Buradasınız

Madde 1 Kanunun şümulü

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

 

 

 

Sayı

:

E-45404237-130[I-21-59]-74403

28.03.2023

Konu

:

Bulgaristan mukimi firmadan alınan program lisans şifresine ilişkin yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı.

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge başvuru formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, Şirketiniz tarafından Bulgaristan'da mukim firmadan alınan ve yurt içinde yerleşik başka bir firmaya satılan program lisans şifresi (Makinelerde operatör güvenliği için makine güvenli duruş süresini raporlayan programda, güncel tarihli rapor oluşturulmasını ve rapor çıktısı alınmasını sağlamaktadır.) karşılığında yurt dışı mukimi firmaya yapılan ödemeler üzerinden kurumlar vergisi ile katma değer vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirileceği hükmü yer almış, üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.

 

Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup, maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde serbest meslek kazançlarından, ikinci fıkrasında ise ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları ise, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren, petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan %5, diğer serbest meslek kazançlarından % 20, gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden de %20 olarak belirlenmiştir.

 

Bu açıklamalara göre;

 

-Yurt dışında mukim firmalardan ithal edilen bilgisayar programları üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya çoğaltılmadan nihai tüketicilere satılması veya aynı şekilde işletmede kullanılması halinde yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç ticari kazanç niteliği taşıyacağından, bu nitelikteki ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.

 

-Yurt dışında mukim firmalardan kullanmak ve/veya müşterilere satışını yapmak üzere daha önce piyasada bulunmayan bir bilgisayar programının özel olarak hazırlatılması halinde, yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç serbest meslek kazancı niteliği taşıyacağından bu kapsamdaki ödemeler üzerinden %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

 

-"Copyrigt" kapsamında bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme gibi haklarında satın alınması halinde bir gayrimaddi hak elde edilecek olup, yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

 

Bilgisayar yazılım ürünlerinin CD, disket vb. taşıyıcı medya içerisinde gümrükten ithal edildikten sonra internet üzerinden indirilen şifre ile aktive edilerek iktisap edilmiş olması ya da bilgisayar programının doğrudan doğruya internet üzerinden şifre ile indirilerek iktisap edilmiş olması durumu yurt dışına yapılacak ödemelerin vergilendirilmesinde herhangi bir değişikliğe yol açmayacaktır.

 

Diğer taraftan, yurt dışındaki firmaların mukimi olduğu ülke ile ülkemiz arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının bulunması ve bu anlaşmalarda söz konusu ödemelere ilişkin bir hükmün bulunması durumunda, öncelikle bu hükümlerin dikkate alınacağı tabiidir.

 

II-ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN:

 

"Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması" 01.01.1998 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. Anlaşmanın 7 nci maddesinde ticari kazançların, 12 nci maddesinde gayrimaddi hak bedellerinin vergilendirilmesine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

 

Şirketiniz tarafından Bulgaristan mukimi firmalardan alınan bilgisayar programlarının üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya söz konusu programlar üzerinde başkaca herhangi bir hakka sahip olunmadan yalnızca aracılık yapılarak müşterilere satılması durumunda, Bulgaristan mukimi firmalara yapılacak ödemelerin vergilendirilmesi hususu, anılan Anlaşmanın 7 nci maddesi kapsamında değerlendirilecektir.

 

Anılan maddenin 1 inci fıkrasında; "Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, bu kazanç diğer Devlette, sadece işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere, vergilendirilebilir.

 

..." denilmiş,

 

Anlaşmanın "İşyeri" başlıklı 5 inci maddesinde; "Bu Anlaşmanın amaçları bakımından "işyeri" terimi, bir teşebbüsün işinin tamamen veya kısmen yürütüldüğü işe ilişkin sabit bir yer anlamına gelir." açıklaması yapılmış olup, aynı maddede hangi hallerde diğer Devlette bir iş yeri oluşacağı açıkça belirtilmiştir.

 

Buna göre, Bulgaristan mukimi firmanın ilgili Anlaşmanın 5 inci maddesi kapsamında Türkiye'de bir iş yeri bulunmadığı sürece elde edeceği gelir üzerinden yalnızca mukim olunan ülkede vergilendirilecektir. Ancak, Türkiye'de Anlaşmanın 5 inci maddesi kapsamında bir iş yeri bulunması durumunda iş yerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere iç mevzuatımız çerçevesinde Türkiye'nin vergi alma hakkı bulunmaktadır.

 

Öte yandan, anılan Anlaşmanın "Gayrimaddi Hak Bedelleri" başlıklı 12 nci maddesinde;

 

"1.Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir

 

 2.Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak, gayrimaddi hak bedeli elde eden kişi gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı ise, bu şekilde alınacak vergi, gayrimaddi hak bedelinin gayrisafi tutarının yüzde 10'unu aşmayacaktır.

 

 3.Bu maddede kullanılan "gayrimaddi hak bedelleri" terimi, sinema filmleri, radyo veya televizyon yayınlarında kullanılan kayıtlar ve bantlar dahil olmak üzere edebi, sanatsal veya bilimsel çalışmaların her nevi telif hakkının, her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin kullanılması veya kullanım hakkı için veya sınai, ticari veya bilimsel tecrübeye dayalı bilgiler için veya sınai, ticari veya bilimsel teçhizatın kullanımı veya kullanma hakkı için yapılan her türlü ödemeleri kapsar.

 

..." hükümleri yer almaktadır.

 

Bu hükümlere göre, Şirketiniz tarafından Bulgaristan mukimi firmaya, "Copyright" kapsamında bir yazılımın çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme gibi haklarının kullanımı karşılığında ödeme yapılması durumunda, bahsi geçen ödemeler üzerinden gayrimaddi hak bedeli gayrisafi tutarının %10'unu aşmayacak şekilde vergilendirme yapılması gerekmektedir. Ancak, söz konusu ödemelere iç mevzuatımızda daha düşük bir oranın uygulanması halinde iç mevzuatımızda belirlenen bu düşük oranın uygulanacağı tabiidir.

 

Anlaşma hükümlerine göre Türkiye'nin vergi alma hakkının olduğu durumlarda ortaya çıkan çifte vergilendirme, Anlaşmanın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Metodu" başlıklı 22 nci maddesi kapsamında Bulgaristan'da mahsup yolu ile önlenecektir.

 

Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için Bulgaristan teşebbüsünün bu ülkede tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin Bulgaristan yetkili makamlarından alınacak bir belge (Mukimlik Belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile Noterce veya Bulgaristan'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır.

 

III-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

-6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

 

-9 uncu maddesinde ise mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği, Türkiye'de ikametgahı, işyeri kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin katma değer vergisinin, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip ödeneceği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.2.1.1) bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre bir hizmetin KDV'nin konusuna girebilmesi için Türkiye'de ifa edilmesi gerekmektedir. Aynı Kanunun (6/b) maddesinde ise Türkiye'de yapılan veya faydalanılan hizmetlerin Türkiye'de ifa edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

 

Buna göre, ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanların Türkiye'de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye'de faydalanılan hizmetler KDV'ye tabi olacaktır.

 

Bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından, KDV'nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.

 

Hizmetin vergiden müstesna olması ve hizmetin yurt dışında yapılıp hizmetten yurt dışında faydalanılması halinde, mükellef veya sorumlu sıfatıyla KDV beyan edilmeyecektir.

 

KDV'nin sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi için hizmetten Türkiye'de faydalanan muhatabın KDV mükellefi olması şart değildir. KDV mükellefiyeti bulunmayanlar da söz konusu hizmetler nedeniyle KDV tevkifatı yaparak 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan etmek ve ödemek zorundadır. "

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Bulgaristan'da yerleşik firmadan alınan ve yurt içinde yerleşik başka bir firmaya satılan program lisans şifrelerinden Türkiye'de faydalanılacağından işlem KDV'ye tabi olup, Bulgaristan'da yerleşik firmaya ödenecek program lisans şifresi bedeli üzerinden hesaplanan KDV'nin Şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir. Öte yandan Şirketinizce 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilerek ödenen KDV'nin 1 No.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkündür.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

 

 

 

Sayı

:

E-45404237-130[I-21-59]-74403

28.03.2023

Konu

:

Bulgaristan mukimi firmadan alınan program lisans şifresine ilişkin yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı.

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge başvuru formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, Şirketiniz tarafından Bulgaristan'da mukim firmadan alınan ve yurt içinde yerleşik başka bir firmaya satılan program lisans şifresi (Makinelerde operatör güvenliği için makine güvenli duruş süresini raporlayan programda, güncel tarihli rapor oluşturulmasını ve rapor çıktısı alınmasını sağlamaktadır.) karşılığında yurt dışı mukimi firmaya yapılan ödemeler üzerinden kurumlar vergisi ile katma değer vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirileceği hükmü yer almış, üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.

 

Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup, maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde serbest meslek kazançlarından, ikinci fıkrasında ise ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları ise, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren, petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan %5, diğer serbest meslek kazançlarından % 20, gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden de %20 olarak belirlenmiştir.

 

Bu açıklamalara göre;

 

-Yurt dışında mukim firmalardan ithal edilen bilgisayar programları üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya çoğaltılmadan nihai tüketicilere satılması veya aynı şekilde işletmede kullanılması halinde yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç ticari kazanç niteliği taşıyacağından, bu nitelikteki ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.

 

-Yurt dışında mukim firmalardan kullanmak ve/veya müşterilere satışını yapmak üzere daha önce piyasada bulunmayan bir bilgisayar programının özel olarak hazırlatılması halinde, yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç serbest meslek kazancı niteliği taşıyacağından bu kapsamdaki ödemeler üzerinden %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

 

-"Copyrigt" kapsamında bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme gibi haklarında satın alınması halinde bir gayrimaddi hak elde edilecek olup, yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

 

Bilgisayar yazılım ürünlerinin CD, disket vb. taşıyıcı medya içerisinde gümrükten ithal edildikten sonra internet üzerinden indirilen şifre ile aktive edilerek iktisap edilmiş olması ya da bilgisayar programının doğrudan doğruya internet üzerinden şifre ile indirilerek iktisap edilmiş olması durumu yurt dışına yapılacak ödemelerin vergilendirilmesinde herhangi bir değişikliğe yol açmayacaktır.

 

Diğer taraftan, yurt dışındaki firmaların mukimi olduğu ülke ile ülkemiz arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının bulunması ve bu anlaşmalarda söz konusu ödemelere ilişkin bir hükmün bulunması durumunda, öncelikle bu hükümlerin dikkate alınacağı tabiidir.

 

II-ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN:

 

"Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması" 01.01.1998 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. Anlaşmanın 7 nci maddesinde ticari kazançların, 12 nci maddesinde gayrimaddi hak bedellerinin vergilendirilmesine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

 

Şirketiniz tarafından Bulgaristan mukimi firmalardan alınan bilgisayar programlarının üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya söz konusu programlar üzerinde başkaca herhangi bir hakka sahip olunmadan yalnızca aracılık yapılarak müşterilere satılması durumunda, Bulgaristan mukimi firmalara yapılacak ödemelerin vergilendirilmesi hususu, anılan Anlaşmanın 7 nci maddesi kapsamında değerlendirilecektir.

 

Anılan maddenin 1 inci fıkrasında; "Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, bu kazanç diğer Devlette, sadece işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere, vergilendirilebilir.

 

..." denilmiş,

 

Anlaşmanın "İşyeri" başlıklı 5 inci maddesinde; "Bu Anlaşmanın amaçları bakımından "işyeri" terimi, bir teşebbüsün işinin tamamen veya kısmen yürütüldüğü işe ilişkin sabit bir yer anlamına gelir." açıklaması yapılmış olup, aynı maddede hangi hallerde diğer Devlette bir iş yeri oluşacağı açıkça belirtilmiştir.

 

Buna göre, Bulgaristan mukimi firmanın ilgili Anlaşmanın 5 inci maddesi kapsamında Türkiye'de bir iş yeri bulunmadığı sürece elde edeceği gelir üzerinden yalnızca mukim olunan ülkede vergilendirilecektir. Ancak, Türkiye'de Anlaşmanın 5 inci maddesi kapsamında bir iş yeri bulunması durumunda iş yerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere iç mevzuatımız çerçevesinde Türkiye'nin vergi alma hakkı bulunmaktadır.

 

Öte yandan, anılan Anlaşmanın "Gayrimaddi Hak Bedelleri" başlıklı 12 nci maddesinde;

 

"1.Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir

 

 2.Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak, gayrimaddi hak bedeli elde eden kişi gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı ise, bu şekilde alınacak vergi, gayrimaddi hak bedelinin gayrisafi tutarının yüzde 10'unu aşmayacaktır.

 

 3.Bu maddede kullanılan "gayrimaddi hak bedelleri" terimi, sinema filmleri, radyo veya televizyon yayınlarında kullanılan kayıtlar ve bantlar dahil olmak üzere edebi, sanatsal veya bilimsel çalışmaların her nevi telif hakkının, her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin kullanılması veya kullanım hakkı için veya sınai, ticari veya bilimsel tecrübeye dayalı bilgiler için veya sınai, ticari veya bilimsel teçhizatın kullanımı veya kullanma hakkı için yapılan her türlü ödemeleri kapsar.

 

..." hükümleri yer almaktadır.

 

Bu hükümlere göre, Şirketiniz tarafından Bulgaristan mukimi firmaya, "Copyright" kapsamında bir yazılımın çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme gibi haklarının kullanımı karşılığında ödeme yapılması durumunda, bahsi geçen ödemeler üzerinden gayrimaddi hak bedeli gayrisafi tutarının %10'unu aşmayacak şekilde vergilendirme yapılması gerekmektedir. Ancak, söz konusu ödemelere iç mevzuatımızda daha düşük bir oranın uygulanması halinde iç mevzuatımızda belirlenen bu düşük oranın uygulanacağı tabiidir.

 

Anlaşma hükümlerine göre Türkiye'nin vergi alma hakkının olduğu durumlarda ortaya çıkan çifte vergilendirme, Anlaşmanın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Metodu" başlıklı 22 nci maddesi kapsamında Bulgaristan'da mahsup yolu ile önlenecektir.

 

Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için Bulgaristan teşebbüsünün bu ülkede tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin Bulgaristan yetkili makamlarından alınacak bir belge (Mukimlik Belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile Noterce veya Bulgaristan'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır.

 

III-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

-6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

 

-9 uncu maddesinde ise mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği, Türkiye'de ikametgahı, işyeri kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin katma değer vergisinin, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip ödeneceği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.2.1.1) bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre bir hizmetin KDV'nin konusuna girebilmesi için Türkiye'de ifa edilmesi gerekmektedir. Aynı Kanunun (6/b) maddesinde ise Türkiye'de yapılan veya faydalanılan hizmetlerin Türkiye'de ifa edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

 

Buna göre, ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanların Türkiye'de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye'de faydalanılan hizmetler KDV'ye tabi olacaktır.

 

Bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından, KDV'nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.

 

Hizmetin vergiden müstesna olması ve hizmetin yurt dışında yapılıp hizmetten yurt dışında faydalanılması halinde, mükellef veya sorumlu sıfatıyla KDV beyan edilmeyecektir.

 

KDV'nin sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi için hizmetten Türkiye'de faydalanan muhatabın KDV mükellefi olması şart değildir. KDV mükellefiyeti bulunmayanlar da söz konusu hizmetler nedeniyle KDV tevkifatı yaparak 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan etmek ve ödemek zorundadır. "

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Bulgaristan'da yerleşik firmadan alınan ve yurt içinde yerleşik başka bir firmaya satılan program lisans şifrelerinden Türkiye'de faydalanılacağından işlem KDV'ye tabi olup, Bulgaristan'da yerleşik firmaya ödenecek program lisans şifresi bedeli üzerinden hesaplanan KDV'nin Şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir. Öte yandan Şirketinizce 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilerek ödenen KDV'nin 1 No.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkündür.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

 

 

 

Sayı

:

E-45404237-130[I-21-59]-74403

28.03.2023

Konu

:

Bulgaristan mukimi firmadan alınan program lisans şifresine ilişkin yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı.

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge başvuru formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, Şirketiniz tarafından Bulgaristan'da mukim firmadan alınan ve yurt içinde yerleşik başka bir firmaya satılan program lisans şifresi (Makinelerde operatör güvenliği için makine güvenli duruş süresini raporlayan programda, güncel tarihli rapor oluşturulmasını ve rapor çıktısı alınmasını sağlamaktadır.) karşılığında yurt dışı mukimi firmaya yapılan ödemeler üzerinden kurumlar vergisi ile katma değer vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirileceği hükmü yer almış, üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.

 

Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup, maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde serbest meslek kazançlarından, ikinci fıkrasında ise ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları ise, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren, petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan %5, diğer serbest meslek kazançlarından % 20, gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden de %20 olarak belirlenmiştir.

 

Bu açıklamalara göre;

 

-Yurt dışında mukim firmalardan ithal edilen bilgisayar programları üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya çoğaltılmadan nihai tüketicilere satılması veya aynı şekilde işletmede kullanılması halinde yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç ticari kazanç niteliği taşıyacağından, bu nitelikteki ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.

 

-Yurt dışında mukim firmalardan kullanmak ve/veya müşterilere satışını yapmak üzere daha önce piyasada bulunmayan bir bilgisayar programının özel olarak hazırlatılması halinde, yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç serbest meslek kazancı niteliği taşıyacağından bu kapsamdaki ödemeler üzerinden %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

 

-"Copyrigt" kapsamında bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme gibi haklarında satın alınması halinde bir gayrimaddi hak elde edilecek olup, yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

 

Bilgisayar yazılım ürünlerinin CD, disket vb. taşıyıcı medya içerisinde gümrükten ithal edildikten sonra internet üzerinden indirilen şifre ile aktive edilerek iktisap edilmiş olması ya da bilgisayar programının doğrudan doğruya internet üzerinden şifre ile indirilerek iktisap edilmiş olması durumu yurt dışına yapılacak ödemelerin vergilendirilmesinde herhangi bir değişikliğe yol açmayacaktır.

 

Diğer taraftan, yurt dışındaki firmaların mukimi olduğu ülke ile ülkemiz arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının bulunması ve bu anlaşmalarda söz konusu ödemelere ilişkin bir hükmün bulunması durumunda, öncelikle bu hükümlerin dikkate alınacağı tabiidir.

 

II-ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN:

 

"Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması" 01.01.1998 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. Anlaşmanın 7 nci maddesinde ticari kazançların, 12 nci maddesinde gayrimaddi hak bedellerinin vergilendirilmesine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

 

Şirketiniz tarafından Bulgaristan mukimi firmalardan alınan bilgisayar programlarının üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya söz konusu programlar üzerinde başkaca herhangi bir hakka sahip olunmadan yalnızca aracılık yapılarak müşterilere satılması durumunda, Bulgaristan mukimi firmalara yapılacak ödemelerin vergilendirilmesi hususu, anılan Anlaşmanın 7 nci maddesi kapsamında değerlendirilecektir.

 

Anılan maddenin 1 inci fıkrasında; "Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, bu kazanç diğer Devlette, sadece işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere, vergilendirilebilir.

 

..." denilmiş,

 

Anlaşmanın "İşyeri" başlıklı 5 inci maddesinde; "Bu Anlaşmanın amaçları bakımından "işyeri" terimi, bir teşebbüsün işinin tamamen veya kısmen yürütüldüğü işe ilişkin sabit bir yer anlamına gelir." açıklaması yapılmış olup, aynı maddede hangi hallerde diğer Devlette bir iş yeri oluşacağı açıkça belirtilmiştir.

 

Buna göre, Bulgaristan mukimi firmanın ilgili Anlaşmanın 5 inci maddesi kapsamında Türkiye'de bir iş yeri bulunmadığı sürece elde edeceği gelir üzerinden yalnızca mukim olunan ülkede vergilendirilecektir. Ancak, Türkiye'de Anlaşmanın 5 inci maddesi kapsamında bir iş yeri bulunması durumunda iş yerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere iç mevzuatımız çerçevesinde Türkiye'nin vergi alma hakkı bulunmaktadır.

 

Öte yandan, anılan Anlaşmanın "Gayrimaddi Hak Bedelleri" başlıklı 12 nci maddesinde;

 

"1.Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir

 

 2.Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak, gayrimaddi hak bedeli elde eden kişi gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı ise, bu şekilde alınacak vergi, gayrimaddi hak bedelinin gayrisafi tutarının yüzde 10'unu aşmayacaktır.

 

 3.Bu maddede kullanılan "gayrimaddi hak bedelleri" terimi, sinema filmleri, radyo veya televizyon yayınlarında kullanılan kayıtlar ve bantlar dahil olmak üzere edebi, sanatsal veya bilimsel çalışmaların her nevi telif hakkının, her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin kullanılması veya kullanım hakkı için veya sınai, ticari veya bilimsel tecrübeye dayalı bilgiler için veya sınai, ticari veya bilimsel teçhizatın kullanımı veya kullanma hakkı için yapılan her türlü ödemeleri kapsar.

 

..." hükümleri yer almaktadır.

 

Bu hükümlere göre, Şirketiniz tarafından Bulgaristan mukimi firmaya, "Copyright" kapsamında bir yazılımın çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme gibi haklarının kullanımı karşılığında ödeme yapılması durumunda, bahsi geçen ödemeler üzerinden gayrimaddi hak bedeli gayrisafi tutarının %10'unu aşmayacak şekilde vergilendirme yapılması gerekmektedir. Ancak, söz konusu ödemelere iç mevzuatımızda daha düşük bir oranın uygulanması halinde iç mevzuatımızda belirlenen bu düşük oranın uygulanacağı tabiidir.

 

Anlaşma hükümlerine göre Türkiye'nin vergi alma hakkının olduğu durumlarda ortaya çıkan çifte vergilendirme, Anlaşmanın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Metodu" başlıklı 22 nci maddesi kapsamında Bulgaristan'da mahsup yolu ile önlenecektir.

 

Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için Bulgaristan teşebbüsünün bu ülkede tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin Bulgaristan yetkili makamlarından alınacak bir belge (Mukimlik Belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile Noterce veya Bulgaristan'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır.

 

III-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

-6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

 

-9 uncu maddesinde ise mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği, Türkiye'de ikametgahı, işyeri kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin katma değer vergisinin, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip ödeneceği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.2.1.1) bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre bir hizmetin KDV'nin konusuna girebilmesi için Türkiye'de ifa edilmesi gerekmektedir. Aynı Kanunun (6/b) maddesinde ise Türkiye'de yapılan veya faydalanılan hizmetlerin Türkiye'de ifa edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

 

Buna göre, ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanların Türkiye'de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye'de faydalanılan hizmetler KDV'ye tabi olacaktır.

 

Bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından, KDV'nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.

 

Hizmetin vergiden müstesna olması ve hizmetin yurt dışında yapılıp hizmetten yurt dışında faydalanılması halinde, mükellef veya sorumlu sıfatıyla KDV beyan edilmeyecektir.

 

KDV'nin sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi için hizmetten Türkiye'de faydalanan muhatabın KDV mükellefi olması şart değildir. KDV mükellefiyeti bulunmayanlar da söz konusu hizmetler nedeniyle KDV tevkifatı yaparak 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan etmek ve ödemek zorundadır. "

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Bulgaristan'da yerleşik firmadan alınan ve yurt içinde yerleşik başka bir firmaya satılan program lisans şifrelerinden Türkiye'de faydalanılacağından işlem KDV'ye tabi olup, Bulgaristan'da yerleşik firmaya ödenecek program lisans şifresi bedeli üzerinden hesaplanan KDV'nin Şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir. Öte yandan Şirketinizce 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilerek ödenen KDV'nin 1 No.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkündür.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV - ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-39044742-130[Özelge]-299238

09.03.2023

Konu

:

MEB Yönetmeliği kapsamında okula kayıt yaptırdıktan sonra ayrılan öğrencilerden alınan tutar için KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı ile belge düzeni hakkında

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 56. Maddesinin, ''Öğretim yılı başlamadan okuldan ayrılanlara yıllık ücretin yüzde onu dışındaki kısmı iade edilir" hükmü ile "Öğretim yılı başladıktan sonra ayrılanlara yıllık ücretin onu ile öğrenim gördüğü günlere göre hesaplanan miktarın dışındaki kısmı iade edilir.'' hükmü kapsamında okulunuza kayıt yaptırdıktan sonra ayrılan öğrencilerden alınan %10 kesinti tutarı üzerinden katma değer vergisi (KDV) hesaplanıp hesaplanmayacağı ile fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

227 nci maddesinde; bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 232 nci maddesinde de fatura kullanmak mecburiyetinde olanlar sayılmıştır.

 

Aynı Kanunun 242 nci maddesinde ise; "Tüccarlar evvelki maddelerin dışında kalan ve bir hüküm ifade eden veya icabında bir hakkın ispatına delil olarak kullanılabilen mukavelename, taahhütname, kefaletname, mahkeme ilamları gibi hukuki vesikalarla ihbarname, karar örnekleri, vergi makbuzları gibi vergi evrakını dosyada muhafaza etmeye mecburdurlar." hükmüne yer verilmiştir.

 

Buna göre; Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 56 ncı maddesi kapsamında, okula kayıt yaptırdıktan sonra öğretim yılı başlanılmadan okuldan ayrılmalar nedeniyle iade edilmeyen yıllık ücretin %10'luk kısmı, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden bu tutar için fatura düzenlenme zorunluluğu bulunmamaktadır.

 

Bununla birlikte, söz konusu durumda fatura düzenlenmemesi halinde bu ödemelerin, sözleşme, ödemeye dair makbuz, dekont vb. evrak ile tevsik edilmesi gerekmekte olup, bu belgelerin Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz yükümlülüğüne ilişkin hükümleri gereğince, yükümlüler tarafından muhafaza ve istenildiğinde ibraz edilmesi gerektiği tabiidir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 4 üncü maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

 

- 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin ise, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

60 No.lu KDV Sirkülerinin "1.2. Tazminatlar" başlıklı bölümünde;

 

"Herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olarak ortaya çıkmayan tazminat ve benzeri ödemeler prensip olarak KDV'nin konusuna girmemektedir.

 

Bu kapsamda, işin sözleşme şartlarına uygun yapılmaması, işin verilen süre içerisinde tamamlanmaması, sözleşmenin feshedilmesi gibi nedenlerle tazminat, cayma bedeli vb. adlarla yapılan cezai şart mahiyetindeki ödemeler herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV'nin konusuna girmemektedir."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 56 ncı maddesi kapsamında, Okulunuza kayıt yaptırdıktan sonra öğretim yılı başlamadan okuldan ayrılan öğrencilerden alınan yıllık ücretin %10'luk kısmına isabet eden tutar, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV'nin konusuna girmemekte olup, bu tutarlar için KDV hesaplanmayacaktır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV - ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-39044742-130[Özelge]-299238

09.03.2023

Konu

:

MEB Yönetmeliği kapsamında okula kayıt yaptırdıktan sonra ayrılan öğrencilerden alınan tutar için KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı ile belge düzeni hakkında

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 56. Maddesinin, ''Öğretim yılı başlamadan okuldan ayrılanlara yıllık ücretin yüzde onu dışındaki kısmı iade edilir" hükmü ile "Öğretim yılı başladıktan sonra ayrılanlara yıllık ücretin onu ile öğrenim gördüğü günlere göre hesaplanan miktarın dışındaki kısmı iade edilir.'' hükmü kapsamında okulunuza kayıt yaptırdıktan sonra ayrılan öğrencilerden alınan %10 kesinti tutarı üzerinden katma değer vergisi (KDV) hesaplanıp hesaplanmayacağı ile fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

227 nci maddesinde; bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 232 nci maddesinde de fatura kullanmak mecburiyetinde olanlar sayılmıştır.

 

Aynı Kanunun 242 nci maddesinde ise; "Tüccarlar evvelki maddelerin dışında kalan ve bir hüküm ifade eden veya icabında bir hakkın ispatına delil olarak kullanılabilen mukavelename, taahhütname, kefaletname, mahkeme ilamları gibi hukuki vesikalarla ihbarname, karar örnekleri, vergi makbuzları gibi vergi evrakını dosyada muhafaza etmeye mecburdurlar." hükmüne yer verilmiştir.

 

Buna göre; Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 56 ncı maddesi kapsamında, okula kayıt yaptırdıktan sonra öğretim yılı başlanılmadan okuldan ayrılmalar nedeniyle iade edilmeyen yıllık ücretin %10'luk kısmı, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden bu tutar için fatura düzenlenme zorunluluğu bulunmamaktadır.

 

Bununla birlikte, söz konusu durumda fatura düzenlenmemesi halinde bu ödemelerin, sözleşme, ödemeye dair makbuz, dekont vb. evrak ile tevsik edilmesi gerekmekte olup, bu belgelerin Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz yükümlülüğüne ilişkin hükümleri gereğince, yükümlüler tarafından muhafaza ve istenildiğinde ibraz edilmesi gerektiği tabiidir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 4 üncü maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

 

- 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin ise, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

60 No.lu KDV Sirkülerinin "1.2. Tazminatlar" başlıklı bölümünde;

 

"Herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olarak ortaya çıkmayan tazminat ve benzeri ödemeler prensip olarak KDV'nin konusuna girmemektedir.

 

Bu kapsamda, işin sözleşme şartlarına uygun yapılmaması, işin verilen süre içerisinde tamamlanmaması, sözleşmenin feshedilmesi gibi nedenlerle tazminat, cayma bedeli vb. adlarla yapılan cezai şart mahiyetindeki ödemeler herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV'nin konusuna girmemektedir."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 56 ncı maddesi kapsamında, Okulunuza kayıt yaptırdıktan sonra öğretim yılı başlamadan okuldan ayrılan öğrencilerden alınan yıllık ücretin %10'luk kısmına isabet eden tutar, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV'nin konusuna girmemekte olup, bu tutarlar için KDV hesaplanmayacaktır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV - ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-39044742-130[Özelge]-299238

09.03.2023

Konu

:

MEB Yönetmeliği kapsamında okula kayıt yaptırdıktan sonra ayrılan öğrencilerden alınan tutar için KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı ile belge düzeni hakkında

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 56. Maddesinin, ''Öğretim yılı başlamadan okuldan ayrılanlara yıllık ücretin yüzde onu dışındaki kısmı iade edilir" hükmü ile "Öğretim yılı başladıktan sonra ayrılanlara yıllık ücretin onu ile öğrenim gördüğü günlere göre hesaplanan miktarın dışındaki kısmı iade edilir.'' hükmü kapsamında okulunuza kayıt yaptırdıktan sonra ayrılan öğrencilerden alınan %10 kesinti tutarı üzerinden katma değer vergisi (KDV) hesaplanıp hesaplanmayacağı ile fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

227 nci maddesinde; bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 232 nci maddesinde de fatura kullanmak mecburiyetinde olanlar sayılmıştır.

 

Aynı Kanunun 242 nci maddesinde ise; "Tüccarlar evvelki maddelerin dışında kalan ve bir hüküm ifade eden veya icabında bir hakkın ispatına delil olarak kullanılabilen mukavelename, taahhütname, kefaletname, mahkeme ilamları gibi hukuki vesikalarla ihbarname, karar örnekleri, vergi makbuzları gibi vergi evrakını dosyada muhafaza etmeye mecburdurlar." hükmüne yer verilmiştir.

 

Buna göre; Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 56 ncı maddesi kapsamında, okula kayıt yaptırdıktan sonra öğretim yılı başlanılmadan okuldan ayrılmalar nedeniyle iade edilmeyen yıllık ücretin %10'luk kısmı, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden bu tutar için fatura düzenlenme zorunluluğu bulunmamaktadır.

 

Bununla birlikte, söz konusu durumda fatura düzenlenmemesi halinde bu ödemelerin, sözleşme, ödemeye dair makbuz, dekont vb. evrak ile tevsik edilmesi gerekmekte olup, bu belgelerin Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz yükümlülüğüne ilişkin hükümleri gereğince, yükümlüler tarafından muhafaza ve istenildiğinde ibraz edilmesi gerektiği tabiidir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 4 üncü maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

 

- 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin ise, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

60 No.lu KDV Sirkülerinin "1.2. Tazminatlar" başlıklı bölümünde;

 

"Herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olarak ortaya çıkmayan tazminat ve benzeri ödemeler prensip olarak KDV'nin konusuna girmemektedir.

 

Bu kapsamda, işin sözleşme şartlarına uygun yapılmaması, işin verilen süre içerisinde tamamlanmaması, sözleşmenin feshedilmesi gibi nedenlerle tazminat, cayma bedeli vb. adlarla yapılan cezai şart mahiyetindeki ödemeler herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV'nin konusuna girmemektedir."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 56 ncı maddesi kapsamında, Okulunuza kayıt yaptırdıktan sonra öğretim yılı başlamadan okuldan ayrılan öğrencilerden alınan yıllık ücretin %10'luk kısmına isabet eden tutar, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV'nin konusuna girmemekte olup, bu tutarlar için KDV hesaplanmayacaktır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları, Usul Ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

95462982-105[VUK.ÖZLG-2018-107]-57081

06.03.2023

Konu

:

Kiralanan araçlara ait trafik cezası, HGS bedellerinin aracı kiralayana yansıtılması durumu

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, şirketinizin araç kiralama faaliyeti ile iştigal ettiği, kiraya verilen araçlarla ilgili olarak kiralayan kimselere ait olan trafik ve HGS ücretlerinin şirketinize ait POS cihazından tahsil edildiği belirtilerek, POS cihazından tahsil edilen tutarlar ilgili dönem tutarları içinde yer aldığından bahse konu işlemler için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, düzenlenecek ise faturanın katma değer vergisi ve kurumlar vergisinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safî kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, aynı Kanunun "Kabul Edilmeyen İndirimler" başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, Kurumlar Vergisi Kanununa göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

- "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37 nci maddesinde; "Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.",

- "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde; "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, 193 sayılı Kanunun;

- "İndirilecek giderler" başlıklı 40 ıncı maddesinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler ile işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların safi kazancın tespit edilmesi sırasında gider olarak indirim konusu yapılabileceği,

- "Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler" başlıklı 41 inci maddesinde, her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.) gider olarak indirilmesinin kabul olunmayacağı

hükme bağlanmıştır.

Buna göre, şirketiniz adına tahakkuk edip ödenen trafik para cezalarının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, şirketinizce söz konusu cezaların kiracılara yansıtılması ve kiracılara yansıtılan bu tutarların şirketinizin kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması kaydıyla, bu ceza tutarları kurum kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.

Şirketiniz adına tahakkuk edip ödenen ve kiracılara yansıtılan trafik cezalarının söz konusu kiracılar tarafından gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı tabiidir.

Öte yandan, şirketiniz aktifine kayıtlı olan ve kiraya verdiğiniz araçların otoyol ve köprü geçişlerine ilişkin olarak tarafınızca ödenmiş olan HGS bedellerinin, araçları kiralayan müşterilerinizden tahsil edilmesi ve tahsil edilen tutarların da kurum kazancının tespitinde dikkate alınması kaydıyla, safi kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde; "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olankayıtların tevsiki mecburidir.",

- 229 uncu maddesinde; "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- (231/5) maddesinde; "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. (Ek cümle:29/4/2021-7318/1 md.) Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak,  bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinde; "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;       

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000  lirayı (2022 yılı için 2.000 TL'yi) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2022 yılı için 2.000 TL'den) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan, yansıtma; ticari faaliyet kapsamında bir işlemin yapılmaması, yapılan iş ve işlemlerde bir gelir elde etme veya kar ve zarar beklentisini taşıyacak herhangi bir unsurun bulunmaması, yasal uygulamalar nedeniyle muhatap olunan ya da diğer bir işletme adına ödeme veya tahsilat yapılması durumlarında, yapılan ödeme veya henüz ödeme yapılmamışsa tahakkuk eden bedellerin asıl muhatabına aktarılmasını ifade etmektedir. Bu bakımdan üretilen mal veya hizmetin maliyetine girmeyen, gelirin elde edilmesi ve ticari faaliyetinin devamı ile ilişkisi olmayan üçüncü kişiler adına yapılan giderlerin asıl muhatabına yansıtılmasında yansıtma faturası düzenlenmesi, düzenlenen faturaya "fatura muhteviyatı işlemin bir masraf aktarımı olduğu ve masrafların gerçek ilgilisine intikal ettirildiğine" ilişkin bir şerh düşülmesi ve ekine masraf aktarımına konu işleme ait fatura veya benzeri belgelerin bir örneğinin eklenmesi işlemin gerçek mahiyetinin tevsiki açısından önem arz etmektedir.

Buna göre, kiralamaya konu araçlara ilişkin olarak, aracın kiraya verildiği kimselere (kiracılara) ait HGS bedellerinin ve trafik cezalarının kiracılara yansıtılmasına ilişkin olarak, yukarıda yer verilen hükümler çerçevesinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca yansıtma amacıyla düzenlenen faturaya, "fatura muhteviyatı işlemin bir masraf aktarımı olduğu ve masrafların gerçek ilgilisine intikal ettirildiğine" ilişkin bir şerh düşülmesi ve ekine masraf aktarımına konu işleme ait tevsik edici belgenin bir örneğinin eklenmesi icap etmektedir.

III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (20/4) maddesinde, belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği hallerde tarife ve bilet bedelinin KDV dahil edilerek tespit olunacağı ve verginin müşteriye ayrıca intikal ettirilmeyeceği,

- (29/1-a) maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

- (29/3) maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanabileceği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, kiralamaya konu araçlara ait HGS bedellerinin kiracılara yansıtılması işleminde düzenlenecek faturada işlemin tabi olduğu oranda KDV hesaplanması gerekmektedir. Ancak, trafik cezaları bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden, bu tutarların aracı kiralayana aynen fatura edilmek suretiyle yansıtılması işleminde düzenlenecek faturada KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, müşterilere yansıtılacak HGS ödemelerine ilişkin KDV'nin, şirketiniz tarafından genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları, Usul Ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

95462982-105[VUK.ÖZLG-2018-107]-57081

06.03.2023

Konu

:

Kiralanan araçlara ait trafik cezası, HGS bedellerinin aracı kiralayana yansıtılması durumu

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, şirketinizin araç kiralama faaliyeti ile iştigal ettiği, kiraya verilen araçlarla ilgili olarak kiralayan kimselere ait olan trafik ve HGS ücretlerinin şirketinize ait POS cihazından tahsil edildiği belirtilerek, POS cihazından tahsil edilen tutarlar ilgili dönem tutarları içinde yer aldığından bahse konu işlemler için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, düzenlenecek ise faturanın katma değer vergisi ve kurumlar vergisinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safî kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, aynı Kanunun "Kabul Edilmeyen İndirimler" başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, Kurumlar Vergisi Kanununa göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

- "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37 nci maddesinde; "Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.",

- "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde; "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, 193 sayılı Kanunun;

- "İndirilecek giderler" başlıklı 40 ıncı maddesinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler ile işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların safi kazancın tespit edilmesi sırasında gider olarak indirim konusu yapılabileceği,

- "Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler" başlıklı 41 inci maddesinde, her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.) gider olarak indirilmesinin kabul olunmayacağı

hükme bağlanmıştır.

Buna göre, şirketiniz adına tahakkuk edip ödenen trafik para cezalarının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, şirketinizce söz konusu cezaların kiracılara yansıtılması ve kiracılara yansıtılan bu tutarların şirketinizin kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması kaydıyla, bu ceza tutarları kurum kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.

Şirketiniz adına tahakkuk edip ödenen ve kiracılara yansıtılan trafik cezalarının söz konusu kiracılar tarafından gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı tabiidir.

Öte yandan, şirketiniz aktifine kayıtlı olan ve kiraya verdiğiniz araçların otoyol ve köprü geçişlerine ilişkin olarak tarafınızca ödenmiş olan HGS bedellerinin, araçları kiralayan müşterilerinizden tahsil edilmesi ve tahsil edilen tutarların da kurum kazancının tespitinde dikkate alınması kaydıyla, safi kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde; "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olankayıtların tevsiki mecburidir.",

- 229 uncu maddesinde; "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- (231/5) maddesinde; "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. (Ek cümle:29/4/2021-7318/1 md.) Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak,  bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinde; "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;       

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000  lirayı (2022 yılı için 2.000 TL'yi) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2022 yılı için 2.000 TL'den) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan, yansıtma; ticari faaliyet kapsamında bir işlemin yapılmaması, yapılan iş ve işlemlerde bir gelir elde etme veya kar ve zarar beklentisini taşıyacak herhangi bir unsurun bulunmaması, yasal uygulamalar nedeniyle muhatap olunan ya da diğer bir işletme adına ödeme veya tahsilat yapılması durumlarında, yapılan ödeme veya henüz ödeme yapılmamışsa tahakkuk eden bedellerin asıl muhatabına aktarılmasını ifade etmektedir. Bu bakımdan üretilen mal veya hizmetin maliyetine girmeyen, gelirin elde edilmesi ve ticari faaliyetinin devamı ile ilişkisi olmayan üçüncü kişiler adına yapılan giderlerin asıl muhatabına yansıtılmasında yansıtma faturası düzenlenmesi, düzenlenen faturaya "fatura muhteviyatı işlemin bir masraf aktarımı olduğu ve masrafların gerçek ilgilisine intikal ettirildiğine" ilişkin bir şerh düşülmesi ve ekine masraf aktarımına konu işleme ait fatura veya benzeri belgelerin bir örneğinin eklenmesi işlemin gerçek mahiyetinin tevsiki açısından önem arz etmektedir.

Buna göre, kiralamaya konu araçlara ilişkin olarak, aracın kiraya verildiği kimselere (kiracılara) ait HGS bedellerinin ve trafik cezalarının kiracılara yansıtılmasına ilişkin olarak, yukarıda yer verilen hükümler çerçevesinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca yansıtma amacıyla düzenlenen faturaya, "fatura muhteviyatı işlemin bir masraf aktarımı olduğu ve masrafların gerçek ilgilisine intikal ettirildiğine" ilişkin bir şerh düşülmesi ve ekine masraf aktarımına konu işleme ait tevsik edici belgenin bir örneğinin eklenmesi icap etmektedir.

III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (20/4) maddesinde, belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği hallerde tarife ve bilet bedelinin KDV dahil edilerek tespit olunacağı ve verginin müşteriye ayrıca intikal ettirilmeyeceği,

- (29/1-a) maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

- (29/3) maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanabileceği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, kiralamaya konu araçlara ait HGS bedellerinin kiracılara yansıtılması işleminde düzenlenecek faturada işlemin tabi olduğu oranda KDV hesaplanması gerekmektedir. Ancak, trafik cezaları bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden, bu tutarların aracı kiralayana aynen fatura edilmek suretiyle yansıtılması işleminde düzenlenecek faturada KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, müşterilere yansıtılacak HGS ödemelerine ilişkin KDV'nin, şirketiniz tarafından genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları, Usul Ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

95462982-105[VUK.ÖZLG-2018-107]-57081

06.03.2023

Konu

:

Kiralanan araçlara ait trafik cezası, HGS bedellerinin aracı kiralayana yansıtılması durumu

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, şirketinizin araç kiralama faaliyeti ile iştigal ettiği, kiraya verilen araçlarla ilgili olarak kiralayan kimselere ait olan trafik ve HGS ücretlerinin şirketinize ait POS cihazından tahsil edildiği belirtilerek, POS cihazından tahsil edilen tutarlar ilgili dönem tutarları içinde yer aldığından bahse konu işlemler için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, düzenlenecek ise faturanın katma değer vergisi ve kurumlar vergisinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safî kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, aynı Kanunun "Kabul Edilmeyen İndirimler" başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, Kurumlar Vergisi Kanununa göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

- "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37 nci maddesinde; "Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.",

- "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde; "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, 193 sayılı Kanunun;

- "İndirilecek giderler" başlıklı 40 ıncı maddesinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler ile işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların safi kazancın tespit edilmesi sırasında gider olarak indirim konusu yapılabileceği,

- "Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler" başlıklı 41 inci maddesinde, her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.) gider olarak indirilmesinin kabul olunmayacağı

hükme bağlanmıştır.

Buna göre, şirketiniz adına tahakkuk edip ödenen trafik para cezalarının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, şirketinizce söz konusu cezaların kiracılara yansıtılması ve kiracılara yansıtılan bu tutarların şirketinizin kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması kaydıyla, bu ceza tutarları kurum kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.

Şirketiniz adına tahakkuk edip ödenen ve kiracılara yansıtılan trafik cezalarının söz konusu kiracılar tarafından gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı tabiidir.

Öte yandan, şirketiniz aktifine kayıtlı olan ve kiraya verdiğiniz araçların otoyol ve köprü geçişlerine ilişkin olarak tarafınızca ödenmiş olan HGS bedellerinin, araçları kiralayan müşterilerinizden tahsil edilmesi ve tahsil edilen tutarların da kurum kazancının tespitinde dikkate alınması kaydıyla, safi kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde; "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olankayıtların tevsiki mecburidir.",

- 229 uncu maddesinde; "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- (231/5) maddesinde; "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. (Ek cümle:29/4/2021-7318/1 md.) Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak,  bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinde; "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;       

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000  lirayı (2022 yılı için 2.000 TL'yi) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2022 yılı için 2.000 TL'den) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan, yansıtma; ticari faaliyet kapsamında bir işlemin yapılmaması, yapılan iş ve işlemlerde bir gelir elde etme veya kar ve zarar beklentisini taşıyacak herhangi bir unsurun bulunmaması, yasal uygulamalar nedeniyle muhatap olunan ya da diğer bir işletme adına ödeme veya tahsilat yapılması durumlarında, yapılan ödeme veya henüz ödeme yapılmamışsa tahakkuk eden bedellerin asıl muhatabına aktarılmasını ifade etmektedir. Bu bakımdan üretilen mal veya hizmetin maliyetine girmeyen, gelirin elde edilmesi ve ticari faaliyetinin devamı ile ilişkisi olmayan üçüncü kişiler adına yapılan giderlerin asıl muhatabına yansıtılmasında yansıtma faturası düzenlenmesi, düzenlenen faturaya "fatura muhteviyatı işlemin bir masraf aktarımı olduğu ve masrafların gerçek ilgilisine intikal ettirildiğine" ilişkin bir şerh düşülmesi ve ekine masraf aktarımına konu işleme ait fatura veya benzeri belgelerin bir örneğinin eklenmesi işlemin gerçek mahiyetinin tevsiki açısından önem arz etmektedir.

Buna göre, kiralamaya konu araçlara ilişkin olarak, aracın kiraya verildiği kimselere (kiracılara) ait HGS bedellerinin ve trafik cezalarının kiracılara yansıtılmasına ilişkin olarak, yukarıda yer verilen hükümler çerçevesinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca yansıtma amacıyla düzenlenen faturaya, "fatura muhteviyatı işlemin bir masraf aktarımı olduğu ve masrafların gerçek ilgilisine intikal ettirildiğine" ilişkin bir şerh düşülmesi ve ekine masraf aktarımına konu işleme ait tevsik edici belgenin bir örneğinin eklenmesi icap etmektedir.

III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (20/4) maddesinde, belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği hallerde tarife ve bilet bedelinin KDV dahil edilerek tespit olunacağı ve verginin müşteriye ayrıca intikal ettirilmeyeceği,

- (29/1-a) maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

- (29/3) maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanabileceği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, kiralamaya konu araçlara ait HGS bedellerinin kiracılara yansıtılması işleminde düzenlenecek faturada işlemin tabi olduğu oranda KDV hesaplanması gerekmektedir. Ancak, trafik cezaları bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden, bu tutarların aracı kiralayana aynen fatura edilmek suretiyle yansıtılması işleminde düzenlenecek faturada KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, müşterilere yansıtılacak HGS ödemelerine ilişkin KDV'nin, şirketiniz tarafından genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

Sayı     :39044742-130[Özelge]-726363                                                                                                                                                         27.06.2022

Konu :KDV Kanununun 13/b maddesi kapsamında istisna uygulaması

İlgi             : ../../…. tarih ve …… evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinizin limanlarda römorkör ve kılavuzluk hizmeti ile iştigal ettiği ve faaliyet yürüttüğünüz limandaki yetkili iki römorkör firmasından biri olduğu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğünün ../../…. tarih ve …. sayılı Genelgesinin 8'inci maddesi kapsamında, idare tarafından limanda hizmet geliri eşitliği gözetilerek Şirketinize ve diğer firmaya hizmet ataması yapıldığı belirtilerek; aynı gemiye Şirketiniz ve limandaki yetkili diğer römorkör firması tarafından hizmet verilmesi ve hizmet bedeli için müşteriye tek bir fatura düzenlenebilmesi durumunda, müşteriye fatura düzenleyen firmaya, diğer firma tarafından gerçekleştirilen hizmet bedelinin yansıtılması için düzenlenecek fatura ile hizmet gelirlerinin eşit olarak paylaşılamadığı aylarda hasılat eşitliğinin sağlanması için düşük hasılat elde eden firmanın diğer firmaya düzenleyeceği faturanın 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun (13/b) maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

 VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

-    3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

...",

 

-    227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

-    229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

-    230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

  1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

  1. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi vehesap numarası;

 

  1. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

  1. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

  1. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası; ...",

 

-    231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

 

-    232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

  1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

 

  1. Serbest meslek erbabına;

 

  1. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

 

  1. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

  1. Vergiden muaf esnafa;

 

sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve

almak mecburiyetindedirler.

 

..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bu bağlamda, tahakkuka ilişkin bir belge olan faturanın, aksine bir düzenleme olmadığı sürece azami malın teslimi veya hizmetin ifasını müteakip yedi gün içinde müşteri adına düzenlenmesi gerekmektedir.

 

Buna göre, ilgili mevzuat dahilinde tarafınıza hizmet izni verilen limanda vermiş olduğunuz römorkör ve kılavuzluk hizmetleri için, genel hükümler çerçevesinde müşteriniz adına fatura düzenlemeniz gerekmekte olup, aranızda alt yüklenici (taşeronluk) ilişkisi bulunmayan, aynı limanda hizmet izni verilmiş diğer şirket tarafından verilen hizmetler için Şirketinizce fatura düzenlenmesi kanunen mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, aynı müşteriye her iki şirket tarafından verilen römorkör ve kılavuzluk hizmetlerine ilişkin olarak, verdikleri hizmet ve bedelleri dikkate alınarak, her iki şirket tarafından müşteri adına ayrı ayrı fatura düzenlenmesi icap etmektedir.

 

Bunun yanı sıra, hizmet izni verilen limanda hizmet geliri eşitliğini teminen, elde edilen hasılatın eşit olarak paylaşılabilmesi için, fazla hasılat elde eden şirket tarafından ilgili ayda elde edilen hasılatın bir kısmının, düşük hasılat elde eden şirkete aktarılmasında, düşük hasılat elde eden şirketin, kendisine aktarılan hasılat için diğer yetkili (hasılatı aktaran) şirket adına fatura düzenlemesi mümkün bulunmaktadır.

 

KDV KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-          1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetiçerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

-          13/b maddesinde, deniz ve hava taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Liman ve Hava Meydanlarında Yapılan Hizmetlere

İlişkin İstisna" başlıklı (II/B-2.) bölümünde yer alan;

 

-          "Kapsam" başlıklı (II/B-2.1.) ayrımında,

 

"Bu hükme göre istisnanın uygulanması için hizmetin;

 

-          Liman ve hava meydanlarında,

 

-          Deniz ve hava taşıma araçları için,

 

yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla liman ve hava meydanlarında yapılmayan hizmetler deniz ve hava taşıma araçları için yapılsa bile istisnaya tabi olmazken; liman ve hava meydanlarında yapılmakla birlikte deniz ve hava taşıma araçları için yapılmayan hizmetlere de istisna uygulanması mümkün değildir.

 

İstisna kapsamına, liman ve hava meydanlarında yük ve yolcuya verilen tahmil, tahliye ve benzeri hizmetler de dâhil olmak üzere, deniz ve hava taşıma araçları için yapılan seyrüsefere ilişkin her türlü hizmet girmektedir. Bu kapsamda deniz ve hava taşıma aracına verilen temizlik, güvenlik gibi hizmetler istisna kapsamında değerlendirilir. İstisna kapsamındaki hizmetin nev'inin yanı sıra, hangi deniz veya hava taşıma aracı için verildiğinin faturada gösterilmesi şarttır.

 

İstisna kapsamındaki liman ve hava meydanlarının sınırları, alanları İdare tarafından belirlenmiş ve liman veya hava meydanı olarak tanımlanmış yerler olması gerekmektedir.

 

Bu kapsamda liman, sınırları İdare tarafından belirlenen, gemilerin güvence içinde yük ve yolcu alıp verebilecekleri veya yatabilecekleri, barınabilecekleri, rıhtım, iskele, şamandıra demir yerleri ve yaklaşma alanları ile kapalı ve açık depolama alanlarını, atık alım tesislerini, idari ve hizmet amacıyla kullanılan bina ve yapıları veya bunların bazı kısımları ve bu bölümlerin hepsine girişin kontrollü olduğu yerleri, diğer tüm yapıları, kullanımlı veya boş sahaları içine alan bölümleri içeren doğal ya da yapay deniz yerlerini ifade etmektedir.",

 

- "İstisna Uygulaması" başlıklı (II/B-2.2.) ayrımında,

 

"Liman ve hava meydanlarında verilen hizmetlere ilişkin söz konusu istisna, tek aşamalıdır. Bu nedenle araç ve yük sahibi firmalara veya acentelerine doğrudan ilk safhadaki asıl yüklenici tarafından verilen ve fatura edilen hizmetler istisna kapsamında değerlendirilir. Bu mükelleflerin istisna kapsamındaki hizmetlerle ilgili mal ve hizmet alımları ise genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabidir. Dolayısıyla, alt yükleniciler (taşeronlar) tarafından verilen ve asıl yükleniciye (ilk safhaya) fatura edilen hizmetler istisna kapsamında değerlendirilmez."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Öte yandan, 60 No.lu KDV Sirkülerinin "Deniz ve Hava Taşıma Araçları İçin Liman ve Hava Meydanlarında Yapılan Hizmetler" başlıklı (3.2.2.) bölümünde, "İstisna kapsamına liman ve hava meydanlarında deniz ve hava taşıma araçlarına verilen hizmetler girmektedir. Bu kapsamda, hava ve deniz taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında verilen pilotaj, römorkaj, palamar, uçak ve gemilerin parkı gibi hizmetler KDV'den istisna olacaktır..." açıklamaları yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğünün 11/4/2019 tarih ve 29166 sayılı Genelgesinin 8'inci maddesinde, "İlgi (d) Yönetmeliğin 'Hizmet izni verilmesine ilişkin temel usul ve esaslar' başlıklı 6 ıncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, A hizmet sahaları için en fazla 3, B hizmet sahaları için en fazla 2 römorkörcülük kuruluşuna hizmet izni verilebileceği belirtilmiştir. Bir hizmet sahasında birden fazla römorkörcülük kuruluşuna hizmet izni verilmesi durumunda seyir emniyeti ile can, mal, deniz ve çevre güvenliği gözetilerek hizmetlerin tereddüt ve kargaşaya mahal vermeyecek bir düzen içerisinde, adil ve kesintisiz bir şekilde yürütülmesi, görevli teşkilatlar arasında oluşabilecek muhtemel haksız rekabet ve haksız kazançların önüne geçilmesi amacıyla; römorkörcülük hizmetleri, Liman Yönetim Bilgi Sistemi (LYBS) içerisine eklenen bir yazılım ile Bakanlığımız kontrolünde ve ilgili liman başkanlıkları gözetiminde sürdürülecektir. Bu sistem, gemilerin tip, tonaj verileri alınmak suretiyle ve mevcut hizmet tarifesi kapsamında, görevli teşkilatların hizmet geliri eşitliği gözetilecek şekilde hizmet ataması yapacaktır. Bu nedenle birden fazla römorkörcülük kuruluşunun yetkilendirildiği sahalarda, ilgili kuruluşlar hizmet bedellerine ilişkin bilgileri en geç 48 saat içerisinde sisteme girmek zorundadır. Olağanüstü ve istisnai durumlarda uygulamanın ve yönetimin ne şekilde olacağına Bakanlığımız kontrolünde ilgili liman başkanlıklarınca karar verilir." açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, söz konusu Genelge kapsamında hizmet izni verilen Şirketiniz ve aranızda alt yüklenici (taşeronluk) ilişkisi bulunmayan limandaki yetkili diğer römorkör firması tarafından gemilere verilen römorkör hizmeti, 3065 sayılı KDV Kanununun (13/b) maddesi kapsamında istisna olup, bu hizmetlere ilişkin müşteri adına düzenlenecek faturalarda KDV hesaplanmayacaktır.

 

Öte yandan, hizmet geliri eşitliğinin sağlanması amacıyla fazla hasılat elde eden şirket tarafından ilgili ayda elde edilen hasılatın bir kısmının, düşük hasılat elde eden şirkete aktarılması işlemi herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV'nin konusuna girmemektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

Sayı     :39044742-130[Özelge]-726363                                                                                                                                                         27.06.2022

Konu :KDV Kanununun 13/b maddesi kapsamında istisna uygulaması

İlgi             : ../../…. tarih ve …… evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinizin limanlarda römorkör ve kılavuzluk hizmeti ile iştigal ettiği ve faaliyet yürüttüğünüz limandaki yetkili iki römorkör firmasından biri olduğu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğünün ../../…. tarih ve …. sayılı Genelgesinin 8'inci maddesi kapsamında, idare tarafından limanda hizmet geliri eşitliği gözetilerek Şirketinize ve diğer firmaya hizmet ataması yapıldığı belirtilerek; aynı gemiye Şirketiniz ve limandaki yetkili diğer römorkör firması tarafından hizmet verilmesi ve hizmet bedeli için müşteriye tek bir fatura düzenlenebilmesi durumunda, müşteriye fatura düzenleyen firmaya, diğer firma tarafından gerçekleştirilen hizmet bedelinin yansıtılması için düzenlenecek fatura ile hizmet gelirlerinin eşit olarak paylaşılamadığı aylarda hasılat eşitliğinin sağlanması için düşük hasılat elde eden firmanın diğer firmaya düzenleyeceği faturanın 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun (13/b) maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

 VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

-    3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

...",

 

-    227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

-    229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

-    230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

  1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

  1. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi vehesap numarası;

 

  1. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

  1. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

  1. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası; ...",

 

-    231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

 

-    232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

  1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

 

  1. Serbest meslek erbabına;

 

  1. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

 

  1. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

  1. Vergiden muaf esnafa;

 

sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve

almak mecburiyetindedirler.

 

..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bu bağlamda, tahakkuka ilişkin bir belge olan faturanın, aksine bir düzenleme olmadığı sürece azami malın teslimi veya hizmetin ifasını müteakip yedi gün içinde müşteri adına düzenlenmesi gerekmektedir.

 

Buna göre, ilgili mevzuat dahilinde tarafınıza hizmet izni verilen limanda vermiş olduğunuz römorkör ve kılavuzluk hizmetleri için, genel hükümler çerçevesinde müşteriniz adına fatura düzenlemeniz gerekmekte olup, aranızda alt yüklenici (taşeronluk) ilişkisi bulunmayan, aynı limanda hizmet izni verilmiş diğer şirket tarafından verilen hizmetler için Şirketinizce fatura düzenlenmesi kanunen mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, aynı müşteriye her iki şirket tarafından verilen römorkör ve kılavuzluk hizmetlerine ilişkin olarak, verdikleri hizmet ve bedelleri dikkate alınarak, her iki şirket tarafından müşteri adına ayrı ayrı fatura düzenlenmesi icap etmektedir.

 

Bunun yanı sıra, hizmet izni verilen limanda hizmet geliri eşitliğini teminen, elde edilen hasılatın eşit olarak paylaşılabilmesi için, fazla hasılat elde eden şirket tarafından ilgili ayda elde edilen hasılatın bir kısmının, düşük hasılat elde eden şirkete aktarılmasında, düşük hasılat elde eden şirketin, kendisine aktarılan hasılat için diğer yetkili (hasılatı aktaran) şirket adına fatura düzenlemesi mümkün bulunmaktadır.

 

KDV KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-          1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetiçerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

-          13/b maddesinde, deniz ve hava taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Liman ve Hava Meydanlarında Yapılan Hizmetlere

İlişkin İstisna" başlıklı (II/B-2.) bölümünde yer alan;

 

-          "Kapsam" başlıklı (II/B-2.1.) ayrımında,

 

"Bu hükme göre istisnanın uygulanması için hizmetin;

 

-          Liman ve hava meydanlarında,

 

-          Deniz ve hava taşıma araçları için,

 

yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla liman ve hava meydanlarında yapılmayan hizmetler deniz ve hava taşıma araçları için yapılsa bile istisnaya tabi olmazken; liman ve hava meydanlarında yapılmakla birlikte deniz ve hava taşıma araçları için yapılmayan hizmetlere de istisna uygulanması mümkün değildir.

 

İstisna kapsamına, liman ve hava meydanlarında yük ve yolcuya verilen tahmil, tahliye ve benzeri hizmetler de dâhil olmak üzere, deniz ve hava taşıma araçları için yapılan seyrüsefere ilişkin her türlü hizmet girmektedir. Bu kapsamda deniz ve hava taşıma aracına verilen temizlik, güvenlik gibi hizmetler istisna kapsamında değerlendirilir. İstisna kapsamındaki hizmetin nev'inin yanı sıra, hangi deniz veya hava taşıma aracı için verildiğinin faturada gösterilmesi şarttır.

 

İstisna kapsamındaki liman ve hava meydanlarının sınırları, alanları İdare tarafından belirlenmiş ve liman veya hava meydanı olarak tanımlanmış yerler olması gerekmektedir.

 

Bu kapsamda liman, sınırları İdare tarafından belirlenen, gemilerin güvence içinde yük ve yolcu alıp verebilecekleri veya yatabilecekleri, barınabilecekleri, rıhtım, iskele, şamandıra demir yerleri ve yaklaşma alanları ile kapalı ve açık depolama alanlarını, atık alım tesislerini, idari ve hizmet amacıyla kullanılan bina ve yapıları veya bunların bazı kısımları ve bu bölümlerin hepsine girişin kontrollü olduğu yerleri, diğer tüm yapıları, kullanımlı veya boş sahaları içine alan bölümleri içeren doğal ya da yapay deniz yerlerini ifade etmektedir.",

 

- "İstisna Uygulaması" başlıklı (II/B-2.2.) ayrımında,

 

"Liman ve hava meydanlarında verilen hizmetlere ilişkin söz konusu istisna, tek aşamalıdır. Bu nedenle araç ve yük sahibi firmalara veya acentelerine doğrudan ilk safhadaki asıl yüklenici tarafından verilen ve fatura edilen hizmetler istisna kapsamında değerlendirilir. Bu mükelleflerin istisna kapsamındaki hizmetlerle ilgili mal ve hizmet alımları ise genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabidir. Dolayısıyla, alt yükleniciler (taşeronlar) tarafından verilen ve asıl yükleniciye (ilk safhaya) fatura edilen hizmetler istisna kapsamında değerlendirilmez."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Öte yandan, 60 No.lu KDV Sirkülerinin "Deniz ve Hava Taşıma Araçları İçin Liman ve Hava Meydanlarında Yapılan Hizmetler" başlıklı (3.2.2.) bölümünde, "İstisna kapsamına liman ve hava meydanlarında deniz ve hava taşıma araçlarına verilen hizmetler girmektedir. Bu kapsamda, hava ve deniz taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında verilen pilotaj, römorkaj, palamar, uçak ve gemilerin parkı gibi hizmetler KDV'den istisna olacaktır..." açıklamaları yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğünün 11/4/2019 tarih ve 29166 sayılı Genelgesinin 8'inci maddesinde, "İlgi (d) Yönetmeliğin 'Hizmet izni verilmesine ilişkin temel usul ve esaslar' başlıklı 6 ıncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, A hizmet sahaları için en fazla 3, B hizmet sahaları için en fazla 2 römorkörcülük kuruluşuna hizmet izni verilebileceği belirtilmiştir. Bir hizmet sahasında birden fazla römorkörcülük kuruluşuna hizmet izni verilmesi durumunda seyir emniyeti ile can, mal, deniz ve çevre güvenliği gözetilerek hizmetlerin tereddüt ve kargaşaya mahal vermeyecek bir düzen içerisinde, adil ve kesintisiz bir şekilde yürütülmesi, görevli teşkilatlar arasında oluşabilecek muhtemel haksız rekabet ve haksız kazançların önüne geçilmesi amacıyla; römorkörcülük hizmetleri, Liman Yönetim Bilgi Sistemi (LYBS) içerisine eklenen bir yazılım ile Bakanlığımız kontrolünde ve ilgili liman başkanlıkları gözetiminde sürdürülecektir. Bu sistem, gemilerin tip, tonaj verileri alınmak suretiyle ve mevcut hizmet tarifesi kapsamında, görevli teşkilatların hizmet geliri eşitliği gözetilecek şekilde hizmet ataması yapacaktır. Bu nedenle birden fazla römorkörcülük kuruluşunun yetkilendirildiği sahalarda, ilgili kuruluşlar hizmet bedellerine ilişkin bilgileri en geç 48 saat içerisinde sisteme girmek zorundadır. Olağanüstü ve istisnai durumlarda uygulamanın ve yönetimin ne şekilde olacağına Bakanlığımız kontrolünde ilgili liman başkanlıklarınca karar verilir." açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, söz konusu Genelge kapsamında hizmet izni verilen Şirketiniz ve aranızda alt yüklenici (taşeronluk) ilişkisi bulunmayan limandaki yetkili diğer römorkör firması tarafından gemilere verilen römorkör hizmeti, 3065 sayılı KDV Kanununun (13/b) maddesi kapsamında istisna olup, bu hizmetlere ilişkin müşteri adına düzenlenecek faturalarda KDV hesaplanmayacaktır.

 

Öte yandan, hizmet geliri eşitliğinin sağlanması amacıyla fazla hasılat elde eden şirket tarafından ilgili ayda elde edilen hasılatın bir kısmının, düşük hasılat elde eden şirkete aktarılması işlemi herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV'nin konusuna girmemektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

Sayı     :39044742-130[Özelge]-726363                                                                                                                                                         27.06.2022

Konu :KDV Kanununun 13/b maddesi kapsamında istisna uygulaması

İlgi             : ../../…. tarih ve …… evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinizin limanlarda römorkör ve kılavuzluk hizmeti ile iştigal ettiği ve faaliyet yürüttüğünüz limandaki yetkili iki römorkör firmasından biri olduğu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğünün ../../…. tarih ve …. sayılı Genelgesinin 8'inci maddesi kapsamında, idare tarafından limanda hizmet geliri eşitliği gözetilerek Şirketinize ve diğer firmaya hizmet ataması yapıldığı belirtilerek; aynı gemiye Şirketiniz ve limandaki yetkili diğer römorkör firması tarafından hizmet verilmesi ve hizmet bedeli için müşteriye tek bir fatura düzenlenebilmesi durumunda, müşteriye fatura düzenleyen firmaya, diğer firma tarafından gerçekleştirilen hizmet bedelinin yansıtılması için düzenlenecek fatura ile hizmet gelirlerinin eşit olarak paylaşılamadığı aylarda hasılat eşitliğinin sağlanması için düşük hasılat elde eden firmanın diğer firmaya düzenleyeceği faturanın 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun (13/b) maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

 VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

-    3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

...",

 

-    227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

-    229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

-    230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

  1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

  1. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi vehesap numarası;

 

  1. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

  1. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

  1. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası; ...",

 

-    231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

 

-    232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

  1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

 

  1. Serbest meslek erbabına;

 

  1. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

 

  1. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

  1. Vergiden muaf esnafa;

 

sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve

almak mecburiyetindedirler.

 

..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bu bağlamda, tahakkuka ilişkin bir belge olan faturanın, aksine bir düzenleme olmadığı sürece azami malın teslimi veya hizmetin ifasını müteakip yedi gün içinde müşteri adına düzenlenmesi gerekmektedir.

 

Buna göre, ilgili mevzuat dahilinde tarafınıza hizmet izni verilen limanda vermiş olduğunuz römorkör ve kılavuzluk hizmetleri için, genel hükümler çerçevesinde müşteriniz adına fatura düzenlemeniz gerekmekte olup, aranızda alt yüklenici (taşeronluk) ilişkisi bulunmayan, aynı limanda hizmet izni verilmiş diğer şirket tarafından verilen hizmetler için Şirketinizce fatura düzenlenmesi kanunen mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, aynı müşteriye her iki şirket tarafından verilen römorkör ve kılavuzluk hizmetlerine ilişkin olarak, verdikleri hizmet ve bedelleri dikkate alınarak, her iki şirket tarafından müşteri adına ayrı ayrı fatura düzenlenmesi icap etmektedir.

 

Bunun yanı sıra, hizmet izni verilen limanda hizmet geliri eşitliğini teminen, elde edilen hasılatın eşit olarak paylaşılabilmesi için, fazla hasılat elde eden şirket tarafından ilgili ayda elde edilen hasılatın bir kısmının, düşük hasılat elde eden şirkete aktarılmasında, düşük hasılat elde eden şirketin, kendisine aktarılan hasılat için diğer yetkili (hasılatı aktaran) şirket adına fatura düzenlemesi mümkün bulunmaktadır.

 

KDV KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-          1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetiçerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

-          13/b maddesinde, deniz ve hava taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Liman ve Hava Meydanlarında Yapılan Hizmetlere

İlişkin İstisna" başlıklı (II/B-2.) bölümünde yer alan;

 

-          "Kapsam" başlıklı (II/B-2.1.) ayrımında,

 

"Bu hükme göre istisnanın uygulanması için hizmetin;

 

-          Liman ve hava meydanlarında,

 

-          Deniz ve hava taşıma araçları için,

 

yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla liman ve hava meydanlarında yapılmayan hizmetler deniz ve hava taşıma araçları için yapılsa bile istisnaya tabi olmazken; liman ve hava meydanlarında yapılmakla birlikte deniz ve hava taşıma araçları için yapılmayan hizmetlere de istisna uygulanması mümkün değildir.

 

İstisna kapsamına, liman ve hava meydanlarında yük ve yolcuya verilen tahmil, tahliye ve benzeri hizmetler de dâhil olmak üzere, deniz ve hava taşıma araçları için yapılan seyrüsefere ilişkin her türlü hizmet girmektedir. Bu kapsamda deniz ve hava taşıma aracına verilen temizlik, güvenlik gibi hizmetler istisna kapsamında değerlendirilir. İstisna kapsamındaki hizmetin nev'inin yanı sıra, hangi deniz veya hava taşıma aracı için verildiğinin faturada gösterilmesi şarttır.

 

İstisna kapsamındaki liman ve hava meydanlarının sınırları, alanları İdare tarafından belirlenmiş ve liman veya hava meydanı olarak tanımlanmış yerler olması gerekmektedir.

 

Bu kapsamda liman, sınırları İdare tarafından belirlenen, gemilerin güvence içinde yük ve yolcu alıp verebilecekleri veya yatabilecekleri, barınabilecekleri, rıhtım, iskele, şamandıra demir yerleri ve yaklaşma alanları ile kapalı ve açık depolama alanlarını, atık alım tesislerini, idari ve hizmet amacıyla kullanılan bina ve yapıları veya bunların bazı kısımları ve bu bölümlerin hepsine girişin kontrollü olduğu yerleri, diğer tüm yapıları, kullanımlı veya boş sahaları içine alan bölümleri içeren doğal ya da yapay deniz yerlerini ifade etmektedir.",

 

- "İstisna Uygulaması" başlıklı (II/B-2.2.) ayrımında,

 

"Liman ve hava meydanlarında verilen hizmetlere ilişkin söz konusu istisna, tek aşamalıdır. Bu nedenle araç ve yük sahibi firmalara veya acentelerine doğrudan ilk safhadaki asıl yüklenici tarafından verilen ve fatura edilen hizmetler istisna kapsamında değerlendirilir. Bu mükelleflerin istisna kapsamındaki hizmetlerle ilgili mal ve hizmet alımları ise genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabidir. Dolayısıyla, alt yükleniciler (taşeronlar) tarafından verilen ve asıl yükleniciye (ilk safhaya) fatura edilen hizmetler istisna kapsamında değerlendirilmez."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Öte yandan, 60 No.lu KDV Sirkülerinin "Deniz ve Hava Taşıma Araçları İçin Liman ve Hava Meydanlarında Yapılan Hizmetler" başlıklı (3.2.2.) bölümünde, "İstisna kapsamına liman ve hava meydanlarında deniz ve hava taşıma araçlarına verilen hizmetler girmektedir. Bu kapsamda, hava ve deniz taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında verilen pilotaj, römorkaj, palamar, uçak ve gemilerin parkı gibi hizmetler KDV'den istisna olacaktır..." açıklamaları yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğünün 11/4/2019 tarih ve 29166 sayılı Genelgesinin 8'inci maddesinde, "İlgi (d) Yönetmeliğin 'Hizmet izni verilmesine ilişkin temel usul ve esaslar' başlıklı 6 ıncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, A hizmet sahaları için en fazla 3, B hizmet sahaları için en fazla 2 römorkörcülük kuruluşuna hizmet izni verilebileceği belirtilmiştir. Bir hizmet sahasında birden fazla römorkörcülük kuruluşuna hizmet izni verilmesi durumunda seyir emniyeti ile can, mal, deniz ve çevre güvenliği gözetilerek hizmetlerin tereddüt ve kargaşaya mahal vermeyecek bir düzen içerisinde, adil ve kesintisiz bir şekilde yürütülmesi, görevli teşkilatlar arasında oluşabilecek muhtemel haksız rekabet ve haksız kazançların önüne geçilmesi amacıyla; römorkörcülük hizmetleri, Liman Yönetim Bilgi Sistemi (LYBS) içerisine eklenen bir yazılım ile Bakanlığımız kontrolünde ve ilgili liman başkanlıkları gözetiminde sürdürülecektir. Bu sistem, gemilerin tip, tonaj verileri alınmak suretiyle ve mevcut hizmet tarifesi kapsamında, görevli teşkilatların hizmet geliri eşitliği gözetilecek şekilde hizmet ataması yapacaktır. Bu nedenle birden fazla römorkörcülük kuruluşunun yetkilendirildiği sahalarda, ilgili kuruluşlar hizmet bedellerine ilişkin bilgileri en geç 48 saat içerisinde sisteme girmek zorundadır. Olağanüstü ve istisnai durumlarda uygulamanın ve yönetimin ne şekilde olacağına Bakanlığımız kontrolünde ilgili liman başkanlıklarınca karar verilir." açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, söz konusu Genelge kapsamında hizmet izni verilen Şirketiniz ve aranızda alt yüklenici (taşeronluk) ilişkisi bulunmayan limandaki yetkili diğer römorkör firması tarafından gemilere verilen römorkör hizmeti, 3065 sayılı KDV Kanununun (13/b) maddesi kapsamında istisna olup, bu hizmetlere ilişkin müşteri adına düzenlenecek faturalarda KDV hesaplanmayacaktır.

 

Öte yandan, hizmet geliri eşitliğinin sağlanması amacıyla fazla hasılat elde eden şirket tarafından ilgili ayda elde edilen hasılatın bir kısmının, düşük hasılat elde eden şirkete aktarılması işlemi herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV'nin konusuna girmemektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Adana Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

31977385-105[MÜK.242-2019/11]-E.63503

11.05.2020

Konu

:

Defter-Beyan Sistemine tabi mükellefin ölümü halinde, mirasçının dönem sonuna kadar ölen kişi adına tanımlanmış bu Sistemi kullanıp kullanamayacağı

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olan babanızın …2019 tarihinde vefat ettiği, işe devam ettiğiniz için vefatını takip eden 1 ay içerisinde kendi adınıza mükellefiyet kaydı yaptırdığınız, ancak kendi adınıza Defter-Beyan Sistemine kayıt yaptırmadığınız, babanız adına 2019 yılı için tanımlanmış Defter-Beyan Sistemi hesabını dönem sonuna kadar kullanmak istediğiniz ve Defter-Beyan Sisteminde babanıza ait dönem bilgisinin açılış …2019, kapanış …2019 olarak göründüğü belirtilerek, kendi adınıza bastırdığınız faturaları ve yapmış olduğunuz işletme giderlerini babanıza ait Defter-Beyan Sistemi hesabına kaydedip beyannamelerinizi bu sistem üzerinden oluşturup oluşturamayacağınız konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

17/12/2017 tarih ve 30273 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 486 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile serbest meslek erbabı, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, bu mükelleflerden defter tutmak zorunda olanların defterlerinin bu kayıtlardan hareketle elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, vergi beyannamesi, bildirim ve dilekçelerin elektronik ortamda verilebilmesi ile elektronik ortamda belge düzenlenebilmesi amacıyla geliştirilen Defter-Beyan Sistemine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Söz konusu Tebliğin "Başvuru" başlıklı 5'inci maddesinde; "(3) Defter-Beyan Sisteminin uygulanmaya başlanmasından sonra mükellefiyet tesis ettiren ve söz konusu Sistemi kullanmak zorunda olan mükellefler, kendileri veya yukarıda belirtildiği şekilde aracılık ve sorumluluk yetkisi verdiği kişiler aracılığıyla işe başlama bildiriminin verildiği günü izleyen yedinci iş günü mesai saati sonuna kadar gelir vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairesine başvuru yapacaklardır. Söz konusu başvuru işe başlama bildiriminin verildiği günü izleyen yedinci iş gününün sonuna (saat 23.59'a) kadar www.defterbeyan.gov.tr adresi üzerinden de yapılabilecektir." ifadelerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, anılan Genel Tebliğin "Sistemden çıkış" başlıklı 14'üncü maddesinde; "(1) Defter-Beyan Sistemini kullanan mükelleflerin ölümü veya gaipliği, mükellefiyetinin sonlandırılması/terkin edilmesi hallerinde, ölüm/gaiplik kararı tarihi ile sonlandırma/terkin tarihinden itibaren, o tarihe kadar yapılması gereken işlemler ve onların gerektirdiği yükümlülükler haricinde, Defter-Beyan Sistemi kayıt yapma, defter tutma ve beyanname gönderme özellikleri bakımından kullanılamayacaktır. Bununla birlikte geçmiş dönemlere ilişkin bilgilerin görüntülenmesi amacıyla Sistem kullanılabilecektir." açıklamaları yer almaktadır.

Bu bağlamda, murisin ölüm tarihine kadar olan kayıtların Defter-Beyan Sistemine muris adına yapılması, ölüm tarihinden sonraki kayıtların ise işe devam eden mirasçıları adına yapılması gerekmekte olup; muris adına tanımlanmış Defter-Beyan Sistemini mirasçısının kendi mükellefiyet işlemlerinde kullanması mümkün bulunmamaktadır.

Buna göre işe başlama bildiriminin verildiği günü izleyen yedinci iş günü mesai saati sonuna kadar gelir vergisi yönünden bağlı olduğunuz vergi dairesine veya www.defterbeyan.gov.tr üzerinden başvuru yaparak kendi adınıza açılan Defter-Beyan Sistemini kullanmaya başlamanız, kayıt yapma, defter tutma ve beyanname gönderme işlemlerinizi bu Sistem aracılığı ile gerçekleştirmeniz gerekmektedir.

Bu nedenle, babanız adına tanımlanmış olan Defter-Beyan Sistemini kendi mükellefiyet işlemlerinizde dönem sonuna kadar kullanmanız mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Adana Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

31977385-105[MÜK.242-2019/11]-E.63503

11.05.2020

Konu

:

Defter-Beyan Sistemine tabi mükellefin ölümü halinde, mirasçının dönem sonuna kadar ölen kişi adına tanımlanmış bu Sistemi kullanıp kullanamayacağı

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olan babanızın …2019 tarihinde vefat ettiği, işe devam ettiğiniz için vefatını takip eden 1 ay içerisinde kendi adınıza mükellefiyet kaydı yaptırdığınız, ancak kendi adınıza Defter-Beyan Sistemine kayıt yaptırmadığınız, babanız adına 2019 yılı için tanımlanmış Defter-Beyan Sistemi hesabını dönem sonuna kadar kullanmak istediğiniz ve Defter-Beyan Sisteminde babanıza ait dönem bilgisinin açılış …2019, kapanış …2019 olarak göründüğü belirtilerek, kendi adınıza bastırdığınız faturaları ve yapmış olduğunuz işletme giderlerini babanıza ait Defter-Beyan Sistemi hesabına kaydedip beyannamelerinizi bu sistem üzerinden oluşturup oluşturamayacağınız konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

17/12/2017 tarih ve 30273 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 486 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile serbest meslek erbabı, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, bu mükelleflerden defter tutmak zorunda olanların defterlerinin bu kayıtlardan hareketle elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, vergi beyannamesi, bildirim ve dilekçelerin elektronik ortamda verilebilmesi ile elektronik ortamda belge düzenlenebilmesi amacıyla geliştirilen Defter-Beyan Sistemine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Söz konusu Tebliğin "Başvuru" başlıklı 5'inci maddesinde; "(3) Defter-Beyan Sisteminin uygulanmaya başlanmasından sonra mükellefiyet tesis ettiren ve söz konusu Sistemi kullanmak zorunda olan mükellefler, kendileri veya yukarıda belirtildiği şekilde aracılık ve sorumluluk yetkisi verdiği kişiler aracılığıyla işe başlama bildiriminin verildiği günü izleyen yedinci iş günü mesai saati sonuna kadar gelir vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairesine başvuru yapacaklardır. Söz konusu başvuru işe başlama bildiriminin verildiği günü izleyen yedinci iş gününün sonuna (saat 23.59'a) kadar www.defterbeyan.gov.tr adresi üzerinden de yapılabilecektir." ifadelerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, anılan Genel Tebliğin "Sistemden çıkış" başlıklı 14'üncü maddesinde; "(1) Defter-Beyan Sistemini kullanan mükelleflerin ölümü veya gaipliği, mükellefiyetinin sonlandırılması/terkin edilmesi hallerinde, ölüm/gaiplik kararı tarihi ile sonlandırma/terkin tarihinden itibaren, o tarihe kadar yapılması gereken işlemler ve onların gerektirdiği yükümlülükler haricinde, Defter-Beyan Sistemi kayıt yapma, defter tutma ve beyanname gönderme özellikleri bakımından kullanılamayacaktır. Bununla birlikte geçmiş dönemlere ilişkin bilgilerin görüntülenmesi amacıyla Sistem kullanılabilecektir." açıklamaları yer almaktadır.

Bu bağlamda, murisin ölüm tarihine kadar olan kayıtların Defter-Beyan Sistemine muris adına yapılması, ölüm tarihinden sonraki kayıtların ise işe devam eden mirasçıları adına yapılması gerekmekte olup; muris adına tanımlanmış Defter-Beyan Sistemini mirasçısının kendi mükellefiyet işlemlerinde kullanması mümkün bulunmamaktadır.

Buna göre işe başlama bildiriminin verildiği günü izleyen yedinci iş günü mesai saati sonuna kadar gelir vergisi yönünden bağlı olduğunuz vergi dairesine veya www.defterbeyan.gov.tr üzerinden başvuru yaparak kendi adınıza açılan Defter-Beyan Sistemini kullanmaya başlamanız, kayıt yapma, defter tutma ve beyanname gönderme işlemlerinizi bu Sistem aracılığı ile gerçekleştirmeniz gerekmektedir.

Bu nedenle, babanız adına tanımlanmış olan Defter-Beyan Sistemini kendi mükellefiyet işlemlerinizde dönem sonuna kadar kullanmanız mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Adana Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

31977385-105[MÜK.242-2019/11]-E.63503

11.05.2020

Konu

:

Defter-Beyan Sistemine tabi mükellefin ölümü halinde, mirasçının dönem sonuna kadar ölen kişi adına tanımlanmış bu Sistemi kullanıp kullanamayacağı

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olan babanızın …2019 tarihinde vefat ettiği, işe devam ettiğiniz için vefatını takip eden 1 ay içerisinde kendi adınıza mükellefiyet kaydı yaptırdığınız, ancak kendi adınıza Defter-Beyan Sistemine kayıt yaptırmadığınız, babanız adına 2019 yılı için tanımlanmış Defter-Beyan Sistemi hesabını dönem sonuna kadar kullanmak istediğiniz ve Defter-Beyan Sisteminde babanıza ait dönem bilgisinin açılış …2019, kapanış …2019 olarak göründüğü belirtilerek, kendi adınıza bastırdığınız faturaları ve yapmış olduğunuz işletme giderlerini babanıza ait Defter-Beyan Sistemi hesabına kaydedip beyannamelerinizi bu sistem üzerinden oluşturup oluşturamayacağınız konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

17/12/2017 tarih ve 30273 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 486 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile serbest meslek erbabı, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, bu mükelleflerden defter tutmak zorunda olanların defterlerinin bu kayıtlardan hareketle elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, vergi beyannamesi, bildirim ve dilekçelerin elektronik ortamda verilebilmesi ile elektronik ortamda belge düzenlenebilmesi amacıyla geliştirilen Defter-Beyan Sistemine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Söz konusu Tebliğin "Başvuru" başlıklı 5'inci maddesinde; "(3) Defter-Beyan Sisteminin uygulanmaya başlanmasından sonra mükellefiyet tesis ettiren ve söz konusu Sistemi kullanmak zorunda olan mükellefler, kendileri veya yukarıda belirtildiği şekilde aracılık ve sorumluluk yetkisi verdiği kişiler aracılığıyla işe başlama bildiriminin verildiği günü izleyen yedinci iş günü mesai saati sonuna kadar gelir vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairesine başvuru yapacaklardır. Söz konusu başvuru işe başlama bildiriminin verildiği günü izleyen yedinci iş gününün sonuna (saat 23.59'a) kadar www.defterbeyan.gov.tr adresi üzerinden de yapılabilecektir." ifadelerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, anılan Genel Tebliğin "Sistemden çıkış" başlıklı 14'üncü maddesinde; "(1) Defter-Beyan Sistemini kullanan mükelleflerin ölümü veya gaipliği, mükellefiyetinin sonlandırılması/terkin edilmesi hallerinde, ölüm/gaiplik kararı tarihi ile sonlandırma/terkin tarihinden itibaren, o tarihe kadar yapılması gereken işlemler ve onların gerektirdiği yükümlülükler haricinde, Defter-Beyan Sistemi kayıt yapma, defter tutma ve beyanname gönderme özellikleri bakımından kullanılamayacaktır. Bununla birlikte geçmiş dönemlere ilişkin bilgilerin görüntülenmesi amacıyla Sistem kullanılabilecektir." açıklamaları yer almaktadır.

Bu bağlamda, murisin ölüm tarihine kadar olan kayıtların Defter-Beyan Sistemine muris adına yapılması, ölüm tarihinden sonraki kayıtların ise işe devam eden mirasçıları adına yapılması gerekmekte olup; muris adına tanımlanmış Defter-Beyan Sistemini mirasçısının kendi mükellefiyet işlemlerinde kullanması mümkün bulunmamaktadır.

Buna göre işe başlama bildiriminin verildiği günü izleyen yedinci iş günü mesai saati sonuna kadar gelir vergisi yönünden bağlı olduğunuz vergi dairesine veya www.defterbeyan.gov.tr üzerinden başvuru yaparak kendi adınıza açılan Defter-Beyan Sistemini kullanmaya başlamanız, kayıt yapma, defter tutma ve beyanname gönderme işlemlerinizi bu Sistem aracılığı ile gerçekleştirmeniz gerekmektedir.

Bu nedenle, babanız adına tanımlanmış olan Defter-Beyan Sistemini kendi mükellefiyet işlemlerinizde dönem sonuna kadar kullanmanız mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: 30435 Resmi Gazete Tarihi: Salı, 29 Mayıs, 2018 Adı: UID:
İçerik:

MADDE 1 – 17/12/2017 tarihli ve 30273 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 486)’nin geçici 1 inci maddesinde yer alan “30/6/2018” ibaresi “30/9/2018” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 2 – Aynı Tebliğin geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) Bu Tebliğin 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında, basit usule tabi mükelleflerin 30/4/2018 ve 31/7/2018 tarihine kadar kaydedilmesi gereken alış ve giderleri ile satış ve hasılatlarına ilişkin üçer aylık kayıtları 31/10/2018 tarihine kadar Sisteme kaydedilebilecektir.”

MADDE 3 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4 – Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

İçerik 1:

MADDE 1 – 17/12/2017 tarihli ve 30273 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 486)’nin geçici 1 inci maddesinde yer alan “30/6/2018” ibaresi “30/9/2018” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 2 – Aynı Tebliğin geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) Bu Tebliğin 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında, basit usule tabi mükelleflerin 30/4/2018 ve 31/7/2018 tarihine kadar kaydedilmesi gereken alış ve giderleri ile satış ve hasılatlarına ilişkin üçer aylık kayıtları 31/10/2018 tarihine kadar Sisteme kaydedilebilecektir.”

MADDE 3 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4 – Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

İçerik 2:

MADDE 1 – 17/12/2017 tarihli ve 30273 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 486)’nin geçici 1 inci maddesinde yer alan “30/6/2018” ibaresi “30/9/2018” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 2 – Aynı Tebliğin geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) Bu Tebliğin 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında, basit usule tabi mükelleflerin 30/4/2018 ve 31/7/2018 tarihine kadar kaydedilmesi gereken alış ve giderleri ile satış ve hasılatlarına ilişkin üçer aylık kayıtları 31/10/2018 tarihine kadar Sisteme kaydedilebilecektir.”

MADDE 3 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4 – Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

UYGULAMA İÇ GENELGESİ SERİ NO: 2018/3 için tıklayınız.

İçerik 1:

UYGULAMA İÇ GENELGESİ SERİ NO: 2018/3 için tıklayınız.

İçerik 2:

UYGULAMA İÇ GENELGESİ SERİ NO: 2018/3 için tıklayınız.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

UYGULAMA İÇ GENELGESİ SERİ NO: 2018/1 için tıklayınız.

İçerik 1:

UYGULAMA İÇ GENELGESİ SERİ NO: 2018/1 için tıklayınız.

İçerik 2:

UYGULAMA İÇ GENELGESİ SERİ NO: 2018/1 için tıklayınız.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

UYGULAMA İÇ GENELGESİ SERİ NO: 2016/5 için tıklayınız.

İçerik 1:

UYGULAMA İÇ GENELGESİ SERİ NO: 2016/5 için tıklayınız.

İçerik 2:

UYGULAMA İÇ GENELGESİ SERİ NO: 2016/5 için tıklayınız.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

  

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/87

 

Konusu: 23 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Muhtasar Beyannameler, Damga Vergisi Beyannameleri ile 24 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin verilme sürelerinin uzatılması

Tarihi: 23/11/2016

Sayısı: VUK-87 / 2016-8

 

1. Giriş:

Bakanlığımıza iletilen talepler nedeniyle, Vergi Usul Kanununun mükerrer 28 inci maddesindeki yetkiye dayanılarak; 23 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Muhtasar Beyannameler, Damga Vergisi Beyannameleri ile 24 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Katma Değer Vergisi beyannamelerinin verilme sürelerinin uzatılması bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Muhtasar, Damga Vergisi ve Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması:

23 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Muhtasar Beyannameler, Damga Vergisi Beyannameleri ile 24 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri 28 Kasım 2016 Pazartesi günü sonuna kadar uzatılmıştır.

Beyanname verme sürelerinin uzatılması ödeme süresini etkilemeyeceğinden, mükelleflerin beyan ettikleri vergileri kanuni süresinde (28 Kasım 2016 Pazartesi) ödeyecekleri tabiidir.

Duyurulur.

  

Adnan ERTÜRK

                            Gelir İdaresi Başkanı

 

İçerik 1:

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

  

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/87

 

Konusu: 23 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Muhtasar Beyannameler, Damga Vergisi Beyannameleri ile 24 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin verilme sürelerinin uzatılması

Tarihi: 23/11/2016

Sayısı: VUK-87 / 2016-8

 

1. Giriş:

Bakanlığımıza iletilen talepler nedeniyle, Vergi Usul Kanununun mükerrer 28 inci maddesindeki yetkiye dayanılarak; 23 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Muhtasar Beyannameler, Damga Vergisi Beyannameleri ile 24 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Katma Değer Vergisi beyannamelerinin verilme sürelerinin uzatılması bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Muhtasar, Damga Vergisi ve Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması:

23 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Muhtasar Beyannameler, Damga Vergisi Beyannameleri ile 24 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri 28 Kasım 2016 Pazartesi günü sonuna kadar uzatılmıştır.

Beyanname verme sürelerinin uzatılması ödeme süresini etkilemeyeceğinden, mükelleflerin beyan ettikleri vergileri kanuni süresinde (28 Kasım 2016 Pazartesi) ödeyecekleri tabiidir.

Duyurulur.

  

Adnan ERTÜRK

                            Gelir İdaresi Başkanı

 

İçerik 2:

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

  

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/87

 

Konusu: 23 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Muhtasar Beyannameler, Damga Vergisi Beyannameleri ile 24 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin verilme sürelerinin uzatılması

Tarihi: 23/11/2016

Sayısı: VUK-87 / 2016-8

 

1. Giriş:

Bakanlığımıza iletilen talepler nedeniyle, Vergi Usul Kanununun mükerrer 28 inci maddesindeki yetkiye dayanılarak; 23 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Muhtasar Beyannameler, Damga Vergisi Beyannameleri ile 24 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Katma Değer Vergisi beyannamelerinin verilme sürelerinin uzatılması bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Muhtasar, Damga Vergisi ve Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması:

23 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Muhtasar Beyannameler, Damga Vergisi Beyannameleri ile 24 Kasım 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri 28 Kasım 2016 Pazartesi günü sonuna kadar uzatılmıştır.

Beyanname verme sürelerinin uzatılması ödeme süresini etkilemeyeceğinden, mükelleflerin beyan ettikleri vergileri kanuni süresinde (28 Kasım 2016 Pazartesi) ödeyecekleri tabiidir.

Duyurulur.

  

Adnan ERTÜRK

                            Gelir İdaresi Başkanı

 

Sayfalar