24.12.1980 gün ve 2361 Sayılı Kanunla, Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliklere ilişkin olarak, ilk anda doğabilecek tereddütleri önlemek amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.
I _ İSTİSNA ve MUAFLIKLAR : a) Dar Mükelleflere İlişkin Menkul Kıymet Satış Kazancı, Mevduat Faizi İstisnaları ve İhracat Muaflığı : Gelir Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde yer alan, dar mükelleflerin menkul kıymet satışından doğan kazançları ile mevduat faizlerinin Gelir Vergisi dışında bırakılmasına ilişkin hüküm 2361 Sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile kaldırılmış bulunmaktadır. Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 7/1 nci maddesinin parantez içi hükmünde yer alan ve ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderen dar mükelleflerin bu işlerden doğan kazançlarını vergi dışı bırakan hüküm de 2361 Sayılı Kanunun 3 ncü maddesiyle kaldırılmıştır. Değişikliğin yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1981 tarihinden itibaren elde edilecek söz konusu kazanç ve iratlar, Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümleri gereğince vergiye tabi tutulacaktır. b) Esnaf Muaflığı : Gelir Vergisi Kanunun vergiden muaf esnafa ilişkin 9 ncu maddesinde yapılan değişiklikle; 1. Gıda maddelerinin pazar takibi suretiyle satışını yapanlar, 2. Köylerde bir işyeri açmak suretiyle perakende ticaret işiyle uğraşanlar, 3. 60 yaşını doldurmuş küçük sanat ve gezici perakende ticaret erbabı, esnaf muaflığı kapsamından çıkarılmışlardır. Yukarıda sayılan işlerle uğraşanlar 1 Ocak 1981 tarihinden itibaren götürü usule tabi olmanın diğer şartlarını taşımaları kaydıyla götürü usulde Gelir Vergisi mükellefi olarak vergiye tabi tutulacaklardır. Ayrıca, ticaret ve sanat erbabının esnaf muaflığından yararlanabilmeleri için 9 ncu maddenin ilgili bentlerinde yazılı şekil ve surette çalışmaları yanında yıllık alış, satış veya hasılat tutarlarının, götürü usule tabi olmanın özel şartlarını belirleyen 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun değişik 48 nci maddesinde yazılı hadlerin yarısını aşmaması gerekir. Buna göre, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun değişik 9 ncu maddesindeki şartları taşısalar bile; yıllık alış, satış veya hasılat tutarları 48 nci maddedeki hadlerin yarısını aşanlar esnaf muaflığından faydalanamayacaklar ve götürü usulde vergilendirileceklerdir. Şu kadar ki 9 ncu maddede yazılı şekil ve surette çalışan ticaret ve sanat erbabının yıllık alış, satış veya hasılat tutarlarının 48 nci maddede yazılı hadlerin iki katını aşması durumunda bu mükellefler gerçek usulde vergilendirileceklerdir. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununa 2361 sayılı Kanunla eklenen Geçici 2 nci madde hükmü gereğince; 1980 takvim yılında esnaf muaflığından yararlanmakla birlikte alış, satış veya hasılat tutarları değişik 48 nci maddede yazılı hadlerin yarısını aşmayan ticaret ve sanat erbabı; esnaf muaflığına ilişkin şartları taşımaları kaydiyle 1981 yılında da muafiyetten yararlanabileceklerdir. 1980 yılı içindeki alış, satış veya hasılat tutarları mezkûr hadlerin yarısını aşmakla birlikte iki katını aşmayan ticaret ve sanat erbabı 1981 yılında götürü usulde, iki katını aşanlar ise gerçek usulde vergilendirileceklerdir. Diğer taraftan, 9 ncu maddede sayılan şartları haiz olduğu halde Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde faaliyette bulunanlar da esnaf muaflığından istifade edemeyeceklerdir. Yapılan değişiklikle esnaf muaflığının kapsamı dışında bırakılan bu mükellefler Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre yukarıdaki açıklamalar gereğince götürü veya gerçek usulde mükellefiyetlerini tesis ettireceklerdir. Ancak, bu mükellefler, Gelir Vergisi Kanununun değişik 117 ve Mükerrer 117 nci maddelerinin uygulanması bakımından takvim yılı içinde işe başlamış kabul edileceklerdir. c) Küçük Çiftçi Muaflığı : Bilindiği üzere; 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 11 nci maddesine göre ticari ve mesleki kazançları dolayısıyla gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar 12 ve 13 ncü maddelerde yazılı muaflık ölçülerinin yarısını aşmamak şartı ile küçük çiftçi muaflığından yararlanabilmekte idiler. 2361 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle getirilen yeni hüküm gereğince bu mükellefler 1.1.1981 den itibaren küçük çiftçi muaflığından faydalanamayacaklardır. Aynı maddede yapılan bir diğer değişiklik uyarınca bir biçerdöver veya benzeri mahiyetteki bir motorlu araca veya 25 beygir gücünden fazla bir adet traktöre yahut toplam güçleri 25 beygir gücünü aşan birden fazla traktöre sahip olan çiftçiler de küçük çiftçi muaflığından faydalanamayacaklardır. Bu şekilde küçük çiftçi muaflığı kapsamı dışında kalan çiftçiler 1981 yılında götürü gider usulünde veya diledikleri takdirde, gerçek usulde Gelir Vergisine tabi tutulacaklardır. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun küçük çiftçi muaflığında İşletme büyüklüğü ölçülerini belirleyen 12 nci maddesinde yapılan düzenleme ile 1.1.1981 tarihinden itibaren zirai mahsul grup sayıları artırılmış ve büyüklükler yeniden tespit edilmiş; satış hasılatı ölçüsünü düzenleyen 13 ncü maddede yapılan değişiklikle de daha önce balıkçılar için 75.000 lira, diğerleri için 60.000 lira olan satış tutarı ölçüsü 250.000 lira olarak belirlenmiştir. Bilindiği gibi, muaflık şartlarını kaybedenler, müteakip takvim yılından itibaren Gelir Vergisine tabi olmaktaydılar. Ancak, Gelir Vergisi Kanununun muaflıktan mükellefliğe geçişle ilgili 14 ncü maddesinde yapılan değişikliğe göre yıl içinde satış hasılatı veya işletme büyüklüğü yönünden muaflık sınırını aşanlar, o takvim yılı başından itibaren mükellefiyete gireceklerdir. Dolayısıyle 1.1.1981 tarihinden itibaren 250.000 liraya yükseltilmiş bulunan satış tutarı ölçüsünü ve tesbit edilen yeni işletme büyüklüğü ölçülerini aşmayanlar 1981 yılında küçük çiftçi muaflığından faydalanacaklardır. Çiftçilerin gelir vergisi karşısında küçük çiftçi olup olmadıkları Gelir Vergisi Kanununun değişik 12 ve 13 ncü maddelerinde yazılı işletme büyüklüğü ve yıllık satış tutarı ölçüleri ayrı ayrı nazara alınarak tayin edilecektir. Bu ölçülerden herhangi birini aşanlar küçük çiftçi muaflığından faydalanamayacaklardır. Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanununun 11 nci maddesine eklenen son fıkra hükmüne göre küçük çiftçi muaflığı, aynı Kanunun 94 ncü maddesi uyarınca Zirai ürünlerin alış bedelleri üzerinden yapılacak tevkifata şamil bulunmadığından, küçük çiftçi muaflığından faydalanan çiftçilerin sattıkları zirai ürünlerin bedellerinden de sözkonusu tevkifat yapılacaktır. d) Göçmen ve Mülteci Muaflığı : Gelir Vergisi Kanununun 17 nci maddesinde yer alan göçmen ve mülteci muaflığında yapılan değişiklik, yalnızca 6.000 liralık haddin 60.000 liraya yükseltilmesine ilişkin olup, bunun dışında daha önce yayınlanmış Tebliğlerde yer alan esaslar gereğince işlem yapılacaktır. e) Serbest Meslek Erbabında Yaşlılık Muaflığı, Zirai Kazançlarda ve Maden Suları Kazançlarında İstisna : 1. Serbest Meslek Erbabında Yaşlılık Muaflığı : 2361 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 17 nci maddesinde yer alan serbest meslek erbabında yaşlılık muaflığına ilişkin hüküm, yürürlükten kaldırılmıştır. Bu nedenle, 60 yaşını doldurmuş serbest meslek erbabı, götürü usule tabi olmanın şartlarını taşımaları kaydıyla, 1.1.1981 tarihinden itibaren götürü usulde vergilendirilecektir. 2. Zirai Kazançlarda İstisna : 2361 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun zirai kazançlarda istisnayı düzenleyen 19 uncu maddesi hükmü yürürlükten kaldırılmıştır. Bu nedenle 10.000 lirayı aşmayan safi zirai kazanca uygulanan 2.500 liralık istisna, 1981 ve takip eden takvim yıllarına ilişkin zirai kazançlara uygulanmayacaktır. 3. Maden Suları Kazançları İstisnası : 2361 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 20 nci maddesinde yer alan maden suları kazançlarına ilişkin istisna hükmü, kaldırılmıştır. Bu nedenle, maden suları kazançları istisnasından yararlananlar, 1.1.1981 tarihinden itibaren mükellefiyetle ilgili ödevlerini yerine getirmek zorundadırlar. f) Serbest Meslek Kazançlarında İstisna : Gelir Vergisi Kanununun serbest meslek kazançlarında istisnayı düzenleyen 18 nci maddesinde yapılan değişiklikle, istisna kapsamına mucitlerin ihtira beratları ve müelliflerinde fakülte, akademi ve yüksek okullarda yayınlanan bilimsel mahiyetteki makaleleri karşılığında elde ettikleri hasılat eklenmiş; ayrıca istisna edilecek hasılat miktarı, yurt içinde elde edilenler için 10.000 liradan 200.000 liraya; yurt dışında elde edilenler için de 40.000 liradan 400.000 liraya yükseltilmiştir. Yapılan diğer bir değişikliklede, maddede sayılan kazançların arızi olarak elde edilmesi halinde mezkûr istisnadan faydalanılacağı hususuna açıklık getirilmiştir. g) Gayrimenkul Sermaye İratlarında İstisna : Gelir Vergisi Kanunu'nun 21. maddesinde 2361 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle binaların mesken olarak kiraya verilmelerinden bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 120.000 lirayı aşmayan gayrisafi hasılatın, 40.000 lirası gelir vergisinden istisna edilmiştir. Ancak elde edilen gayrisafi hasılatın 120.000 lirayı aşması halinde tamamı vergiye tabi tutulacaktır. Vergi Usul Kanununun 156 ncı maddesinde; ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; bu faaliyetlerin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yer olarak tanımlanmıştır. Bu itibarla, mesken olarak kiraya verilen gayrimenkuller için kabul edilmiş bulunan 40 bin liralık istisnanın aynı zamanda işyeri olarak kiralanan binalar için uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Diğer taraftan, bu istisna 1 Ocak 1981 tarihinden itibaren elde edilecek gayrimenkul sermaye iratlarına ilişkin olup, 1980 yılında ilde edilen gayrimenkul sermaye iratlarına Gelir Vergisi Kanununa 2361 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8 nci madde hükmü saklı kalması kaydıyla değişiklikten önce mevcut eski hükümler uygulanacaktır. h) Menkul Sermaye İratlarında istisna : Daha önce Gelir Vergisi Kanunu'nun 22 nci maddesinde tasarruf mevduat faizlerine tanınmış olan yılda 500 liralık istisna yeni düzenleme ile kaldırılmış bulunmaktadır. Bu nedenle tasarruf mevduatlarına 1.1.1981 tarihinden itibaren tahakkuk ettirilecek faizlerin tamamı vergi tevkifatına tabi tutulacak ve anılan istisna uygulanmıyacaktır. Öte yandan, Döviz Tevdiat Hesapları için ödenecek faizlerin tamamı mezkûr madde ile vergiden istisna edilmiş olup, 1.1.1981 tarihinden sonraki dönemler için bu hesaplara yürütülecek faizlerden vergi tevkifatı yapılmayacaktır. i) Ücretlerde İstisnalar 1. Halı ve Kilim İmal Eden İşletmelerde Çalışan İşçilerin Ücretleri : Gelir Vergisi Kanununun 23/1 nci maddesinde 2361 sayılı kanunla yapılan değişiklikle, "Köylerde veya son nüfus sayımına göre belediye içi nüfusu 5000'i aşmayan yerlerde faaliyet gösteren ve münhasıran el ile dokunan halı ve kilim imal eden işletmelerde çalışan işçilerin ücretlerinin" Gelir Vergisinden müstesna tutulması öngörülmüş ve daha önce bu bentte yer alan sakatlık istisnasına ilişkin hüküm kaldırılmıştir. Öte yandan, Danıştay'ın müstekar hâl alan kararları ile benimsendiği üzere Gelir Vergisi Kanununda ücret geliri elde eden hizmet erbabından yalnızca bedenen çalışanlara işçi denilmektedir. Bu durum ve yukarıda belirtilen düzenleme uyarınca 442 sayılı kanuna gere köy sayılan veya son nüfus sayımına göre belediye içi nüfusu 5000'i aşmayan yerlerde münhasıran el ile dokunan halı,ve kilim imal eden işletmelerde ve sadece halı ve kilim dokuyan işçilerin ücretleri Gelir Vergisinden müstesna tutulacaktır. Belirtilen şekilde faaliyet gösteren işletmelerde halı ve kilim dokuma işinde fiilen çalışmayan işçiler ile Gelir Vergisi Kanununu açısından işçi sayılmayan yönetici, müdür, müdür yardımcısı, şef, ressam, muhasebeci, memur ve sair hizmetlerde bulunanlara ödenen ücretler, bu istisnadan yararlandırılmayacaktır. Öteyandan, bir işletmede el ile dokunan halı ve kilim imalatı yanında makina ile halı ve kilim imalatı da yapılmakta ise, bu tür işletmelerde çalışan işçilerin ücretlerinin (fiilen el ile dokunan halı ve kilim imalatında çalışan işçilerin ücretleride dahil) anılan istisnadan yararlandırılmayarak vergiye tabi tutulması gerekmektedir, 2. Çiftçilerin Yanında Çalışan İşçilerin Ücretleri : Gelir Vergisi Kanununun 2361 Sayılı Kanunla değişik 23/2 nci maddesi uyarınca, "Gelir vergisinden muaf veya götürü gider usulünde vergiye tabi çiftçilerin ziraat işlerinde bilfiil çalışan işçilerin ücretleri (Bekçi ve çoban ücretleri dahil)" Gelir Vergisinden istisna edilmiştir. Bu bent hükmüne göre, sözkonusu işçi ücretlerinin Gelir Vergisinden müstesna tutulabilmesi için, işçinin Gelir Vergisinden muaf veya götürü gider usulüne göre vergiye tabi olan çiftçinin yanında, fiilen tarım işinde çalışması ve işçi niteliğinde olması şarttır. Fiilen tarım içinde çalışmayan bekçi ve çoban ücretleri de, anılan maddede yer alan parantez içi hükümle istisnaya dahil edilmiştir. Gelir vergisinden muaf veya götürü gider usulüne göre vergiye tabi çiftçilerin fiilen tarım işinde çalışmayan işçilerinin ücretleri ile şoför ve makinist ücretleri ve işçi niteliğinde olmayan teknisyen, yönetici, kâhya gibi hizmet erbabının ücretleri Gelir Vergisi Kanununun 64/5 nci maddesi uyarınca götürü usulde vergiye tabi tutulacaktır. Diğer taraftan yapılan düzenlemeye göre gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olan, yani defter tutmak zorunda olan çiftçilerin yanında çalışan hizmet erbabının tamamının ücretleri, ücretlerin gerçek usulde vergilendirilmesine ilişkin genel esaslara göre vergiye tabi tutulacaktır. 3. Toprak Altı Maden İşletmelerinde Çalışanların Ücretleri : Gelir Vergisi Kanununun 2361 Sayılı Kanunla değişik 23/3 ncü maddesinde, "Toprak altı işletmesi halinde bulunan madenlerde cevher istihsali ve bununla ilgili diğer bütün işlerde çalışanların münhasıran yer altında çalıştıkları zamanlara ait ücretleri"nin Gelir Vergisinden müstesna tutulması öngörülmüştür. Bu bent hükmü uyarınca, toprak altı işletmesi halinde bulunan madenlerde, cevher istihsali ve bununla ilgili diğer işlerde çalışan işçi, mühendis, topoğraf, jeolog gibi hizmet erbabının münhasıran yer altında çalıştıkları zamanlara ait ücretleri ile bu tür hizmet erbabına yıllık dönemler itibariyle yapılan ikramiye veya benzeri nitelikteki ödemelerin, yer altında çalışılan süreye isabet eden kısımların Gelir Vergisinden müstesna tutulacaktır. 1.1.1981 tarihinden önceki dönemlere ait bu tür ücretlere ise 105 seri sayılı Tebliğ esasları uygulanacaktır. 4. Hizmetçilerin Ücretleri : Gelir Vergisi Kanununun, hizmetçi ücretlerinin Gelir Vergisinden istisnasına ilişkin 23/6 ncı maddesinde 2361 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik, daha önce istisna kapsamına dahil olan mürebbiye ücretlerinin vergi kapsamına alınmasından ibarettir. Bu tür hizmet erbabının ücretleri 1.3.1981 tarihinden itibaren götürü usulde vergiye tabi tutulacaktır. 5. Hizmet Erbabına Ayın Olarak Yemek Verilmesi Suretiyle Sağlanan Menfaatler : Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 23/8 inci maddesinde, "Hizmet erbabına işyerinde veya müştemilatında bedava yemek vermek suretiyle sağlanan menfaatlerin (Bu amaçla da olsa hizmet erbabına nakit ve ayın olarak yapılan ödemeler vergiye tabi tutulur.)" Gelir Vergisinden müstesna tutulması öngörülmüştür. Yapılan değişiklikle, hizmet erbabına verilecek yemeğin işveren tarafından hazırlatılması şartı kaldırılmış ve işyerinin müştemilatında verilecek yemekler de istisna kapsamına alınmıştır. Bu hükme göre, hizmet erbabına işyerinde veya işyerinin müştemilatında, ayın olarak yemek vermek suretiyle sağlanan menfaatler Gelir Vergisinden müstesna tutlacak, ancak aynı amaçla dahi olsa nakit olarak veya erzak vermek suretiyle ayın olarak sağlanan menfaatler vergilendirilecektir. 6. Emekli, Dul ve Yetim Aylıkları : Gelir Vergisi Kanunun 2361 sayılı Kanunla değişik 23/11 nci madesinde, "Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz bulunan emekli sandıkları tarafından ödenen emekli, maluliyet, dul ve yetim aylıklarının (Tüzel kişiliği haiz muhtelif emekli sandıkları tarafından ödenen aylıklar toplamı; hizmet süresi ve aylık seviyesi aynı olan Devlet memurlarına ödenen miktardan fazla ise, aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.) (Genel, katma ve özel bütçelerden ödenen bu nevi aylıklar dahil) "Gelir Vergisinden müstesna tutulması öngörülmüştür. Bu madde hükmüne göre, kanunla kurulmuş bulunan T.C. Emekli Sandığınca, Devlet memurlarına ödenen emekli, maluliyet, dul ve yetim aylıkları eskiden olduğu gibi Gelir Vergisinden müstesna tutlacaktır. Diğer taraftan, tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları tarafından ödenen emekli, maluliyet, dul ve yetim aylıklarının hizmet süresi ve aylık seviyesi aynı olan Devlet memurlarına ödenen emekli, maluliyet, dul ve yetim aylıkları tutarını aşmayan kısmının vergiden müstesna tutulması; aşan kısmın ise, ücret olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Bu ödemeler vergi tevkifatına tabi tutulmayacak, ancak istisna haddini aşan kısımları, Gelir Vergisi Kanununun 95/3 üncü maddesi uyarınca elde edenler tarafından verilecek yıllık beyannamelerde gösterilecek vergilendirilecektir. 7. Çıraklara Yapılan Ücret Ödemeleri : Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 23/12 nci maddesinde, "2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu hükümlerine tabi çırakların asgari ücreti aşmayan ücretleri" Gelir Vergisinden müstesna tutulmuştur. Bu madde hükmü uyarınca, yanında çalıştırdıkları kişilerin Gelir Vergisi karşısındaki durumlarına bakılmaksızın 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanununda çıraklar için öngörülen niteliklere sahip olanlara ödenen ve o gün için geçerli asgari ücreti aşmayan ücretlerin vergiden müstesna tutulması gerekmektedir. Zira 2089 sayılı kanunun çırakların ücretlerini tesbit eden hükümleri, eğitim amacıyla çalıştırılan çıraklar ile fiilen üretime katılan işçilere eş düzeyde ücret ödemesinin mümkün olmadığının Kanun Koyucu tarafından da benimsenmediğini göstermektedir. Başka bir ifade ile bir kişinin üretime katılmak veya eğitilmek amaçları ile çalıştırıldığının tesbitinde en geçerli ölçü 1475 sayılı İş Kanununa göre tesbit edilen asgari ücret tutarıdır. Bu bakımdan, 2089 sayılı Kanunun çıraklar için öngördüğü tüm niteliklere sahip olmakla beraber, geçerli asgari ücret düzeyinin üzerinde ücret alan bir kimsenin o iş yerinde iş veya sanat öğrenmek amacıyla çalıştığı kabul edilemiyeceğinden, çırak sayılması mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle çıraklık niteliğine sahip olmakla beraber asgari ücret düzeyinin üzerinde ücret alanlara yapılan ödemelerin tamamı ile, 2089 sayılı Kanunun hükümlerine göre çırak sayılmayanlara yapılan ödemelerin tamamı vergiye tabi tutulacaktır. 2089 Sayılı Kanunun çıraklar için öngördüğü niteliklere sahip olmayanlarla, bu niteliklere sahip olmakla beraber asgari ücretin üzerinde ücret alanlara yapılan ücret ödemelerinin işverenin tabi olduğu vergilendirme biçimine göre yani işveren gerçek usulde Gelir Vergisine tabi ise, gerçek usulde, götürü usulde vergiye tabi ise götürü usulde vergilendirilmesi gerekmektedir. 8. 60 Yaşını Doldurmuş Hizmet Erbabının Ücretleri : Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 13 numaralı bendinde yer alan ve götürü usulde vergiye tabi ticaret ve serbest meslek erbabının yanında çalışan 60 yaşını doldurmuş hizmet erbabının ücretlerinin vergiden istisna edilmesine ilişkin hüküm, 2361 sayılı Kanunla kaldırılmıştır. Bu nedenle, söz konusu hizmet erbabının ücretleri 1.3.1981 tarihinden itibaren götürü usulde vergiye tabi tutulacaktır. j) Gider Karşılıklarında İstisnalar : 1. 6425 Sayılı Kanuna Göre Yapılan Harcırah Ödemeleri : Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 24/1 inci maddesine göre "Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca yapılan ödemeler" Gelir Vergisinden müstesna tutulmuştur. Bu hüküm uyarınca, 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre "Memur" kapsamına giren hizmet erbabına yapılan harcırah ödemeleri vergiden müstesna tutulacaktır. 6245 sayılı Kanun hükümlerine göre, harcamalara mahsup edilmek üzere yapılan avans ödemeleri ise eskiden olduğu gibi vergi tevkifatına tabi değildir. 2. 6245 Sayılı Harcırah Kanunu Kapsamı Dışında Kalan Hizmet Erbabına Yapılan Harcırah Ödemeleri : Gelir Vergisi Kanununun 2361 Sayılı Kanunla değişik 24/2 ncı maddesine göre; Harcırah Kanunu kapsamına girmeyen kamu ve özel kuruluşlarda çalışan hizmet erbabı ile Harcırah Kanunu kapsamına giren sözleşmeli personele verilen harcırah unsurlarından, gerçek yol giderlerinin tamamı ile yemek ve yatma giderlerine karşılık olarak verilen gündelikler; her yıl Bütçe Kanunu ile aynı aylık seviyesindeki Devlet memurlarına verilen miktarı veya aylık seviyesi, en yüksek Devlet memurunun üstünde olanlar için Devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşmamak şartı ile vergiden müstesna tutulacaktır. Harcırah gündelikleri, aynı aylık seviyesindeki Devlet memuruna verilen gündelikleri veya Devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşarsa, aşan kısmının ücret olarak vergiye tabi tutulması gerekir. Bu tür hizmet erbabının gündelikleri içinde düşünülmesi zorunlu olan, fiili yemek ve yatma giderlerinin; mesela, otel ve lokântalarda yaptıkları harcamaların doğrudan veya dolaylı olarak işveren tarafından üstlenilmesi halinde sözkonusu giderler, yukarıda açıklanan mukayesede esas alınacak gündelik tutarına dahil edilecektir. 3. Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 24/3 ncü maddesine göre yalnızca kazai ve idari kararlara dayanılarak tanıklara verilen ücretler Gelir Vergisinden istisna edilmiş olup, daha önce aynı bentle vergiden istisna edilmiş bulunan bilirkişi ücretleri, bu defa istisna kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu nedenle, 1.1.1981 tarihinden itibaren bilirkişilere yapılacak ödemeler, Gelir Vergisi Kanunun değişik 61/5 nci maddesine göre ücret sayılarak indirimsiz olarak vergi tevkifatına tabi tutulacaktır. 4. Aynı maddenin 5 numaralı bendinde yapılan değişiklikle daha önce bu bentte mevcut olan ve özel Kanunlarla kurulan komisyonların memur olmayan üyelerine, bu görevleri dolayısiyle yapılan ödemeleri vergiden istisna eden hüküm kaldırıldığı ve bu ödemeler Gelir Vergisi Kanununun 61/3 ncü maddesine göre ücret sayıldığı için mezkür ödemelerinde bilirkişi ücretlerine uygulanan esaslar çerçevesinde vergi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir. Bu bende 2361 sayılı Kanunla getirilen yeni hükümle, sayım ve seçim işlerinde çalıştırılanlara özel Kanunlarına göre ve bu görevleri sırasında yapacakları zaruri masraflar için verilen gider karşılıkları, Gelir Vergisinden istisna edilmiştir. k) Tazminat ve Yardımlarda İstisna : Gelir Vergisi Kanunun 25/3 ncü maddesinde 2361 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe göre, kamu idare ve müesseseleri ile Kanunla kurulan (T.C. Emekli Sandığı, Ordu Yardımlaşma Kurumu, sosyal Sigortalar Kurumu gibi) sosyal güvenlik kurumları dışında kalan tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları tarafından ödenen tazminat ve yardımların toplamı, aynı aylık seviyesi ve hizmet süresine sahip Devlet memurlarına ödenen muktardan fazla olduğu takdirde, aradaki farkın ücret olarak vergiye tabi tutulması öngörülmektedir. Uygulamada kolaylık sağlamak için bu ödemeler vergi tevkifatına tabi tutulmayacak; ancak elde edenler tarafından Gelir Vergisi Kanununun 95/3 ncü maddesi uyarınca verilecek yıllık beyannamede gösterilerek vergilendirilecektir. 1. Teşvik İkramiye ve Mükafatlarında İstisna : 1. Aynı Kanunun 29 ncu maddesinin 2 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, uçuş ve dalış hizmetleri karşılığında yapılan ödemelere ilişkin istisnanın kapsamı genişletilmiş, daha önce Türk Silahlı Kuvvetleri dışında yalnızca Türk Hava Yollarında uçuş maksadiyle görevlendirilenler için öngörülen istisna, Türk Hava Kurumu ile kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunan müesseseler tarafından uçuş maksadıyla görevlendirilenlere uçuş hizmetleri; deniz altında dalış yapanlara dalış hizmetleri dolayısıyla yapılan ödemelere de teşmil edilmiştir. Sözkonusu istisna fiili uçuş ve dalış hizmetleri karşılığında yapılacak tazminat, gündelik, ikramiye ve zam ödemelerine münhasır bulunmaktadır. 2. Aynı maddenin 3 numaralı bendiyle daha önce spor müsabakalarına iştirak eden profesyonel veya amatör tüm sporculara ödenen ödül ve ikramiyeler için tanınmış olan istisna; 2361 Sayılı Kanunla daraltılarak yalnızca amatör sporculara inhisar ettirilmiş bulunmaktadır. Profesyonel sporcuların elde ettikleri kazançlar, niteliklerine göre genel hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulacaktır. 3. Diğer taraftan, aynı maddenin 4 numaralı bendinde daha önce mevcut spor kulüplerinin kendi mensuplarına gider karşılığı olmak üzere yaptıkları ödemelere ilişkin istisna hükmü de, 2361 Sayılı Kanunla kaldırılmış olup, 1.1.1981 tarihinden itibaren bu tür ödemeler, gider karşılıklarında istisnalara ilişkin 24 ncü madde hükmü gözönüne alınarak vergiye tabi tutulacaktır. Aynı bentte yer alan ve sadece maç hakemlerine ödenen ücretlere ilişkin istisna hükmü ise yapılan değişiklikle genişletilmiş ve her türlü spor yarışmalarını yöneten hakemlere yapılan ödemeler 61 nci maddeye göre ücret olarak kabul edilmekle birlikte bu bent hükmü ile 1.1.1981 tarihinden itibaren vergiden istisna edilmiştir. II _ İNDİRİMLER Gelir Vergisi Kanununun 2361 Sayılı Kanunla değişik 31 nci maddesi hükmüne göre, tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler medeni durumlarına göre "Genel İndirim"den yararlanacaklardır. Gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde mükellefler, ayrıca özel indirimden, sakat hizmet erbabı ise bunlara ek olarak sakatlık indiriminden de yararlanacaktır. Mükelleflerin durumlarına göre yararlanacakları indirim tutarları, ekli cetvelde ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Verginin hesaplanmasında; indirim tutarları toplamı, kazanç ve iratların safi tutarları toplamından düşülmek suretiyle vergiye tabi kazanç bulunacak ve bu tutar üzerinden mükellefin ödeyeceği vergi hesaplanacaktır. Ayrıca 2361 Sayılı Kanunun Geçici 4 ncü maddesinde de açıklandığı gibi; Gelir Vergisi Kanunu'nun değişik 31 nci maddesinin 3 ncü bendinde belirtilen sakatlık indirimine ait yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar, daha önce Gelir Vergisi Kanunu'nun 23 ncü maddesinin bu kanunla değiştirilmesinden önceki 1 numaralı bendi hükmüne göre ücretleri vergiden müstesna tutulan mükellefler, Gelir Vergisi Kanununu'nun değişik 31 nci maddesi hükümlerine göre 1 inci derece sakat sayılarak bu dereceye ait indirimden faydalandırılacaktır. Diğer taraftan, 32 nci madde hükmünde yapılan değişiklikle genel indirimin hesabında dikkate alınacak çocuk sayısı beşten, üçe indirilmiş olduğundan, üçten fazla çocuk sahibi olan mükellefler, ancak üç çocuk için genel indirimden yararlanabilecektir. II _ TİCARİ KAZANÇ : a) İnşaat ve Onarma İşleri : Bilindiği üzere; Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesine göre, birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde, kâr ve zarar işin bittiği yıl tesbit edilerek, mükellefin seçimine göre işin bittiği yılın geliri olarak veya işin devam ettiği yıllara dağıtılmak suretiyle beyan edilmekteydi. Anılan maddede, 2361 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, kâr veya zararın işin devam ettiği yıllara dağıtılması usulü kaldırılmış ve işin bittiği yıl beyan edilmesi zorunluluğu getirilmiş bulunmaktadır. Öte yandan, 2361 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 6 ncı madde ile, 1.1.1981 tarihinden önce taahhüde bağlanmış ve henüz bitmemiş veya bu tarihten önce bitmekle birlikte henüz beyan edilmemiş olan bu tür işlere ait kazançların da işin bittiği yılın geliri olarak beyan edilmesi hükme bağlandığından, 1980 takvim yılı içinde sona eren senelere sari inşaat ve onarma işlerine ait kâr veya zararın 1981 yılı Mart ayında verilecek Gelir Vergisi beyannamelerine 1980 yılı geliri olarak dahil edilmesi ve vergilendirilmesi gerekmektedir. b) Götürü Usule Tabi Ticari Kazançlar : Gelir Vergisi Kanununun götürü usule tabi olmayan genel ve özel şartlarını düzenleyen 47 ve 48 nci maddelerinde yapılan değişiklikle 47/2 nci maddesinde mevcut "işyerlerinin gayrisafi iratlarının 180 Lirayı aşmaması" şartı, "işyerlerinin emlâk vergisi tarhına esas olan vergi değerleri toplamı 200.000_ lirayı vergi değeri bilinmeyen hallerde yıllık kira bedeli toplamı 12.000_ lirayı aşmaması" şeklinde değiştirilmiş ve 48 nci maddede mevcut hadler büyük ölçüde artırılmıştır. 1980 takvim yılı içinde götürü olarak vergilendirilmekte iken değişiklikten önce mevcut götürü usule ilişkin genel ve özel şartları ihlal etmekle birlikte 2361 Sayılı Kanunla değişik yeni genel ve özel şartları taşıyan ticari kazanç sahipleri, Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 3 ncü madde uyarınca, 1981 yılında da götürü usulde vergilendirileceklerdir Bu mükelleflerin diledikleri takdirde gerçek usulü seçebilecekleri tabidir. Götürülük şartlarını daha önce kaybetmek suretiyle veya kendi talepleri üzerine gerçek usulde vergilendirilmekte olan yükümlüler aynı işe devam ettikleri sürece, durumları 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2361 Sayılı Kanunla değişik 47 ve 48 nci maddesinde yazılı şartlara uygun olsa dahi anılan Kanunun 50 nci maddesi uyarınca götürü usulden yararlanamayacaklar ve gerçek usulde vergilendirilmeye devam edeceklerdir. Diğer taraftan, daha önce götürü usulde vergilendirilen şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığıyla uğraşanlar ile treyler, çekici ve benzerlerinin sahip veya işleticileri ve maden işletmeleri, taş ve kireç ocakları kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları işletenler, 51 nci maddede yapılan değişiklikle götürü usulün dışına çıkarılmış olup, bu faaliyetlerle uğraşanlar süresi içinde defter tasdik ettirmek ve gerçek usulde vergilendirmeye ilişkin mükellefiyetlerini yerine getirmek zorundadırlar. Maddede sözügeçen şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığından kasıt; bir il dahilinden diğer bir il dahiline yapılan yük ve yolcu taşımacılığı olup, aynı il sınırları içinde yapılan yük ve yolcu taşımacılığı 51 nci madde hükmünün uygulanması bakımından şehirler arası taşımacılık sayılmayacaktır. IV _ ZİRAİ KAZANÇLAR : a) Götürü Gider Esası : Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 53 ncü maddesine göre, yıllık satış hasılat tutarı 1.000.000 liradan aşağı olan çiftçilerin kazançları götürü gider esasına, 1.000.000 lira veya daha fazla olan çiftçilerin kazançları ise, gerçek kazanç esasına (işletme hesabı esası veya dilerlerse bilanço esasına) göre tesbit edilecektir. 2361 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişiklerle çiftçilerin kolay ve basit usullerle vergilendirilmesi amaçlandığından 1980 takvim yılı için götürü gider esasına göre vergilendirilen ve mezkur yıl satış hasılatları l.000.000 liralık yeni haddi aşmıyan çiftçiler, 1981 yılında da götürü gider usulüne tabi olmaya devam edeceklerdir. Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 54 ve Vergi Usul Kanununun 46 ncı maddelerinde yapılan değişikliklerle, götürü gider emsallerinin % 70 (dahil) nisbetinden fazla olamıyacağı hükme bağlanmış, Gelir Vergisi Kanuna eklenen Geçici 7 nci madde ile de, 1980 takvim yılında elde edilen ve götürü gider usulüne göre vergilendirilecek çifçilerin gayrisafi hasılatlarına % 70 götürü gider emsal nisbetinin uygulanması öngörülmüştür. b) Gerçek Kazanç Usulü : Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 53 ncü maddesi ile, gerçek kazanç usulüne tabi mükellefler için, bilanço esasına göre defter tutmaları yönünden ihtiyarilik getirilmiş bulunmaktadır. Bu mükellefler dilerlerse işletme hesabı esasına; dilerlerse bilanço esasına göre defter tutabileceklerdir. c) Önceki Yıllardan Devreden Ürünlerin Değerlemesi : 2361 sayılı Kanunla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 54 ncü maddesinin sonuna eklenen yeni bir fıkrayla 1.1.1981 tarihinden itibaren gerçek usulden götürü gider usulüne geçen çiftçilerin önceki yıllardan devreden ürünlerinin satış hasılatına götürü giderin uygulanmaması, devreden ürünlerin maliyet bedelleri ve satıldığı yıl yapılan gerçek giderlerin tevsik edilmek ve beyannamede gösterilmek şartıyla bu ürünlere isabet eden satış hasılatından indirilmesi ve bu suretle bulunacak safi kazancın matraha ilave edilmesi hükme bağlanmıştır Ayrıca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 57 nci maddesinin sonuna eklenen fıkrayla, muafiyetten veya götürü gider usulünden gerçek usule geçen çifçilerin önceki yıllardan devreden ürünlerinin, Vergi Usul Kanununun 45 inci maddesinde belirtilen ortalama maliyet bedeli esasına göre değerlendirilerek gider yazılması öngörülmüştür. Bu hükümler uyarınca, zirai kazançlarını işletme hesabı veya bilanço esasına göre tesbit edecek çiftçilerle gerçek kazanç usulünden götürü gider usulüne; yahut muafiyetten veya götürü gider usulünden gerçek usule geçecek çiftçiler, önceki yıllardan devreden ürünlerinin değerlemesinde maliyet bedelini 44 seri sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer alan usul ve esaslara göre tesbit edeceklerdir.(*) V _ ÜCRETLER : a) Ücretin Tanımı : Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 61 inci maddesinin 1 nci fıkrasında ücretin genel bir şekilde tanımı yapılmış; ikinci fıkrasında ise, "ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." denilmiştir. Bu hükme göre; muafiyet ve istisna kapsamına girmeyen ve her ne ad altında yapılırsa yapılsın ücret tanımı içine giren tüm ödemeler, ücret olarak vergiye tabi tutulacaktır. Diğer taraftan ortaklık ilişkisi niteliğinde olmamak şartıyla, kazancın belli bir yüzdesi şeklinde yapılan ödemeler de Gelir Vergisi Uygulaması açısından ücret sayılmıştır. b) Kasa Tazminatı Veya Bu Amaca Yönelik Ödemeler : Bilindiği üzere, kasa tazminatı veya bu amaca yönelik ödemeler, süreklilik kazanan Danıştay kararlarına paralel olarak, daha önce yürürlüğe konulan 111, 117, 120 ve 124 seri sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde önörülen şartlarla vergiye tabi tutulmamaktaydı. Bu kez, Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 61 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, kasa tazminatlarının (mali sorumluluk tazminatları dahil) ücret sayıldığı açıkca hükme başlanmıştır. Bu nedenle, 2361 sayılı Kanunun hükümlerinin yürürlüğe girdiği 1.1.1981 tarihinden itibaren, hizmet erbabına ödenen kasa tazminatları ile, kasa tazminatı sayılan diğer ödemeler vergiye tabi tutulacaktır. 2361 sayılı Kanun hükümlerinin yürürlüğe girdiği 1.1.1981 tarihinden itibaren 111 sayılı Tebliğin bu konuya ilişkin, hükümleri ile 117, 120 ve 124 sayılı Tebliğ hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, 1.1.1981 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak anılan Tebliğler esaslarına göre işlem yapılacağı tabiidir. c) Evvelce, Yapılan veya Gelecekte Yapılacak Hizmetler Karşılığında Yapılan Ödemeler : Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 61 nci maddesinin üçüncü fıkrasının 2 numaralı bendinde, "Evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatler"in ücret sayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, hizmet erbabına evvelce yapılan veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığı verilen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler ücret olarak vergiye tabi tutulacaktır. Ancak, Gelir Vergisi Kanununun 28 nci maddesinin 1 ve 2 numaralı bentleri uyarınca, bu bentlerde yazılı şartla vergiden müstesna tutulan tahsil ve tatbikat ödemeleri ve bu meyanda burslar; gelecekte yapılacak hizmetler karşılığını teşkil eden ücret ödemesi sayılmakla birlikte, sözkonusu istisna hükmü gereğince Gelir Vergisine tabi tutulmayacaktır. d) Ücretin Safi Tutarı : Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 63 üncü maddesinin 1 numaralı bendi ile Memur Yardımlaşma kurumu (Meyak), Ordu Yardımlaşma Kurumu (Oyak) ve benzeri kamu kurumları için yapılan kanuni kesintilerin, ücretin gayri safi tutarından indirilmesi esası kabul edilmiş olduğundan, 1.1.1981 tarihinden itibaren ücretin vergiye tabi tutarının tesbitinde, anılan kanuni kesintiler ücretin gayri safi tutarından indirilecektir. VI _ SERBEST MESLEK KAZANÇLARI : a) Mesleki Giderler : Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 68 inci maddesinin 10 numaralı bendi ile, daha önce sayılan bentler dışında kalan işle ilgili şehir dahili nakil vasıtaları ücretleri ile posta, telgraf ve odabaşı ücreti gibi müteferrik giderlerin gerçek tutarları veya bu giderlere karşılık olmak üzere 20.000 liradan fazla olmamak ve gayrisafi hasılatın % 10'unu aşmamak üzere tesbit edilecek giderin, mesleki kazancın tesbitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır. b) Götürü Usul Kapsamından Çıkarılanlar : Gelir Vergisi Kanununun 69 uncu maddesinde yapılan değişiklikle diş protezcileri götürü usulün kapsamından çıkarılarak gerçek usulde vergiye tabi tutulmuşlardır. Bu nedenle, söz konusu serbest meslek erbabının 1981 takvim yılı ile ilgili olarak gerçek usulde vergilendirilmeye ilişkin her türlü mükellefiyetlerini yerine getirmeleri gerekmektedir Diğer taraftan, bu maddenin sonuna 2361 sayılı kanunla eklenen fıkra hükmü gereğince götürü usule tabi serbest meslek erbabının safi kazançlarının tesbit ve vergilendirilmesi ticari kazançların götürü usulde vergilendirilmesine ilişkin 46 ncı maddede yer alan esaslara göre yapılacaktır. c) Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerin Satışı : Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 67 ve 68/7 nci maddelerine göre, mesleki faaliyette kullanılan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin 1.1.1981 tarihinden itibaren elden çıkarılması halinde, Vergi Usul Kanununun 328 inci maddesine göre hesaplanacak kâr veya, zararın, matrahın tesbitinde dikkate alınması gerekmektedir. VII _ GAYRİMENKUL SERMAYE İRATLARI : a) Gayrimenkul Sermaye İradının Kapsamı: Gelir Vergisi Kanununun gayrimenkul sermaye iradını tanımlayan ve kapsamını belirleyen 70 nci maddesinin 5 numaralı bendince, 2361 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, bent kapsamına giren maddi haklara açıklık getirilmiştir. Yeni düzenlemeye göre; arama, işletme ve imtiyaz hakları ve ruhsatları, ihtira beratı, alameti farika, marka, ticaret ünvanı, her türlü teknik resim, desen, model plân ile sinema ve televizyon filmleri, ses ve görüntü bantları, sanayi ve ticaret ve bilim alanlarında elde edilmiş bir tecrübeye ait bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma hakkı veya kullanma imtiyazı gibi hakların kiraya verilmesinden elde edilen iratlar ile bu hakların kullanılması için gerekli malzeme ve teçhizat bedelleri gayrimenkul sermaye iradı sayılmıştır. Diğer taraftan; zirai faaliyete bilfiil iştirak etmeksizin sadece üründen pay alan arazi sahiplerinin gelirlerinin gayrimenkul sermaye iradı olarak vergilendirileceği konusuna açıklık getirilmiştir. b) Emlâk Vergisinin Gider Yazılması ve Götürü Gider Nisbeti : Bilindiği üzere; Gelir Vergisi Kanununun 74/5 ve Mükerrer 122 inci maddelerine göre, gayrimenkul sermaye iradı elde edilen bina ve arazilerin Emlâk Vergileri, bu iratlara tekabül eden Gelir Vergisinden mahsup edilmekteydi. 2361 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu, Emlâk Vergisinin Gelir Vergisinden mahsubu esası kaldırılmış ve gayrimenkul sermaye iradının safi tutarının gerçek gider usulüne göre tesbitinde gider olarak indirilmesi esası getirilmiştir. Diğer taraftan 74 ncü Maddede yapılan diğer bu değişikliklede götürü gider usulünü seçtikleri için ödedikleri Emlâk Vergisini gider yazmaları imkânı bulunmayan gayrimenkul sermaye iradı sahiplerinin safi iradın tesbitinde indirecekleri götürü gider oranı % 20 den % 25'e yükseltilmiştir. Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 8 inci madde hükmü ile de, 1980 takvim yılında elde edilen gayrîmenkul sermaye iratlarının vergilendirilmesinde; Emlâk Vergisinin Gelir Vergisinden mahsup edilmemesi, ancak, safi iradın gerçek gider usulüne göre tesbitinde gider olarak indirilmesi hükme bağlanmıştır. Aynı Geçici madde hükmü gereğince, götürü gider usulunü seçmiş olan gayrimenkul sermaye iradı sahipleri de 1980 takvim yılında ödedikleri Emlâk Vergisini Gelir Vergisinden mahsup edemeyecekler; ancak elde ettikleri gayrimenkul sermaye iradının safi tutarının tesbitinde % 25 nisbetinde götürü gider indirebileceklerdir. VIII _ MENKUL SERMAYE İRATLARI : Gelir Vergisi Kanununun menkul sermaye iradının tanımına ilişkin 75 inci maddesinde 2361 sayılı Kanunla yapılan değişikliklere göre : a) Maddenin ikinci fıkrasının birinci bendi hükmü, "her nev'i hisse senetlerinin kâr payları (kurucu hisse senetleri ve diğer intifa hisse senetlerine verilen kâr payları ve pay sahiplerine hazırlık dönemi için faiz olarak veya başka adlarla yapılan her türlü ödemeler dahil)" şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre kurucu hisse senetlerine ve intifa hisse senetlerine ödenen kâr payları ile ortaklara hazırlık döneminde ödenen faizler veya başkaca adlar altında yapılan her türlü ödemeler menkul sermaye iradı kabul edilerek vergilendirilecektir. b) Maddenin ikinci fıkrasının 2 numaralı bendi, daha önce 3 numaralı bent olarak mevcut hükme ilaveten, adi komandit şirketlerde komanditerlerin kâr paylarının, şirket kârının ilişkin bulunduğu takvim yılında elde edilmiş sayılacağı hususuna açıklık getirmektedir. c) Maddenin 2 nci fıkrasının 3 numaralı bendinde yer alan hüküm, bilindiği üzere, daha önce ücretin tarifi ile ilgili 61 nci maddesinin 3 numaralı bendinde yer almakta ve ücret sayılmaları nedeniyle de Kurumlar tarafından kurum kazancının tesbiti sırasında gider olarak düşülmekte idi. Maddeye ilave edilen bu bent hükmü ile: kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kâr payları, menkul sermaye iradı kabul edilmektedir. Diğer taraftan 2361 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 9 uncu maddenin (a) bendi uyarınca; kurumların, 1980 yılı kârlarından ayırarak, idare meclisi başkan ve üyelerine ücretlerinden ayrı olarak verecekleri kâr payları, mezkür hükme göre menkul sermaye iradı sayılacak ve safi kurum kazancının tesbitinde gider olarak indirilmeyecektir. d) Maddenin ikinci fıkrasına 4 numaralı bent olarak getirilen hükümle Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık ve özel (münferit) beyanname veren dar mükellefiyete tabi kurumların ticari bilançolarına göre doğan kârdan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısım, menkul sermaye iradı kabul edilmekte ve Gelir Vergisi Kanununun değişik 94/7 ve 105 nci maddeleri uyarınca da Gelir Vergisi tevkifatına tabi tutulmaktadır. Gelir Vergisi Kanununa 2361 Sayılı Kanunla eklenen Geçici 9 ncu maddenin (b) fıkrası uyarınca bu hüküm dar mükellefiyete tabi Kurumların 1980 takvim yılı kazançları hakkında da uygulanacak ve mezkür kazançlarda tevkifata tabi tutulacaktır. e) Gelir Vergisi Kanununun 75/5 nci maddesinde yer alan mevduat faizleri ile ilgili hüküm, 7 numaralı bend olarak daha açık bir şekilde yeniden düzenlenmiş olup, bu meyanda bankalara, bankerlere, tasarruf sandıklarına, tevdiat kabul eden diğer müesseselere yatırılan vadeli, vadesiz paralara ödenen faizler yanında, devamlı olarak para toplama işiyle uğraşan kişi ve kuruluşların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler de mevduat faizi kabul edilerek tevkifat kapsamına dahil edilmiştir. f) Daha önce 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 76 ncı maddesinde yer alan ve menkul sermaye iradı olarak kabul edilen; _ Esham ve tahvilatın vadesi gelmemiş kuponlarının satışı, _ İştirak hisselerinin sahibi namına henüz tahakkuk etmemiş olan kâr hisselerinin devir ve temliki, _ Her türlü senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan paralar ve iskonto bedelleri yapılan yeni düzenleme ile menkul sermaye iradını tanımlayan 75 nci madde içine alınmıştır. g) Daha önce 96 ncı madde gereğince vergi tevkifatına tabi tutulan kâr paylarında tevkifat usulü kaldırılarak kurumlar tarafından ödenen kurumlar vergisinin yarısının kurumlardan kâr payı alan ve 77 nci maddede sayılan kişi ve kuruluşların vergi alacağını teşkil etmesi esası getirilmiş ve 75 nci maddede yapılan değişikliklede vergi alacağının menkul sermaye iradı sayılacağı hükme bağlanmıştır. Esasen Vergi alacağı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı kanunla değişmeden önceki 96 ncı maddesinde yer alan vergi tevkifatının yerini almaktadır. Bu nedenle Kurumlardan kâr payı alan gerçek kişiler bu kâr paylarına nakten tahsil etmemiş olmakla birlikte menkul sermaye iradı sayılan vergi alacağını da ekleyerek elde ettikleri menkul sermaye iradının brüt tutarlarını bulacaklar (veri alacağı dahil) ve bu suretle bulunacak brüt tutarların Gelir Vergisi Kanununun değişik 86 ve 87 nci maddelerine göre diğer gelirleriyle birlikte toplamı 2.000.000 lirayı aştığı takdirde yıllık Gelir Vergisi beyannamesi verecekler ve vergi alacağınıda bu beyannameye dahil edeceklerdir. Mükellefler bu takdirde, beyan ettikleri gelire isabet ederek vergiden vergi alacaklarını mahsup edeceklerdir. h) Diğer taraftan, maddenin 12 numaralı bendi ile, faizsiz olarak kredi veren kişi ve kuruluşlara, kâr payı adı altında yapılacak ödemeler menkul sermaye iradı sayılmış ve 94 ncü madde ile de tevkifat kapsamına alınmış bulunmaktadır. IX _ SAİR KAZANÇ VE İRATLAR : A _ Değer Artışı Kazançları : Daha önce Gelir Vergisi Kanununun 81 nci maddesinde düzenlenmiş olan gayrimenkullerin ve hakların, menkul kıymetlerin satışından, ortaklık hisselerinin devir ve temlikinden doğan kazançlar, 2361 sayılı Kanunla Mükerrer 80 nci maddede değer artışı kazançları olarak yeniden düzenlenmiştir. Buna göre; 1. İvazsız olarak iktisap edilenler dışında iktisap şekli ne olursa olsun, Gelir Vergisi Kanununun değişik 70 nci maddesinin 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar Gelir Vergisine tabi bulunmaktadır. Bu mal ve hakların iktisap tarihinden itibaren bir yıl içinde elden çıkarılması halinde, elde edilen değer artışı kazancına istisna uygulanmıyacak ve tamamı vergilendirilecektir. İktisap tarihinden itibaren bir tam yıl geçtikten sonra binalar dışındaki mal ve hakların satılması halinde, elde edilen değer artış kazancının 125.000 lirayı aşan kısmı vergiye tabi tutulacaktır. Binaların satılmasında sözkonusu istisna, iktisap tarihinden sonraki yılı takibeden her tam yıl için ayrı ayrı uygulanacaktır. Meselâ iktisap edildiği tarihten 3 tam yıl geçtikten sonra satılan bir binadan elde edilen değer artış kazancına, her tam yıl için ayrı ayrı 125.000 lira istisna uygulanarak kazancın 375.000 lirayı aşan kısmı vergiye tabi tutulacaktır. 2. Her ne şekilde olursa olsun edinilen menkul kıymetlerin, edinme tarihinden önce veya sonra elden çıkarılmasından sağlanan ve bir takvim yılındaki tutarı 50.000 lirayı aşmayan kazançlar, vergi dışı bırakılmıştır.Anılan kazançların bir takvim yılındaki tutarının 50.000 lirayı aşması halinde, aşan kısım değer artışı kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır. Diğer taraftan, maddenin 2 numaralı bendinin parantez içi hükmü ile, kurucu hisse senetleri ile diğer her türlü intifa hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançların da değer artışı kazancı olarak vergilendirileceği hükme bağlanmıştır. 3. Gelir Vergisi Kanununun 70 nci maddesinin değişik 5 numaralı bendinde yer alan hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların 50.000 lirası vergi dışı bırakılacak, aşan kısmı ise, değer artışı kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır. 4. Telif haklarının ve ihtira beratlarının müellifleri, mucitleri ve bunların kanuni mirascıları dışında kalan kimseler tarafından elden çıkarılmasından doğan kazançların 50.000 liralık kısmı vergi dışı bırakılacak, aşan kısmı ise değer artışı kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır. 5. Ortaklık haklarının ve hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların tamamı, değer artışı kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır. 6. Faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazancı sayılarak, vergilendirilecektir. 7. 2361 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa Mükerrer 80 nci madde olarak getirilen maddenin son fıkrasına göre, faaliyetine devam eden ticari bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticari işletmeye dahil amortismana tabi iktisadi kıymetlerle, 70 nci maddenin 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde sayılan mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar, ticari kazanç olarak vergiye tabi tutulacaktır. Anılan madde ile ayrıca, elden çıkarma deyimine açıklık getirilerek, bu maddede yer alan mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulması elden çıkarma sayılmıştır. b) Safi Değer Artışı : 2361 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa Mükerrer 81 nci madde olarak yeni getirilen hükme göre, vergiye tabi tutulacak değer artışında safi kazanç, elden çıkarılan mal ve hakların iktisap bedeli ile elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarı arasındaki müsbet farktır. Hasılatın ayın veya menfaat olarak sağlanan kısmı, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümlerine göre tayin ve tesbit edilecektir. Anılan mal ve hakların iktisap bedeli ise, bu mal ve hakların iktisap edilmesi için yapılan her türlü ödemeler, giderler ve ödenen vergi, resim ve harçların toplamıdır. Ancak, bazı hallerde, bu iktisap bedeli yerine, aşağıdaki açıklanan iktisap bedelleri esas alınacaktır. _ Gayrimenkullerde iktisap bedeli; bina ve arazinin Emlâk Alım Vergisine esas olan değerine, yapılan giderlerle, ödenen ayni vergi, resim ve harçların ilavesi suretiyle hesaplanacaktır. _ Menkul kıymetlerin elden çıkarılmasında; iktisap bedelinin tevsik edilememesi halinde, Vergi Usul Kanununun 266 ncı maddesine göre saptanacak itibari değer iktisap bedeli kabul edilir. Menkul kıymetlerin ivazsız olarak iktisap edilmesi halinde, Veraset ve İntikal Vergisi tarhına esas olan matraha, bu tür iktisap nedeniyle ödenen vergilerin eklenmesi suretiyle bulunan miktar, iktisap bedeli olacaktır. Menkul kıymetlerin iktisap tarihinden sonra elden çıkarılması halinde, vergiye tabi değer artışı kazancı, iktisap tarihinden elden çıkarma tarihine kadar geçen ilk tam yıldan sonraki her tam yıl için istisna tutarı düşüldükten sonra kalan safi kazancın % 40'ı ayrıca indirilerek hesaplanacaktır. Ancak, bu şekilde her tam yıl için indirilecek miktar, istisna düşüldükten sonra kalan safi kazancın % 80'ini geçemiyecektir. İktisap tarihinden elden çıkarma tarihine kadar geçen sürenin hesabında yıl kesirleri nazara alınmayacak ve elden çıkarılan menkul kıymetlerin iktisap tarihleri tevsik edilemediği takdirde, bu menkul kıymetler satışın yapıldığı yıl iktisap edilmiş sayılacaktır. c) Vergilendirilmeyecek Değer Artışı Kazançları : Gelir Vergisi Kanununun gayrimenkullerin ve hakların, menkul kıymetlerin satışından, ortaklık hisselerinin devir ve temlikinden doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin 81 nci maddesi, 2361 sayılı Kanunla, vergilendirilmeyecek değer artışı kazançları olarak yeniden düzenlenmiştir. Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı kanunla değişik 81 nci maddesine göre, vergilendirilmeyecek değer artışı kazançları aşağıda açıklanmıştır. 1. Ferdi bir işletmenin sahibinin ölümü halinde kanuni mirasçıları tarafından işletmenin faaliyetine devam olunması ve mirasçılar tarafından işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin kayıtlı değeri ile, bilânço esasına göre defter tutulmakta ise, bilânçonun aktif ve pasifi ile aynen bütün halinde devir alınması halinde, bu devir işleminden dolayı değer artışı kazancı hesaplanmayacaktır. 2. Kazancı bilânço esasına göre tesbit edilen ferdi bir işletmenin bilânçosunun bir sermaye şirketine, aktif ve pasifi ile bütün halinde devir edilmesi, devralan şirketin bilânçosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten devir bilânçosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması ve ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması şartıyla değer artışı kazancı hesaplanmayacaktır. 3. Kollektif veya adi komandit şirketlerin nevi değiştirerek, sermaye şirketi haline dönüşmesi; yeni oluşan sermaye şirketinin bilânçosuna eski şirketin bilânçosunun aynen geçirilmesi ve şekil değiştiren şirket bilânçosuna göre hesaplanan öz sermaye tutarında ortaklara ortaklık payı verilmesi halinde de değer artışı kazancı hesaplanmaz. Ancak, Anonim şirkete dönüşme halinde ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır. d) Arızi Kazançlar : Gelir Vergisi Kanununun arızi kazançların tanımını yapan ve vergilendirilme biçimini belirleyen 82 nci maddesi 2361 Sayılı Kanunla değiştirilerek arızi kazançların kapsamı genişletilmiş ve istisna hadleri yeniden düzenlenmiştir. Buna göre ; 1. Yeni düzenlemede daha önce 2 numaralı bent hükmünde yer alan ticari bir faaliyetin durdurulmasından elde edilen kazançların yanısıra, zirai bir işletmenin faaliyeti ile serbest meslek faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi, henüz başlanılmamış ticari, zirai veya mesleki faaliyete hiç girişilmemesi, ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen hasılat arızi kazanç olarak vergi kapsamına alınmıştır. Ancak, ticari veya zirai bir işletmenin veya serbest meslek faaliyetinin durdurulması karşılığında elde edilen hasılatın 10.000 lirası vergi dışı bırakılmış olup, bu miktarı aşan kısım vergiye tabi tutulacaktır. (Henüz başlamamış olan ticari, zirai veya mesleki bir faaliyete hiç girişilmemesi ile ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen hasılatın tamamı vergiye tabidir.) 2. 3 numaralı bent hükmüne yeni getirilen parantez için hükümle, kiracıya ait tesisat ve malların tahliye ve devri sırasında kiralayana veya yeni kiracıya devrinden doğan kazançların, bu bentte yer alan diğer hasılatla birlikte toplamı 10.000 lirayı aşan kısmı, arızi kazanç sayılarak vergilendirilecektir. 3. Yeni getirilen 5 numaralı bent hükmü ile, gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri işleriyle ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançlar ile daha önce gider yazılan değersiz alacaklar ve karşılık ayrılan şüpheli alacakların tahsil edilmesi halinde, bu kazançların tamamı arızi kazanç olarak vergiye tabi tutulacaktır. 4. Dar mükellefiyete tabi olanların 45 inci maddede yazılı ulaştırma ve ihracat işlerini arızi olarak yapmalarından doğan kazancın tamamı arızi kazanç olarak vergiye tabi tutulacaktır. Diğer taraftan, arızi kazançların safi miktarlarının saptanması sırasında aşağıdaki hususlar gözönünde bulundurulacaktır. 1. Maddenin birinci fıkrasının 1 numaralı bendine giren alım satım işlerinde safi kazanç, satış bedelinden, maliyet bedeli ve satış dolayısiyle yapılan giderler indirilmek suretiyle tesbit edilecektir. Bu bentte sözü geçen tavassut işinden sağlanan kazanç ise tavassut ve hizmet karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan menfaatlerin toplamından, bu iş dolayısiyle yapılan giderler indirilmek suretiyle esaplanacaktır. 2. Maddenin birinci fıkrasının 2, 3, 4 ve 5 numaralı bentlerinde yazılı işlerde safi kazanç; elde edilen hasılattan belgeyle tevsik edilen giderler indirilmek suretiyle tesbit edilecektir. Buradaki elde edilen hasılat deyimi para ve ayınlar ile diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerin toplamını ihtiva etmektedir. 3. Dar Mükellefiyete tabi gerçek kişilerin, ulaştırma ve ihracat işlerini arızi olarak yapmalarından sağlamış oldukları kazançlar ise, Kurumlar Vergisi Kanunun 18, 19 ve mükerrer 19 uncu maddeleri hükümlerine göre tesbit edilecektir. X _ VERGİ TEVKİFATI VE ESASLARI : a) Vergi tevkifatı : Gelir Vergisi Kanununun vergi tevkifatına ilişkin 94, 96 ve 105 nci maddeleri, 2361 sayılı Kanunla değiştirilerek, anılan maddelerde yer alan vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratlar ile tevkifat esasları ve tevkifat nisbetleri yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre ; 1. Serbest meslek işleri dolayısiyle, bu işleri yapan tam mükelleflere yapılan ödemelerden önceden olduğu gibi % 15 vergi tevkifatı yapılacaktır. Dar mükelleflere yapılan bu tür ödemelerde ise, vergi tevkifatı nisbeti 1.1.1981 tarihinden itibaren % 30'a yükseltilmiştir. 2. Senelere sari inşaat ve onarma işlerini yapanlara (kurumlar dahil) ödenen istihkak bedellerinden yapılacak vergi tevkifatı nisbeti % 5'e yükseltilmiş olduğundan, 1.1.1981 tarihinden itibaren yapılan istihkak ödemelerinden % 5 oranında vergi tevkifatı yapılacaktır. 3. Dar mükellefiyete tabi olanlara, telif ve patent haklarının satışı dolayısiyle yapılan ödemelerden yapılacak tevkifatın nisbeti, 1.1.1981 tarihinden itibaren % 35'e yükseltilmiştir. 4. Gelir Vergisi Kanununun 2361 Sayılı Kanunla değişik 70 nci maddesinde yer alan mal ve hakların 94 ncü maddede sayılanlar tarafından kiralanması halinde, bunlar tarafından kira bedeli olarak ödenen ve elde eden yönünden gayrimenkul sermaye iradı sayılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılması esası getirilmiştir. Buna göre, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıflar iktisadi işletmeleri, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tesbit eden çiftçiler; yaptıkları kiralamalar nedeniyle, 1.1.1981 tarihinden itibaren kira sözleşmesinde kira bedeli olarak tesbit edilen tutar üzerinden, kira sözleşmesi yoksa söz konusu gayrimenkul sermaye iratlarını elde edenlere fiilen ödenen kira miktarı üzerinden % 25 nisbetinde vergi tevkifatı yapacaklardır. Anılan 94 ncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olan gerçek ve tüzel kişiler aynı zamanda işyeri olarak kiraladıkları binalar için ödeyecekleri kira miktarının tamamı üzerinden % 25 nisbetinde vergi tevkif edeceklerdir. Ancak tüccar, serbest meslek erbabı ve çiftçiler yalnızca ticari, mesleki veya zirai faaliyetlerine ilişkin olarak kiraladıkları mal ve haklar için ödedikleri kira bedellerinden tevkifat yapacaklardır. Daha önce Gayrimenkul sermaye iratlarında İstisnalara ilişkin bölümünde açıklandığı üzere, aynı zamanda hem işyeri hem ikametgah olarak kiralanan gayrimenkuller vergi mevzuatımız açısından işyeri olarak kabul edildiğinden bu gayrimenkuller için ödenecek kiraların tamamı üzerinden tevkifat yapılacaktır. Yapılan ödemenin 1.1.1981 tarihinden önceki veya sonraki bir döneme ilişkin olması önemli olmayıp, 1.1.1981 tarihinden sonra ödeme yapılması tevkifat için yeterlidir. Anılan madde hükmü uyarınca tevkifat gerçek kişilerin gayrimenkul sermaye iratlarına ilişkin gelir vergilerine mahsuben yapılacağından, bu hükmün kurumlar vergisine tabi mükelleflerle bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu itibarla kurumların elde ettiği bu mahiyetteki iratlardan ödeme yapanlar tarafından tevkifat yapılmayacaktır. Diğer taraftan herhangi bir işletmenin aktifinde kayıtlı gayrimenkul veya hakların kiraya verilmesi karşılığında elde edilen gelir, Gelir Vergisi Kanunu yönünden ticari kazanç olarak kabul edildiğinden, gayrimenkul sermaye iradı niteliğinde olmayan bu tür ödemelerden de söz konusu tevkifat yapılmayacaktır. 5. Gelir Vergisi Kanununun 2361 Sayılı Kanunla değişik 75 nci maddesinin 2 nci fıkrasının 4 numaralı bendinde yer alan ve Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren dar mükellefiyete tabi kurumların ticari bilançolarına göre doğan kârdan, Kurumlar Vergisi düşüldükten sonra kalan kısım (bu hüküm 2361 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 9 uncu maddesi uyarınca söz konusu kurumların 1980 takvim yılı kazançları hakkında da uygulanacaktır.) ve dar mükellefiyete tabi gerçek kişilerle, Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan ve Kurumlar dışında kalan tüzel kişilere ödenen kâr paylarından % 20 vergi tevkifatı yapılacaktır. 6. 94 ncü maddenin birinci fıkrasının 8 numaralı bendinde dağıtılsın veya dağıtılmasın, Kurumların yabancı ülkelerde elde ettikleri kazançlar ile Türkiye'de elde ettikleri iştirak kazançları dışında kalan Kurumlar Vergisinden muaf veya müstesna kazanç ve iratlarından % 33.1/3 oranında tevkifat yapılması öngörülmektedir. Kabul edilmiş bulunan % 50 Kurumlar Vergisi oranı ve "Vergi alacağı" sisteminin işleyişinde (Kurumlar yönünden vergiden muaf ve müstesna kazanç ve iratlar ortakları yönünden menkul sermaye iradı olarak vergiye tabi bulunduğundan) ortakların alacakları kâr paylarının kaynağı ile ilgilenmeyip uygulamada kolaylık sağlamak ve vergi alacağı mahsubunun aksaksız ve anlaşmazlık yaratmıyacak bir şekilde işlenmesini sağlamak için, bu hüküm getirilmiştir. Bilindiği gibi Kurumlar Vergisinden muaf veya müstesna tutulan kazançlar Kurumlar Vergisi matrahına dahil edilmemekte ve Kurumlar Vergisine tabi tutulmamaktadır. Ancak, bu kazançlar daha sonra dağıtıldıkları zaman elde edenler yönünden kâr payı olarak Gelir Vergisi sistemimize dahil olmakta ve bunlar üzerinden de Kurumlar Vergisine tabi kazançlarla birlikte vergi alacağı hesaplanmaktadır. Kurumlar Vergisi alınmadan vergi alacağı fiilen mevcut olamıyacağı için uygulamada bu aksaklığı önlemek amaciyle, ileride bu ¨har paylarını elde ederek vergi alacağından yararlanacakları için ödenmemiş verginin mahsubuna imkân vermemek üzere bu kazançlar üzerinden % 33 1/3 oranında tevkifat yapılması esası getirilmiştir. mükellefin bu tür kazançlarından doğan kâr paylarına ilişkin mahsup ve iade işlemleri de Gelir Vergisi Kanununun 2361 Sayılı Kanunla değişik mükerrer 122 nci maddesi hükümlerine göre yapılacaktır. Tevkifatın yapılması için kazancın dağıtılıp dağıtılmaması önem arzetmektedir. Kurumlar, Vergisi matrahlarını tesbit ettikten sonra, bu matrah dışında kalan ve yukarıda belirtilen kazanç ve iratlar üzerinden Kurumlar Vergisi beyannamesinin verilme süresi içinde mezkür tevkifatı yapacaklar ve ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar muhtasar beyanname ile vergi dairesine yatıracaklardır. söz konusu kazanç ve iratların dar mükelleflere dağıtılması halinde daha önce yapılan tevkifat % 60 nisbetinde tamamlanacaktır. Öte yandan, yatırım indiriminden faydalanan kurumlara tanınmış olan ve ortaklara intikali mümkün bulunmayan yatırım indirimi istisnası, Kurumlar Vergisinin hesaplanması sırasında kurum kazancından indirilmesi nedeniyle, indirilen bu kısım, ortaklar bakımından menkul sermaye iradı vasfını kazanmakta, dolayısiyle kurum kazancından indirilen söz konusu kâr hisselerinden de % 33 1/3 oranında tevkifat yapılarak vergi Dairesine yatırılması gerekmektedir. İştirak kazançlarının bu tevkifatın dışında bırakılmasının nedeni iştirakçi kurumun elde ettiği bu tür kazançların daha önce kendisine iştirak olunan kurum tarafından % 50 Kurumlar Vergisine tabi tutulmuş olması ve vergi alacağının mahsubu açısından hiç bir aksaklığın mevcut bulunmamasıdır. Bilindiği üzere, kurumların yabancı memleketlerde elde ettiği kazançlar Türkiye'de Kurumlar Vergisi matrahına dahil edilerek üzerinden Kurumlar Vergisi hesaplanmakta ve ödenmektedir. Ancak, bu kazançların genellikle daha önce elde edildikleri ülkelerde vergiye tabi tutulmaları nedeniyle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 43 ncü maddesi uyarınca yabancı memleketlerde Kurumlar Vergisi ve benzeri vergiler, bu kazançlar üzerinden Türkiye'de alınacak Kurumlar Vergisinden fazla olmamak şartıyla mahsup edilmektedir. Bunun tek istisnası, kambiyo mevzuatı gereğince Türkiye'de getirildiğinin tevsik edilmesi kaydıyla yurtdışında yapılan inşaat, onarma ve montaj işleriyle teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar olmaktadır. Kurumların, yabancı memleketlerde yaptığı inşaat, onarma ve montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağladığı ve kambiyo mevzuatı gereğince döviz olarak Türkiye'ye getirildiği tevsik edilen kazançlar üzerinden tevkifat yapılmayacaktır. Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 2362 Sayılı Kanunla değişik mükerrer 8 nci maddesinde yer alan, finansman fonu tamamen Kurumlar Vergisinden istisna edilmiş bir kazanç olmayıp emanet bir para ve geçici bir istisna olduğu ve kurum kazancından ayrıldığı yılı takip eden yıl yatırım indirimine dönüşüp tevkifata tabi tutulacağından, yukarıda yazılı tevkifat finansman fonu olarak kurum kazancından ayrılan bu kazançlar için de söz konusu değildir. 7. Tahvilat ve mevduat faizleri ile faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr paylarından yapılacak tevkifat oranı % 25 dir. Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 105 inci maddesinin 7 numaralı bendini parantez içi hükmünde tahvilat ve mevduat faizleri ile faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr paylarından yapılacak vergi tevkifatı oranını % 30'a kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkili kılınmış olmakla beraber, bu yetki kullanılmadığından, mezkür ödeneklerden % 25 vergi tevkifatı yapılacaktır. 8. 94 ncü maddeye yeni getirilen 12 numaralı bent hükmü ile zirai kazançlarda ziraii ürünlerin alış bedeli üzerinden % 5 tevkifat yapılması esası getirilmektedir. Sözkonusu bent hükmüne göre Gelir Vergisi Kanununun 94 ncü maddesi uyarınca tevkifat yapmak zorunda olanlar, zirai kazanç ölçülerini tesbit eden kararnamelerde yer alan zirai mahsülleri çiftçilerden satın aldıkları esnada nakten veya hesaben ödeyecekleri alış bedelleri üzerinden, bu çiftçilerin Gelir Vergilerine mahsuben % 5 vergi tevkifatı yapmak ve kestikleri ve vergileri süresi içinde muhtasar beyanname ile vergi dairesine bildirerek ödemek zorundadır. Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 11 nci maddesinin son fıkrası hükmüne göre gerçek usulde veya götürü gider usulde vergiye tabi zirai ka-zanç sahipleri ile küçük çiftçi muaflığından faydalanan çiftçilerin sattıkları zirai ürünlerin bedelleri üzerinden de bu tevkifat yapılacaktır. Söz konusu zirai ürünlerin ticari kazanç sahipleri veya kurumlar tarafından satılması halinde herhangi bir zirai kazanç mevcut olmadığı için tevkifat yapılmayacaktır. Diğer taraftan yaş meyva sebze komisyonculuğu ile uğraşanlar her ne kadar komisyoncu adı altında faaliyet göstermekteyseler de müstahsilden aldıkları ürünler için müstahsil makbuzunu bizzat kendileri düzenledikleri ve satın alan kimseye bu ürünleri kendi faturaları ile devrettiklerinden, Vergi Kanunları yönünden yaptıkları iş bir alım-satım faaliyeti niteliğinde bulunmaktadır. Bu nedenle komisyoncu adı altında çalışmakla beraber faaliyeti alım-satım niteliğinde olan bu şahıslarda çiftçilerden satın alacakları zirai ürünlerin bedellerinden tevkifat yapmak zorundadırlar. Vergi Usul Kanununda yapılan değişiklikle vergilemede vergiyi doğuran olayın gerçek niteliği esas alındığı ve canlı hayvanların müstahsilleri tarafından kestirilerek et olarak satılması hali gerçek yönüyle canlı hayvan satışı niteliğinde olduğundan bu halde de tevkifat yapılacaktır. Diğer taraftan; 1980 ve daha önceki yıllarda satın alınarak satıcı lehine tahakkuk ettirilmiş, ancak henüz ödenmemiş olan zirai ürün bedellerinin 1981 ve daha sonraki yıllarda ödenmesi halinde ödeme sırasında vergi tevkifatı yapılmayacaktır. Tevkifat yapılacak zirai ürün türlerini gösteren Zirai Kazanç Ölçülerine ilişkin kararname 16.3.1979 gün ve 16580 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış bulunmaktadır. b) Vergi Tevkifatı Esasları : Gelir Vergisi Kanununun iratlarda vergi tevkifatını düzenleyen 96 ncı maddesi hükmü kaldırılarak, bu hüküm yerine 2361 sayılı Kanunla vergi tevkifatında uyulacak esaslara ilişkin hükümler getirilmiştir. 1. Yeni hükümle, 94, 104 ve 105 nci maddelere göre yapılacak vergi tevkifatı, nakten veya hesaben yapılacak ödemelere uygulanacaktır. 2. Hesaben ödeme, vergi tevkifatına tabi tutulacak kazanç ve iratları ödeyenleri istihkâk sahibine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri veya bu istihkâkları ödeyenlerin hesaplarına gider kaydedilmeyi ifade etmektedir. 3. Ücretler dışında kalan ödemelerden vergi tevkifatı, ödemenin gayrisafi tutarı üzerinden yapılacaktır. Ücretler ve diğer vergi tevkifatına tabi tutulacak ödemelerde kesilmesi gereken vergiyi ödemeyi yapan üstlenmiş ise, ödemenin brütü bulunacak ve bulunan brüt üzerinden vergi tevkifatı yapılacaktır. 4. Diğer taraftan, 94 ncü madde gereğince tevkifat yapmak zorunda olanların, anılan maddede yazılı ödemelerden gerekli tevkifatı yapmamaları ve vergi dairesine yatırmamaları halinde, vergi sorumlusu sıfatiyle tevkif etmeleri gereken verginin ve uygulanacak cezanın genel hükümler çerçevesinde öncelikle tevkifat yapmakla yükümlü bu kişilerden aranacağı tabiidir. 4. Bakanlar Kurulu Kararlarına Dayanılarak Net Ödenen Ücretler : Bakanlar Kurulu Kararlarına dayanılarak, 657 ve 926 Sayılı Kanunlara tabi olanlar aylıklarının % 20 si oranında ve avans olarak yapılan ödemelerin bu konuda yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar net ödenmesine devam edilecektir. 5. Vergi tevkifatı sırasında, tevkif edilen verginin lira kesirleri nazara alınmayacaktır. XI _ VERGİNİN HESAPLANMASI : Gelir Vergisi Kanununun 104 üncü maddesi 2361 Sayılı Kanunla değiştirilerek, verginin hesaplanmasından cetvel uygulaması kaldırılmıştır. Gelir Vergisi Kanununun 2361 Sayılı Kanunla değişik 104 üncü maddesine göre, verginin nasıl hesaplanacağı aşağıda açıklanmıştır. a) Yıllık Beyanname Veren veya Götürü Kazanç ve Ücreti Olan Mükelleflerin Vergilerinin Hesabı : Yıllık Beyanname ile beyan edilen kazanç ve iratlar ile götürü usulde tesbit edilen kazanç ve ücretler için yıllık vergi, matrahtan mükellefin medeni durumuna göre 2361 Sayılı Kanunla değiştirilen 31 inci maddede öngörülen indirim tutarları toplamı düşülmek suretiyle bulunacak miktara, Gelir Vergisi Kanununun aynı Kanunla değişik 103 üncü maddesinin yer alan vergi nisbetleri uygulamak suretiyle hesaplanacaktır. b) Ücretlerde Verginin Hesaplanması : Yukarıda da belirtildiği üzere; ücretlerin vergilendirilmesinde de, 1.1.1981 tarihinden itibaren vergi cetveli kullanılmayacaktır. Vergi, ücretin ödeme dönemine göre, yıllık, aylık ve günlük ücret matrahından, bu dönemler için öngörülen genel, özel ve varsa sakatlık indirimleri tutarı düşüldükten sonra, 103 üncü maddede yer alan vergi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır. Gelir Vergisi Kanununun 2361 Sayılı Kanunla değişik 104 üncü maddesine göre, ücretlerin vergilendirilmesinde esas prensip, ücretin yıllık tutarının vergisinin hesaplanması ve ödeme dönemlerine göre, aylık ödemelerde bu vergi 12'ye bölünerek, günlük ödemelerde ise aylık vergi 30'a bölünerek tevkif edilecek verginin tesbitidir. Diğer taraftan 36 ncı maddede belirtildiği üzere, indirimler, aile durumu sual varakasının ibraz edildiği veya vergi karnesini muhafaza eden işveren tarafından yapılan ödemelere uygulancak, bunun dışında kalan işverenler tarafından yapılan ödemelere uygulanmayacaktır. Aile durumu sual varakası veya vergi karnesini muhafaza eden işveren tarafından yapılan ücret ödemelerinde; Gelir Vergisi Kanununun 36 ncı maddesine göre, günlük dönemler itibariyle ücret ödenmekte ise, günlük olarak belirlenen genel özel ve varsa sakatlık indirimi ücret matrahından düşülmek suretiyle; aylık dönemler itibariyle ücret ödenmekte ise, bu dönem için öngörülen genel, özel ve varsa sakatlık indirimi ücret matrahından düşülmek suretiyle kalan miktar üzerinden vergi tarifesine göre vergi hesaplanacaktır. İndirimleri uygulayan işverenler tarafından, indirimlerin uygulandığı dönemin dışında yapılan ödemelere, indirim uygulanmayacaktır. İşverenler, özel indirimden tam olarak faydalanacak evli hizmet erbabı kadından, eşinin ücretli olarak çalışmadığını gösterir, eşi ve kendisi tarafından imzalanmış bir belge almak, bunları saklamak ve istenildiğinde ibraz etmek zorundadırlar. Hizmet erbabının bu konudaki değişiklikleri anında işverene bildirmek zorunda olduğu tabiidir. Ancak uygulamada hizmet erbabına çeşitli ödeme dönemleri itibariyle çeşitli adlar altında muayyen ve gayrimuayyen ücret ödemeleri yapıldığı gözönünde tutularak vergilemede basitlik sağlanabilmesi için ücretlerde vergi tevkifatı hizmet erbabına takvim yılı başından itibaren yapılan her türlü ücret ödemelerinin safi tutarları toplamı değişik 103 ncü maddede yer alan tarifenin aynı gelir dilimi içinde kaldığı sürece o nisbeti, aştığı anda ise aşan kısım sonra gelen dilimin nisbeti üzerinden yapılabilecektir. Bu takdirde işverenlerin ücret ödemelerine ilişkin olarak, düzenleyecekleri ücret bordrolarında, hizmet erbabına o takvim yılı içinde daha önce yaptıkları ücret ödemelerinin safi tutarları toplamına göstermeleri zorunludur. XII _ HİZMET ERBABININ NET ÜCRETLERİNDE GELİR VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER NEDENİYLE MEYDANA GELECEK ARTIŞIN ÖDENMESİ : Bilindiği gibi, Gelir Vergisi Kanununda 2361 sayılı kanunla yapılan değişiklikler sonucu, hizmet erbabının net ücretlerinde meydana gelecek artışların nasıl ödeneceği, aynı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 13 ve 14 ncü maddelerde düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre : a) Geçici 14 ncü madde kapsamı dışında kalan tüm hizmet erbabın 1981 takvim yılı Ocak ve Şubat ayları net ücretlerinde Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişiklikler dolayısıyle meydana gelecek artışlar, işverenler tarafından hizmet erbabına 1981 mali yılı içinde Bakanlar Kurulunca tesbit edilecek tarihlerde ve tayin edilecek usul ve esaslara göre ödenecektir. İşverenler, bu aylara ilişkin olarak yapacakları her türlü ücret ödemelerini eski ve yeni hükümlere göre düzenleyecekleri iki ayrı bordroda gösterecekler; net ücretlerinde artış olan hizmet erbabına eski hükümler üzerinden hesapladıkları, artış olmayan hizmet erbabına ise (meselâ, daha önce sakatlık istisnasından faydalananlar gibi), yeni hükümlere göre hesapladıkları net ücretleri ödeyeceklerdir. Şu kadar ki, hizmet erbabına aynı dönemde günlük veya aylık ücret ödemeleri dışında ikramiye gibi başkaca ücret ödemeleri de yapılmışsa, net ücretlerde artış, yapılan ücret ödemelerinin tamamının, eski hükümlere göre bulunacak vergilerinin toplamı ile yeni hükümlere göre bulunacak vergilerin toplamı mukayese edilerek tesbit edilecektir. İşverenler, yeni hükümlere göre teşekkül eden vergi matrahını ve kestikleri vergileri muhtasar beyannamelerle süresi içinde vergi dairelerine bildirecekler ve ödeyeceklerdir. Geçici 14 ncü madde kapsamı dışında kalan tüm hizmet erbabının net ücretlerinde Gelir Vergisi Kanununda yapılan ve 1.1.1981 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikler nedeniyle meydana gelen artışlar 1.3.1981 tarihinden itibaren hizmet erbabına ödenecektir. 1981 yılının Ocak ve Şubat aylarına ilişkin olup hizmet erbabına ödenmeyen farklar ise, işverenler tarafından emanet hesabına alınarak daha önce belirtildiği gibi 1981 mali yılı içinde Bakanlar Kurulunun tesbit edeceği tarihlerde ve gene Bakanlar Kurulunca tayin edilecek usul ve esaslara göre istihkak sahiplerine ödenecektir. Öte yandan; 657, 926 ve 1765 sayılı Kanunlara tabi olan hizmet erbabı ile Milli Güvenlek Konseyinin 3 numaralı kararı uyarınca % 70 zam alan hizmet erbabının ücretlerine Geçici 13 ncü madde hükümlerinin uygulanacağı açıktır. b) 12.9.1980 tarihinden önce yürürlüğe girmiş olan ve halen de uygulanmakta bulunan toplu iş sözleşmelerinden Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişiklikler dolayısıyla meydana gelecek artışlar, toplu iş sözleşmeleri sona erinceye kadar, işverenler tarafından hizmet erbabına ödenmeyecek ve işverenler bu farkları ücretin ödendiği aynı takip eden ay sonuna kadar T.C. Merkez Bankasında açılacak hesaba, T.C. Merkez Bankası şubesi bulunmayan yerlerde T.C. Merkez Bankasına aktarılmak üzere T.C. Ziraat Bankası şubelerine yatıracaklardır. İşverenler söz konusu farkları anılan hesaba yatırırken, istihkak sahibi hizmet erbabının adlarını ve hesaba yatırılan ücret artışı tutarlarını gösterir bir listeyi de ilgili banka şubesine tevdi edeceklerdir, Toplu iş sözleşmesine tabi olmamakla birlikte (toplu iş sözleşmelerinde kapsam dışı olduğu belirtilen personel ile toplu iş sözleşmesini imzalayan sendikaya tabi olmayan hizmet erbabı ve yönetici, büro personeli gibi) aynı işyerinde toplu iş sözleşmesine paralel olarak zam alan kapsam dışı hizmet erbabının net ücretlerinde meydana gelen artışlar da aynı esasa tabi olacaktır. Kapsam dışı hizmet erbabı açısından sözkonusu zammın toplu iş sözleşmesinden önceki veya sonraki bir tarihte yapılmış olması ve toplu iş sözleşmesi ile aynı miktar veya oranda olmaması önemli değildir. Hizmet erbabının net maaşlarında meydana gelecek artış, önceki (a) bölümünde açıklanan esaslar çerçevesinde tesbit edilecektir. İşverenler yeni hükümlere göre teşekkül eden stopaj matrahı ile kestikleri vergi tutarlarını süresi içinde muhtasar beyanname ile vergi dairelerine beyan ederek ödeyeceklerdir. Diğer taraftan T.C. Merkez Bankasında toplanacak bu farklar, 1982 mali yılı sonuna kadar Bakanlar Kurulunca kararlaştırılacak tarihlerde ve tesbit edilecek usul ve esaslara göre hak sahiplerine ödenecektir. T.C. Merkez Bankasına yatırılması gereken farkları süresi içinde yatırmayan işverenler hakkında, yatırılması gereken farkların iki misli ceza hükmolunacak; farkların ve cezanın tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkında kanun hükümleri uygulanacaktır. c) Genel Bütçe'ye Dahil Dairelerde Çalışan Hizmet Erbabının Ücretlerinde Meydana Gelen Artışın Ödenmesi : Genel Bütçe'ye dahil dairelerde görevli Geçici 13 ncü madde kapsamına giren hizmet erbabına eski esaslara göre hesaplanarak ödenen ücretler için, işverenler ayrıca 28.2.1981 tarihine kadar yeni esaslara göre ücret bordrosu düzenleyeceklerdir. Bu şekilde ücretli lehine doğacak farklar, bilahare Bakanlar Kurulunca tesbit edilecek esaslar dahilinde ödenmek üzere Bütçe Gelirleri Hesabına zimmet Adi Emanetler Hesabına matlup kaydedilmek suretiyle muhasebeleştirilecektir. Geçici 14 ncü madde kapsamına giren hizmet erbabından bu tebliğin yayınlandığı tarihe kadar eski esaslara göre net ücretleri hesaplanıp ödenenler için de yukarıdaki açıklamalara göre işlem yapılacaktır. Bu tebliğin yayınlandığı tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise yeni esaslara göre hesaplanacak miktarlar bütçe Gelirleri Hesabına matlup, bu miktar ile eski hükümlere göre hesaplanacak miktar arasındaki fark bilahare Bakanlar Kurulunca tesbit edilecek esaslar dahilinde ödenmek üzere Adi Emanetler Hesabına matlup kaydedilecektir. d) Katma Bütçeli Daielerde Çalışan Hizmet Erbabının Ücretlerinde Meydana Gelen Artışın Ödenmesi : Katma bütçeli dairelerde görevli Geçici 13 ncü madde kapsamına giren hizmet erbabının yeni esaslara göre hesaplanan Gelir Vergisi vergi dairesi adına; bu miktar ile eski esaslara göre hesaplanacak gelir vergisi miktarı arasındaki fark bilahare Bakanlar Kurulunca tesbit edilecek esaslar dahilinde ödenmek üzere kuruluşlar adına, Adi Emanetler Hesabına matlup kaydedilmek suretiyle muhasebeleştirilecektir. Vergi dairesi adına Adi Emanetler Hesabına alınan Gelir Vergisi süresi içinde ilgili vergi dairesine yatırılacaktır. Geçici 14 ncü madde kapsamına giren hizmet erbabından bu tebliğin yayınlandığı tarihe kadar eski esaslara göre net ücretleri hesaplanıp ödenenler için de yukarıdaki açıklamalara göre işlem yapılacaktır. Bu tebliğin yayınlandığı tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise, yeni esaslara göre hesaplanacak Gelir Vergisi miktarı süresinde ilgili vergi dairesine yatırılmak üzere, vergi dairesi adına; bu miktar ile eski esaslara göre hesaplanacak miktar arasındaki fark bilahare Bakanlar Kurulunca tesbit edilecek esaslar dahilinde ödenmek üzere ilgili kuruluşlar adına Adi Emanetler Hesabına matlup kaydedilmek suretiyle muhasebeleştirilecektir. Katma bütçeli saymanlıklarca eski esaslara göre hesaplanan Gelir Vergisi bu tebliğin yayınlandığı tarihe kadar ilgili vergi dairesine muhtasar beyanname ile beyan edilip yatırılmış ise, bu miktar ile yeni esaslara göre hesaplanacak Gelir Vergisi arasındaki fark miktarı Vergi Usul Kanununun düzeltme ile ilgili hükümlerine göre, toplu düzeltme yolu ile vergi dairelerince katma bütçeli saymanlıklara iade edilecek ve bu saymanlıklarca da bilahare hak sahiplerine ödenmek üzere ilgili kuruluşlar adına Adi Emanetler Hesabına matlup kaydedilecektir. e) Yukarıda (b) bölümünde belirtilen hizmet erbabının ücretleri, toplu iş sözleşmesi hükümlerinin sona erdiği tarihten itibaren, yeni esaslara göre tesbit edilecek net tutarlar üzerinden ödenecektir. XIII _ GÖTÜRÜ USULDE TESBİT EDİLEN TİCARİ VE SERBEST MESLEK KAZANÇLARINDA VERGİNİN TAHAKKUKU ve ÖDENMESİ : 2361 Sayılı Kanunun 73, 74 ve 82 nci maddeleri ile götürü usulde tesbit olunan ücretlerin vergilendirilmesine paralel olarak, götürü usulde tesbit edilen ticari ve serbest meslek kazançlarının da, faaliyetin icra olunduğu takvim yılının Nisan ayında tahakkuk ettirilmesi ve tahakkuk eden verginin Nisan, Ağustos ve Aralık aylarında olmak üzere üç eşit taksitte ödenmesi öngörülmüştür. Takvim yılı içinde işe başlayanlar (muaflık şartlarını kaybedenler dahil), diledikleri takdirde işe başladıkları takvim yılına ait tahakkuk eden vergileri, ertesi yılın Gelir Vergisi ile birlikte üç eşit taksitte ödeyebileceklerdir. XIV _ ORTALAMA KAR HADDİNDE YENİ ESASLARIN UYGULANMASI : 2361 Sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesi gereğince Gelir Vergisi Kanununun anılan Kanunla değişik 111 nci maddesinin (B) fıkrasında yeralan "Asgari Gayrisafi Hasılat Esası", bu fıkra kapsamına giren mükelleflerin 1980 takvim yılı kazançlarına da uygulanacaktır. XV _ GEÇMİŞ YILLARA AİT VERGİLER : 2361 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa Geçici 1 nci madde olarak getirilen hükümle, 1981 takvim yılından önceki dönemlerde elde edilen kazanç ve iratlar (götürüler dahil) ile ücretlere ve 1981 mali yılından önceki dönemlerde elde edilen götürü ücretlere ait vergilerin, aksine hüküm olmadıkça eski hükümlere göre alınması öngörülmüştür. Bu hüküm uyarınca, 1980 takvim yılına ilişkin olarak elde edilen ve 1981 yılı Mart ayında yıllık beyanname ile beyan edilerek vergilendirilecek olan kazanç ve iratlar, aksine hüküm olmadıkça Gelir Vergisi Kanununun 1.1.1981 tarihinden önceki hükümleri uyarınca vergiye tabi tutulacaktır. Ayrıca, 1.1.1981 tarihiden önceki dönemlerde hak kazanılan ve gerçek usulde vergiye tabi tutulacak olan ücretlerin vergilerinin de, 1.1.1981 tarihinden önceki hükümlere göre hesaplanması gerekmektedir. Öte yandan, 1980 takvim yılına ait olan ve 1981 yılı Nisan ayında vergileri tahakkuk ettirilecek olan götürü ticari kazançlar ile götürü serbest meslek kazançları hakkında, Gelir Vergisi Kanununun 1.1.1981 tarihinden önceki hükümleri uygulanacaktır. Bilgi edinilmesini ve gereğince işlem yapılmasını rica ederim. (*) Güncelliği kalmamıştır. |