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretlerin gelir vergisinden istisna edileceği hüküm altına alınmıştır.

 

147 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "Kanuni ve İş Merkezi Türkiye'de Olmayan Dar Mükellefiyete Tabi İşverenlerce Hizmet Erbabına Döviz Olarak Ödenen Ücretler" başlıklı (1-c) bölümünde;

 

"İstisna hükmünün uygulanmasında, aşağıdaki hususlara dikkat edilecektir.

 

- İşveren sıfatıyla ücret ödemesinde bulunan kurumların, Türkiye'de herhangi bir kanuni merkezinin veya iş merkezinin bulunmaması gerekir. Türkiye'de kanuni ve iş merkezi olmayan kurumların ise tam mükellef oldukları devlette hangi statüyü taşıdıkları, tüzel kişiliklerinin bulunup bulunmadığı herhangi bir iktisadi işletmelerinin varlığı ya da yokluğu önem taşımayacaktır.

 

- Türkiye'de hizmet arzeden gerçek kişinin işveren sıfatıyla bağlı olduğu dar mükellef kurum, söz konusu kişiye döviz olarak ödediği ücretleri, doğrudan doğruya yurt dışında elde ettiği gelirinden ayırıp vermeli, hiç bir zaman için Türkiye'de elde ettiği kazanç ile ilgilendirmemelidir. Bu çerçevede hizmet erbabının Türkiye'de tam mükellef veya dar mükellef statüsünü taşıması hiçbir önem taşımayacaktır. Ödeme, yurt dışında elde edilen gelir üzerinden yapılacağı için, Türkiye'deki faaliyetler nedeniyle bu ücretler Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi hükmüne göre gider olarak dikkate alınmayacaktır..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tâbi kurumların bünyesinde çalışan hizmet erbabına ödenen ücretlere istisna uygulanabilmesi için;

 

1- Türkiye'de hizmet arz eden gerçek kişinin bağlı olduğu işverenin dar mükellef kurum olması, bu kurumun da Türkiye'de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunmaması,

 

2- Dar mükellef kurumda çalışan kişinin hizmet erbâbı ve yapılan ödemenin de ücret niteliğinde olması,

 

3- Dar mükellef kurumun Türkiye'deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun yurtdışı kazançlarından karşılanması,

 

4-  Ücretin döviz olarak ödenmesi,

 

5- Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye'deki hesaplarına gider olarak kaydedilmemesi şartlarının bir arada taşıması gerekmektedir.

 

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Türkiye'den çalışmakta olduğunuz Almanya mukimi … firmasının içinde bulunduğu şirketler topluluğunun Türkiye'de de … Sanayi ve Ticaret A.Ş. vasıtasıyla faaliyette bulunduğu, yine grup şirketlerinden … İnvest GMBH adlı şirketin Türkiye mukimi … Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin sahibi olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinde yer alan istisnaya ilişkin "Türkiye'de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunulmaması şartının" sağlanamadığı görülmüş olup Almanya mukimi … firmasında çalışmanız karşılığında elde ettiğiniz ücret geliri dolayısıyla bahse konu istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

 

Öte yandan, yurt dışında mukim … firmasından elde ettiğiniz tevkifata tabi olmayan ücret gelirinizin Gelir Vergisi Kanununun 95 inci maddesi uyarınca yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Defterdarlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[23/14]-1413534

11.10.2024

Konu

:

Yönetici direktör olarak çalışan kişinin yurt dışından döviz olarak elde ettiği ücret gelirinin vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Türk vatandaşı olduğunuz ve Türkiye'de ikamet ettiğiniz, 01/01/2023 tarihinde imzaladığınız sözleşmeyle Federal Almanya Cumhuriyetinde mukim ve merkezi Almanya’nın Bad Berleburg şehrinde olan … firmasında global inşaat sektörü satışlarından sorumlu yönetici direktör olarak İstanbul'daki evinizden çalıştığınız, ücretinizin Almanya'da bulunan banka hesabınıza her ay düzenli olarak yatırıldığı, … firmasının 40'dan fazla ülkede faaliyet gösterdiği, grup şirketlerinden … İnvest GMBH adlı şirketin … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin sahibi olduğu ve yönetim kurulu üyesi olduğunuz Türkiye'de mukim bu şirketten ücret ve huzur hakkı elde ettiğiniz belirtilerek Almanya'dan elde ettiğiniz ücret geliriniz dolayısıyla Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinde yer alan istisnadan yararlanıp yararlanmayacağınız hususunda görüş talep edilmektedir.

 

 

 ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN:

 

1/1/2011 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaçakçılığını Önleme Anlaşması'nın "Bağımlı Kişisel Faaliyetler" başlıklı 15 inci maddesinin 1 ve 2 nci fıkralarında; "1. 16, 18, 19 ve 20 nci maddelerin hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet mukiminin bir hizmet dolayısıyla elde ettiği maaş, ücret ve diğer benzeri gelirler, bu hizmet diğer Akit Devlette ifa edilmedikçe, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Hizmet diğer Devlette ifa edilirse, buradan elde edilen söz konusu gelir bu diğer Devlette vergilendirilebilir.

 

2. 1 inci fıkra hükümlerine bakılmaksızın, bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette ifa ettiği bir hizmet dolayısıyla elde ettiği gelir, eğer:

 

a) gelir elde eden kişi, diğer Devlette, ilgili mali yıl içinde başlayan veya biten herhangi bir 12 aylık dönemde, bir veya bir kaç seferde toplam 183 günü aşmayan bir süre kalırsa, ve

 

b) ödeme, diğer Devletin mukimi olmayan bir işveren tarafından veya bu işveren adına yapılırsa, ve

 

c) ödeme, işverenin diğer Devlette sahip olduğu bir işyerinden veya sabit yerden yapılmazsa yalnızca ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir." hükümlerine yer verilmiştir.      

 

Özelge talep formunuzda verdiğiniz bilgilerden ve Merkezi Nüfus İdare Sistemi (MERNİS) kayıtlarınızın tetkikinden, 2007 yılından bu yana ikametgâh adresinizin Türkiye'de olduğu anlaşılmakta olup, bu nedenle Türkiye mukimi olduğunuz değerlendirilmektedir. Buna göre yönetici direktör olarak Almanya mukimi şirketten elde ettiğiniz ücret gelirinizi vergilendirme hakkı, hizmet Almanya'da ifa edilmedikçe, Anlaşmanın 15 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca yalnızca Türkiye'ye ait olacaktır.

 

Söz konusu hizmetin Almanya'da ifa edilmesi durumunda ise elde ettiğiniz ücret gelirlerini vergileme hakkı, Anlaşmanın 15 inci maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilen (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan üç koşulun bir arada gerçekleşmesi halinde, yalnızca Türkiye'ye ait olacak; üç koşuldan en az birinin gerçekleşmemesi halinde ise Almanya'nın da bu ücret gelirini vergileme hakkı olacaktır. Böyle bir durumda ortaya çıkan çifte vergilendirme ise, Anlaşmanın 22 nci maddesi uyarınca Türkiye'de mahsup yoluyla önlenecektir.

 

Diğer taraftan, Türkiye'de mukim bir kişinin Türkiye'de mukim bir şirketten yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle elde ettiği huzur hakkının Türkiye'de iç mevzuat hükümlerine göre vergilendirileceği tabiidir.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

-"Mevzuu" başlıklı 1 inci maddesiyle gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabi tutulmuş olup, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu,

 

-"Mükellefler" başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise Türkiye'de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği,

 

-"Türkiye'de yerleşme" başlıklı 4 üncü maddesinde;

 

"Aşağıda yazılı kimseler Türkiye'de yerleşmiş sayılır:

 

1.İkametgahı Türkiye'de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19 uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir.);

 

2.Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.)

 

...",

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesi ile ücretin, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği,

 

-"Tevkifata tabi olmayan ücretler" başlıklı 95 inci maddesinde, ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının ücretleri üzerinden vergi tevkifatı yapılmayacağı ve bu gelirlerin yıllık beyanname ile beyan edileceği,

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye'de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye'de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinin (a) alt bendine göre, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretlerin gelir vergisinden istisna edileceği hüküm altına alınmıştır.

 

147 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "Kanuni ve İş Merkezi Türkiye'de Olmayan Dar Mükellefiyete Tabi İşverenlerce Hizmet Erbabına Döviz Olarak Ödenen Ücretler" başlıklı (1-c) bölümünde;

 

"İstisna hükmünün uygulanmasında, aşağıdaki hususlara dikkat edilecektir.

 

- İşveren sıfatıyla ücret ödemesinde bulunan kurumların, Türkiye'de herhangi bir kanuni merkezinin veya iş merkezinin bulunmaması gerekir. Türkiye'de kanuni ve iş merkezi olmayan kurumların ise tam mükellef oldukları devlette hangi statüyü taşıdıkları, tüzel kişiliklerinin bulunup bulunmadığı herhangi bir iktisadi işletmelerinin varlığı ya da yokluğu önem taşımayacaktır.

 

- Türkiye'de hizmet arzeden gerçek kişinin işveren sıfatıyla bağlı olduğu dar mükellef kurum, söz konusu kişiye döviz olarak ödediği ücretleri, doğrudan doğruya yurt dışında elde ettiği gelirinden ayırıp vermeli, hiç bir zaman için Türkiye'de elde ettiği kazanç ile ilgilendirmemelidir. Bu çerçevede hizmet erbabının Türkiye'de tam mükellef veya dar mükellef statüsünü taşıması hiçbir önem taşımayacaktır. Ödeme, yurt dışında elde edilen gelir üzerinden yapılacağı için, Türkiye'deki faaliyetler nedeniyle bu ücretler Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi hükmüne göre gider olarak dikkate alınmayacaktır..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tâbi kurumların bünyesinde çalışan hizmet erbabına ödenen ücretlere istisna uygulanabilmesi için;

 

1- Türkiye'de hizmet arz eden gerçek kişinin bağlı olduğu işverenin dar mükellef kurum olması, bu kurumun da Türkiye'de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunmaması,

 

2- Dar mükellef kurumda çalışan kişinin hizmet erbâbı ve yapılan ödemenin de ücret niteliğinde olması,

 

3- Dar mükellef kurumun Türkiye'deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun yurtdışı kazançlarından karşılanması,

 

4-  Ücretin döviz olarak ödenmesi,

 

5- Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye'deki hesaplarına gider olarak kaydedilmemesi şartlarının bir arada taşıması gerekmektedir.

 

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Türkiye'den çalışmakta olduğunuz Almanya mukimi … firmasının içinde bulunduğu şirketler topluluğunun Türkiye'de de … Sanayi ve Ticaret A.Ş. vasıtasıyla faaliyette bulunduğu, yine grup şirketlerinden … İnvest GMBH adlı şirketin Türkiye mukimi … Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin sahibi olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinde yer alan istisnaya ilişkin "Türkiye'de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunulmaması şartının" sağlanamadığı görülmüş olup Almanya mukimi … firmasında çalışmanız karşılığında elde ettiğiniz ücret geliri dolayısıyla bahse konu istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

 

Öte yandan, yurt dışında mukim … firmasından elde ettiğiniz tevkifata tabi olmayan ücret gelirinizin Gelir Vergisi Kanununun 95 inci maddesi uyarınca yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Defterdarlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[23/14]-1413534

11.10.2024

Konu

:

Yönetici direktör olarak çalışan kişinin yurt dışından döviz olarak elde ettiği ücret gelirinin vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Türk vatandaşı olduğunuz ve Türkiye'de ikamet ettiğiniz, 01/01/2023 tarihinde imzaladığınız sözleşmeyle Federal Almanya Cumhuriyetinde mukim ve merkezi Almanya’nın Bad Berleburg şehrinde olan … firmasında global inşaat sektörü satışlarından sorumlu yönetici direktör olarak İstanbul'daki evinizden çalıştığınız, ücretinizin Almanya'da bulunan banka hesabınıza her ay düzenli olarak yatırıldığı, … firmasının 40'dan fazla ülkede faaliyet gösterdiği, grup şirketlerinden … İnvest GMBH adlı şirketin … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin sahibi olduğu ve yönetim kurulu üyesi olduğunuz Türkiye'de mukim bu şirketten ücret ve huzur hakkı elde ettiğiniz belirtilerek Almanya'dan elde ettiğiniz ücret geliriniz dolayısıyla Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinde yer alan istisnadan yararlanıp yararlanmayacağınız hususunda görüş talep edilmektedir.

 

 

 ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN:

 

1/1/2011 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaçakçılığını Önleme Anlaşması'nın "Bağımlı Kişisel Faaliyetler" başlıklı 15 inci maddesinin 1 ve 2 nci fıkralarında; "1. 16, 18, 19 ve 20 nci maddelerin hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet mukiminin bir hizmet dolayısıyla elde ettiği maaş, ücret ve diğer benzeri gelirler, bu hizmet diğer Akit Devlette ifa edilmedikçe, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Hizmet diğer Devlette ifa edilirse, buradan elde edilen söz konusu gelir bu diğer Devlette vergilendirilebilir.

 

2. 1 inci fıkra hükümlerine bakılmaksızın, bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette ifa ettiği bir hizmet dolayısıyla elde ettiği gelir, eğer:

 

a) gelir elde eden kişi, diğer Devlette, ilgili mali yıl içinde başlayan veya biten herhangi bir 12 aylık dönemde, bir veya bir kaç seferde toplam 183 günü aşmayan bir süre kalırsa, ve

 

b) ödeme, diğer Devletin mukimi olmayan bir işveren tarafından veya bu işveren adına yapılırsa, ve

 

c) ödeme, işverenin diğer Devlette sahip olduğu bir işyerinden veya sabit yerden yapılmazsa yalnızca ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir." hükümlerine yer verilmiştir.      

 

Özelge talep formunuzda verdiğiniz bilgilerden ve Merkezi Nüfus İdare Sistemi (MERNİS) kayıtlarınızın tetkikinden, 2007 yılından bu yana ikametgâh adresinizin Türkiye'de olduğu anlaşılmakta olup, bu nedenle Türkiye mukimi olduğunuz değerlendirilmektedir. Buna göre yönetici direktör olarak Almanya mukimi şirketten elde ettiğiniz ücret gelirinizi vergilendirme hakkı, hizmet Almanya'da ifa edilmedikçe, Anlaşmanın 15 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca yalnızca Türkiye'ye ait olacaktır.

 

Söz konusu hizmetin Almanya'da ifa edilmesi durumunda ise elde ettiğiniz ücret gelirlerini vergileme hakkı, Anlaşmanın 15 inci maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilen (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan üç koşulun bir arada gerçekleşmesi halinde, yalnızca Türkiye'ye ait olacak; üç koşuldan en az birinin gerçekleşmemesi halinde ise Almanya'nın da bu ücret gelirini vergileme hakkı olacaktır. Böyle bir durumda ortaya çıkan çifte vergilendirme ise, Anlaşmanın 22 nci maddesi uyarınca Türkiye'de mahsup yoluyla önlenecektir.

 

Diğer taraftan, Türkiye'de mukim bir kişinin Türkiye'de mukim bir şirketten yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle elde ettiği huzur hakkının Türkiye'de iç mevzuat hükümlerine göre vergilendirileceği tabiidir.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

-"Mevzuu" başlıklı 1 inci maddesiyle gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabi tutulmuş olup, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu,

 

-"Mükellefler" başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise Türkiye'de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği,

 

-"Türkiye'de yerleşme" başlıklı 4 üncü maddesinde;

 

"Aşağıda yazılı kimseler Türkiye'de yerleşmiş sayılır:

 

1.İkametgahı Türkiye'de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19 uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir.);

 

2.Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.)

 

...",

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesi ile ücretin, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği,

 

-"Tevkifata tabi olmayan ücretler" başlıklı 95 inci maddesinde, ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının ücretleri üzerinden vergi tevkifatı yapılmayacağı ve bu gelirlerin yıllık beyanname ile beyan edileceği,

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye'de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye'de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinin (a) alt bendine göre, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretlerin gelir vergisinden istisna edileceği hüküm altına alınmıştır.

 

147 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "Kanuni ve İş Merkezi Türkiye'de Olmayan Dar Mükellefiyete Tabi İşverenlerce Hizmet Erbabına Döviz Olarak Ödenen Ücretler" başlıklı (1-c) bölümünde;

 

"İstisna hükmünün uygulanmasında, aşağıdaki hususlara dikkat edilecektir.

 

- İşveren sıfatıyla ücret ödemesinde bulunan kurumların, Türkiye'de herhangi bir kanuni merkezinin veya iş merkezinin bulunmaması gerekir. Türkiye'de kanuni ve iş merkezi olmayan kurumların ise tam mükellef oldukları devlette hangi statüyü taşıdıkları, tüzel kişiliklerinin bulunup bulunmadığı herhangi bir iktisadi işletmelerinin varlığı ya da yokluğu önem taşımayacaktır.

 

- Türkiye'de hizmet arzeden gerçek kişinin işveren sıfatıyla bağlı olduğu dar mükellef kurum, söz konusu kişiye döviz olarak ödediği ücretleri, doğrudan doğruya yurt dışında elde ettiği gelirinden ayırıp vermeli, hiç bir zaman için Türkiye'de elde ettiği kazanç ile ilgilendirmemelidir. Bu çerçevede hizmet erbabının Türkiye'de tam mükellef veya dar mükellef statüsünü taşıması hiçbir önem taşımayacaktır. Ödeme, yurt dışında elde edilen gelir üzerinden yapılacağı için, Türkiye'deki faaliyetler nedeniyle bu ücretler Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi hükmüne göre gider olarak dikkate alınmayacaktır..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tâbi kurumların bünyesinde çalışan hizmet erbabına ödenen ücretlere istisna uygulanabilmesi için;

 

1- Türkiye'de hizmet arz eden gerçek kişinin bağlı olduğu işverenin dar mükellef kurum olması, bu kurumun da Türkiye'de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunmaması,

 

2- Dar mükellef kurumda çalışan kişinin hizmet erbâbı ve yapılan ödemenin de ücret niteliğinde olması,

 

3- Dar mükellef kurumun Türkiye'deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun yurtdışı kazançlarından karşılanması,

 

4-  Ücretin döviz olarak ödenmesi,

 

5- Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye'deki hesaplarına gider olarak kaydedilmemesi şartlarının bir arada taşıması gerekmektedir.

 

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Türkiye'den çalışmakta olduğunuz Almanya mukimi … firmasının içinde bulunduğu şirketler topluluğunun Türkiye'de de … Sanayi ve Ticaret A.Ş. vasıtasıyla faaliyette bulunduğu, yine grup şirketlerinden … İnvest GMBH adlı şirketin Türkiye mukimi … Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin sahibi olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinde yer alan istisnaya ilişkin "Türkiye'de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunulmaması şartının" sağlanamadığı görülmüş olup Almanya mukimi … firmasında çalışmanız karşılığında elde ettiğiniz ücret geliri dolayısıyla bahse konu istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

 

Öte yandan, yurt dışında mukim … firmasından elde ettiğiniz tevkifata tabi olmayan ücret gelirinizin Gelir Vergisi Kanununun 95 inci maddesi uyarınca yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

 

 

T.C.

ELAZIĞ VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-48816587-120-46373

14.08.2024

Konu

:

Şirket ortağının Ar-Ge teşvikinden yararlanıp yararlanamayacağı.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında fiili çalışma sonucu firma ortağına ödenen ücretin damga vergisi ve gelir vergisinden istisna olup olmadığı  hususunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

-"Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

...",

-"Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden

(istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

..."

hükümlerine yer verilmiştir.

4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun;

-"Tanımlar" başlıklı 3 üncü maddesinde; "...

m) AR-GE Personeli: AR-GE faaliyetlerinde doğrudan görevli araştırmacı, yazılımcı ve teknisyenleri,

n) Araştırmacı: AR-GE faaliyetleri ile yenilik tanımı kapsamındaki projelerde, yeni bilgi, ürün, süreç, yöntem ve sistemlerin tasarım veya oluşturulması ve ilgili projelerin yönetilmesi süreçlerinde yer alan en az lisans mezunu uzmanları,

o) Teknisyen: Meslek lisesi veya meslek yüksekokullarının tasarım, teknik, fen veya sağlık bölümlerinden mezun, teknik bilgi ve deneyim sahibi kişileri,

p)Destek Personeli: AR-GE veya tasarım faaliyetlerine katılan veya bu faaliyetlerle doğrudan ilişkili yönetici, teknik eleman, laborant, sekreter, işçi ve benzeri personeli,

r)Yazılımcı Personel: Yazılım olarak tanımlanan süreçte çalışıp program geliştiren, üreten, alanında yeterli deneyime veya eğitime sahip nitelikli personeli,

...",

-Geçici 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında, "31/12/2028 tarihine kadar, bölgede çalışan AR-GE, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi; verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu kapsamdaki ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisnadır. Gelir vergisi stopajı ve sigorta primi işveren hissesine ilişkin teşviklerden yararlanacak olan destek personeli sayısı, AR-GE ve tasarım personeli sayısının yüzde onunu aşamaz. Toplam personel sayısı on beşe kadar olan Bölge firmaları için bu oran yüzde yirmi olarak uygulanır. Hak kazanılmış hafta tatili ve yıllık ücretli izin süreleri ile 17/3/1981 tarihli ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda belirtilen tatil günlerine isabet eden ücretler de bu teşvik kapsamındadır. Haftalık kırk beş saatin üzerindeki ve ek çalışma sürelerine ilişkin ücretler için bu teşvikten faydalanılamaz..."

hükümlerine yer verilmiştir.

10/08/2016 tarih ve 29797 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin "Muafiyet, indirim ve istisnalar" başlıklı 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, "31/12/2028 tarihine kadar, Bölgede çalışan Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri üzerinden hesaplanan vergiden, 1/1/2022 tarihinden önce 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesinde düzenlenen asgari geçim indirimi, 1/1/2022 tarihinden sonra 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen asgari ücret istisnasına isabet eden vergi düşüldükten sonra kalan vergi tutarı; verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir..." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, teknoloji geliştirme bölgesinde yazılım projesi kapsamında Ar-Ge faaliyetinde bulunan şirketiniz tarafından şirket ortağına yapılan huzur hakkı ödemesinin, Ar-Ge ve yenilik faaliyetiyle doğrudan ilgili olması ve 4961 sayılı Kanun ve uygulama yönetmeliğinde belirtilen diğer şartların da taşınması kaydıyla gelir vergisi stopaj teşvikinden faydalanması mümkün bulunmaktadır.

DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların nispi damga vergisine tabi olacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 4691 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinde, "31/12/2028 tarihine kadar, bölgede çalışan AR-GE, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi; verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu kapsamdaki ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisnadır." hükmü yer almaktadır.

Buna göre, 4691 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca, teknoloji geliştirme bölgelerinde çalışan Ar-Ge, tasarım ve destek personeline, münhasıran bölgedeki bu görevleri nedeniyle ödenecek ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar 31/12/2028 tarihine kadar damga vergisinden istisna olup, teknoloji geliştirme bölgesinde yazılım projesi kapsamında Ar-Ge faaliyetinde bulunan şirketiniz tarafından şirket ortağına yapılan huzur hakkı ödemesinin, Ar-Ge ve yenilik faaliyetiyle doğrudan ilgili olması ve 4961 sayılı Kanunda belirtilen diğer şartların da taşınması kaydıyla bu ödemeler nedeniyle düzenlenen kağıtlara damga vergisi istisnası uygulanması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

İçerik 1:

 

 

T.C.

ELAZIĞ VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-48816587-120-46373

14.08.2024

Konu

:

Şirket ortağının Ar-Ge teşvikinden yararlanıp yararlanamayacağı.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında fiili çalışma sonucu firma ortağına ödenen ücretin damga vergisi ve gelir vergisinden istisna olup olmadığı  hususunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

-"Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

...",

-"Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden

(istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

..."

hükümlerine yer verilmiştir.

4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun;

-"Tanımlar" başlıklı 3 üncü maddesinde; "...

m) AR-GE Personeli: AR-GE faaliyetlerinde doğrudan görevli araştırmacı, yazılımcı ve teknisyenleri,

n) Araştırmacı: AR-GE faaliyetleri ile yenilik tanımı kapsamındaki projelerde, yeni bilgi, ürün, süreç, yöntem ve sistemlerin tasarım veya oluşturulması ve ilgili projelerin yönetilmesi süreçlerinde yer alan en az lisans mezunu uzmanları,

o) Teknisyen: Meslek lisesi veya meslek yüksekokullarının tasarım, teknik, fen veya sağlık bölümlerinden mezun, teknik bilgi ve deneyim sahibi kişileri,

p)Destek Personeli: AR-GE veya tasarım faaliyetlerine katılan veya bu faaliyetlerle doğrudan ilişkili yönetici, teknik eleman, laborant, sekreter, işçi ve benzeri personeli,

r)Yazılımcı Personel: Yazılım olarak tanımlanan süreçte çalışıp program geliştiren, üreten, alanında yeterli deneyime veya eğitime sahip nitelikli personeli,

...",

-Geçici 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında, "31/12/2028 tarihine kadar, bölgede çalışan AR-GE, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi; verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu kapsamdaki ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisnadır. Gelir vergisi stopajı ve sigorta primi işveren hissesine ilişkin teşviklerden yararlanacak olan destek personeli sayısı, AR-GE ve tasarım personeli sayısının yüzde onunu aşamaz. Toplam personel sayısı on beşe kadar olan Bölge firmaları için bu oran yüzde yirmi olarak uygulanır. Hak kazanılmış hafta tatili ve yıllık ücretli izin süreleri ile 17/3/1981 tarihli ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda belirtilen tatil günlerine isabet eden ücretler de bu teşvik kapsamındadır. Haftalık kırk beş saatin üzerindeki ve ek çalışma sürelerine ilişkin ücretler için bu teşvikten faydalanılamaz..."

hükümlerine yer verilmiştir.

10/08/2016 tarih ve 29797 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin "Muafiyet, indirim ve istisnalar" başlıklı 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, "31/12/2028 tarihine kadar, Bölgede çalışan Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri üzerinden hesaplanan vergiden, 1/1/2022 tarihinden önce 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesinde düzenlenen asgari geçim indirimi, 1/1/2022 tarihinden sonra 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen asgari ücret istisnasına isabet eden vergi düşüldükten sonra kalan vergi tutarı; verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir..." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, teknoloji geliştirme bölgesinde yazılım projesi kapsamında Ar-Ge faaliyetinde bulunan şirketiniz tarafından şirket ortağına yapılan huzur hakkı ödemesinin, Ar-Ge ve yenilik faaliyetiyle doğrudan ilgili olması ve 4961 sayılı Kanun ve uygulama yönetmeliğinde belirtilen diğer şartların da taşınması kaydıyla gelir vergisi stopaj teşvikinden faydalanması mümkün bulunmaktadır.

DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların nispi damga vergisine tabi olacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 4691 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinde, "31/12/2028 tarihine kadar, bölgede çalışan AR-GE, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi; verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu kapsamdaki ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisnadır." hükmü yer almaktadır.

Buna göre, 4691 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca, teknoloji geliştirme bölgelerinde çalışan Ar-Ge, tasarım ve destek personeline, münhasıran bölgedeki bu görevleri nedeniyle ödenecek ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar 31/12/2028 tarihine kadar damga vergisinden istisna olup, teknoloji geliştirme bölgesinde yazılım projesi kapsamında Ar-Ge faaliyetinde bulunan şirketiniz tarafından şirket ortağına yapılan huzur hakkı ödemesinin, Ar-Ge ve yenilik faaliyetiyle doğrudan ilgili olması ve 4961 sayılı Kanunda belirtilen diğer şartların da taşınması kaydıyla bu ödemeler nedeniyle düzenlenen kağıtlara damga vergisi istisnası uygulanması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

İçerik 2:

 

 

T.C.

ELAZIĞ VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-48816587-120-46373

14.08.2024

Konu

:

Şirket ortağının Ar-Ge teşvikinden yararlanıp yararlanamayacağı.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında fiili çalışma sonucu firma ortağına ödenen ücretin damga vergisi ve gelir vergisinden istisna olup olmadığı  hususunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

-"Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

...",

-"Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden

(istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

..."

hükümlerine yer verilmiştir.

4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun;

-"Tanımlar" başlıklı 3 üncü maddesinde; "...

m) AR-GE Personeli: AR-GE faaliyetlerinde doğrudan görevli araştırmacı, yazılımcı ve teknisyenleri,

n) Araştırmacı: AR-GE faaliyetleri ile yenilik tanımı kapsamındaki projelerde, yeni bilgi, ürün, süreç, yöntem ve sistemlerin tasarım veya oluşturulması ve ilgili projelerin yönetilmesi süreçlerinde yer alan en az lisans mezunu uzmanları,

o) Teknisyen: Meslek lisesi veya meslek yüksekokullarının tasarım, teknik, fen veya sağlık bölümlerinden mezun, teknik bilgi ve deneyim sahibi kişileri,

p)Destek Personeli: AR-GE veya tasarım faaliyetlerine katılan veya bu faaliyetlerle doğrudan ilişkili yönetici, teknik eleman, laborant, sekreter, işçi ve benzeri personeli,

r)Yazılımcı Personel: Yazılım olarak tanımlanan süreçte çalışıp program geliştiren, üreten, alanında yeterli deneyime veya eğitime sahip nitelikli personeli,

...",

-Geçici 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında, "31/12/2028 tarihine kadar, bölgede çalışan AR-GE, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi; verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu kapsamdaki ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisnadır. Gelir vergisi stopajı ve sigorta primi işveren hissesine ilişkin teşviklerden yararlanacak olan destek personeli sayısı, AR-GE ve tasarım personeli sayısının yüzde onunu aşamaz. Toplam personel sayısı on beşe kadar olan Bölge firmaları için bu oran yüzde yirmi olarak uygulanır. Hak kazanılmış hafta tatili ve yıllık ücretli izin süreleri ile 17/3/1981 tarihli ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda belirtilen tatil günlerine isabet eden ücretler de bu teşvik kapsamındadır. Haftalık kırk beş saatin üzerindeki ve ek çalışma sürelerine ilişkin ücretler için bu teşvikten faydalanılamaz..."

hükümlerine yer verilmiştir.

10/08/2016 tarih ve 29797 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin "Muafiyet, indirim ve istisnalar" başlıklı 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, "31/12/2028 tarihine kadar, Bölgede çalışan Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri üzerinden hesaplanan vergiden, 1/1/2022 tarihinden önce 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesinde düzenlenen asgari geçim indirimi, 1/1/2022 tarihinden sonra 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen asgari ücret istisnasına isabet eden vergi düşüldükten sonra kalan vergi tutarı; verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir..." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, teknoloji geliştirme bölgesinde yazılım projesi kapsamında Ar-Ge faaliyetinde bulunan şirketiniz tarafından şirket ortağına yapılan huzur hakkı ödemesinin, Ar-Ge ve yenilik faaliyetiyle doğrudan ilgili olması ve 4961 sayılı Kanun ve uygulama yönetmeliğinde belirtilen diğer şartların da taşınması kaydıyla gelir vergisi stopaj teşvikinden faydalanması mümkün bulunmaktadır.

DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların nispi damga vergisine tabi olacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 4691 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinde, "31/12/2028 tarihine kadar, bölgede çalışan AR-GE, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi; verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu kapsamdaki ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisnadır." hükmü yer almaktadır.

Buna göre, 4691 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca, teknoloji geliştirme bölgelerinde çalışan Ar-Ge, tasarım ve destek personeline, münhasıran bölgedeki bu görevleri nedeniyle ödenecek ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar 31/12/2028 tarihine kadar damga vergisinden istisna olup, teknoloji geliştirme bölgesinde yazılım projesi kapsamında Ar-Ge faaliyetinde bulunan şirketiniz tarafından şirket ortağına yapılan huzur hakkı ödemesinin, Ar-Ge ve yenilik faaliyetiyle doğrudan ilgili olması ve 4961 sayılı Kanunda belirtilen diğer şartların da taşınması kaydıyla bu ödemeler nedeniyle düzenlenen kağıtlara damga vergisi istisnası uygulanması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[61-2023]-933830

12.07.2024

Konu

:

Emekli olduktan sonra munzam sandıktan ödenen emekli maaşından gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı ve engellilik indiriminden faydalanıp faydalanılmayacağı

 

  

İlgi

:

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçelerinizde, 23/10/1980 tarihinde Türkiye İş Bankası A.Ş.'de işe başladığınızı, işe başlama tarihi itibariyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde yer alan Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı haricinde Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığına prim ödemesinde bulunduğunuzu, 1/5/2012 tarihinde emekli olduğunuzu ve her iki sandıktan da emekli maaşı aldığınızı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendine istinaden emekli maaşınınız istisna tutarını aşan kısmından gelir vergisi kesintisi yapıldığını ayrıca, %98 oranında Engelli Sağlık Kurulu Raporunuzun bulunduğunu belirterek gelir vergisi kesintisi yapılan emekli maaşı dolayısıyla engellilik indiriminden faydalanıp faydalanmayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

-"Engellilik indirimi" başlıklı 31 inci maddesinde, "Çalışma gücünün asgarî % 80'ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece engelli, asgarî % 60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece engelli, asgarî % 40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece engelli sayılır ve aşağıda engellilik dereceleri itibariyle belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir. ..."

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde,  "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:

23'üncü maddenin 11 numaralı bendine göre istisna dışında kalan emeklilik, malüliyet, dul ve yetim aylıkları;

...",

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

...''

hükümleri yer almaktadır.

Aynı Kanunun 4697 sayılı Kanunla değişik "Ücretlerde" başlıklı 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendinde, "Kanunla kurulan emekli sandıkları ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklar tarafından ödenen emekli, malûliyet, dul ve yetim aylıkları (506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklar tarafından ödenen aylıkların toplamı, en yüksek Devlet memuruna (6728 sayılı kanunun 12 nci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük 01.09.2016) çalışılan süreye bağlı olarak ödenen tutardan fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.) (Genel, katma ve özel bütçelerden ödenen bu nevi aylıklar dahil), hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 4697 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesine göre, 7/10/2001 tarihinden önce akdedilmiş sigorta poliçelerine ait emekli ve yardım sandıklarına ödenen primler ile bu sandıklardan iştirakçilerine yapılan ödemeler hakkında, bu Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup Gelir Vergisi Kanununun 7/10/2001 tarihinden önceki 4369 sayılı Kanunla değişik 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendinde, "Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz bulunan emekli sandıkları ile on yıl süre ile prim veya aidat ödenmiş olmak kaydıyla Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından ödenen emekli, maluliyet, dul ve yetim aylıkları (Tüzel kişiliği haiz muhtelif emekli sandıkları ile sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından ödenen aylıklar toplamı, en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarından fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.) (Genel, katma ve özel bütçelerden ödenen bu nevi aylıklar dahil);" hükmü yer almaktadır.

Konuya ilişkin olarak 27/12/1998 tarih ve 23566 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 216 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.

Öte yandan, 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde, "Hizmet erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri (Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir. Ödenecek vergi tutarı, bu suretle bulunan vergi tutarının içinde istisna tutara isabet eden kısım düşülmek suretiyle hesaplanır. İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşamaz. Birden fazla işverenden ücret alanlarda bu istisna sadece en yüksek olan ücrete uygulanır.)." hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, 7349 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan "ücretlere ilişkin kağıtlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "(Bu maddenin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen ücretlerde istisna, aylık brüt asgari ücrete isabet eden kısım için uygulanır.)" şeklinde parantez içi hüküm eklenmiştir.

Konu ile ilgili olarak 27/1/2022 tarihli ve 31732 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 319 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar ve uygulamaya ilişkin örneklere yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre, 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında kurulan Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı ile Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığına, 7/10/2001 tarihinden önce üye olmanız nedeniyle,193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendi uyarınca söz konusu sandıklardan tarafınıza yapılan ödemeler toplamı en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarından fazla ise aradaki fark tutarın193 sayılı Kanunun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri uyarınca ücret olarak vergiye tabi tutulması gerekmektedir.

Buna göre, ücret olarak vergiye tabi tutulacak ödemelere, 193 sayılı Kanunun 31 inci maddesinde yer alan engellilik indirimi ile aynı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde yer alan gelir vergisi istisnasının ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tabloda yer alan damga vergisi istisnasının uygulanması mümkün bulunmaktadır. Ancak, vergiye tabi ücret gelirinize engellilik indiriminin uygulanabilmesi için engellilik sağlık kurulu raporunuzla birlikte İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığına başvurmanız gerekmekte olup söz konusu raporunuzun Merkez Sağlık Kurulu tarafından yapılacak değerlendirme sonucu verilecek karara göre başvuru tarihinden itibaren engellilik vergi indirimden yararlanmanız mümkün olabilecektir.

 Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[61-2023]-933830

12.07.2024

Konu

:

Emekli olduktan sonra munzam sandıktan ödenen emekli maaşından gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı ve engellilik indiriminden faydalanıp faydalanılmayacağı

 

  

İlgi

:

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçelerinizde, 23/10/1980 tarihinde Türkiye İş Bankası A.Ş.'de işe başladığınızı, işe başlama tarihi itibariyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde yer alan Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı haricinde Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığına prim ödemesinde bulunduğunuzu, 1/5/2012 tarihinde emekli olduğunuzu ve her iki sandıktan da emekli maaşı aldığınızı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendine istinaden emekli maaşınınız istisna tutarını aşan kısmından gelir vergisi kesintisi yapıldığını ayrıca, %98 oranında Engelli Sağlık Kurulu Raporunuzun bulunduğunu belirterek gelir vergisi kesintisi yapılan emekli maaşı dolayısıyla engellilik indiriminden faydalanıp faydalanmayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

-"Engellilik indirimi" başlıklı 31 inci maddesinde, "Çalışma gücünün asgarî % 80'ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece engelli, asgarî % 60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece engelli, asgarî % 40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece engelli sayılır ve aşağıda engellilik dereceleri itibariyle belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir. ..."

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde,  "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:

23'üncü maddenin 11 numaralı bendine göre istisna dışında kalan emeklilik, malüliyet, dul ve yetim aylıkları;

...",

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

...''

hükümleri yer almaktadır.

Aynı Kanunun 4697 sayılı Kanunla değişik "Ücretlerde" başlıklı 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendinde, "Kanunla kurulan emekli sandıkları ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklar tarafından ödenen emekli, malûliyet, dul ve yetim aylıkları (506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklar tarafından ödenen aylıkların toplamı, en yüksek Devlet memuruna (6728 sayılı kanunun 12 nci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük 01.09.2016) çalışılan süreye bağlı olarak ödenen tutardan fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.) (Genel, katma ve özel bütçelerden ödenen bu nevi aylıklar dahil), hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 4697 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesine göre, 7/10/2001 tarihinden önce akdedilmiş sigorta poliçelerine ait emekli ve yardım sandıklarına ödenen primler ile bu sandıklardan iştirakçilerine yapılan ödemeler hakkında, bu Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup Gelir Vergisi Kanununun 7/10/2001 tarihinden önceki 4369 sayılı Kanunla değişik 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendinde, "Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz bulunan emekli sandıkları ile on yıl süre ile prim veya aidat ödenmiş olmak kaydıyla Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından ödenen emekli, maluliyet, dul ve yetim aylıkları (Tüzel kişiliği haiz muhtelif emekli sandıkları ile sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından ödenen aylıklar toplamı, en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarından fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.) (Genel, katma ve özel bütçelerden ödenen bu nevi aylıklar dahil);" hükmü yer almaktadır.

Konuya ilişkin olarak 27/12/1998 tarih ve 23566 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 216 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.

Öte yandan, 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde, "Hizmet erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri (Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir. Ödenecek vergi tutarı, bu suretle bulunan vergi tutarının içinde istisna tutara isabet eden kısım düşülmek suretiyle hesaplanır. İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşamaz. Birden fazla işverenden ücret alanlarda bu istisna sadece en yüksek olan ücrete uygulanır.)." hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, 7349 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan "ücretlere ilişkin kağıtlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "(Bu maddenin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen ücretlerde istisna, aylık brüt asgari ücrete isabet eden kısım için uygulanır.)" şeklinde parantez içi hüküm eklenmiştir.

Konu ile ilgili olarak 27/1/2022 tarihli ve 31732 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 319 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar ve uygulamaya ilişkin örneklere yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre, 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında kurulan Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı ile Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığına, 7/10/2001 tarihinden önce üye olmanız nedeniyle,193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendi uyarınca söz konusu sandıklardan tarafınıza yapılan ödemeler toplamı en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarından fazla ise aradaki fark tutarın193 sayılı Kanunun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri uyarınca ücret olarak vergiye tabi tutulması gerekmektedir.

Buna göre, ücret olarak vergiye tabi tutulacak ödemelere, 193 sayılı Kanunun 31 inci maddesinde yer alan engellilik indirimi ile aynı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde yer alan gelir vergisi istisnasının ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tabloda yer alan damga vergisi istisnasının uygulanması mümkün bulunmaktadır. Ancak, vergiye tabi ücret gelirinize engellilik indiriminin uygulanabilmesi için engellilik sağlık kurulu raporunuzla birlikte İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığına başvurmanız gerekmekte olup söz konusu raporunuzun Merkez Sağlık Kurulu tarafından yapılacak değerlendirme sonucu verilecek karara göre başvuru tarihinden itibaren engellilik vergi indirimden yararlanmanız mümkün olabilecektir.

 Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[61-2023]-933830

12.07.2024

Konu

:

Emekli olduktan sonra munzam sandıktan ödenen emekli maaşından gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı ve engellilik indiriminden faydalanıp faydalanılmayacağı

 

  

İlgi

:

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçelerinizde, 23/10/1980 tarihinde Türkiye İş Bankası A.Ş.'de işe başladığınızı, işe başlama tarihi itibariyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde yer alan Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı haricinde Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığına prim ödemesinde bulunduğunuzu, 1/5/2012 tarihinde emekli olduğunuzu ve her iki sandıktan da emekli maaşı aldığınızı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendine istinaden emekli maaşınınız istisna tutarını aşan kısmından gelir vergisi kesintisi yapıldığını ayrıca, %98 oranında Engelli Sağlık Kurulu Raporunuzun bulunduğunu belirterek gelir vergisi kesintisi yapılan emekli maaşı dolayısıyla engellilik indiriminden faydalanıp faydalanmayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

-"Engellilik indirimi" başlıklı 31 inci maddesinde, "Çalışma gücünün asgarî % 80'ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece engelli, asgarî % 60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece engelli, asgarî % 40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece engelli sayılır ve aşağıda engellilik dereceleri itibariyle belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir. ..."

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde,  "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:

23'üncü maddenin 11 numaralı bendine göre istisna dışında kalan emeklilik, malüliyet, dul ve yetim aylıkları;

...",

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

...''

hükümleri yer almaktadır.

Aynı Kanunun 4697 sayılı Kanunla değişik "Ücretlerde" başlıklı 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendinde, "Kanunla kurulan emekli sandıkları ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklar tarafından ödenen emekli, malûliyet, dul ve yetim aylıkları (506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklar tarafından ödenen aylıkların toplamı, en yüksek Devlet memuruna (6728 sayılı kanunun 12 nci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük 01.09.2016) çalışılan süreye bağlı olarak ödenen tutardan fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.) (Genel, katma ve özel bütçelerden ödenen bu nevi aylıklar dahil), hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 4697 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesine göre, 7/10/2001 tarihinden önce akdedilmiş sigorta poliçelerine ait emekli ve yardım sandıklarına ödenen primler ile bu sandıklardan iştirakçilerine yapılan ödemeler hakkında, bu Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup Gelir Vergisi Kanununun 7/10/2001 tarihinden önceki 4369 sayılı Kanunla değişik 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendinde, "Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz bulunan emekli sandıkları ile on yıl süre ile prim veya aidat ödenmiş olmak kaydıyla Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından ödenen emekli, maluliyet, dul ve yetim aylıkları (Tüzel kişiliği haiz muhtelif emekli sandıkları ile sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından ödenen aylıklar toplamı, en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarından fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.) (Genel, katma ve özel bütçelerden ödenen bu nevi aylıklar dahil);" hükmü yer almaktadır.

Konuya ilişkin olarak 27/12/1998 tarih ve 23566 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 216 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.

Öte yandan, 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde, "Hizmet erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri (Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir. Ödenecek vergi tutarı, bu suretle bulunan vergi tutarının içinde istisna tutara isabet eden kısım düşülmek suretiyle hesaplanır. İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşamaz. Birden fazla işverenden ücret alanlarda bu istisna sadece en yüksek olan ücrete uygulanır.)." hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, 7349 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan "ücretlere ilişkin kağıtlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "(Bu maddenin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen ücretlerde istisna, aylık brüt asgari ücrete isabet eden kısım için uygulanır.)" şeklinde parantez içi hüküm eklenmiştir.

Konu ile ilgili olarak 27/1/2022 tarihli ve 31732 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 319 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar ve uygulamaya ilişkin örneklere yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre, 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında kurulan Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı ile Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığına, 7/10/2001 tarihinden önce üye olmanız nedeniyle,193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendi uyarınca söz konusu sandıklardan tarafınıza yapılan ödemeler toplamı en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarından fazla ise aradaki fark tutarın193 sayılı Kanunun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri uyarınca ücret olarak vergiye tabi tutulması gerekmektedir.

Buna göre, ücret olarak vergiye tabi tutulacak ödemelere, 193 sayılı Kanunun 31 inci maddesinde yer alan engellilik indirimi ile aynı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde yer alan gelir vergisi istisnasının ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tabloda yer alan damga vergisi istisnasının uygulanması mümkün bulunmaktadır. Ancak, vergiye tabi ücret gelirinize engellilik indiriminin uygulanabilmesi için engellilik sağlık kurulu raporunuzla birlikte İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığına başvurmanız gerekmekte olup söz konusu raporunuzun Merkez Sağlık Kurulu tarafından yapılacak değerlendirme sonucu verilecek karara göre başvuru tarihinden itibaren engellilik vergi indirimden yararlanmanız mümkün olabilecektir.

 Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-120[61-2023/7]-249288

08.05.2024

Konu

:

Ücret ödemelerinde vergi tevkifatının ne zaman yapılacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK) tarafından yayınlanan ''Doçentlik Değerlendirmesi ile Öğretim Üyeliğine Atanma Süreçlerinde Görev Alan Jüri Üyelerine Ödenecek Ücrete İlişkin Usul ve Esaslar'' kapsamında Üniversiteniz bünyesine atanacak olan öğretim üyelerinin atanma süreçlerinde görev alan jüri üyelerine ücret ödemesi yapılacağı, ödemeye ilişkin olarak jüri üyeleri tarafından Üniversitenize gelir vergisi matrahlarının bildirildiği belirtilerek, sınav yapıldıktan sonra çeşitli nedenlerle ödemenin aynı yıl içinde birkaç ay gecikmesi veya izleyen yıl içerisinde yapılması durumunda vergilendirmenin, jüri üyesi tarafından bildirilen matrah üzerinden mi yoksa ödeme yapılacak aydaki gelir vergisi matrahı üzerinden mi yapılacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

...",

 

-"İşverenin tarifi" başlıklı 62 nci maddesinde, "İş verenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

Yukarıdaki bentlerde yazılı vergi tevkifatının yapılmasında 96 ncı madde hükmü göz önünde tutulur.'',

 

- "Vergi tevkifatında uyulacak esaslar" başlıklı 96 ncı maddesinde; "Vergi tevkifatı, 94'üncü madde kapsamına giren nakten veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Buna göre, bir gelirin vergilendirilecek aşamaya gelebilmesi için o gelirin vergi kanunlarında şartları belirlenen şekilde elde edilmiş olması gerekir. Gerçek usulde vergilendirilen ücret gelirlerinde elde etme, gelirin kişinin hukuki ve ekonomik tasarrufuna girmesi ile gerçekleşmektedir. Hukuki tasarruf, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesini; ekonomik tasarruf ise gelirin sahibinin emrine amade kılındığı zamanı ifade eder. Dolayısıyla, bir ücret ödemesine vergi tevkifatı yapılabilmesi için nakden veya hesaben ödemenin yapılmış olması gerekmektedir.

 

 Öte yandan, 166 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ise bir ücret ödemesinin tahakkuk ve ödemesi hangi ayda yapılmışsa bu ödemenin o ay ücreti kabul edilerek, Gelir Vergisi Kanununun 103 ve 104 üncü maddeleri dikkate alınmak suretiyle vergi tevkifatı yapılması gerektiği belirtilmiştir.

 

321 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile değişik 311 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin;

 

- "Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin tek işveren olarak değerlendirilmesi" başlıklı 20 nci maddesinde;

 

...

 

(6) Genel bütçe kapsamında bulunan kamu idarelerinde çalışan personelin; aynı yıl içerisinde, bunlar dışında bir işverenden de ücret geliri elde etmesi veya görevinden ayrılarak bu işveren nezdinde çalışmaya başlaması durumunda, söz konusu personelin ücret matrahları birbiri ile ilişkilendirilmeksizin her bir işverenden elde edilen ücret ayrı ayrı gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır. Bu durumda, birden sonraki işverenden alınan ücretlerin toplamının, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 49.000 TL) aşması veya bu tutarı aşmamakla birlikte her iki işverenden aldığı ücret geliri toplamının aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşması halinde, ücret gelirlerinin tamamının beyan edilmesi gerekmektedir.

 

..." açıklamasına,

 

- "Özel sektör işyerlerinde birden fazla işverenin yanında çalışanların durumu" başlıklı 21 inci maddesinde,

 

...

 

5) Yıl içerisinde işveren değiştiren hizmet erbabı, ücret gelirine ilişkin gelir vergisi matrahını yeni işverenine bildirmek suretiyle ücretinin gelir vergisi tarifesine göre kümülatif olarak vergilendirilmesini talep edebilir. Bu durumda yeni işveren kümülatif matrahı dikkate alarak tevkifat yapar. Hizmet erbabının talep etmesi ve işverenlerin de kabul etmesi kaydıyla, yıl içerisinde aynı anda birden fazla işverenden alınan ücret gelirleri de kümülatif matrah dikkate alınarak tevkifata tabi tutulabilir. Yıl içinde birden fazla işverenden elde ettiği ücret gelirleri kümülatif matrah dikkate alınarak vergilenen hizmet erbabının bu gelirlerini yıllık beyannameyle beyan etme yükümlülüğü bulunması durumunda, yıllık beyannamede bildirilen matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisinden kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilebilecektir." açıklamasına

 

yer verilmiştir.

  

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre;

 

- Üniversitenizce doçentlik değerlendirmesiyle öğretim üyeliğine atanma süreçlerinde görev alan jüri üyelerinin, Üniversiteniz bünyesinde çalışan öğretim elemanlarından müteşekkil olması halinde, söz konusu üyelere ilgili ayda yapılan maaş ödemesinin yanı sıra jüri üyeliği dolayısıyla yapılan ödemelerin kümülatif matrah esas alınarak, Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94 ve 103 üncü maddelerine göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir

 

 - Üniversitenizde görev yapan jüri üyelerinin farklı üniversiteler bünyesinde çalışan öğretim elemanlarından müteşekkil olması halinde, öğretim elemanlarının kendi üniversitelerinden elde ettiği ücret ile üniversiteniz jüri üyeliğinden elde ettiği ücretin birden fazla işverenden elde edilen ücret olarak değerlendirilmesi ve her bir işverenden elde edilen ücret matrahlarının birbiri ile ilişkilendirilmemesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla, Üniversitenizden söz konusu öğretim elemanlarının elde edeceği ücretlerin tevkif suretiyle vergilendirilmesine esas olarak başlangıçta "0" matrahın dikkate alınması gerekmektedir.

 

Ancak, söz konusu öğretim elemanlarının talep etmesi ve Üniversitenizin de kabul etmesi kaydıyla, söz konusu öğretim elemanlarının kendi üniversitelerinden ve üniversitenizden aldıkları ücret gelirlerinin, nakden veya hesaben ödemenin yapıldığı dönemdeki kümülatif matrah dikkate alınarak tevkifata tabi tutulması mümkün bulunmaktadır. Yıl içinde birden fazla işverenden elde ettiği ücret gelirleri kümülatif matrah dikkate alınarak vergilenen öğretim elemanlarının bu gelirlerini yıllık beyannameyle beyan etme yükümlülüğü bulunması durumunda, yıllık beyannamede bildirilen matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisinden kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilebilecektir.

 

Diğer taraftan, jüri üyelerine yapılan ücret ödemelerin tahakkuk ve ödemesinin yapıldığı dönemin ücreti sayılması ve bu dönem de geçerli vergi tarifesi uygulanmak suretiyle bu döneme (aya) ilişkin kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle, Gelir Vergisi Kanununun 61,63, 94 ve 103 üncü maddelerine göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-120[61-2023/7]-249288

08.05.2024

Konu

:

Ücret ödemelerinde vergi tevkifatının ne zaman yapılacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK) tarafından yayınlanan ''Doçentlik Değerlendirmesi ile Öğretim Üyeliğine Atanma Süreçlerinde Görev Alan Jüri Üyelerine Ödenecek Ücrete İlişkin Usul ve Esaslar'' kapsamında Üniversiteniz bünyesine atanacak olan öğretim üyelerinin atanma süreçlerinde görev alan jüri üyelerine ücret ödemesi yapılacağı, ödemeye ilişkin olarak jüri üyeleri tarafından Üniversitenize gelir vergisi matrahlarının bildirildiği belirtilerek, sınav yapıldıktan sonra çeşitli nedenlerle ödemenin aynı yıl içinde birkaç ay gecikmesi veya izleyen yıl içerisinde yapılması durumunda vergilendirmenin, jüri üyesi tarafından bildirilen matrah üzerinden mi yoksa ödeme yapılacak aydaki gelir vergisi matrahı üzerinden mi yapılacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

...",

 

-"İşverenin tarifi" başlıklı 62 nci maddesinde, "İş verenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

Yukarıdaki bentlerde yazılı vergi tevkifatının yapılmasında 96 ncı madde hükmü göz önünde tutulur.'',

 

- "Vergi tevkifatında uyulacak esaslar" başlıklı 96 ncı maddesinde; "Vergi tevkifatı, 94'üncü madde kapsamına giren nakten veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Buna göre, bir gelirin vergilendirilecek aşamaya gelebilmesi için o gelirin vergi kanunlarında şartları belirlenen şekilde elde edilmiş olması gerekir. Gerçek usulde vergilendirilen ücret gelirlerinde elde etme, gelirin kişinin hukuki ve ekonomik tasarrufuna girmesi ile gerçekleşmektedir. Hukuki tasarruf, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesini; ekonomik tasarruf ise gelirin sahibinin emrine amade kılındığı zamanı ifade eder. Dolayısıyla, bir ücret ödemesine vergi tevkifatı yapılabilmesi için nakden veya hesaben ödemenin yapılmış olması gerekmektedir.

 

 Öte yandan, 166 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ise bir ücret ödemesinin tahakkuk ve ödemesi hangi ayda yapılmışsa bu ödemenin o ay ücreti kabul edilerek, Gelir Vergisi Kanununun 103 ve 104 üncü maddeleri dikkate alınmak suretiyle vergi tevkifatı yapılması gerektiği belirtilmiştir.

 

321 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile değişik 311 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin;

 

- "Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin tek işveren olarak değerlendirilmesi" başlıklı 20 nci maddesinde;

 

...

 

(6) Genel bütçe kapsamında bulunan kamu idarelerinde çalışan personelin; aynı yıl içerisinde, bunlar dışında bir işverenden de ücret geliri elde etmesi veya görevinden ayrılarak bu işveren nezdinde çalışmaya başlaması durumunda, söz konusu personelin ücret matrahları birbiri ile ilişkilendirilmeksizin her bir işverenden elde edilen ücret ayrı ayrı gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır. Bu durumda, birden sonraki işverenden alınan ücretlerin toplamının, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 49.000 TL) aşması veya bu tutarı aşmamakla birlikte her iki işverenden aldığı ücret geliri toplamının aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşması halinde, ücret gelirlerinin tamamının beyan edilmesi gerekmektedir.

 

..." açıklamasına,

 

- "Özel sektör işyerlerinde birden fazla işverenin yanında çalışanların durumu" başlıklı 21 inci maddesinde,

 

...

 

5) Yıl içerisinde işveren değiştiren hizmet erbabı, ücret gelirine ilişkin gelir vergisi matrahını yeni işverenine bildirmek suretiyle ücretinin gelir vergisi tarifesine göre kümülatif olarak vergilendirilmesini talep edebilir. Bu durumda yeni işveren kümülatif matrahı dikkate alarak tevkifat yapar. Hizmet erbabının talep etmesi ve işverenlerin de kabul etmesi kaydıyla, yıl içerisinde aynı anda birden fazla işverenden alınan ücret gelirleri de kümülatif matrah dikkate alınarak tevkifata tabi tutulabilir. Yıl içinde birden fazla işverenden elde ettiği ücret gelirleri kümülatif matrah dikkate alınarak vergilenen hizmet erbabının bu gelirlerini yıllık beyannameyle beyan etme yükümlülüğü bulunması durumunda, yıllık beyannamede bildirilen matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisinden kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilebilecektir." açıklamasına

 

yer verilmiştir.

  

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre;

 

- Üniversitenizce doçentlik değerlendirmesiyle öğretim üyeliğine atanma süreçlerinde görev alan jüri üyelerinin, Üniversiteniz bünyesinde çalışan öğretim elemanlarından müteşekkil olması halinde, söz konusu üyelere ilgili ayda yapılan maaş ödemesinin yanı sıra jüri üyeliği dolayısıyla yapılan ödemelerin kümülatif matrah esas alınarak, Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94 ve 103 üncü maddelerine göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir

 

 - Üniversitenizde görev yapan jüri üyelerinin farklı üniversiteler bünyesinde çalışan öğretim elemanlarından müteşekkil olması halinde, öğretim elemanlarının kendi üniversitelerinden elde ettiği ücret ile üniversiteniz jüri üyeliğinden elde ettiği ücretin birden fazla işverenden elde edilen ücret olarak değerlendirilmesi ve her bir işverenden elde edilen ücret matrahlarının birbiri ile ilişkilendirilmemesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla, Üniversitenizden söz konusu öğretim elemanlarının elde edeceği ücretlerin tevkif suretiyle vergilendirilmesine esas olarak başlangıçta "0" matrahın dikkate alınması gerekmektedir.

 

Ancak, söz konusu öğretim elemanlarının talep etmesi ve Üniversitenizin de kabul etmesi kaydıyla, söz konusu öğretim elemanlarının kendi üniversitelerinden ve üniversitenizden aldıkları ücret gelirlerinin, nakden veya hesaben ödemenin yapıldığı dönemdeki kümülatif matrah dikkate alınarak tevkifata tabi tutulması mümkün bulunmaktadır. Yıl içinde birden fazla işverenden elde ettiği ücret gelirleri kümülatif matrah dikkate alınarak vergilenen öğretim elemanlarının bu gelirlerini yıllık beyannameyle beyan etme yükümlülüğü bulunması durumunda, yıllık beyannamede bildirilen matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisinden kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilebilecektir.

 

Diğer taraftan, jüri üyelerine yapılan ücret ödemelerin tahakkuk ve ödemesinin yapıldığı dönemin ücreti sayılması ve bu dönem de geçerli vergi tarifesi uygulanmak suretiyle bu döneme (aya) ilişkin kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle, Gelir Vergisi Kanununun 61,63, 94 ve 103 üncü maddelerine göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-120[61-2023/7]-249288

08.05.2024

Konu

:

Ücret ödemelerinde vergi tevkifatının ne zaman yapılacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK) tarafından yayınlanan ''Doçentlik Değerlendirmesi ile Öğretim Üyeliğine Atanma Süreçlerinde Görev Alan Jüri Üyelerine Ödenecek Ücrete İlişkin Usul ve Esaslar'' kapsamında Üniversiteniz bünyesine atanacak olan öğretim üyelerinin atanma süreçlerinde görev alan jüri üyelerine ücret ödemesi yapılacağı, ödemeye ilişkin olarak jüri üyeleri tarafından Üniversitenize gelir vergisi matrahlarının bildirildiği belirtilerek, sınav yapıldıktan sonra çeşitli nedenlerle ödemenin aynı yıl içinde birkaç ay gecikmesi veya izleyen yıl içerisinde yapılması durumunda vergilendirmenin, jüri üyesi tarafından bildirilen matrah üzerinden mi yoksa ödeme yapılacak aydaki gelir vergisi matrahı üzerinden mi yapılacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

...",

 

-"İşverenin tarifi" başlıklı 62 nci maddesinde, "İş verenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

Yukarıdaki bentlerde yazılı vergi tevkifatının yapılmasında 96 ncı madde hükmü göz önünde tutulur.'',

 

- "Vergi tevkifatında uyulacak esaslar" başlıklı 96 ncı maddesinde; "Vergi tevkifatı, 94'üncü madde kapsamına giren nakten veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Buna göre, bir gelirin vergilendirilecek aşamaya gelebilmesi için o gelirin vergi kanunlarında şartları belirlenen şekilde elde edilmiş olması gerekir. Gerçek usulde vergilendirilen ücret gelirlerinde elde etme, gelirin kişinin hukuki ve ekonomik tasarrufuna girmesi ile gerçekleşmektedir. Hukuki tasarruf, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesini; ekonomik tasarruf ise gelirin sahibinin emrine amade kılındığı zamanı ifade eder. Dolayısıyla, bir ücret ödemesine vergi tevkifatı yapılabilmesi için nakden veya hesaben ödemenin yapılmış olması gerekmektedir.

 

 Öte yandan, 166 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ise bir ücret ödemesinin tahakkuk ve ödemesi hangi ayda yapılmışsa bu ödemenin o ay ücreti kabul edilerek, Gelir Vergisi Kanununun 103 ve 104 üncü maddeleri dikkate alınmak suretiyle vergi tevkifatı yapılması gerektiği belirtilmiştir.

 

321 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile değişik 311 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin;

 

- "Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin tek işveren olarak değerlendirilmesi" başlıklı 20 nci maddesinde;

 

...

 

(6) Genel bütçe kapsamında bulunan kamu idarelerinde çalışan personelin; aynı yıl içerisinde, bunlar dışında bir işverenden de ücret geliri elde etmesi veya görevinden ayrılarak bu işveren nezdinde çalışmaya başlaması durumunda, söz konusu personelin ücret matrahları birbiri ile ilişkilendirilmeksizin her bir işverenden elde edilen ücret ayrı ayrı gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır. Bu durumda, birden sonraki işverenden alınan ücretlerin toplamının, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 49.000 TL) aşması veya bu tutarı aşmamakla birlikte her iki işverenden aldığı ücret geliri toplamının aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşması halinde, ücret gelirlerinin tamamının beyan edilmesi gerekmektedir.

 

..." açıklamasına,

 

- "Özel sektör işyerlerinde birden fazla işverenin yanında çalışanların durumu" başlıklı 21 inci maddesinde,

 

...

 

5) Yıl içerisinde işveren değiştiren hizmet erbabı, ücret gelirine ilişkin gelir vergisi matrahını yeni işverenine bildirmek suretiyle ücretinin gelir vergisi tarifesine göre kümülatif olarak vergilendirilmesini talep edebilir. Bu durumda yeni işveren kümülatif matrahı dikkate alarak tevkifat yapar. Hizmet erbabının talep etmesi ve işverenlerin de kabul etmesi kaydıyla, yıl içerisinde aynı anda birden fazla işverenden alınan ücret gelirleri de kümülatif matrah dikkate alınarak tevkifata tabi tutulabilir. Yıl içinde birden fazla işverenden elde ettiği ücret gelirleri kümülatif matrah dikkate alınarak vergilenen hizmet erbabının bu gelirlerini yıllık beyannameyle beyan etme yükümlülüğü bulunması durumunda, yıllık beyannamede bildirilen matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisinden kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilebilecektir." açıklamasına

 

yer verilmiştir.

  

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre;

 

- Üniversitenizce doçentlik değerlendirmesiyle öğretim üyeliğine atanma süreçlerinde görev alan jüri üyelerinin, Üniversiteniz bünyesinde çalışan öğretim elemanlarından müteşekkil olması halinde, söz konusu üyelere ilgili ayda yapılan maaş ödemesinin yanı sıra jüri üyeliği dolayısıyla yapılan ödemelerin kümülatif matrah esas alınarak, Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94 ve 103 üncü maddelerine göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir

 

 - Üniversitenizde görev yapan jüri üyelerinin farklı üniversiteler bünyesinde çalışan öğretim elemanlarından müteşekkil olması halinde, öğretim elemanlarının kendi üniversitelerinden elde ettiği ücret ile üniversiteniz jüri üyeliğinden elde ettiği ücretin birden fazla işverenden elde edilen ücret olarak değerlendirilmesi ve her bir işverenden elde edilen ücret matrahlarının birbiri ile ilişkilendirilmemesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla, Üniversitenizden söz konusu öğretim elemanlarının elde edeceği ücretlerin tevkif suretiyle vergilendirilmesine esas olarak başlangıçta "0" matrahın dikkate alınması gerekmektedir.

 

Ancak, söz konusu öğretim elemanlarının talep etmesi ve Üniversitenizin de kabul etmesi kaydıyla, söz konusu öğretim elemanlarının kendi üniversitelerinden ve üniversitenizden aldıkları ücret gelirlerinin, nakden veya hesaben ödemenin yapıldığı dönemdeki kümülatif matrah dikkate alınarak tevkifata tabi tutulması mümkün bulunmaktadır. Yıl içinde birden fazla işverenden elde ettiği ücret gelirleri kümülatif matrah dikkate alınarak vergilenen öğretim elemanlarının bu gelirlerini yıllık beyannameyle beyan etme yükümlülüğü bulunması durumunda, yıllık beyannamede bildirilen matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisinden kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilebilecektir.

 

Diğer taraftan, jüri üyelerine yapılan ücret ödemelerin tahakkuk ve ödemesinin yapıldığı dönemin ücreti sayılması ve bu dönem de geçerli vergi tarifesi uygulanmak suretiyle bu döneme (aya) ilişkin kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle, Gelir Vergisi Kanununun 61,63, 94 ve 103 üncü maddelerine göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[65-2022]-530063

24.04.2024

Konu

:

Sağlık Kurumlarına verilen uzmanlık (Hekimlik) hizmeti.

 

 

 

 

 

İlgi

:

….

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ….. ile hastaneler arasında yapılan sözleşmeler gereğince, şirket ortağı ve müdürü olarak tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olarak hizmet verdiğiniz ve söz konusu hizmet karşılığında, limited şirket tarafından sağlık sunucularına fatura düzenlendiği belirtilerek, şirket ortağı olarak ayrıca serbest meslek yönünden mükellefiyet tesis ettirip ettirmeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında ise safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

...",

 

- "İşverenin tarifi" başlıklı 62 inci maddesinde, "İşverenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.

 

...",

 

- "Serbest meslek kazancının tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

 

...",

 

- "Serbest meslek erbabı" başlıklı 66 ncı maddesinde, "Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez.

 

Bu maddenin uygulanmasında:

 

...

 

6. 5510 sayılı Kanunun ek 10 uncu maddesi uyarınca anılan Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında; sigortalı sayılan hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler;

 

Bu işler dolayısıyla serbest meslek erbabı sayılırlar."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun;

 

- "Sigortalı sayılanlar" başlıklı 4 üncü maddesinde, "Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

 

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

 

b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;

 

1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,

 

2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,

 

...

 

sigortalı sayılırlar.",

 

- Ek 10 uncu maddesinde, "...    

 

Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Ancak, bu maddenin yayımı tarihinden önce 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olarak çalışılan sürelere ilişkin haklar saklıdır."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve elde ettikleri kazançlar serbest meslek kazancı hükümlerine göre vergiye tabi tutulur.

 

Buna göre, … tek ortağı ve müdürü olarak görev yaptığınız, sağlık kurumlarına verdiğiniz hekimlik hizmetinin kendi adınıza değil şirket adına verildiği ve karşılığında şirket tarafından fatura düzenlendiği ve hastaneler ile aranızda bir hizmet sözleşmesi bulunmadığı görüldüğünden, elde edilen kazanç serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmeyecek, şirket bünyesinde yapılan hekimlik faaliyeti dolayısıyla elde edilen kazanç kurum kazancı olarak vergilendirilecek ve ayrıca adınıza serbest meslek kazancı yönünden gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmeyecektir.

 

Bilgi edinilmesi rica ederim.

 

 

 

 

 

 

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[65-2022]-530063

24.04.2024

Konu

:

Sağlık Kurumlarına verilen uzmanlık (Hekimlik) hizmeti.

 

 

 

 

 

İlgi

:

….

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ….. ile hastaneler arasında yapılan sözleşmeler gereğince, şirket ortağı ve müdürü olarak tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olarak hizmet verdiğiniz ve söz konusu hizmet karşılığında, limited şirket tarafından sağlık sunucularına fatura düzenlendiği belirtilerek, şirket ortağı olarak ayrıca serbest meslek yönünden mükellefiyet tesis ettirip ettirmeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında ise safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

...",

 

- "İşverenin tarifi" başlıklı 62 inci maddesinde, "İşverenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.

 

...",

 

- "Serbest meslek kazancının tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

 

...",

 

- "Serbest meslek erbabı" başlıklı 66 ncı maddesinde, "Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez.

 

Bu maddenin uygulanmasında:

 

...

 

6. 5510 sayılı Kanunun ek 10 uncu maddesi uyarınca anılan Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında; sigortalı sayılan hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler;

 

Bu işler dolayısıyla serbest meslek erbabı sayılırlar."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun;

 

- "Sigortalı sayılanlar" başlıklı 4 üncü maddesinde, "Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

 

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

 

b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;

 

1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,

 

2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,

 

...

 

sigortalı sayılırlar.",

 

- Ek 10 uncu maddesinde, "...    

 

Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Ancak, bu maddenin yayımı tarihinden önce 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olarak çalışılan sürelere ilişkin haklar saklıdır."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve elde ettikleri kazançlar serbest meslek kazancı hükümlerine göre vergiye tabi tutulur.

 

Buna göre, … tek ortağı ve müdürü olarak görev yaptığınız, sağlık kurumlarına verdiğiniz hekimlik hizmetinin kendi adınıza değil şirket adına verildiği ve karşılığında şirket tarafından fatura düzenlendiği ve hastaneler ile aranızda bir hizmet sözleşmesi bulunmadığı görüldüğünden, elde edilen kazanç serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmeyecek, şirket bünyesinde yapılan hekimlik faaliyeti dolayısıyla elde edilen kazanç kurum kazancı olarak vergilendirilecek ve ayrıca adınıza serbest meslek kazancı yönünden gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmeyecektir.

 

Bilgi edinilmesi rica ederim.

 

 

 

 

 

 

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[65-2022]-530063

24.04.2024

Konu

:

Sağlık Kurumlarına verilen uzmanlık (Hekimlik) hizmeti.

 

 

 

 

 

İlgi

:

….

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ….. ile hastaneler arasında yapılan sözleşmeler gereğince, şirket ortağı ve müdürü olarak tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olarak hizmet verdiğiniz ve söz konusu hizmet karşılığında, limited şirket tarafından sağlık sunucularına fatura düzenlendiği belirtilerek, şirket ortağı olarak ayrıca serbest meslek yönünden mükellefiyet tesis ettirip ettirmeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında ise safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

...",

 

- "İşverenin tarifi" başlıklı 62 inci maddesinde, "İşverenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.

 

...",

 

- "Serbest meslek kazancının tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

 

...",

 

- "Serbest meslek erbabı" başlıklı 66 ncı maddesinde, "Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez.

 

Bu maddenin uygulanmasında:

 

...

 

6. 5510 sayılı Kanunun ek 10 uncu maddesi uyarınca anılan Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında; sigortalı sayılan hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler;

 

Bu işler dolayısıyla serbest meslek erbabı sayılırlar."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun;

 

- "Sigortalı sayılanlar" başlıklı 4 üncü maddesinde, "Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

 

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

 

b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;

 

1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,

 

2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,

 

...

 

sigortalı sayılırlar.",

 

- Ek 10 uncu maddesinde, "...    

 

Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Ancak, bu maddenin yayımı tarihinden önce 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olarak çalışılan sürelere ilişkin haklar saklıdır."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve elde ettikleri kazançlar serbest meslek kazancı hükümlerine göre vergiye tabi tutulur.

 

Buna göre, … tek ortağı ve müdürü olarak görev yaptığınız, sağlık kurumlarına verdiğiniz hekimlik hizmetinin kendi adınıza değil şirket adına verildiği ve karşılığında şirket tarafından fatura düzenlendiği ve hastaneler ile aranızda bir hizmet sözleşmesi bulunmadığı görüldüğünden, elde edilen kazanç serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmeyecek, şirket bünyesinde yapılan hekimlik faaliyeti dolayısıyla elde edilen kazanç kurum kazancı olarak vergilendirilecek ve ayrıca adınıza serbest meslek kazancı yönünden gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmeyecektir.

 

Bilgi edinilmesi rica ederim.

 

 

 

 

 

 

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[23/19-2023]-530082

24.04.2024

Konu

:

Yurt dışında montaj işinde çalışan personele yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin yurt dışında proje bazında orta ve yüksek gerilim kablo başlık montajı, orta ve yüksek gerilim bağlantı kutuları montajı, orta ve yüksek gerilim test hizmeti, süpervizyon hizmeti, bakım ve onarım hizmeti faaliyetinde bulunduğu, bu konularda şirketinizde çalışan mühendis ve teknikerleri proje süresince dünyada birçok ülkeye göndermekte olduğunuz, proje süresinin işin gereklerine göre değişkenlik gösterdiği, yurt dışı kazançlarınızın hizmet ihracı olarak vergilendirildiği, ihracat bedellerinin yurt içi banka hesaplarına gönderildiği ve yurt dışında şubeniz veya irtibat büronuzun bulunmadığı belirtilerek yurt dışı onarım, montaj ve teknik hizmetlerde çalışan personelinize yurt dışında montaj sırasındaki çalışmaları karşılığında yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

 - "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

 Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

 ...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

 1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

... vergi tevkifatı yapılır.

 

...''

 

 hükümlerine yer verilmiştir.

  

Öte yandan, aynı Kanunun 23 üncü maddesinde gelir vergisinden istisna olan ücretlere yer verilmiş olup maddenin birinci fıkrasına 3/11/2022 tarihli ve 7420 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile eklenen (19) numaralı bendinde, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına, fiilen yurt dışındaki çalışmaları karşılığı işverenin yurt dışı kazançlarından karşılanarak yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna olduğu belirtilmiştir.

 

Konu ile ilgili olarak yayımlanan 322 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "Yurt Dışı İnşaat, Onarım, Montaj İşleri ile Teknik Hizmetlerde Çalışan Hizmet Erbabına Yapılan Ücret Ödemelerinde İstisna" başlıklı üçüncü bölümünün "İstisnanın kapsamı, yararlanma şartları ve uygulaması" başlıklı 6 ncı maddesinde;

 

"(1) 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına 7420 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle eklenen (19) numaralı bentle, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleriyle teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına, fiilen yurt dışındaki çalışmaları karşılığı işverenin yurt dışı kazançlarından karşılanarak 1/12/2022 tarihinden itibaren (bu tarih dahil) yapılan ücret ödemeleri gelir vergisinden istisna edilmiştir.

 

(2) Hizmet erbabına yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna edilebilmesi için;

 

a) Hizmet erbabının, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde çalışması,

 

b) Hizmetin hizmet erbabınca fiilen yurt dışında verilmesi,

 

c) Hizmet erbabına yapılacak ödemenin yurt dışı kazançlardan karşılanması,

 

gerekmektedir.

 

(3) Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ve teknik hizmetlerle ilgili olmak ve fiilen yurt dışında bulunarak hizmet verilmesi kaydıyla yönetim, idare, muhasebe ve benzeri hizmetlerde çalışanlar da söz konusu istisnadan faydalanabilecektir.

 

(4) Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleriyle teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına yurt dışı şube tarafından yapılan ücret ödemeleri tevkifata tabi tutulmayacağı gibi gelir vergisinden istisna edilen bu gelirler için hizmet erbabınca yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir.

 

...

 

(5) Yurt dışında çalışan hizmet erbabının ücretlerinin yurt dışı şube adına Türkiye'deki şirket (merkez) tarafından ödenmesi istisnanın uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. Bu durumda, Türkiye'deki şirket (merkez) tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı gibi söz konusu ücret gelirleri için hizmet erbabı tarafından da yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir.

 

...

 

(8) Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleriyle teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına, gerek şube gerekse şube adına merkez tarafından ödenen ücretler yurt dışı kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınacak olup Türkiye'deki şirket (merkez) tarafından gider olarak dikkate alınamayacaktır.

 

..." açıklamaları yer almaktadır.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden ve Başkanlığımızca yapılan araştırmadan şirketinizin ana faaliyet konusunun yüksek gerilim bağlantı kutularının üretimi olduğu, bunun dışında kablo kelepçeleri, saha projelerinde kullanılan bakır ekler, bakır ek muhafazaları ve polyester muhafaza kutuları,  kısmi deşarj ölçüm sistemleri ve orta gerilim aksesuarları da ürettiğiniz, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında bu ürünleri satın alan müşterilerinize söz konusu ürünlerin montajı, bakım ve onarım konusunda hizmet verdiğiniz anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, satmış olduğunuz ürünlerin yanında sunmuş olduğunuz montaj, bakım ve onarım hizmetlerinin esas itibarıyla satmış olduğunuz ürünlerin bir parçası olduğu, bu hizmetlerin sunumu için yurt dışında şubeniz veya irtibat büronuzun bulunmadığı ve montaj hizmetinde çalışanlara ödenen ücretlerin yurt dışı şube kazancı niteliği taşımadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde satılan ürünlere ilişkin montaj hizmetlerini ifa eden personele ödemekte olduğunuz ücretlerin Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (19) numaralı bendi kapsamında gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmamaktadır. 

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[23/19-2023]-530082

24.04.2024

Konu

:

Yurt dışında montaj işinde çalışan personele yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin yurt dışında proje bazında orta ve yüksek gerilim kablo başlık montajı, orta ve yüksek gerilim bağlantı kutuları montajı, orta ve yüksek gerilim test hizmeti, süpervizyon hizmeti, bakım ve onarım hizmeti faaliyetinde bulunduğu, bu konularda şirketinizde çalışan mühendis ve teknikerleri proje süresince dünyada birçok ülkeye göndermekte olduğunuz, proje süresinin işin gereklerine göre değişkenlik gösterdiği, yurt dışı kazançlarınızın hizmet ihracı olarak vergilendirildiği, ihracat bedellerinin yurt içi banka hesaplarına gönderildiği ve yurt dışında şubeniz veya irtibat büronuzun bulunmadığı belirtilerek yurt dışı onarım, montaj ve teknik hizmetlerde çalışan personelinize yurt dışında montaj sırasındaki çalışmaları karşılığında yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

 - "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

 Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

 ...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

 1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

... vergi tevkifatı yapılır.

 

...''

 

 hükümlerine yer verilmiştir.

  

Öte yandan, aynı Kanunun 23 üncü maddesinde gelir vergisinden istisna olan ücretlere yer verilmiş olup maddenin birinci fıkrasına 3/11/2022 tarihli ve 7420 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile eklenen (19) numaralı bendinde, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına, fiilen yurt dışındaki çalışmaları karşılığı işverenin yurt dışı kazançlarından karşılanarak yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna olduğu belirtilmiştir.

 

Konu ile ilgili olarak yayımlanan 322 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "Yurt Dışı İnşaat, Onarım, Montaj İşleri ile Teknik Hizmetlerde Çalışan Hizmet Erbabına Yapılan Ücret Ödemelerinde İstisna" başlıklı üçüncü bölümünün "İstisnanın kapsamı, yararlanma şartları ve uygulaması" başlıklı 6 ncı maddesinde;

 

"(1) 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına 7420 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle eklenen (19) numaralı bentle, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleriyle teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına, fiilen yurt dışındaki çalışmaları karşılığı işverenin yurt dışı kazançlarından karşılanarak 1/12/2022 tarihinden itibaren (bu tarih dahil) yapılan ücret ödemeleri gelir vergisinden istisna edilmiştir.

 

(2) Hizmet erbabına yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna edilebilmesi için;

 

a) Hizmet erbabının, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde çalışması,

 

b) Hizmetin hizmet erbabınca fiilen yurt dışında verilmesi,

 

c) Hizmet erbabına yapılacak ödemenin yurt dışı kazançlardan karşılanması,

 

gerekmektedir.

 

(3) Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ve teknik hizmetlerle ilgili olmak ve fiilen yurt dışında bulunarak hizmet verilmesi kaydıyla yönetim, idare, muhasebe ve benzeri hizmetlerde çalışanlar da söz konusu istisnadan faydalanabilecektir.

 

(4) Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleriyle teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına yurt dışı şube tarafından yapılan ücret ödemeleri tevkifata tabi tutulmayacağı gibi gelir vergisinden istisna edilen bu gelirler için hizmet erbabınca yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir.

 

...

 

(5) Yurt dışında çalışan hizmet erbabının ücretlerinin yurt dışı şube adına Türkiye'deki şirket (merkez) tarafından ödenmesi istisnanın uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. Bu durumda, Türkiye'deki şirket (merkez) tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı gibi söz konusu ücret gelirleri için hizmet erbabı tarafından da yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir.

 

...

 

(8) Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleriyle teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına, gerek şube gerekse şube adına merkez tarafından ödenen ücretler yurt dışı kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınacak olup Türkiye'deki şirket (merkez) tarafından gider olarak dikkate alınamayacaktır.

 

..." açıklamaları yer almaktadır.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden ve Başkanlığımızca yapılan araştırmadan şirketinizin ana faaliyet konusunun yüksek gerilim bağlantı kutularının üretimi olduğu, bunun dışında kablo kelepçeleri, saha projelerinde kullanılan bakır ekler, bakır ek muhafazaları ve polyester muhafaza kutuları,  kısmi deşarj ölçüm sistemleri ve orta gerilim aksesuarları da ürettiğiniz, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında bu ürünleri satın alan müşterilerinize söz konusu ürünlerin montajı, bakım ve onarım konusunda hizmet verdiğiniz anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, satmış olduğunuz ürünlerin yanında sunmuş olduğunuz montaj, bakım ve onarım hizmetlerinin esas itibarıyla satmış olduğunuz ürünlerin bir parçası olduğu, bu hizmetlerin sunumu için yurt dışında şubeniz veya irtibat büronuzun bulunmadığı ve montaj hizmetinde çalışanlara ödenen ücretlerin yurt dışı şube kazancı niteliği taşımadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde satılan ürünlere ilişkin montaj hizmetlerini ifa eden personele ödemekte olduğunuz ücretlerin Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (19) numaralı bendi kapsamında gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmamaktadır. 

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-62030549-120[23/19-2023]-530082

24.04.2024

Konu

:

Yurt dışında montaj işinde çalışan personele yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin yurt dışında proje bazında orta ve yüksek gerilim kablo başlık montajı, orta ve yüksek gerilim bağlantı kutuları montajı, orta ve yüksek gerilim test hizmeti, süpervizyon hizmeti, bakım ve onarım hizmeti faaliyetinde bulunduğu, bu konularda şirketinizde çalışan mühendis ve teknikerleri proje süresince dünyada birçok ülkeye göndermekte olduğunuz, proje süresinin işin gereklerine göre değişkenlik gösterdiği, yurt dışı kazançlarınızın hizmet ihracı olarak vergilendirildiği, ihracat bedellerinin yurt içi banka hesaplarına gönderildiği ve yurt dışında şubeniz veya irtibat büronuzun bulunmadığı belirtilerek yurt dışı onarım, montaj ve teknik hizmetlerde çalışan personelinize yurt dışında montaj sırasındaki çalışmaları karşılığında yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

 - "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

 Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

 ...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

 1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

... vergi tevkifatı yapılır.

 

...''

 

 hükümlerine yer verilmiştir.

  

Öte yandan, aynı Kanunun 23 üncü maddesinde gelir vergisinden istisna olan ücretlere yer verilmiş olup maddenin birinci fıkrasına 3/11/2022 tarihli ve 7420 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile eklenen (19) numaralı bendinde, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına, fiilen yurt dışındaki çalışmaları karşılığı işverenin yurt dışı kazançlarından karşılanarak yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna olduğu belirtilmiştir.

 

Konu ile ilgili olarak yayımlanan 322 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "Yurt Dışı İnşaat, Onarım, Montaj İşleri ile Teknik Hizmetlerde Çalışan Hizmet Erbabına Yapılan Ücret Ödemelerinde İstisna" başlıklı üçüncü bölümünün "İstisnanın kapsamı, yararlanma şartları ve uygulaması" başlıklı 6 ncı maddesinde;

 

"(1) 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına 7420 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle eklenen (19) numaralı bentle, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleriyle teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına, fiilen yurt dışındaki çalışmaları karşılığı işverenin yurt dışı kazançlarından karşılanarak 1/12/2022 tarihinden itibaren (bu tarih dahil) yapılan ücret ödemeleri gelir vergisinden istisna edilmiştir.

 

(2) Hizmet erbabına yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna edilebilmesi için;

 

a) Hizmet erbabının, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde çalışması,

 

b) Hizmetin hizmet erbabınca fiilen yurt dışında verilmesi,

 

c) Hizmet erbabına yapılacak ödemenin yurt dışı kazançlardan karşılanması,

 

gerekmektedir.

 

(3) Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ve teknik hizmetlerle ilgili olmak ve fiilen yurt dışında bulunarak hizmet verilmesi kaydıyla yönetim, idare, muhasebe ve benzeri hizmetlerde çalışanlar da söz konusu istisnadan faydalanabilecektir.

 

(4) Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleriyle teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına yurt dışı şube tarafından yapılan ücret ödemeleri tevkifata tabi tutulmayacağı gibi gelir vergisinden istisna edilen bu gelirler için hizmet erbabınca yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir.

 

...

 

(5) Yurt dışında çalışan hizmet erbabının ücretlerinin yurt dışı şube adına Türkiye'deki şirket (merkez) tarafından ödenmesi istisnanın uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. Bu durumda, Türkiye'deki şirket (merkez) tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı gibi söz konusu ücret gelirleri için hizmet erbabı tarafından da yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir.

 

...

 

(8) Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleriyle teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına, gerek şube gerekse şube adına merkez tarafından ödenen ücretler yurt dışı kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınacak olup Türkiye'deki şirket (merkez) tarafından gider olarak dikkate alınamayacaktır.

 

..." açıklamaları yer almaktadır.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden ve Başkanlığımızca yapılan araştırmadan şirketinizin ana faaliyet konusunun yüksek gerilim bağlantı kutularının üretimi olduğu, bunun dışında kablo kelepçeleri, saha projelerinde kullanılan bakır ekler, bakır ek muhafazaları ve polyester muhafaza kutuları,  kısmi deşarj ölçüm sistemleri ve orta gerilim aksesuarları da ürettiğiniz, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında bu ürünleri satın alan müşterilerinize söz konusu ürünlerin montajı, bakım ve onarım konusunda hizmet verdiğiniz anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, satmış olduğunuz ürünlerin yanında sunmuş olduğunuz montaj, bakım ve onarım hizmetlerinin esas itibarıyla satmış olduğunuz ürünlerin bir parçası olduğu, bu hizmetlerin sunumu için yurt dışında şubeniz veya irtibat büronuzun bulunmadığı ve montaj hizmetinde çalışanlara ödenen ücretlerin yurt dışı şube kazancı niteliği taşımadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde satılan ürünlere ilişkin montaj hizmetlerini ifa eden personele ödemekte olduğunuz ücretlerin Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (19) numaralı bendi kapsamında gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmamaktadır. 

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-120[61-2023/19]-187647

29.03.2024

Konu

:

Ücretlilerde engellilik indirimi uygulaması

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizde çalışan engelli personel için düzenlenen bordrolarda engellilik derecelerine bağlı olarak belirlenen engellilik indirimi tutarlarının yıl boyunca sabit bir şekilde personelin ücret bordrosuna uygulanıp uygulanamayacağı ile asgari ücretten fazla ücret alan personelin engellilik indiriminin ücret bordrosuna yansıması ve hesaplanması hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Engellilik indirimi" başlıklı 31 inci maddesinde, "Çalışma gücünün asgarî %80'ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabının birinci derece engelli, asgarî %60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabının ikinci derece engelli, asgarî %40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabının ise üçüncü derece engelli sayılacağı ve engellilik dereceleri itibarıyla belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir." hükmüne yer verilmiş olup engellilik indirimi tutarları 2024 yılı için 324 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğiyle;

 

- Birinci derece engelliler için 6.900 TL,

 

- İkinci derece engelliler için 4.000 TL,

 

- Üçüncü derece engelliler için 1.700 TL

 

olarak belirlenmiştir.

 

Aynı Kanunun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

Yukarıdaki bentlerde yazılı vergi tevkifatının yapılmasında 96 ncı madde hükmü göz önünde tutulur.''

 

hükümleri yer almaktadır

 

Anılan Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına 7349 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile eklenen (18) numaralı bendinde; "Hizmet erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri (Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir. Ödenecek vergi tutarı, bu suretle bulunan vergi tutarının içinde istisna tutara isabet eden kısım düşülmek suretiyle hesaplanır. İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşamaz. Birden fazla işverenden ücret alanlarda bu istisna sadece en yüksek olan ücrete uygulanır.)." hükmü yer almaktadır.

 

Ayrıca, 7349 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan "ücretlere ilişkin kağıtlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "(Bu maddenin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen ücretlerde istisna, aylık brüt asgari ücrete isabet eden kısım için uygulanır.)" hükmü eklenmiştir.

 

Bu düzenlemeler uyarınca, asgari ücret vergi dışı bırakılmış, asgari ücretin üzerinde ücret alanların da ücretlerinin asgari ücretin gelir vergisi matrahına isabet eden kısmı gelir vergisinden, brüt asgari ücrete isabet eden kısmı da damga vergisinden istisna edilmiştir.

 

Konu ile ilgili olarak 27/1/2022 tarihli ve 31732 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 319 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar ve uygulamaya ilişkin örneklere yer verilmiştir. Söz konusu Tebliğin;

 

-"İstisnanın kapsamı ve uygulaması" başlıklı 4 üncü maddesinde, "(1) 7349 sayılı Kanunla, 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen (18) numaralı bent ile 1/1/2022 tarihinden itibaren yapılan ücret ödemelerine uygulanmak üzere, hizmet erbabının ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri gelir vergisinden istisna edilmiştir.

 

(2) İstisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde, hizmet erbabının ilgili aydaki gelirine ilişkin verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenecektir.

 

(3) İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi, ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşmayacaktır.

 

...

 

(7) Yapılan düzenleme ile 1/1/2022 tarihinden itibaren 193 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde düzenlenmiş bulunan asgari geçim indirimi uygulaması kaldırıldığından bu tarihten itibaren yapılan ücret ödemelerinde asgari geçim indirimi uygulanmayacaktır.

 

(8) Asgari ücretle çalışan ve istisna uygulaması nedeniyle vergi ödemeyecek olan hizmet erbabı da dahil olmak üzere 193 sayılı Kanunun 31 inci maddesi kapsamında vergi indiriminden faydalanmak üzere başvuruda bulunanların engellilik indirimine ilişkin işlemleri önceden olduğu gibi Gelir İdaresi Başkanlığınca değerlendirilerek sonuçlandırılacaktır. Asgari ücretli olarak çalışan ve bu nedenle ilgili ayda istisna nedeniyle vergi ödemeyecek olan hizmet erbabı, engellilik indiriminden faydalanamayacak olmakla birlikte onaylanan başvuruları üzerine şartları dahilinde emeklilik başvurularını yapabilecektir. Asgari ücretin üzerinde ücret alan ve vergi indirimine hak kazanan hizmet erbabının, gelir vergisi matrahının yeterli olması halinde, hem engellilik indiriminden hem de aynı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen istisnadan faydalanması mümkün bulunmaktadır.

 

...",

 

-"Asgari ücretin üzerinde ücret geliri elde edenlerde gelir vergisi istisnası" başlıklı 6 ncı maddesinde, "(1)Hizmet erbabının elde ettiği ücret ve ücret sayılan gelirlerinden 193 sayılı Kanunun 31 ve 63 üncü maddesinde yer alan indirimler düşülecek ve varsa Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendi hariç 23 ve müteakip maddelerinde düzenlenen istisna kapsamındaki ücret ödemeleri gelir vergisi matrahına dahil edilmeyecektir. Bu şekilde belirlenen gelir vergisi matrahına gelir vergisi tarifesi uygulanarak vergi hesaplanacaktır. Bu suretle hesaplanan vergiden istisna tutara isabet eden vergi düşülmek suretiyle ödenecek vergi belirlenecektir. Bu istisna suretiyle sağlanan menfaat asgari ücretin ilgili ayda hesaplanan vergisini geçemeyecektir.

 

..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

 

- Ücretli personele nakden veya hesaben yapılan ücret ödemelerinden işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi ile varsa sendika aidatı, şahıs sigortası primi ve engellilik indirimi tutarları düşüldükten sonra bulunan gelir vergisi matrahı üzerinden, kümülatif gelir vergisi matrahı da dikkate alınarak gelir vergisi hesaplanacak ve hesaplanan gelir vergisinden 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen istisna uyarınca, asgari ücretin ilgili aydaki vergi tutarı indirilerek kesilecek gelir vergisi bulunacaktır. Diğer taraftan asgari ücretin gelir vergisine isabet eden kısmının gelir vergisinden, brüt asgari ücrete isabet eden kısmının da damga vergisinden istisna olduğu tabidir.

 

 - Engelli personel için düzenlenen bordrolarda engellilik derecelerine bağlı olarak belirlenen aylık tutarların (engellilik derecelerinde bir değişiklik olmaması veya engellilik indiriminin süreye bağlı olarak uygulandığı hallerde engellilik indiriminde yararlanılabilecek dönemde) yıl boyunca sabit bir şekilde personelin ücretinden indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Öte yandan, indirim konusu yapılabilecek engellilik indirimi tutarlarının, engelli personelin gelir vergisi matrahı ile sınırlı olacağı tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-120[61-2023/19]-187647

29.03.2024

Konu

:

Ücretlilerde engellilik indirimi uygulaması

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizde çalışan engelli personel için düzenlenen bordrolarda engellilik derecelerine bağlı olarak belirlenen engellilik indirimi tutarlarının yıl boyunca sabit bir şekilde personelin ücret bordrosuna uygulanıp uygulanamayacağı ile asgari ücretten fazla ücret alan personelin engellilik indiriminin ücret bordrosuna yansıması ve hesaplanması hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Engellilik indirimi" başlıklı 31 inci maddesinde, "Çalışma gücünün asgarî %80'ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabının birinci derece engelli, asgarî %60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabının ikinci derece engelli, asgarî %40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabının ise üçüncü derece engelli sayılacağı ve engellilik dereceleri itibarıyla belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir." hükmüne yer verilmiş olup engellilik indirimi tutarları 2024 yılı için 324 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğiyle;

 

- Birinci derece engelliler için 6.900 TL,

 

- İkinci derece engelliler için 4.000 TL,

 

- Üçüncü derece engelliler için 1.700 TL

 

olarak belirlenmiştir.

 

Aynı Kanunun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

Yukarıdaki bentlerde yazılı vergi tevkifatının yapılmasında 96 ncı madde hükmü göz önünde tutulur.''

 

hükümleri yer almaktadır

 

Anılan Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına 7349 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile eklenen (18) numaralı bendinde; "Hizmet erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri (Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir. Ödenecek vergi tutarı, bu suretle bulunan vergi tutarının içinde istisna tutara isabet eden kısım düşülmek suretiyle hesaplanır. İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşamaz. Birden fazla işverenden ücret alanlarda bu istisna sadece en yüksek olan ücrete uygulanır.)." hükmü yer almaktadır.

 

Ayrıca, 7349 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan "ücretlere ilişkin kağıtlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "(Bu maddenin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen ücretlerde istisna, aylık brüt asgari ücrete isabet eden kısım için uygulanır.)" hükmü eklenmiştir.

 

Bu düzenlemeler uyarınca, asgari ücret vergi dışı bırakılmış, asgari ücretin üzerinde ücret alanların da ücretlerinin asgari ücretin gelir vergisi matrahına isabet eden kısmı gelir vergisinden, brüt asgari ücrete isabet eden kısmı da damga vergisinden istisna edilmiştir.

 

Konu ile ilgili olarak 27/1/2022 tarihli ve 31732 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 319 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar ve uygulamaya ilişkin örneklere yer verilmiştir. Söz konusu Tebliğin;

 

-"İstisnanın kapsamı ve uygulaması" başlıklı 4 üncü maddesinde, "(1) 7349 sayılı Kanunla, 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen (18) numaralı bent ile 1/1/2022 tarihinden itibaren yapılan ücret ödemelerine uygulanmak üzere, hizmet erbabının ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri gelir vergisinden istisna edilmiştir.

 

(2) İstisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde, hizmet erbabının ilgili aydaki gelirine ilişkin verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenecektir.

 

(3) İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi, ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşmayacaktır.

 

...

 

(7) Yapılan düzenleme ile 1/1/2022 tarihinden itibaren 193 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde düzenlenmiş bulunan asgari geçim indirimi uygulaması kaldırıldığından bu tarihten itibaren yapılan ücret ödemelerinde asgari geçim indirimi uygulanmayacaktır.

 

(8) Asgari ücretle çalışan ve istisna uygulaması nedeniyle vergi ödemeyecek olan hizmet erbabı da dahil olmak üzere 193 sayılı Kanunun 31 inci maddesi kapsamında vergi indiriminden faydalanmak üzere başvuruda bulunanların engellilik indirimine ilişkin işlemleri önceden olduğu gibi Gelir İdaresi Başkanlığınca değerlendirilerek sonuçlandırılacaktır. Asgari ücretli olarak çalışan ve bu nedenle ilgili ayda istisna nedeniyle vergi ödemeyecek olan hizmet erbabı, engellilik indiriminden faydalanamayacak olmakla birlikte onaylanan başvuruları üzerine şartları dahilinde emeklilik başvurularını yapabilecektir. Asgari ücretin üzerinde ücret alan ve vergi indirimine hak kazanan hizmet erbabının, gelir vergisi matrahının yeterli olması halinde, hem engellilik indiriminden hem de aynı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen istisnadan faydalanması mümkün bulunmaktadır.

 

...",

 

-"Asgari ücretin üzerinde ücret geliri elde edenlerde gelir vergisi istisnası" başlıklı 6 ncı maddesinde, "(1)Hizmet erbabının elde ettiği ücret ve ücret sayılan gelirlerinden 193 sayılı Kanunun 31 ve 63 üncü maddesinde yer alan indirimler düşülecek ve varsa Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendi hariç 23 ve müteakip maddelerinde düzenlenen istisna kapsamındaki ücret ödemeleri gelir vergisi matrahına dahil edilmeyecektir. Bu şekilde belirlenen gelir vergisi matrahına gelir vergisi tarifesi uygulanarak vergi hesaplanacaktır. Bu suretle hesaplanan vergiden istisna tutara isabet eden vergi düşülmek suretiyle ödenecek vergi belirlenecektir. Bu istisna suretiyle sağlanan menfaat asgari ücretin ilgili ayda hesaplanan vergisini geçemeyecektir.

 

..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

 

- Ücretli personele nakden veya hesaben yapılan ücret ödemelerinden işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi ile varsa sendika aidatı, şahıs sigortası primi ve engellilik indirimi tutarları düşüldükten sonra bulunan gelir vergisi matrahı üzerinden, kümülatif gelir vergisi matrahı da dikkate alınarak gelir vergisi hesaplanacak ve hesaplanan gelir vergisinden 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen istisna uyarınca, asgari ücretin ilgili aydaki vergi tutarı indirilerek kesilecek gelir vergisi bulunacaktır. Diğer taraftan asgari ücretin gelir vergisine isabet eden kısmının gelir vergisinden, brüt asgari ücrete isabet eden kısmının da damga vergisinden istisna olduğu tabidir.

 

 - Engelli personel için düzenlenen bordrolarda engellilik derecelerine bağlı olarak belirlenen aylık tutarların (engellilik derecelerinde bir değişiklik olmaması veya engellilik indiriminin süreye bağlı olarak uygulandığı hallerde engellilik indiriminde yararlanılabilecek dönemde) yıl boyunca sabit bir şekilde personelin ücretinden indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Öte yandan, indirim konusu yapılabilecek engellilik indirimi tutarlarının, engelli personelin gelir vergisi matrahı ile sınırlı olacağı tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-120[61-2023/19]-187647

29.03.2024

Konu

:

Ücretlilerde engellilik indirimi uygulaması

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizde çalışan engelli personel için düzenlenen bordrolarda engellilik derecelerine bağlı olarak belirlenen engellilik indirimi tutarlarının yıl boyunca sabit bir şekilde personelin ücret bordrosuna uygulanıp uygulanamayacağı ile asgari ücretten fazla ücret alan personelin engellilik indiriminin ücret bordrosuna yansıması ve hesaplanması hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Engellilik indirimi" başlıklı 31 inci maddesinde, "Çalışma gücünün asgarî %80'ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabının birinci derece engelli, asgarî %60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabının ikinci derece engelli, asgarî %40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabının ise üçüncü derece engelli sayılacağı ve engellilik dereceleri itibarıyla belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir." hükmüne yer verilmiş olup engellilik indirimi tutarları 2024 yılı için 324 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğiyle;

 

- Birinci derece engelliler için 6.900 TL,

 

- İkinci derece engelliler için 4.000 TL,

 

- Üçüncü derece engelliler için 1.700 TL

 

olarak belirlenmiştir.

 

Aynı Kanunun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

Yukarıdaki bentlerde yazılı vergi tevkifatının yapılmasında 96 ncı madde hükmü göz önünde tutulur.''

 

hükümleri yer almaktadır

 

Anılan Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına 7349 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile eklenen (18) numaralı bendinde; "Hizmet erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri (Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir. Ödenecek vergi tutarı, bu suretle bulunan vergi tutarının içinde istisna tutara isabet eden kısım düşülmek suretiyle hesaplanır. İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşamaz. Birden fazla işverenden ücret alanlarda bu istisna sadece en yüksek olan ücrete uygulanır.)." hükmü yer almaktadır.

 

Ayrıca, 7349 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan "ücretlere ilişkin kağıtlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "(Bu maddenin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen ücretlerde istisna, aylık brüt asgari ücrete isabet eden kısım için uygulanır.)" hükmü eklenmiştir.

 

Bu düzenlemeler uyarınca, asgari ücret vergi dışı bırakılmış, asgari ücretin üzerinde ücret alanların da ücretlerinin asgari ücretin gelir vergisi matrahına isabet eden kısmı gelir vergisinden, brüt asgari ücrete isabet eden kısmı da damga vergisinden istisna edilmiştir.

 

Konu ile ilgili olarak 27/1/2022 tarihli ve 31732 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 319 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar ve uygulamaya ilişkin örneklere yer verilmiştir. Söz konusu Tebliğin;

 

-"İstisnanın kapsamı ve uygulaması" başlıklı 4 üncü maddesinde, "(1) 7349 sayılı Kanunla, 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen (18) numaralı bent ile 1/1/2022 tarihinden itibaren yapılan ücret ödemelerine uygulanmak üzere, hizmet erbabının ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri gelir vergisinden istisna edilmiştir.

 

(2) İstisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde, hizmet erbabının ilgili aydaki gelirine ilişkin verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenecektir.

 

(3) İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi, ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşmayacaktır.

 

...

 

(7) Yapılan düzenleme ile 1/1/2022 tarihinden itibaren 193 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde düzenlenmiş bulunan asgari geçim indirimi uygulaması kaldırıldığından bu tarihten itibaren yapılan ücret ödemelerinde asgari geçim indirimi uygulanmayacaktır.

 

(8) Asgari ücretle çalışan ve istisna uygulaması nedeniyle vergi ödemeyecek olan hizmet erbabı da dahil olmak üzere 193 sayılı Kanunun 31 inci maddesi kapsamında vergi indiriminden faydalanmak üzere başvuruda bulunanların engellilik indirimine ilişkin işlemleri önceden olduğu gibi Gelir İdaresi Başkanlığınca değerlendirilerek sonuçlandırılacaktır. Asgari ücretli olarak çalışan ve bu nedenle ilgili ayda istisna nedeniyle vergi ödemeyecek olan hizmet erbabı, engellilik indiriminden faydalanamayacak olmakla birlikte onaylanan başvuruları üzerine şartları dahilinde emeklilik başvurularını yapabilecektir. Asgari ücretin üzerinde ücret alan ve vergi indirimine hak kazanan hizmet erbabının, gelir vergisi matrahının yeterli olması halinde, hem engellilik indiriminden hem de aynı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen istisnadan faydalanması mümkün bulunmaktadır.

 

...",

 

-"Asgari ücretin üzerinde ücret geliri elde edenlerde gelir vergisi istisnası" başlıklı 6 ncı maddesinde, "(1)Hizmet erbabının elde ettiği ücret ve ücret sayılan gelirlerinden 193 sayılı Kanunun 31 ve 63 üncü maddesinde yer alan indirimler düşülecek ve varsa Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendi hariç 23 ve müteakip maddelerinde düzenlenen istisna kapsamındaki ücret ödemeleri gelir vergisi matrahına dahil edilmeyecektir. Bu şekilde belirlenen gelir vergisi matrahına gelir vergisi tarifesi uygulanarak vergi hesaplanacaktır. Bu suretle hesaplanan vergiden istisna tutara isabet eden vergi düşülmek suretiyle ödenecek vergi belirlenecektir. Bu istisna suretiyle sağlanan menfaat asgari ücretin ilgili ayda hesaplanan vergisini geçemeyecektir.

 

..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

 

- Ücretli personele nakden veya hesaben yapılan ücret ödemelerinden işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi ile varsa sendika aidatı, şahıs sigortası primi ve engellilik indirimi tutarları düşüldükten sonra bulunan gelir vergisi matrahı üzerinden, kümülatif gelir vergisi matrahı da dikkate alınarak gelir vergisi hesaplanacak ve hesaplanan gelir vergisinden 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen istisna uyarınca, asgari ücretin ilgili aydaki vergi tutarı indirilerek kesilecek gelir vergisi bulunacaktır. Diğer taraftan asgari ücretin gelir vergisine isabet eden kısmının gelir vergisinden, brüt asgari ücrete isabet eden kısmının da damga vergisinden istisna olduğu tabidir.

 

 - Engelli personel için düzenlenen bordrolarda engellilik derecelerine bağlı olarak belirlenen aylık tutarların (engellilik derecelerinde bir değişiklik olmaması veya engellilik indiriminin süreye bağlı olarak uygulandığı hallerde engellilik indiriminde yararlanılabilecek dönemde) yıl boyunca sabit bir şekilde personelin ücretinden indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Öte yandan, indirim konusu yapılabilecek engellilik indirimi tutarlarının, engelli personelin gelir vergisi matrahı ile sınırlı olacağı tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-299-135527

05.03.2024

Konu

:

Hizmet erbabına ödenen birden fazla ücrete ilişkin gelir vergisi istisnası uygulanması

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin birden fazla ilde iş yerinin (şantiyelerinin) bulunduğu, bu yerlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca kısmi zamanlı sözleşme ile iş güvenliği uzmanı ve doktor çalıştırıldığı ve bu personele ayrı ayrı ücret bordrosu düzenlenerek aylık sigorta prim bildirgesi verildiği belirtilerek aynı hizmet erbabına aynı ay içerisinde her iş yeri (şantiye) için ayrı ayrı olarak ücret ödenmesi halinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde yer alan istisnanın uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

"Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

...",

 

"İşverenin tarifi" başlıklı 62 nci maddesinde, "İşverenler hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.

 ...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 ...

 ... vergi tevkifatı yapılır.

 ...'',

 

hükmüne yer verilmiştir.

 

193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına 7349 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile eklenen (18) numaralı bendinde; "Hizmet erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri (Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir. Ödenecek vergi tutarı, bu suretle bulunan vergi tutarının içinde istisna tutara isabet eden kısım düşülmek suretiyle hesaplanır. İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşamaz. Birden fazla işverenden ücret alanlarda bu istisna sadece en yüksek olan ücrete uygulanır.)." hükmü yer almaktadır.

 

7349 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan "ücretlere ilişkin kağıtlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "(Bu maddenin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen ücretlerde istisna, aylık brüt asgari ücrete isabet eden kısım için uygulanır.)" hükmü eklenmiştir.

 

Bu düzenlemeler uyarınca, asgari ücret vergi dışı bırakılmış, asgari ücretin üzerinde ücret alanların da ücretlerinin asgari ücretin gelir vergisi matrahına isabet eden kısmı gelir vergisinden, brüt asgari ücrete isabet eden kısmı da damga vergisinden istisna edilmiştir. Bu istisnaların ilgili dönemde söz konusu personele maaş, zam, prim, mesai gibi çeşitli adlar altında yapılan ücret ödemeleri toplamına bir kez uygulanması gerektiği tabiidir.

 

Konu ile ilgili olarak 27/1/2022 tarihli ve 31732 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 319 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar ve uygulamaya ilişkin örneklere yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketinizde çalışan bir kısım personelin yine şirketiniz bünyesinde bulunan birden fazla iş yerinde (şantiyede) çalışması karşılığı elde edilen ücretlerin tek işverenden elde edilen ücret olarak değerlendirilmesi ve ilgili dönemde yapılan maaş ve benzeri tüm ödemelerin birleştirilerek kümülatif matrah üzerinden gelir vergisi tarifesinin uygulanması gerekmektedir.

 

Dolayısıyla, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendi ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan istisnaların, şirketinizde çalışan hizmet erbabına bir ay içinde çeşitli adlar altında yapılan ücret ödemeleri toplamına bir kez uygulanması gerekmekte olup şirketiniz bünyesinde kısmi zamanlı olarak birden fazla işyerinde (şantiyede) çalışan hizmet erbabına her iş yeri (şantiye) için ayrı ayrı istisna uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-299-135527

05.03.2024

Konu

:

Hizmet erbabına ödenen birden fazla ücrete ilişkin gelir vergisi istisnası uygulanması

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin birden fazla ilde iş yerinin (şantiyelerinin) bulunduğu, bu yerlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca kısmi zamanlı sözleşme ile iş güvenliği uzmanı ve doktor çalıştırıldığı ve bu personele ayrı ayrı ücret bordrosu düzenlenerek aylık sigorta prim bildirgesi verildiği belirtilerek aynı hizmet erbabına aynı ay içerisinde her iş yeri (şantiye) için ayrı ayrı olarak ücret ödenmesi halinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde yer alan istisnanın uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

"Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

...",

 

"İşverenin tarifi" başlıklı 62 nci maddesinde, "İşverenler hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.

 ...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 ...

 ... vergi tevkifatı yapılır.

 ...'',

 

hükmüne yer verilmiştir.

 

193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına 7349 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile eklenen (18) numaralı bendinde; "Hizmet erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri (Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir. Ödenecek vergi tutarı, bu suretle bulunan vergi tutarının içinde istisna tutara isabet eden kısım düşülmek suretiyle hesaplanır. İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşamaz. Birden fazla işverenden ücret alanlarda bu istisna sadece en yüksek olan ücrete uygulanır.)." hükmü yer almaktadır.

 

7349 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan "ücretlere ilişkin kağıtlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "(Bu maddenin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen ücretlerde istisna, aylık brüt asgari ücrete isabet eden kısım için uygulanır.)" hükmü eklenmiştir.

 

Bu düzenlemeler uyarınca, asgari ücret vergi dışı bırakılmış, asgari ücretin üzerinde ücret alanların da ücretlerinin asgari ücretin gelir vergisi matrahına isabet eden kısmı gelir vergisinden, brüt asgari ücrete isabet eden kısmı da damga vergisinden istisna edilmiştir. Bu istisnaların ilgili dönemde söz konusu personele maaş, zam, prim, mesai gibi çeşitli adlar altında yapılan ücret ödemeleri toplamına bir kez uygulanması gerektiği tabiidir.

 

Konu ile ilgili olarak 27/1/2022 tarihli ve 31732 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 319 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar ve uygulamaya ilişkin örneklere yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketinizde çalışan bir kısım personelin yine şirketiniz bünyesinde bulunan birden fazla iş yerinde (şantiyede) çalışması karşılığı elde edilen ücretlerin tek işverenden elde edilen ücret olarak değerlendirilmesi ve ilgili dönemde yapılan maaş ve benzeri tüm ödemelerin birleştirilerek kümülatif matrah üzerinden gelir vergisi tarifesinin uygulanması gerekmektedir.

 

Dolayısıyla, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendi ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan istisnaların, şirketinizde çalışan hizmet erbabına bir ay içinde çeşitli adlar altında yapılan ücret ödemeleri toplamına bir kez uygulanması gerekmekte olup şirketiniz bünyesinde kısmi zamanlı olarak birden fazla işyerinde (şantiyede) çalışan hizmet erbabına her iş yeri (şantiye) için ayrı ayrı istisna uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-299-135527

05.03.2024

Konu

:

Hizmet erbabına ödenen birden fazla ücrete ilişkin gelir vergisi istisnası uygulanması

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin birden fazla ilde iş yerinin (şantiyelerinin) bulunduğu, bu yerlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca kısmi zamanlı sözleşme ile iş güvenliği uzmanı ve doktor çalıştırıldığı ve bu personele ayrı ayrı ücret bordrosu düzenlenerek aylık sigorta prim bildirgesi verildiği belirtilerek aynı hizmet erbabına aynı ay içerisinde her iş yeri (şantiye) için ayrı ayrı olarak ücret ödenmesi halinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde yer alan istisnanın uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

"Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

...",

 

"İşverenin tarifi" başlıklı 62 nci maddesinde, "İşverenler hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.

 ...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 ...

 ... vergi tevkifatı yapılır.

 ...'',

 

hükmüne yer verilmiştir.

 

193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına 7349 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile eklenen (18) numaralı bendinde; "Hizmet erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri (Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir. Ödenecek vergi tutarı, bu suretle bulunan vergi tutarının içinde istisna tutara isabet eden kısım düşülmek suretiyle hesaplanır. İstisna nedeniyle alınmayacak olan vergi ilgili ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi aşamaz. Birden fazla işverenden ücret alanlarda bu istisna sadece en yüksek olan ücrete uygulanır.)." hükmü yer almaktadır.

 

7349 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan "ücretlere ilişkin kağıtlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "(Bu maddenin birinci fıkrasının (18) numaralı bendinde düzenlenen ücretlerde istisna, aylık brüt asgari ücrete isabet eden kısım için uygulanır.)" hükmü eklenmiştir.

 

Bu düzenlemeler uyarınca, asgari ücret vergi dışı bırakılmış, asgari ücretin üzerinde ücret alanların da ücretlerinin asgari ücretin gelir vergisi matrahına isabet eden kısmı gelir vergisinden, brüt asgari ücrete isabet eden kısmı da damga vergisinden istisna edilmiştir. Bu istisnaların ilgili dönemde söz konusu personele maaş, zam, prim, mesai gibi çeşitli adlar altında yapılan ücret ödemeleri toplamına bir kez uygulanması gerektiği tabiidir.

 

Konu ile ilgili olarak 27/1/2022 tarihli ve 31732 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 319 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar ve uygulamaya ilişkin örneklere yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketinizde çalışan bir kısım personelin yine şirketiniz bünyesinde bulunan birden fazla iş yerinde (şantiyede) çalışması karşılığı elde edilen ücretlerin tek işverenden elde edilen ücret olarak değerlendirilmesi ve ilgili dönemde yapılan maaş ve benzeri tüm ödemelerin birleştirilerek kümülatif matrah üzerinden gelir vergisi tarifesinin uygulanması gerekmektedir.

 

Dolayısıyla, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (18) numaralı bendi ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında yer alan istisnaların, şirketinizde çalışan hizmet erbabına bir ay içinde çeşitli adlar altında yapılan ücret ödemeleri toplamına bir kez uygulanması gerekmekte olup şirketiniz bünyesinde kısmi zamanlı olarak birden fazla işyerinde (şantiyede) çalışan hizmet erbabına her iş yeri (şantiye) için ayrı ayrı istisna uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-120-135495

05.03.2024

Konu

:

Dayanışma aidatı ödeyen kamu işçisinin vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, kamu kurumunda sürekli işçi kadrosunda çalıştığınızı, sendika üyesi olmadığınızı, toplu iş sözleşmesine taraf işçi sendikasına dayanışma aidatı ödediğinizi belirterek söz konusu aidatın ücretin safi tutarının tespitinde indirimi konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

...",

 

- "Gerçek ücretler" başlıklı 63 üncü maddesinde, "Ücretin gerçek safi değeri işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan menfaatler toplamından aşağıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktardır.

 

...

 

4. Çalışanlar tarafından ilgili kanunlarına göre, sendikalara ödenen aidatlar (Şu kadar ki, aidatın ödendiğinin tevsik edilmesi şarttır.),

 

...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

... vergi tevkifatı yapılır.

 

..."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun;

 

- "Üyelik aidatı" başlıklı 18 inci maddesinde; "...

 

(2) Üyelik ve dayanışma aidatları, yetkili işçi sendikasının işverene yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden kesilmek suretiyle ilgili sendikaya ödenir.

 

...",

 

- "Toplu iş sözleşmesinden yararlanma" başlıklı 39 uncu maddesinde, "(1) Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.

 

...

 

(4) Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir.

 

(5) Dayanışma aidatının miktarı, üyelik aidatından fazla olmamak kaydıyla sendika tüzüğünde belirlenir.

 

..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bu hükümlere göre, 6356 sayılı Kanunun 39 uncu maddesine istinaden toplu iş sözleşmesinden yararlanmak amacıyla, toplu iş sözleşmesine taraf olan işçi sendikasına aynı Kanunun 18 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca işveren aracı kılınmak suretiyle ödenen dayanışma aidatının, ücretin safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-120-135495

05.03.2024

Konu

:

Dayanışma aidatı ödeyen kamu işçisinin vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, kamu kurumunda sürekli işçi kadrosunda çalıştığınızı, sendika üyesi olmadığınızı, toplu iş sözleşmesine taraf işçi sendikasına dayanışma aidatı ödediğinizi belirterek söz konusu aidatın ücretin safi tutarının tespitinde indirimi konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

...",

 

- "Gerçek ücretler" başlıklı 63 üncü maddesinde, "Ücretin gerçek safi değeri işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan menfaatler toplamından aşağıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktardır.

 

...

 

4. Çalışanlar tarafından ilgili kanunlarına göre, sendikalara ödenen aidatlar (Şu kadar ki, aidatın ödendiğinin tevsik edilmesi şarttır.),

 

...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

... vergi tevkifatı yapılır.

 

..."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun;

 

- "Üyelik aidatı" başlıklı 18 inci maddesinde; "...

 

(2) Üyelik ve dayanışma aidatları, yetkili işçi sendikasının işverene yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden kesilmek suretiyle ilgili sendikaya ödenir.

 

...",

 

- "Toplu iş sözleşmesinden yararlanma" başlıklı 39 uncu maddesinde, "(1) Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.

 

...

 

(4) Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir.

 

(5) Dayanışma aidatının miktarı, üyelik aidatından fazla olmamak kaydıyla sendika tüzüğünde belirlenir.

 

..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bu hükümlere göre, 6356 sayılı Kanunun 39 uncu maddesine istinaden toplu iş sözleşmesinden yararlanmak amacıyla, toplu iş sözleşmesine taraf olan işçi sendikasına aynı Kanunun 18 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca işveren aracı kılınmak suretiyle ödenen dayanışma aidatının, ücretin safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-38418978-120-135495

05.03.2024

Konu

:

Dayanışma aidatı ödeyen kamu işçisinin vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, kamu kurumunda sürekli işçi kadrosunda çalıştığınızı, sendika üyesi olmadığınızı, toplu iş sözleşmesine taraf işçi sendikasına dayanışma aidatı ödediğinizi belirterek söz konusu aidatın ücretin safi tutarının tespitinde indirimi konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

...",

 

- "Gerçek ücretler" başlıklı 63 üncü maddesinde, "Ücretin gerçek safi değeri işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan menfaatler toplamından aşağıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktardır.

 

...

 

4. Çalışanlar tarafından ilgili kanunlarına göre, sendikalara ödenen aidatlar (Şu kadar ki, aidatın ödendiğinin tevsik edilmesi şarttır.),

 

...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

 

...

 

... vergi tevkifatı yapılır.

 

..."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun;

 

- "Üyelik aidatı" başlıklı 18 inci maddesinde; "...

 

(2) Üyelik ve dayanışma aidatları, yetkili işçi sendikasının işverene yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden kesilmek suretiyle ilgili sendikaya ödenir.

 

...",

 

- "Toplu iş sözleşmesinden yararlanma" başlıklı 39 uncu maddesinde, "(1) Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.

 

...

 

(4) Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir.

 

(5) Dayanışma aidatının miktarı, üyelik aidatından fazla olmamak kaydıyla sendika tüzüğünde belirlenir.

 

..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bu hükümlere göre, 6356 sayılı Kanunun 39 uncu maddesine istinaden toplu iş sözleşmesinden yararlanmak amacıyla, toplu iş sözleşmesine taraf olan işçi sendikasına aynı Kanunun 18 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca işveren aracı kılınmak suretiyle ödenen dayanışma aidatının, ücretin safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

 

T.C.

AMASYA VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

E-65771276-120-6307

01.03.2024

Konu

:

Ücretlilere nakdi olarak ödenecek yemek bedelinin gelir vergisinden istisna edilmesinin mümkün olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin üç vardiya olarak personel çalıştırdığı ve iş yerinizde günde bir öğün yemek çıkardığınızdan yemek hizmetinden bir vardiyanın faydalandığı, diğer iki vardiyanın ise faydalanamadığı belirtilerek, yemek hizmetinden faydalanamayan vardiyalarda çalışan personelinize nakdi olarak yapmış olduğunuz yemek bedeli ödemelerinin 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinde yer alan istisnadan faydalanıp faydalanmayacağı hususunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

..."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre vergi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının 7420  sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle değişik (8) numaralı bendinde, "Hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler (işverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2023 yılı için 110 TL, 2024 yılı için 170 TL)  aşmayan kısmı istisna kapsamındadır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde aşan kısım ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatler ücret olarak vergilendirilir.)" hükmüne yer verilmiştir.

 

Konuya ilişkin olarak 30/12/2022 tarihli ve 32059 sayılı (2. mükerrer) Resmi Gazete'de yayımlanan 322 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketiniz bünyesinde yemek hizmeti verilmeyen vardiyalarda çalışan personelinize nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemelerinin; fiilen çalışılan günlere ait olması, bir günlük tutarının 2023 yılında 110 TL'yi, 2024 yılında 170 TL'yi aşmaması ve bu personele işyerinde veya müştemilatında ayrıca yemek verilmemesi kaydıyla, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Öte yandan, yapmış olduğunuz nakdi ödemenin bu tutarı aşması halinde, aşan kısım ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatlerin ücret olarak değerlendirilerek Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddelerine göre vergilendirilmesi gerektiği tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

 

T.C.

AMASYA VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

E-65771276-120-6307

01.03.2024

Konu

:

Ücretlilere nakdi olarak ödenecek yemek bedelinin gelir vergisinden istisna edilmesinin mümkün olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin üç vardiya olarak personel çalıştırdığı ve iş yerinizde günde bir öğün yemek çıkardığınızdan yemek hizmetinden bir vardiyanın faydalandığı, diğer iki vardiyanın ise faydalanamadığı belirtilerek, yemek hizmetinden faydalanamayan vardiyalarda çalışan personelinize nakdi olarak yapmış olduğunuz yemek bedeli ödemelerinin 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinde yer alan istisnadan faydalanıp faydalanmayacağı hususunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

..."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre vergi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının 7420  sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle değişik (8) numaralı bendinde, "Hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler (işverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2023 yılı için 110 TL, 2024 yılı için 170 TL)  aşmayan kısmı istisna kapsamındadır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde aşan kısım ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatler ücret olarak vergilendirilir.)" hükmüne yer verilmiştir.

 

Konuya ilişkin olarak 30/12/2022 tarihli ve 32059 sayılı (2. mükerrer) Resmi Gazete'de yayımlanan 322 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketiniz bünyesinde yemek hizmeti verilmeyen vardiyalarda çalışan personelinize nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemelerinin; fiilen çalışılan günlere ait olması, bir günlük tutarının 2023 yılında 110 TL'yi, 2024 yılında 170 TL'yi aşmaması ve bu personele işyerinde veya müştemilatında ayrıca yemek verilmemesi kaydıyla, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Öte yandan, yapmış olduğunuz nakdi ödemenin bu tutarı aşması halinde, aşan kısım ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatlerin ücret olarak değerlendirilerek Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddelerine göre vergilendirilmesi gerektiği tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

 

T.C.

AMASYA VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

E-65771276-120-6307

01.03.2024

Konu

:

Ücretlilere nakdi olarak ödenecek yemek bedelinin gelir vergisinden istisna edilmesinin mümkün olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin üç vardiya olarak personel çalıştırdığı ve iş yerinizde günde bir öğün yemek çıkardığınızdan yemek hizmetinden bir vardiyanın faydalandığı, diğer iki vardiyanın ise faydalanamadığı belirtilerek, yemek hizmetinden faydalanamayan vardiyalarda çalışan personelinize nakdi olarak yapmış olduğunuz yemek bedeli ödemelerinin 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinde yer alan istisnadan faydalanıp faydalanmayacağı hususunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

..."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre vergi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının 7420  sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle değişik (8) numaralı bendinde, "Hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler (işverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2023 yılı için 110 TL, 2024 yılı için 170 TL)  aşmayan kısmı istisna kapsamındadır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde aşan kısım ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatler ücret olarak vergilendirilir.)" hükmüne yer verilmiştir.

 

Konuya ilişkin olarak 30/12/2022 tarihli ve 32059 sayılı (2. mükerrer) Resmi Gazete'de yayımlanan 322 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketiniz bünyesinde yemek hizmeti verilmeyen vardiyalarda çalışan personelinize nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemelerinin; fiilen çalışılan günlere ait olması, bir günlük tutarının 2023 yılında 110 TL'yi, 2024 yılında 170 TL'yi aşmaması ve bu personele işyerinde veya müştemilatında ayrıca yemek verilmemesi kaydıyla, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Öte yandan, yapmış olduğunuz nakdi ödemenin bu tutarı aşması halinde, aşan kısım ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatlerin ücret olarak değerlendirilerek Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddelerine göre vergilendirilmesi gerektiği tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Sayfalar