Buradasınız

Mükerrer Madde 257 Yetki

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20750]-701555

04.07.2023

Konu

:

Hatalı Düzenlenen Temel E-Faturanın Düzeltilmesinin Mümkün Olup Olmadığı Hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile; 15/5/2017 tarihli, 1522 ve 1523 numaralı e-faturalarınızı USD para birimi üzerinden düzenlerken TL kurunun yanlış alındığı, alacaklı firmanın hatayı fark etmesi üzerine 7/6/2017 tarihinde tarafınıza iade faturası kestiği, 8/6/2017 tarihinde doğru tutar üzerinden yeniden fatura düzenleyerek alıcıya gönderdiğiniz, ancak 5/2017 dönem KDV beyannamesi verilmesi esnasında mali müşavirinizin mezkur faturalardaki rakam ile yazılan tutarlarda hata olduğunun farkına vardığı ve yazı ile yazılan kısmı doğru kabul ederek KDV beyannamesini buna göre verdiği, alacaklı tarafın ise faturada yer alan tutarlardan rakam ile yazılan tutarı kabul ettiği ve buna göre 53.235.289,57 TL'yi indirim konusu yaptığı belirtilerek, söz konusu hatalı işlemlerin ne şekilde düzeltilmesi gerektiği hakkında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında da, bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, 213 sayılı Kanunun mükerrer 242 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığının elektronik defter, kayıt ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu, Vergi Usul Kanunu ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu, Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.

Bu yetkiye istinaden 19/10/2019 tarih ve 30923 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde konu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş olup, söz konusu Tebliğ ile bu tarihe kadar Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu olan belgelerin elektronik ortamda düzenlenmesine yönelik olarak yayımlanan tüm Tebliğlerin gözden geçirilmesi, tüm tarafların tek kaynaktan bilgilenmelerinin temin edilmesi ve elektronik belge uygulamalarında bütünlüğün sağlanması amaçlanmıştır.

Ayrıca, 526 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine eklenen "V.10. e-Belgelere İlişkin İptal/İtiraz, İhbar ve İhtarların Bildirilmesi" başlıklı bölüm uyarınca, 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında düzenlenen e-Belgelere ilişkin olarak 6102 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak KEP sistemi ile yapılan ihbar veya ihtarlar ile e-Belge iptal işlemlerinin 1/5/2021 tarihinden itibaren, ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanacak kılavuzda belirtilen usul, esas ve süreler içinde, elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemine bildirilmesi zorunludur.

Gelir İdaresi Başkanlığınca e-Fatura Uygulamasından yararlanma yöntemlerine göre Teknik Kılavuzlar yayımlanmış ve bu kılavuzların fatura senaryoları ile ilgili bölümlerinde e-Faturaların düzenlenebileceği senaryo türleri açıklanmış olup, mevcut durumda e-Fatura uygulamasında "Temel, Ticari, Yolcu Beraberi Eşya, İhracat, Kamu Fatura ve Hal Tipi Fatura" olmak üzere altı senaryo (ihtiyaca göre yeni senaryolar geliştirilip eklemeler yapılmaktadır) baz alınarak fatura düzenlenebilmektedir.

Temel ve Ticari Fatura senaryolarında, mükellefler kendilerine uygun olan fatura tiplerini (Satış, İade, Tevkifat, İstisna, Özel Matrah, İhraç Kayıtlı) seçerek faturalarını oluşturabilmektedirler.

Temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı dönülme imkanı bulunmamakla birlikte, 8 günlük itiraz süresi dolmamak şartıyla (5/3/2019 tarihi itibarıyla uygulamaya giren) "Temel Fatura İptal Portalı" üzerinden satıcının alıcıya ilgili faturanın iptali talebinde bulunma hakkı bulunmaktadır. 1/5/2021 tarihi itibarıyla söz konusu uygulama "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" olarak güncellenmiş ve kanuni süresi içinde (8 günlük itiraz süresi geçen faturalara da tarafların mutabık kalması şartıyla) harici yollarla yapılan itiraz işlemlerinin bu uygulama üzerinden karşı tarafın onayına sunulma uygulamasına geçilmiştir.

"e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" uygulamasına ilişkin ayrıntılı açıklamalara "e-Fatura Uygulaması İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu"nda yer verilmiş olup, söz konusu Kılavuzun "2 Genel Olarak e-Fatura İptal/İtiraz Bildirim İşlemleri" başlıklı bölümünde, "e-Faturalara elektronik ortamda iptal/itiraz işlemi yapılabilmesi için; e-Faturayı düzenleyen satıcı veya duruma göre alıcı tarafından e-Fatura İptal/İtiraz Bildirim Portalı üzerinden iptal/itiraz talebi oluşturulması gerekir. İptal/itiraz taleplerine ilgili faturanın alıcısı/satıcısı tarafından onay verilebildiği gibi, karşı tarafın onaylama zorunluluğu bulunmamaktadır...

Temel ve diğer fatura senaryolarında düzenlenen faturalara, faturanın alıcıya iletildiği tarihten itibaren 8 günlük süre içinde sadece harici yöntemlerle (TTK 18/3 te belirtilen noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz işlemi gerçekleştirilmektedir.

Ancak ihtar ve itiraz bildirimlerinin Sistem içinden yapılabilmesi için öncelikle TTK madde 18 de belirtilen yöntem ve süreler dâhilinde söz konusu e-Faturaya itiraz edilmesi gerekmektedir. İhtar ve itirazların sistem içinden yapılması mümkün olmayıp, bildirimin amacı, TTK kapsamında yapılan ihtar ve itiraz hakkında Başkanlığa bilgi verilmesidir.

e-Faturaların sistem üzerinden iptal/itiraz işlemlerinin gerçekleştirilmesi özellikle sistem bilgileri ile beyan, bildirim ve formlardaki bilgilerin uyumluluğunun sağlanması açısından gereklidir.

e-Fatura İptal/İtiraz Portalı, e-Fatura senaryoları içinde sadece;

Temel Fatura senaryosunda (hem itiraz bildirim hem iptal uygulaması için alıcı veya satıcı tarafından talep başlatılabilir),

Ticari Fatura senaryosunda (sadece itiraz bildirim uygulaması için alıcı veya satıcı tarafından talep başlatılabilir),

Hal Tipi Fatura senaryosunda (hem itiraz hem iptal uygulaması için alıcı veya satıcı tarafından talep başlatılabilir) ve

Kamu Fatura senaryosunda (sadece itiraz uygulaması için satıcı tarafından talep başlatılabilir olup alıcı onayı aranmayacaktır) kullanılabilecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.

Ticari fatura senaryosunda düzenlenen faturalara ise e-Fatura uygulaması üzerinden itiraz mahiyetinde, mali mühür ile imzalı elektronik bir belge üreten yapıyı barındıran "red" yanıtı dönülebilmekle birlikte, harici yollarla itiraz yapılmışsa bu itiraz e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden de karşı tarafın onayına sunulmalıdır. Temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtının dönülememesi ya da e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden iptal talebinde bulunulmamış olması, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle (noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz edilebilmesi imkânını ortadan kaldırmamaktadır. Bir başka ifade ile temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile itiraz edilebilmesi imkânı bulunmaktadır. Ticari fatura senaryosunda düzenlenmiş olan faturalara ilişkin olarak alıcıların e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı dönmemeleri, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemlerin Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen sürede kullanılabilme hakkını ortadan kaldırmamaktadır. Gerek e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı dönülmesi ya da iptal talebinde bulunulması, gerekse Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile faturaya itiraz edilmesine ilişkin olarak Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen 8 (sekiz) günlük itiraz süresine uymak tacir olmanın hukuki sonuçlarındandır. Bu süre geçtikten sonra yapılan itirazlar, iptal talepleri ve e-Fatura uygulaması üzerinden dönülen "red" yanıtları söz konusu faturaların alıcı tarafından fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu sonucunu doğurmaktadır.

Ticari fatura senaryosuna göre düzenlenip gönderilmiş bir fatura için alıcısı tarafından dönülen "red" yanıtının satıcı açısından hukuki sonuç doğurabilmesi ve dikkate alınabilmesi için söz konusu yanıtın Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen sürede yapılması gerektiği açık olup, bu sürede itiraz edilmiş olması faturanın düzenlenmiş ve alıcısına iletilmiş olduğunu kabul etme gereğini ortadan kaldırmamaktadır.

Bu nedenle düzenlenmiş ve alıcısının posta kutusuna başarılı şekilde iletilmiş e-Faturanın, itiraz halinde alıcı ile satıcı arasındaki hukuki ihtilaf süreci tamamlanıncaya kadar geçerli kabul edilmesi gerekmektedir. Alıcı tarafın hukuki ihtilafa (itiraza) konu hususlarının, satıcı tarafından yasal ve zorunlu olarak yerine getirilmesi için itirazın Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen sürede yapılması gerektiği açıktır. Süresinden sonra gerek e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı ile gerekse harici yollar ile yapılan itirazların satıcı tarafından kabul edilme zorunluluğu bulunmamakta olup, düzenlenmiş e-Faturanın taraflar arasındaki işlemlere dayanak teşkil etmesine hukuki bir engel bulunmamaktadır.

Ayrıca gerek e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı ile gerekse harici yollar ile yapılan itirazların, fatura alıcısı tarafından süresinde yapılmış olup olmadığının satıcı tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre; özelge talep formunda ekli faturaların Temel Fatura senaryosu ile düzenlendikleri dikkate alındığında, ilgili faturanın düzenlenme tarihi olan 15/5/2017'de "Temel Fatura İptal Portalı" (güncel ismiyle e-Fatura İptal /İtiraz Portalı) aktif olmadığından, ilgili fatura için bu Portal üzerinden iptal talebinde bulunulması imkanı bulunmamakla birlikte, 8 günlük itiraz süresinin de aşılmış olması nedeniyle tarafların anlaşması durumunda ilgili faturalara alıcının Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle itiraz etmesi, yeni düzenlenecek faturanın açıklama alanına hatalı kesilmiş faturanın tarih ve numara bilgisini de içeren bir açıklamanın yapılması ile işlem yapılması mümkündür. Ancak, harici yollarla faturaya itiraz edilmesi halinde söz konusu fatura için, e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden de ayrıca karşı tarafa itiraz bildiriminde bulunulması gerekmektedir.

Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (8/2) maddesinde, vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde, düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenlerin, bu vergiyi ödemekle mükellef olduğu, bu hususun kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerli olduğu,

- (29/1-a) maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapladıkları KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

- İşlemin gerçekleştiği dönemde yürürlükte olan (29/3) maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

- (34/1) maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

- 35 inci maddesinde; malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellefin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği

hüküm altına alınmıştır.

Bu bağlamda, söz konusu faturalar iptal edilemeyeceğinden veya değiştirilemeyeceğinden, ilk düzenlenen e-faturada gösterilen KDV'nin tarafınızca, alıcı tarafından bu işlemin iptaline ilişkin düzenlenen iade faturasında gösterilen KDV'nin ise faturayı düzenleyen tarafından beyan edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20750]-701555

04.07.2023

Konu

:

Hatalı Düzenlenen Temel E-Faturanın Düzeltilmesinin Mümkün Olup Olmadığı Hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile; 15/5/2017 tarihli, 1522 ve 1523 numaralı e-faturalarınızı USD para birimi üzerinden düzenlerken TL kurunun yanlış alındığı, alacaklı firmanın hatayı fark etmesi üzerine 7/6/2017 tarihinde tarafınıza iade faturası kestiği, 8/6/2017 tarihinde doğru tutar üzerinden yeniden fatura düzenleyerek alıcıya gönderdiğiniz, ancak 5/2017 dönem KDV beyannamesi verilmesi esnasında mali müşavirinizin mezkur faturalardaki rakam ile yazılan tutarlarda hata olduğunun farkına vardığı ve yazı ile yazılan kısmı doğru kabul ederek KDV beyannamesini buna göre verdiği, alacaklı tarafın ise faturada yer alan tutarlardan rakam ile yazılan tutarı kabul ettiği ve buna göre 53.235.289,57 TL'yi indirim konusu yaptığı belirtilerek, söz konusu hatalı işlemlerin ne şekilde düzeltilmesi gerektiği hakkında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında da, bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, 213 sayılı Kanunun mükerrer 242 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığının elektronik defter, kayıt ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu, Vergi Usul Kanunu ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu, Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.

Bu yetkiye istinaden 19/10/2019 tarih ve 30923 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde konu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş olup, söz konusu Tebliğ ile bu tarihe kadar Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu olan belgelerin elektronik ortamda düzenlenmesine yönelik olarak yayımlanan tüm Tebliğlerin gözden geçirilmesi, tüm tarafların tek kaynaktan bilgilenmelerinin temin edilmesi ve elektronik belge uygulamalarında bütünlüğün sağlanması amaçlanmıştır.

Ayrıca, 526 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine eklenen "V.10. e-Belgelere İlişkin İptal/İtiraz, İhbar ve İhtarların Bildirilmesi" başlıklı bölüm uyarınca, 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında düzenlenen e-Belgelere ilişkin olarak 6102 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak KEP sistemi ile yapılan ihbar veya ihtarlar ile e-Belge iptal işlemlerinin 1/5/2021 tarihinden itibaren, ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanacak kılavuzda belirtilen usul, esas ve süreler içinde, elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemine bildirilmesi zorunludur.

Gelir İdaresi Başkanlığınca e-Fatura Uygulamasından yararlanma yöntemlerine göre Teknik Kılavuzlar yayımlanmış ve bu kılavuzların fatura senaryoları ile ilgili bölümlerinde e-Faturaların düzenlenebileceği senaryo türleri açıklanmış olup, mevcut durumda e-Fatura uygulamasında "Temel, Ticari, Yolcu Beraberi Eşya, İhracat, Kamu Fatura ve Hal Tipi Fatura" olmak üzere altı senaryo (ihtiyaca göre yeni senaryolar geliştirilip eklemeler yapılmaktadır) baz alınarak fatura düzenlenebilmektedir.

Temel ve Ticari Fatura senaryolarında, mükellefler kendilerine uygun olan fatura tiplerini (Satış, İade, Tevkifat, İstisna, Özel Matrah, İhraç Kayıtlı) seçerek faturalarını oluşturabilmektedirler.

Temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı dönülme imkanı bulunmamakla birlikte, 8 günlük itiraz süresi dolmamak şartıyla (5/3/2019 tarihi itibarıyla uygulamaya giren) "Temel Fatura İptal Portalı" üzerinden satıcının alıcıya ilgili faturanın iptali talebinde bulunma hakkı bulunmaktadır. 1/5/2021 tarihi itibarıyla söz konusu uygulama "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" olarak güncellenmiş ve kanuni süresi içinde (8 günlük itiraz süresi geçen faturalara da tarafların mutabık kalması şartıyla) harici yollarla yapılan itiraz işlemlerinin bu uygulama üzerinden karşı tarafın onayına sunulma uygulamasına geçilmiştir.

"e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" uygulamasına ilişkin ayrıntılı açıklamalara "e-Fatura Uygulaması İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu"nda yer verilmiş olup, söz konusu Kılavuzun "2 Genel Olarak e-Fatura İptal/İtiraz Bildirim İşlemleri" başlıklı bölümünde, "e-Faturalara elektronik ortamda iptal/itiraz işlemi yapılabilmesi için; e-Faturayı düzenleyen satıcı veya duruma göre alıcı tarafından e-Fatura İptal/İtiraz Bildirim Portalı üzerinden iptal/itiraz talebi oluşturulması gerekir. İptal/itiraz taleplerine ilgili faturanın alıcısı/satıcısı tarafından onay verilebildiği gibi, karşı tarafın onaylama zorunluluğu bulunmamaktadır...

Temel ve diğer fatura senaryolarında düzenlenen faturalara, faturanın alıcıya iletildiği tarihten itibaren 8 günlük süre içinde sadece harici yöntemlerle (TTK 18/3 te belirtilen noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz işlemi gerçekleştirilmektedir.

Ancak ihtar ve itiraz bildirimlerinin Sistem içinden yapılabilmesi için öncelikle TTK madde 18 de belirtilen yöntem ve süreler dâhilinde söz konusu e-Faturaya itiraz edilmesi gerekmektedir. İhtar ve itirazların sistem içinden yapılması mümkün olmayıp, bildirimin amacı, TTK kapsamında yapılan ihtar ve itiraz hakkında Başkanlığa bilgi verilmesidir.

e-Faturaların sistem üzerinden iptal/itiraz işlemlerinin gerçekleştirilmesi özellikle sistem bilgileri ile beyan, bildirim ve formlardaki bilgilerin uyumluluğunun sağlanması açısından gereklidir.

e-Fatura İptal/İtiraz Portalı, e-Fatura senaryoları içinde sadece;

Temel Fatura senaryosunda (hem itiraz bildirim hem iptal uygulaması için alıcı veya satıcı tarafından talep başlatılabilir),

Ticari Fatura senaryosunda (sadece itiraz bildirim uygulaması için alıcı veya satıcı tarafından talep başlatılabilir),

Hal Tipi Fatura senaryosunda (hem itiraz hem iptal uygulaması için alıcı veya satıcı tarafından talep başlatılabilir) ve

Kamu Fatura senaryosunda (sadece itiraz uygulaması için satıcı tarafından talep başlatılabilir olup alıcı onayı aranmayacaktır) kullanılabilecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.

Ticari fatura senaryosunda düzenlenen faturalara ise e-Fatura uygulaması üzerinden itiraz mahiyetinde, mali mühür ile imzalı elektronik bir belge üreten yapıyı barındıran "red" yanıtı dönülebilmekle birlikte, harici yollarla itiraz yapılmışsa bu itiraz e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden de karşı tarafın onayına sunulmalıdır. Temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtının dönülememesi ya da e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden iptal talebinde bulunulmamış olması, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle (noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz edilebilmesi imkânını ortadan kaldırmamaktadır. Bir başka ifade ile temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile itiraz edilebilmesi imkânı bulunmaktadır. Ticari fatura senaryosunda düzenlenmiş olan faturalara ilişkin olarak alıcıların e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı dönmemeleri, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemlerin Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen sürede kullanılabilme hakkını ortadan kaldırmamaktadır. Gerek e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı dönülmesi ya da iptal talebinde bulunulması, gerekse Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile faturaya itiraz edilmesine ilişkin olarak Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen 8 (sekiz) günlük itiraz süresine uymak tacir olmanın hukuki sonuçlarındandır. Bu süre geçtikten sonra yapılan itirazlar, iptal talepleri ve e-Fatura uygulaması üzerinden dönülen "red" yanıtları söz konusu faturaların alıcı tarafından fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu sonucunu doğurmaktadır.

Ticari fatura senaryosuna göre düzenlenip gönderilmiş bir fatura için alıcısı tarafından dönülen "red" yanıtının satıcı açısından hukuki sonuç doğurabilmesi ve dikkate alınabilmesi için söz konusu yanıtın Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen sürede yapılması gerektiği açık olup, bu sürede itiraz edilmiş olması faturanın düzenlenmiş ve alıcısına iletilmiş olduğunu kabul etme gereğini ortadan kaldırmamaktadır.

Bu nedenle düzenlenmiş ve alıcısının posta kutusuna başarılı şekilde iletilmiş e-Faturanın, itiraz halinde alıcı ile satıcı arasındaki hukuki ihtilaf süreci tamamlanıncaya kadar geçerli kabul edilmesi gerekmektedir. Alıcı tarafın hukuki ihtilafa (itiraza) konu hususlarının, satıcı tarafından yasal ve zorunlu olarak yerine getirilmesi için itirazın Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen sürede yapılması gerektiği açıktır. Süresinden sonra gerek e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı ile gerekse harici yollar ile yapılan itirazların satıcı tarafından kabul edilme zorunluluğu bulunmamakta olup, düzenlenmiş e-Faturanın taraflar arasındaki işlemlere dayanak teşkil etmesine hukuki bir engel bulunmamaktadır.

Ayrıca gerek e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı ile gerekse harici yollar ile yapılan itirazların, fatura alıcısı tarafından süresinde yapılmış olup olmadığının satıcı tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre; özelge talep formunda ekli faturaların Temel Fatura senaryosu ile düzenlendikleri dikkate alındığında, ilgili faturanın düzenlenme tarihi olan 15/5/2017'de "Temel Fatura İptal Portalı" (güncel ismiyle e-Fatura İptal /İtiraz Portalı) aktif olmadığından, ilgili fatura için bu Portal üzerinden iptal talebinde bulunulması imkanı bulunmamakla birlikte, 8 günlük itiraz süresinin de aşılmış olması nedeniyle tarafların anlaşması durumunda ilgili faturalara alıcının Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle itiraz etmesi, yeni düzenlenecek faturanın açıklama alanına hatalı kesilmiş faturanın tarih ve numara bilgisini de içeren bir açıklamanın yapılması ile işlem yapılması mümkündür. Ancak, harici yollarla faturaya itiraz edilmesi halinde söz konusu fatura için, e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden de ayrıca karşı tarafa itiraz bildiriminde bulunulması gerekmektedir.

Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (8/2) maddesinde, vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde, düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenlerin, bu vergiyi ödemekle mükellef olduğu, bu hususun kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerli olduğu,

- (29/1-a) maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapladıkları KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

- İşlemin gerçekleştiği dönemde yürürlükte olan (29/3) maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

- (34/1) maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

- 35 inci maddesinde; malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellefin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği

hüküm altına alınmıştır.

Bu bağlamda, söz konusu faturalar iptal edilemeyeceğinden veya değiştirilemeyeceğinden, ilk düzenlenen e-faturada gösterilen KDV'nin tarafınızca, alıcı tarafından bu işlemin iptaline ilişkin düzenlenen iade faturasında gösterilen KDV'nin ise faturayı düzenleyen tarafından beyan edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20750]-701555

04.07.2023

Konu

:

Hatalı Düzenlenen Temel E-Faturanın Düzeltilmesinin Mümkün Olup Olmadığı Hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile; 15/5/2017 tarihli, 1522 ve 1523 numaralı e-faturalarınızı USD para birimi üzerinden düzenlerken TL kurunun yanlış alındığı, alacaklı firmanın hatayı fark etmesi üzerine 7/6/2017 tarihinde tarafınıza iade faturası kestiği, 8/6/2017 tarihinde doğru tutar üzerinden yeniden fatura düzenleyerek alıcıya gönderdiğiniz, ancak 5/2017 dönem KDV beyannamesi verilmesi esnasında mali müşavirinizin mezkur faturalardaki rakam ile yazılan tutarlarda hata olduğunun farkına vardığı ve yazı ile yazılan kısmı doğru kabul ederek KDV beyannamesini buna göre verdiği, alacaklı tarafın ise faturada yer alan tutarlardan rakam ile yazılan tutarı kabul ettiği ve buna göre 53.235.289,57 TL'yi indirim konusu yaptığı belirtilerek, söz konusu hatalı işlemlerin ne şekilde düzeltilmesi gerektiği hakkında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında da, bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, 213 sayılı Kanunun mükerrer 242 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığının elektronik defter, kayıt ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu, Vergi Usul Kanunu ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu, Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.

Bu yetkiye istinaden 19/10/2019 tarih ve 30923 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde konu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş olup, söz konusu Tebliğ ile bu tarihe kadar Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu olan belgelerin elektronik ortamda düzenlenmesine yönelik olarak yayımlanan tüm Tebliğlerin gözden geçirilmesi, tüm tarafların tek kaynaktan bilgilenmelerinin temin edilmesi ve elektronik belge uygulamalarında bütünlüğün sağlanması amaçlanmıştır.

Ayrıca, 526 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine eklenen "V.10. e-Belgelere İlişkin İptal/İtiraz, İhbar ve İhtarların Bildirilmesi" başlıklı bölüm uyarınca, 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında düzenlenen e-Belgelere ilişkin olarak 6102 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak KEP sistemi ile yapılan ihbar veya ihtarlar ile e-Belge iptal işlemlerinin 1/5/2021 tarihinden itibaren, ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanacak kılavuzda belirtilen usul, esas ve süreler içinde, elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemine bildirilmesi zorunludur.

Gelir İdaresi Başkanlığınca e-Fatura Uygulamasından yararlanma yöntemlerine göre Teknik Kılavuzlar yayımlanmış ve bu kılavuzların fatura senaryoları ile ilgili bölümlerinde e-Faturaların düzenlenebileceği senaryo türleri açıklanmış olup, mevcut durumda e-Fatura uygulamasında "Temel, Ticari, Yolcu Beraberi Eşya, İhracat, Kamu Fatura ve Hal Tipi Fatura" olmak üzere altı senaryo (ihtiyaca göre yeni senaryolar geliştirilip eklemeler yapılmaktadır) baz alınarak fatura düzenlenebilmektedir.

Temel ve Ticari Fatura senaryolarında, mükellefler kendilerine uygun olan fatura tiplerini (Satış, İade, Tevkifat, İstisna, Özel Matrah, İhraç Kayıtlı) seçerek faturalarını oluşturabilmektedirler.

Temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı dönülme imkanı bulunmamakla birlikte, 8 günlük itiraz süresi dolmamak şartıyla (5/3/2019 tarihi itibarıyla uygulamaya giren) "Temel Fatura İptal Portalı" üzerinden satıcının alıcıya ilgili faturanın iptali talebinde bulunma hakkı bulunmaktadır. 1/5/2021 tarihi itibarıyla söz konusu uygulama "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" olarak güncellenmiş ve kanuni süresi içinde (8 günlük itiraz süresi geçen faturalara da tarafların mutabık kalması şartıyla) harici yollarla yapılan itiraz işlemlerinin bu uygulama üzerinden karşı tarafın onayına sunulma uygulamasına geçilmiştir.

"e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" uygulamasına ilişkin ayrıntılı açıklamalara "e-Fatura Uygulaması İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu"nda yer verilmiş olup, söz konusu Kılavuzun "2 Genel Olarak e-Fatura İptal/İtiraz Bildirim İşlemleri" başlıklı bölümünde, "e-Faturalara elektronik ortamda iptal/itiraz işlemi yapılabilmesi için; e-Faturayı düzenleyen satıcı veya duruma göre alıcı tarafından e-Fatura İptal/İtiraz Bildirim Portalı üzerinden iptal/itiraz talebi oluşturulması gerekir. İptal/itiraz taleplerine ilgili faturanın alıcısı/satıcısı tarafından onay verilebildiği gibi, karşı tarafın onaylama zorunluluğu bulunmamaktadır...

Temel ve diğer fatura senaryolarında düzenlenen faturalara, faturanın alıcıya iletildiği tarihten itibaren 8 günlük süre içinde sadece harici yöntemlerle (TTK 18/3 te belirtilen noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz işlemi gerçekleştirilmektedir.

Ancak ihtar ve itiraz bildirimlerinin Sistem içinden yapılabilmesi için öncelikle TTK madde 18 de belirtilen yöntem ve süreler dâhilinde söz konusu e-Faturaya itiraz edilmesi gerekmektedir. İhtar ve itirazların sistem içinden yapılması mümkün olmayıp, bildirimin amacı, TTK kapsamında yapılan ihtar ve itiraz hakkında Başkanlığa bilgi verilmesidir.

e-Faturaların sistem üzerinden iptal/itiraz işlemlerinin gerçekleştirilmesi özellikle sistem bilgileri ile beyan, bildirim ve formlardaki bilgilerin uyumluluğunun sağlanması açısından gereklidir.

e-Fatura İptal/İtiraz Portalı, e-Fatura senaryoları içinde sadece;

Temel Fatura senaryosunda (hem itiraz bildirim hem iptal uygulaması için alıcı veya satıcı tarafından talep başlatılabilir),

Ticari Fatura senaryosunda (sadece itiraz bildirim uygulaması için alıcı veya satıcı tarafından talep başlatılabilir),

Hal Tipi Fatura senaryosunda (hem itiraz hem iptal uygulaması için alıcı veya satıcı tarafından talep başlatılabilir) ve

Kamu Fatura senaryosunda (sadece itiraz uygulaması için satıcı tarafından talep başlatılabilir olup alıcı onayı aranmayacaktır) kullanılabilecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.

Ticari fatura senaryosunda düzenlenen faturalara ise e-Fatura uygulaması üzerinden itiraz mahiyetinde, mali mühür ile imzalı elektronik bir belge üreten yapıyı barındıran "red" yanıtı dönülebilmekle birlikte, harici yollarla itiraz yapılmışsa bu itiraz e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden de karşı tarafın onayına sunulmalıdır. Temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtının dönülememesi ya da e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden iptal talebinde bulunulmamış olması, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle (noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz edilebilmesi imkânını ortadan kaldırmamaktadır. Bir başka ifade ile temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile itiraz edilebilmesi imkânı bulunmaktadır. Ticari fatura senaryosunda düzenlenmiş olan faturalara ilişkin olarak alıcıların e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı dönmemeleri, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemlerin Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen sürede kullanılabilme hakkını ortadan kaldırmamaktadır. Gerek e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı dönülmesi ya da iptal talebinde bulunulması, gerekse Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile faturaya itiraz edilmesine ilişkin olarak Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen 8 (sekiz) günlük itiraz süresine uymak tacir olmanın hukuki sonuçlarındandır. Bu süre geçtikten sonra yapılan itirazlar, iptal talepleri ve e-Fatura uygulaması üzerinden dönülen "red" yanıtları söz konusu faturaların alıcı tarafından fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu sonucunu doğurmaktadır.

Ticari fatura senaryosuna göre düzenlenip gönderilmiş bir fatura için alıcısı tarafından dönülen "red" yanıtının satıcı açısından hukuki sonuç doğurabilmesi ve dikkate alınabilmesi için söz konusu yanıtın Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen sürede yapılması gerektiği açık olup, bu sürede itiraz edilmiş olması faturanın düzenlenmiş ve alıcısına iletilmiş olduğunu kabul etme gereğini ortadan kaldırmamaktadır.

Bu nedenle düzenlenmiş ve alıcısının posta kutusuna başarılı şekilde iletilmiş e-Faturanın, itiraz halinde alıcı ile satıcı arasındaki hukuki ihtilaf süreci tamamlanıncaya kadar geçerli kabul edilmesi gerekmektedir. Alıcı tarafın hukuki ihtilafa (itiraza) konu hususlarının, satıcı tarafından yasal ve zorunlu olarak yerine getirilmesi için itirazın Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen sürede yapılması gerektiği açıktır. Süresinden sonra gerek e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı ile gerekse harici yollar ile yapılan itirazların satıcı tarafından kabul edilme zorunluluğu bulunmamakta olup, düzenlenmiş e-Faturanın taraflar arasındaki işlemlere dayanak teşkil etmesine hukuki bir engel bulunmamaktadır.

Ayrıca gerek e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı ile gerekse harici yollar ile yapılan itirazların, fatura alıcısı tarafından süresinde yapılmış olup olmadığının satıcı tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre; özelge talep formunda ekli faturaların Temel Fatura senaryosu ile düzenlendikleri dikkate alındığında, ilgili faturanın düzenlenme tarihi olan 15/5/2017'de "Temel Fatura İptal Portalı" (güncel ismiyle e-Fatura İptal /İtiraz Portalı) aktif olmadığından, ilgili fatura için bu Portal üzerinden iptal talebinde bulunulması imkanı bulunmamakla birlikte, 8 günlük itiraz süresinin de aşılmış olması nedeniyle tarafların anlaşması durumunda ilgili faturalara alıcının Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle itiraz etmesi, yeni düzenlenecek faturanın açıklama alanına hatalı kesilmiş faturanın tarih ve numara bilgisini de içeren bir açıklamanın yapılması ile işlem yapılması mümkündür. Ancak, harici yollarla faturaya itiraz edilmesi halinde söz konusu fatura için, e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden de ayrıca karşı tarafa itiraz bildiriminde bulunulması gerekmektedir.

Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (8/2) maddesinde, vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde, düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenlerin, bu vergiyi ödemekle mükellef olduğu, bu hususun kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerli olduğu,

- (29/1-a) maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapladıkları KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

- İşlemin gerçekleştiği dönemde yürürlükte olan (29/3) maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

- (34/1) maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

- 35 inci maddesinde; malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellefin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği

hüküm altına alınmıştır.

Bu bağlamda, söz konusu faturalar iptal edilemeyeceğinden veya değiştirilemeyeceğinden, ilk düzenlenen e-faturada gösterilen KDV'nin tarafınızca, alıcı tarafından bu işlemin iptaline ilişkin düzenlenen iade faturasında gösterilen KDV'nin ise faturayı düzenleyen tarafından beyan edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-64597866-120-4022

16.02.2024

Konu

:

Ödeme ve elektronik para kuruluşları aracılığı ile şirket çalışanlarına yemek bedeli ödemesinin gelir vergisi istisnasından faydalanılması için nakit ödeme olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin iş yerinde veya müştemilatında yemek imkanı sağlayamadığı çalışanlarına yemek bedelini, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından (TCMB) lisans almış bir ödeme ve elektronik para kuruluşu olan … Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş. aracılığı ile çalışanların … bireysel hesaplarına nakit olarak ödediği, … Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş.`nin 20/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun çerçevesinde, elektronik para ihraç etmek üzere TCMB tarafından yetkilendirilmiş bir elektronik para ve ödeme hizmetleri kuruluşu olduğu, …'in kurumsal banka hesaplarına aktarılan tutarların çalışanların … kart hesaplarında nakit olarak görüldüğü, kullanıcıların istediği şekilde bu nakitleri transfer edebilecekleri ve alışverişlerinde de kullanabildiklerini belirterek şirketiniz çalışanlarının … kartlarına yapılan yemek bedeli ödemelerinin Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi kapsamında gelir vergisinden istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

..."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre vergi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının 7420 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle değişik (8) numaralı bendinde ise "Hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler (işverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (324 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2024 yılı için 170 TL) aşmayan kısmı istisna kapsamındadır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde aşan kısım ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatler ücret olarak vergilendirilir.)" hükmüne yer verilmiştir.

 

Konuya ilişkin olarak 30/12/2022 tarihli ve 32059 sayılı (2. mükerrer) Resmi Gazete'de yayımlanan 322 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmış olup söz konusu Tebliğin "İşverenlerce Hizmet Erbabına Verilen Yemek Bedeline İlişkin İstisna" başlıklı ikinci bölümünün;

 

-  "Hizmet erbabına yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerde istisna uygulaması" başlıklı 3 üncü maddesinde, "(1) Hizmet erbabına nakit ödeme yapılmaksızın yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerde;

 

 a) İşverenlerce, hizmet erbabına işyerinde veya müştemilatında yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın,

 

 b) İşverenlerce, hazır yemek hizmeti veren mükelleflerden satın alınan yemeğin, işyerinde veya müştemilatında hizmet erbabına verilmesi durumunda sağlanan menfaatler herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın,

 

 c) İşverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyip yemek hizmeti veren işletmelerde bu hizmetin sağlandığı durumlarda, bu işletmelere yapılan ödemelerin her bir çalışan için çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2024 yılı için 170 TL) aşmayan kısmı,

 

 ç) İşverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmediği ve yemek hizmetinin, yemek kartı ve/veya yemek çeki hizmeti veren işletmelerin yemek kartlarına yükleme yapılmak veya yemek çeki satın alınmak suretiyle verildiği durumlarda, her bir çalışan için çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2024 yılı için 170 TL)  aşmayan kısmı,

 

gelir vergisinden istisna olup bu istisnaların uygulamasına yönelik açıklamalar 26/7/1995 tarihli ve 22355 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No:186)'nde yapılmıştır.",

 

- "İşverenlerce hizmet erbabına nakit olarak verilen yemek bedelinde istisna" başlıklı 4 üncü maddesinde, "(1) 7420 sayılı Kanunla, 1/12/2022 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinin parantez içi hükmünde yapılan değişiklikle, işverenler tarafından hizmet erbabına işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda, yemek bedelinin nakit olarak verilmesi suretiyle sağlanan menfaatler de istisna kapsamına alınmıştır.

 

(2) Hizmet erbabına nakit olarak ödenen yemek bedelinin gelir vergisinden istisna edilebilmesi için;

 

 a) İşverenler tarafından işyerinde veya müştemilatında yemek verilmemesi,

 

b) Günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2024 yılı için 170 TL) aşmaması,

 

c) Fiilen çalışılan günlere ilişkin olması,

 

gerekmektedir.

 

(3) Nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemelerinin, 18/11/2008 tarihli ve 27058 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ücret, Prim, İkramiye ve Bu Nitelikteki Her Türlü İstihkakın Bankalar Aracılığıyla Ödenmesine Dair Yönetmelikte belirlenen ödeme usulüne göre yapılması gerekmektedir.

 

..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 24/12/2015 tarihli ve 29572 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 459 seri no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin

 

-"Tanımlar" başlıklı üçüncü bölümünün (a) bendinde; "Aracı finansal kurum: Bu Tebliğ uygulaması bakımından tahsilat ve ödemelere aracılık eden 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununda tanımlanan bankayı, 29/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşlarını ve 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununa göre kurulan Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketini,

 

...

 

ifade eder."

 

- "Kapsam ve tutar" başlıklı bölümünde ise; "Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

 

..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, hizmet erbabına nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemesinin Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilebilmesi için, işverenler tarafından işyerinde veya müştemilatında yemek verilmemesi, günlük yemek bedelinin, ilgili yıl için belirlenen tutarı aşmaması ve fiilen çalışılan günlere ilişkin olması gerekmektedir.

 

Buna göre, personele … Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş. unvanlı şirket aracılığı ile nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemelerinin, fiilen çalışılan günlere ait olması ve bir günlük tutarının ilgili yıl için belirlenen tutarı (1/1/2023 tarihinden itibaren 110 TL, 1/1/2024 tarihinden itibaren 170 TL) aşmaması kaydıyla, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-64597866-120-4022

16.02.2024

Konu

:

Ödeme ve elektronik para kuruluşları aracılığı ile şirket çalışanlarına yemek bedeli ödemesinin gelir vergisi istisnasından faydalanılması için nakit ödeme olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin iş yerinde veya müştemilatında yemek imkanı sağlayamadığı çalışanlarına yemek bedelini, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından (TCMB) lisans almış bir ödeme ve elektronik para kuruluşu olan … Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş. aracılığı ile çalışanların … bireysel hesaplarına nakit olarak ödediği, … Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş.`nin 20/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun çerçevesinde, elektronik para ihraç etmek üzere TCMB tarafından yetkilendirilmiş bir elektronik para ve ödeme hizmetleri kuruluşu olduğu, …'in kurumsal banka hesaplarına aktarılan tutarların çalışanların … kart hesaplarında nakit olarak görüldüğü, kullanıcıların istediği şekilde bu nakitleri transfer edebilecekleri ve alışverişlerinde de kullanabildiklerini belirterek şirketiniz çalışanlarının … kartlarına yapılan yemek bedeli ödemelerinin Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi kapsamında gelir vergisinden istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

..."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre vergi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının 7420 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle değişik (8) numaralı bendinde ise "Hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler (işverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (324 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2024 yılı için 170 TL) aşmayan kısmı istisna kapsamındadır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde aşan kısım ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatler ücret olarak vergilendirilir.)" hükmüne yer verilmiştir.

 

Konuya ilişkin olarak 30/12/2022 tarihli ve 32059 sayılı (2. mükerrer) Resmi Gazete'de yayımlanan 322 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmış olup söz konusu Tebliğin "İşverenlerce Hizmet Erbabına Verilen Yemek Bedeline İlişkin İstisna" başlıklı ikinci bölümünün;

 

-  "Hizmet erbabına yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerde istisna uygulaması" başlıklı 3 üncü maddesinde, "(1) Hizmet erbabına nakit ödeme yapılmaksızın yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerde;

 

 a) İşverenlerce, hizmet erbabına işyerinde veya müştemilatında yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın,

 

 b) İşverenlerce, hazır yemek hizmeti veren mükelleflerden satın alınan yemeğin, işyerinde veya müştemilatında hizmet erbabına verilmesi durumunda sağlanan menfaatler herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın,

 

 c) İşverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyip yemek hizmeti veren işletmelerde bu hizmetin sağlandığı durumlarda, bu işletmelere yapılan ödemelerin her bir çalışan için çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2024 yılı için 170 TL) aşmayan kısmı,

 

 ç) İşverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmediği ve yemek hizmetinin, yemek kartı ve/veya yemek çeki hizmeti veren işletmelerin yemek kartlarına yükleme yapılmak veya yemek çeki satın alınmak suretiyle verildiği durumlarda, her bir çalışan için çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2024 yılı için 170 TL)  aşmayan kısmı,

 

gelir vergisinden istisna olup bu istisnaların uygulamasına yönelik açıklamalar 26/7/1995 tarihli ve 22355 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No:186)'nde yapılmıştır.",

 

- "İşverenlerce hizmet erbabına nakit olarak verilen yemek bedelinde istisna" başlıklı 4 üncü maddesinde, "(1) 7420 sayılı Kanunla, 1/12/2022 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinin parantez içi hükmünde yapılan değişiklikle, işverenler tarafından hizmet erbabına işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda, yemek bedelinin nakit olarak verilmesi suretiyle sağlanan menfaatler de istisna kapsamına alınmıştır.

 

(2) Hizmet erbabına nakit olarak ödenen yemek bedelinin gelir vergisinden istisna edilebilmesi için;

 

 a) İşverenler tarafından işyerinde veya müştemilatında yemek verilmemesi,

 

b) Günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2024 yılı için 170 TL) aşmaması,

 

c) Fiilen çalışılan günlere ilişkin olması,

 

gerekmektedir.

 

(3) Nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemelerinin, 18/11/2008 tarihli ve 27058 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ücret, Prim, İkramiye ve Bu Nitelikteki Her Türlü İstihkakın Bankalar Aracılığıyla Ödenmesine Dair Yönetmelikte belirlenen ödeme usulüne göre yapılması gerekmektedir.

 

..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 24/12/2015 tarihli ve 29572 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 459 seri no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin

 

-"Tanımlar" başlıklı üçüncü bölümünün (a) bendinde; "Aracı finansal kurum: Bu Tebliğ uygulaması bakımından tahsilat ve ödemelere aracılık eden 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununda tanımlanan bankayı, 29/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşlarını ve 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununa göre kurulan Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketini,

 

...

 

ifade eder."

 

- "Kapsam ve tutar" başlıklı bölümünde ise; "Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

 

..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, hizmet erbabına nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemesinin Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilebilmesi için, işverenler tarafından işyerinde veya müştemilatında yemek verilmemesi, günlük yemek bedelinin, ilgili yıl için belirlenen tutarı aşmaması ve fiilen çalışılan günlere ilişkin olması gerekmektedir.

 

Buna göre, personele … Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş. unvanlı şirket aracılığı ile nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemelerinin, fiilen çalışılan günlere ait olması ve bir günlük tutarının ilgili yıl için belirlenen tutarı (1/1/2023 tarihinden itibaren 110 TL, 1/1/2024 tarihinden itibaren 170 TL) aşmaması kaydıyla, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-64597866-120-4022

16.02.2024

Konu

:

Ödeme ve elektronik para kuruluşları aracılığı ile şirket çalışanlarına yemek bedeli ödemesinin gelir vergisi istisnasından faydalanılması için nakit ödeme olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin iş yerinde veya müştemilatında yemek imkanı sağlayamadığı çalışanlarına yemek bedelini, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından (TCMB) lisans almış bir ödeme ve elektronik para kuruluşu olan … Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş. aracılığı ile çalışanların … bireysel hesaplarına nakit olarak ödediği, … Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş.`nin 20/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun çerçevesinde, elektronik para ihraç etmek üzere TCMB tarafından yetkilendirilmiş bir elektronik para ve ödeme hizmetleri kuruluşu olduğu, …'in kurumsal banka hesaplarına aktarılan tutarların çalışanların … kart hesaplarında nakit olarak görüldüğü, kullanıcıların istediği şekilde bu nakitleri transfer edebilecekleri ve alışverişlerinde de kullanabildiklerini belirterek şirketiniz çalışanlarının … kartlarına yapılan yemek bedeli ödemelerinin Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi kapsamında gelir vergisinden istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ücretin tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 

..."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre vergi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının 7420 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle değişik (8) numaralı bendinde ise "Hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler (işverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (324 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2024 yılı için 170 TL) aşmayan kısmı istisna kapsamındadır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde aşan kısım ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatler ücret olarak vergilendirilir.)" hükmüne yer verilmiştir.

 

Konuya ilişkin olarak 30/12/2022 tarihli ve 32059 sayılı (2. mükerrer) Resmi Gazete'de yayımlanan 322 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmış olup söz konusu Tebliğin "İşverenlerce Hizmet Erbabına Verilen Yemek Bedeline İlişkin İstisna" başlıklı ikinci bölümünün;

 

-  "Hizmet erbabına yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerde istisna uygulaması" başlıklı 3 üncü maddesinde, "(1) Hizmet erbabına nakit ödeme yapılmaksızın yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerde;

 

 a) İşverenlerce, hizmet erbabına işyerinde veya müştemilatında yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın,

 

 b) İşverenlerce, hazır yemek hizmeti veren mükelleflerden satın alınan yemeğin, işyerinde veya müştemilatında hizmet erbabına verilmesi durumunda sağlanan menfaatler herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın,

 

 c) İşverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyip yemek hizmeti veren işletmelerde bu hizmetin sağlandığı durumlarda, bu işletmelere yapılan ödemelerin her bir çalışan için çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2024 yılı için 170 TL) aşmayan kısmı,

 

 ç) İşverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmediği ve yemek hizmetinin, yemek kartı ve/veya yemek çeki hizmeti veren işletmelerin yemek kartlarına yükleme yapılmak veya yemek çeki satın alınmak suretiyle verildiği durumlarda, her bir çalışan için çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2024 yılı için 170 TL)  aşmayan kısmı,

 

gelir vergisinden istisna olup bu istisnaların uygulamasına yönelik açıklamalar 26/7/1995 tarihli ve 22355 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No:186)'nde yapılmıştır.",

 

- "İşverenlerce hizmet erbabına nakit olarak verilen yemek bedelinde istisna" başlıklı 4 üncü maddesinde, "(1) 7420 sayılı Kanunla, 1/12/2022 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinin parantez içi hükmünde yapılan değişiklikle, işverenler tarafından hizmet erbabına işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda, yemek bedelinin nakit olarak verilmesi suretiyle sağlanan menfaatler de istisna kapsamına alınmıştır.

 

(2) Hizmet erbabına nakit olarak ödenen yemek bedelinin gelir vergisinden istisna edilebilmesi için;

 

 a) İşverenler tarafından işyerinde veya müştemilatında yemek verilmemesi,

 

b) Günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (2024 yılı için 170 TL) aşmaması,

 

c) Fiilen çalışılan günlere ilişkin olması,

 

gerekmektedir.

 

(3) Nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemelerinin, 18/11/2008 tarihli ve 27058 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ücret, Prim, İkramiye ve Bu Nitelikteki Her Türlü İstihkakın Bankalar Aracılığıyla Ödenmesine Dair Yönetmelikte belirlenen ödeme usulüne göre yapılması gerekmektedir.

 

..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 24/12/2015 tarihli ve 29572 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 459 seri no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin

 

-"Tanımlar" başlıklı üçüncü bölümünün (a) bendinde; "Aracı finansal kurum: Bu Tebliğ uygulaması bakımından tahsilat ve ödemelere aracılık eden 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununda tanımlanan bankayı, 29/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşlarını ve 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununa göre kurulan Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketini,

 

...

 

ifade eder."

 

- "Kapsam ve tutar" başlıklı bölümünde ise; "Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

 

..."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, hizmet erbabına nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemesinin Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilebilmesi için, işverenler tarafından işyerinde veya müştemilatında yemek verilmemesi, günlük yemek bedelinin, ilgili yıl için belirlenen tutarı aşmaması ve fiilen çalışılan günlere ilişkin olması gerekmektedir.

 

Buna göre, personele … Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş. unvanlı şirket aracılığı ile nakit olarak yapılan yemek bedeli ödemelerinin, fiilen çalışılan günlere ait olması ve bir günlük tutarının ilgili yıl için belirlenen tutarı (1/1/2023 tarihinden itibaren 110 TL, 1/1/2024 tarihinden itibaren 170 TL) aşmaması kaydıyla, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20177]-484745

28.04.2023

Konu

:

İnternet Üzerinden Satışı Gerçekleştirilen Uluslararası Yolcu Biletlerinin Vergilendirilmesi ve Belge Düzeni Hk.

 

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzla, dar mükellef yabancı ulaştırma kurumu olan Şubenizin havayolu ile yolcu, yük ve bagaj taşımacılığı faaliyeti yürüttüğü, internet üzerinden satışı yapılan yolcu biletlerinin tamamının sunucusunun Türkiye dışında Katar-…'da bulunduğu belirtilerek internet üzerinden şubeniz aracılığıyla yapılan yolcu bilet satışlarının, yolcuların internet üzerinden kendi satın aldığı bilet satışının ve seyahat acentelerinin kendi müşterilerine yapmış olduğu yolcu bilet satışlarının ne şekilde vergilendirilmesi gerektiği ve belge düzeni hakkında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde;

(1) Tam mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî veya iş merkezi Türkiye'de bulunanlar, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilirler.

(2) Dar mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanlar, sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler.

(3) Dar mükellefiyette kurum kazancı, aşağıdaki kazanç ve iratlardan oluşur:

a) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun Türkiye'de iş yeri olan veya daimî temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticarî kazançlar (Bu şartları taşısalar bile kurumların ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları malları Türkiye'de satmaksızın yabancı ülkelere göndermelerinden doğan kazançlar, Türkiye'de elde edilmiş sayılmaz. Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının ya da her ikisinin Türkiye'de olması veya satış sözleşmesinin Türkiye'de yapılmasıdır.).

...   

(4) Bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimî temsilci bulundurulması konularında, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

(5) Kanunî merkez: Vergiye tâbi kurumların kuruluş kanunlarında, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen merkezdir.

(6) İş merkezi: İş bakımından işlemlerin fiilen toplandığı ve yönetildiği merkezdir.

hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 22 nci maddesinin ikinci fıkrasında, dar mükellefiyete tabi kurumların ticari veya zirai kazançları dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Buna bağlı olarak dar mükellefiyete tabi olan yabancı ulaştırma kurumlarının vergiye tabi matrah olacak kurum kazancının belirlenmesi, Kurumlar Vergisi Kanununun 23 üncü maddesi çerçevesinde hesaplanmaktadır. Söz konusu maddede;

"(1) Yabancı ulaştırma kurumlarının vergiye matrah olacak kurum kazancı, hasılata ortalama emsal oranlarının uygulanması suretiyle hesaplanır.

(2) Ortalama emsal oranları, Türkiye'de daimî veya arızî olarak çalışan bütün kurumlar için;

a) Kara taşımacılığında % 12,

b) Deniz taşımacılığında % 15,

c) Hava taşımacılığında % 5,

olarak uygulanır.

(3) Ticarî ve arızî ticarî kazançları dar mükellefiyet kapsamında vergilendirilen yabancı ulaştırma kurumlarının, Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatı aşağıdaki unsurlardan oluşur:

...

b) Türkiye'deki yükleme limanlarından yabancı ülkelerdeki varış limanlarına veya diğer bir kurumun gemisine aktarma yapılacak yabancı limana kadar gerçekleşen deniz ve hava taşımacılığında, bilet bedeli ile birlikte alınan gider karşılıkları dahil olmak üzere yolcu, yük ve bagaj taşıma ücreti olarak her ne adla olursa olsun aldıkları tutarlar.

c) Türkiye dışındaki taşımacılık faaliyeti için diğer kurumlar hesabına Türkiye'de sattıkları yolcu ve bagaj biletleri ile Türkiye'de yaptıkları navlun sözleşmeleri dolayısıyla kendilerine verilen komisyonlar ve ücretler."

hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması"nın hükümleri 01.01.2009 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.

Anılan Anlaşmanın "Deniz, Hava ve Kara Taşımacılığı" başlıklı 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasında;

"1. Bir Akit Devlet teşebbüsünün uluslararası trafikte gemi, uçak veya kara nakil vasıtası işletmeciliğinden elde ettiği kazançlar, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir."

hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; Katar mukimi teşebbüslerce uluslararası trafikte elde edilen hava taşımacılık kazançları yalnızca Katar'da vergilendirilebilecek olup, söz konusu kazançlar üzerinden Türkiye'nin vergi alma hakkı bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, Şirketinizin Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmesi için Katar'da tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin Katar yetkili makamlarından alınacak bir belge (mukimlik belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslının ve Noterce veya Katar'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilmiş Türkçe tercümesinin Türkiye'de vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 242 nci maddesinin ikinci fıkrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu; bu Kanun ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu; Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu, hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde Hazine ve Maliye Bakanlığının, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması, bu kayıt ortamlarında saklanması veya ibraz edilmesi hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Konuya ilişkin olarak, 19/10/2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

- "IV.7.3.2. Hava Yolu ile Yurt İçi veya Yurt Dışı Yolcu Taşımacılığı İşi ile İştigal Eden Mükelleflerin e-Bilet Düzenlemesi" başlıklı bölümünde; " ...

Türkiye'de faaliyette bulunan dar mükellef hava yolu firmalarının, sadece Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatlarını içeren biletleri bu Tebliğ kapsamındadır.

IATA üyesi olmayan hava yolu firmaları da istemeleri halinde e-Bilet uygulamasından yararlanabilecektir.

Belirtilen şartları taşıyan e-Biletler, tutarına bakılmaksızın fatura yerine geçen belge olarak kabul edilecektir. ...",

"IV.7.3.2.2.1. Hava Yolu Firmaları Tarafından Yapılan Satışlar"  başlıklı bölümünde; Hava yolu firmaları tarafından yapılan satışlarda yolcu bilgilerinin kaydedildiği aşamada yolcu tarafından talep edilmesi halinde, yolcu bilgilerine ilaveten hesabına yolculuk yaptıkları mükellefin adı-soyadı/unvanı ve VKN/TCKN bilgileri de e-Bilet üzerinde gösterilecektir.

Hava yolu firmalarının şube, çağrı merkezleri ve internet siteleri aracılığıyla satışı yapılan biletler için de yukarıda izah edildiği şekilde işlem yapılacaktır.

"IV.7.3.2.2.2. Acenteler Aracılığıyla Yapılan Satışlar" başlıklı bölümünde ise;”e-Biletin Türkiye'de mükellefiyeti bulunan acenteler tarafından düzenlenmesi durumunda söz konusu acenteler, e-Bilet üzerinde yolcu bilgilerine ilave olarak kendilerine ait mükellefiyet bilgilerine ya da IATA nezdinde kendileri için oluşturulmuş bilgilere de yer vererek yolcuya e-Bilet muhteviyatını da içeren bir fatura düzenleyeceklerdir.

Bu fatura üzerinde yolcu bilgilerine ilaveten yolcu tarafından talep edilmesi halinde hesabına yolculuk yapılan mükellef bilgilerine de yer verilecektir. Acente tarafından düzenlenen ve e-Bilet muhteviyatını da içeren fatura, yolcu veya hesabına yolculuk yapılan mükellef tarafından; üzerinde acente bilgilerini de ihtiva eden e-Bilet ise acente tarafından gider/indirim konusu yapılabilecektir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre; Şirketinizin faaliyeti ile ilgili olarak Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatlarınızı içeren biletlerin, e-Bilet olarak düzenlenmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20177]-484745

28.04.2023

Konu

:

İnternet Üzerinden Satışı Gerçekleştirilen Uluslararası Yolcu Biletlerinin Vergilendirilmesi ve Belge Düzeni Hk.

 

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzla, dar mükellef yabancı ulaştırma kurumu olan Şubenizin havayolu ile yolcu, yük ve bagaj taşımacılığı faaliyeti yürüttüğü, internet üzerinden satışı yapılan yolcu biletlerinin tamamının sunucusunun Türkiye dışında Katar-…'da bulunduğu belirtilerek internet üzerinden şubeniz aracılığıyla yapılan yolcu bilet satışlarının, yolcuların internet üzerinden kendi satın aldığı bilet satışının ve seyahat acentelerinin kendi müşterilerine yapmış olduğu yolcu bilet satışlarının ne şekilde vergilendirilmesi gerektiği ve belge düzeni hakkında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde;

(1) Tam mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî veya iş merkezi Türkiye'de bulunanlar, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilirler.

(2) Dar mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanlar, sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler.

(3) Dar mükellefiyette kurum kazancı, aşağıdaki kazanç ve iratlardan oluşur:

a) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun Türkiye'de iş yeri olan veya daimî temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticarî kazançlar (Bu şartları taşısalar bile kurumların ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları malları Türkiye'de satmaksızın yabancı ülkelere göndermelerinden doğan kazançlar, Türkiye'de elde edilmiş sayılmaz. Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının ya da her ikisinin Türkiye'de olması veya satış sözleşmesinin Türkiye'de yapılmasıdır.).

...   

(4) Bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimî temsilci bulundurulması konularında, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

(5) Kanunî merkez: Vergiye tâbi kurumların kuruluş kanunlarında, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen merkezdir.

(6) İş merkezi: İş bakımından işlemlerin fiilen toplandığı ve yönetildiği merkezdir.

hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 22 nci maddesinin ikinci fıkrasında, dar mükellefiyete tabi kurumların ticari veya zirai kazançları dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Buna bağlı olarak dar mükellefiyete tabi olan yabancı ulaştırma kurumlarının vergiye tabi matrah olacak kurum kazancının belirlenmesi, Kurumlar Vergisi Kanununun 23 üncü maddesi çerçevesinde hesaplanmaktadır. Söz konusu maddede;

"(1) Yabancı ulaştırma kurumlarının vergiye matrah olacak kurum kazancı, hasılata ortalama emsal oranlarının uygulanması suretiyle hesaplanır.

(2) Ortalama emsal oranları, Türkiye'de daimî veya arızî olarak çalışan bütün kurumlar için;

a) Kara taşımacılığında % 12,

b) Deniz taşımacılığında % 15,

c) Hava taşımacılığında % 5,

olarak uygulanır.

(3) Ticarî ve arızî ticarî kazançları dar mükellefiyet kapsamında vergilendirilen yabancı ulaştırma kurumlarının, Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatı aşağıdaki unsurlardan oluşur:

...

b) Türkiye'deki yükleme limanlarından yabancı ülkelerdeki varış limanlarına veya diğer bir kurumun gemisine aktarma yapılacak yabancı limana kadar gerçekleşen deniz ve hava taşımacılığında, bilet bedeli ile birlikte alınan gider karşılıkları dahil olmak üzere yolcu, yük ve bagaj taşıma ücreti olarak her ne adla olursa olsun aldıkları tutarlar.

c) Türkiye dışındaki taşımacılık faaliyeti için diğer kurumlar hesabına Türkiye'de sattıkları yolcu ve bagaj biletleri ile Türkiye'de yaptıkları navlun sözleşmeleri dolayısıyla kendilerine verilen komisyonlar ve ücretler."

hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması"nın hükümleri 01.01.2009 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.

Anılan Anlaşmanın "Deniz, Hava ve Kara Taşımacılığı" başlıklı 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasında;

"1. Bir Akit Devlet teşebbüsünün uluslararası trafikte gemi, uçak veya kara nakil vasıtası işletmeciliğinden elde ettiği kazançlar, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir."

hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; Katar mukimi teşebbüslerce uluslararası trafikte elde edilen hava taşımacılık kazançları yalnızca Katar'da vergilendirilebilecek olup, söz konusu kazançlar üzerinden Türkiye'nin vergi alma hakkı bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, Şirketinizin Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmesi için Katar'da tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin Katar yetkili makamlarından alınacak bir belge (mukimlik belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslının ve Noterce veya Katar'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilmiş Türkçe tercümesinin Türkiye'de vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 242 nci maddesinin ikinci fıkrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu; bu Kanun ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu; Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu, hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde Hazine ve Maliye Bakanlığının, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması, bu kayıt ortamlarında saklanması veya ibraz edilmesi hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Konuya ilişkin olarak, 19/10/2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

- "IV.7.3.2. Hava Yolu ile Yurt İçi veya Yurt Dışı Yolcu Taşımacılığı İşi ile İştigal Eden Mükelleflerin e-Bilet Düzenlemesi" başlıklı bölümünde; " ...

Türkiye'de faaliyette bulunan dar mükellef hava yolu firmalarının, sadece Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatlarını içeren biletleri bu Tebliğ kapsamındadır.

IATA üyesi olmayan hava yolu firmaları da istemeleri halinde e-Bilet uygulamasından yararlanabilecektir.

Belirtilen şartları taşıyan e-Biletler, tutarına bakılmaksızın fatura yerine geçen belge olarak kabul edilecektir. ...",

"IV.7.3.2.2.1. Hava Yolu Firmaları Tarafından Yapılan Satışlar"  başlıklı bölümünde; Hava yolu firmaları tarafından yapılan satışlarda yolcu bilgilerinin kaydedildiği aşamada yolcu tarafından talep edilmesi halinde, yolcu bilgilerine ilaveten hesabına yolculuk yaptıkları mükellefin adı-soyadı/unvanı ve VKN/TCKN bilgileri de e-Bilet üzerinde gösterilecektir.

Hava yolu firmalarının şube, çağrı merkezleri ve internet siteleri aracılığıyla satışı yapılan biletler için de yukarıda izah edildiği şekilde işlem yapılacaktır.

"IV.7.3.2.2.2. Acenteler Aracılığıyla Yapılan Satışlar" başlıklı bölümünde ise;”e-Biletin Türkiye'de mükellefiyeti bulunan acenteler tarafından düzenlenmesi durumunda söz konusu acenteler, e-Bilet üzerinde yolcu bilgilerine ilave olarak kendilerine ait mükellefiyet bilgilerine ya da IATA nezdinde kendileri için oluşturulmuş bilgilere de yer vererek yolcuya e-Bilet muhteviyatını da içeren bir fatura düzenleyeceklerdir.

Bu fatura üzerinde yolcu bilgilerine ilaveten yolcu tarafından talep edilmesi halinde hesabına yolculuk yapılan mükellef bilgilerine de yer verilecektir. Acente tarafından düzenlenen ve e-Bilet muhteviyatını da içeren fatura, yolcu veya hesabına yolculuk yapılan mükellef tarafından; üzerinde acente bilgilerini de ihtiva eden e-Bilet ise acente tarafından gider/indirim konusu yapılabilecektir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre; Şirketinizin faaliyeti ile ilgili olarak Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatlarınızı içeren biletlerin, e-Bilet olarak düzenlenmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20177]-484745

28.04.2023

Konu

:

İnternet Üzerinden Satışı Gerçekleştirilen Uluslararası Yolcu Biletlerinin Vergilendirilmesi ve Belge Düzeni Hk.

 

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzla, dar mükellef yabancı ulaştırma kurumu olan Şubenizin havayolu ile yolcu, yük ve bagaj taşımacılığı faaliyeti yürüttüğü, internet üzerinden satışı yapılan yolcu biletlerinin tamamının sunucusunun Türkiye dışında Katar-…'da bulunduğu belirtilerek internet üzerinden şubeniz aracılığıyla yapılan yolcu bilet satışlarının, yolcuların internet üzerinden kendi satın aldığı bilet satışının ve seyahat acentelerinin kendi müşterilerine yapmış olduğu yolcu bilet satışlarının ne şekilde vergilendirilmesi gerektiği ve belge düzeni hakkında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde;

(1) Tam mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî veya iş merkezi Türkiye'de bulunanlar, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilirler.

(2) Dar mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanlar, sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler.

(3) Dar mükellefiyette kurum kazancı, aşağıdaki kazanç ve iratlardan oluşur:

a) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun Türkiye'de iş yeri olan veya daimî temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticarî kazançlar (Bu şartları taşısalar bile kurumların ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları malları Türkiye'de satmaksızın yabancı ülkelere göndermelerinden doğan kazançlar, Türkiye'de elde edilmiş sayılmaz. Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının ya da her ikisinin Türkiye'de olması veya satış sözleşmesinin Türkiye'de yapılmasıdır.).

...   

(4) Bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimî temsilci bulundurulması konularında, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

(5) Kanunî merkez: Vergiye tâbi kurumların kuruluş kanunlarında, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen merkezdir.

(6) İş merkezi: İş bakımından işlemlerin fiilen toplandığı ve yönetildiği merkezdir.

hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 22 nci maddesinin ikinci fıkrasında, dar mükellefiyete tabi kurumların ticari veya zirai kazançları dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Buna bağlı olarak dar mükellefiyete tabi olan yabancı ulaştırma kurumlarının vergiye tabi matrah olacak kurum kazancının belirlenmesi, Kurumlar Vergisi Kanununun 23 üncü maddesi çerçevesinde hesaplanmaktadır. Söz konusu maddede;

"(1) Yabancı ulaştırma kurumlarının vergiye matrah olacak kurum kazancı, hasılata ortalama emsal oranlarının uygulanması suretiyle hesaplanır.

(2) Ortalama emsal oranları, Türkiye'de daimî veya arızî olarak çalışan bütün kurumlar için;

a) Kara taşımacılığında % 12,

b) Deniz taşımacılığında % 15,

c) Hava taşımacılığında % 5,

olarak uygulanır.

(3) Ticarî ve arızî ticarî kazançları dar mükellefiyet kapsamında vergilendirilen yabancı ulaştırma kurumlarının, Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatı aşağıdaki unsurlardan oluşur:

...

b) Türkiye'deki yükleme limanlarından yabancı ülkelerdeki varış limanlarına veya diğer bir kurumun gemisine aktarma yapılacak yabancı limana kadar gerçekleşen deniz ve hava taşımacılığında, bilet bedeli ile birlikte alınan gider karşılıkları dahil olmak üzere yolcu, yük ve bagaj taşıma ücreti olarak her ne adla olursa olsun aldıkları tutarlar.

c) Türkiye dışındaki taşımacılık faaliyeti için diğer kurumlar hesabına Türkiye'de sattıkları yolcu ve bagaj biletleri ile Türkiye'de yaptıkları navlun sözleşmeleri dolayısıyla kendilerine verilen komisyonlar ve ücretler."

hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması"nın hükümleri 01.01.2009 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.

Anılan Anlaşmanın "Deniz, Hava ve Kara Taşımacılığı" başlıklı 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasında;

"1. Bir Akit Devlet teşebbüsünün uluslararası trafikte gemi, uçak veya kara nakil vasıtası işletmeciliğinden elde ettiği kazançlar, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir."

hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; Katar mukimi teşebbüslerce uluslararası trafikte elde edilen hava taşımacılık kazançları yalnızca Katar'da vergilendirilebilecek olup, söz konusu kazançlar üzerinden Türkiye'nin vergi alma hakkı bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, Şirketinizin Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmesi için Katar'da tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin Katar yetkili makamlarından alınacak bir belge (mukimlik belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslının ve Noterce veya Katar'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilmiş Türkçe tercümesinin Türkiye'de vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 242 nci maddesinin ikinci fıkrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu; bu Kanun ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu; Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu, hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde Hazine ve Maliye Bakanlığının, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması, bu kayıt ortamlarında saklanması veya ibraz edilmesi hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Konuya ilişkin olarak, 19/10/2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

- "IV.7.3.2. Hava Yolu ile Yurt İçi veya Yurt Dışı Yolcu Taşımacılığı İşi ile İştigal Eden Mükelleflerin e-Bilet Düzenlemesi" başlıklı bölümünde; " ...

Türkiye'de faaliyette bulunan dar mükellef hava yolu firmalarının, sadece Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatlarını içeren biletleri bu Tebliğ kapsamındadır.

IATA üyesi olmayan hava yolu firmaları da istemeleri halinde e-Bilet uygulamasından yararlanabilecektir.

Belirtilen şartları taşıyan e-Biletler, tutarına bakılmaksızın fatura yerine geçen belge olarak kabul edilecektir. ...",

"IV.7.3.2.2.1. Hava Yolu Firmaları Tarafından Yapılan Satışlar"  başlıklı bölümünde; Hava yolu firmaları tarafından yapılan satışlarda yolcu bilgilerinin kaydedildiği aşamada yolcu tarafından talep edilmesi halinde, yolcu bilgilerine ilaveten hesabına yolculuk yaptıkları mükellefin adı-soyadı/unvanı ve VKN/TCKN bilgileri de e-Bilet üzerinde gösterilecektir.

Hava yolu firmalarının şube, çağrı merkezleri ve internet siteleri aracılığıyla satışı yapılan biletler için de yukarıda izah edildiği şekilde işlem yapılacaktır.

"IV.7.3.2.2.2. Acenteler Aracılığıyla Yapılan Satışlar" başlıklı bölümünde ise;”e-Biletin Türkiye'de mükellefiyeti bulunan acenteler tarafından düzenlenmesi durumunda söz konusu acenteler, e-Bilet üzerinde yolcu bilgilerine ilave olarak kendilerine ait mükellefiyet bilgilerine ya da IATA nezdinde kendileri için oluşturulmuş bilgilere de yer vererek yolcuya e-Bilet muhteviyatını da içeren bir fatura düzenleyeceklerdir.

Bu fatura üzerinde yolcu bilgilerine ilaveten yolcu tarafından talep edilmesi halinde hesabına yolculuk yapılan mükellef bilgilerine de yer verilecektir. Acente tarafından düzenlenen ve e-Bilet muhteviyatını da içeren fatura, yolcu veya hesabına yolculuk yapılan mükellef tarafından; üzerinde acente bilgilerini de ihtiva eden e-Bilet ise acente tarafından gider/indirim konusu yapılabilecektir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre; Şirketinizin faaliyeti ile ilgili olarak Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatlarınızı içeren biletlerin, e-Bilet olarak düzenlenmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

 

T.C.

MARDİN VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-31523953-045-35104

20.10.2022

Konu

:

Görüşler(Aynı ay içinde aynı kişi ve kurumlardan alınan mal ve hizmetin ifasına ait ödemelerin toplamı 7000 TL'yi geçmesi halinden bankada tesvik zorunluluğu olup olmadığı hk.)

 

 

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, bir ay içinde farklı günlerde aynı kişi veya kurumlardan aldığınız mal veya hizmetlere ait ödemelerin toplamı 7000,00 TL'yi geçmesi halinde banka veya benzeri kurumlar aracılığı ile ödeme zorunluluğu olup olmadığı hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir. Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tesbiti ile ilgili giderlerini tevsike mecburdurlar..." hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, aynı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendiyle, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme hususlarında Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak, tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar (banka, 6493 sayılı Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşları veya Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş.) tarafından düzenlenen belgelerle (dekont, hesap bildirim cetveli, alındı gibi) tevsiki uygulamasının usul ve esasları, 1/1/2016 tarihinden itibaren, 469, 479 ve 480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

Söz konusu Genel Tebliğin;

- "3. Tanımlar" bölümünde, "Bu Tebliğde geçen;

...

ç) Tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar: Bu Tebliğ uygulaması bakımından, Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında fatura almak zorunda olan birinci ve ikinci sınıf tüccarları, serbest meslek erbabını, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarları, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçileri, vergiden muaf esnafı,

d) Tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlar: Bu Tebliğ uygulaması bakımından tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar dışında kalanları

ifade eder.",

- "4.1. Kapsam ve Tutar" bölümünde, "Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

Bu kapsamda örneğin;

- Her türlü mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin,

- Avans, depozito, pey akçesi gibi suretlerle yapılacak tahsilat ve ödemelerin,

- İşletmelerin kendi ortakları ve/veya diğer gerçek ve tüzel kişilerle yaptığı her türlü tahsilat ve ödemelerin belirlenen haddi aşması durumunda, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu işlemlerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.

Tevsik zorunluluğu kapsamında olanlardan araç kiralama faaliyeti ile uğraşanların vermiş oldukları motorlu kara taşıtı ve motorlu kara aracı (13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile 18/7/1997 tarihli ve 23053 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre tescile yetkili kuruluşlarca kayıt ve tescil edilmesi zorunlu olmayan taşıt ve araçlar hariç) kiralama hizmetlerine ilişkin tahsilat ve ödemelerin ise yukarıda belirtilen hadle sınırlı kalınmaksızın, aracı finansal kurumlar tarafından düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.",

- "4.1.1. Aynı Günde Aynı Kişi veya Kurumlarla Yapılan İşlemler" bölümünde, "Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin toplam tutarının bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması durumunda, işlemlerin her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile, aştığı işlemden itibaren işleme konu tahsilat ve ödemelerin de aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunludur.

..."

- "4.1.2. Kısım Kısım Yapılan Tahsilat ve Ödemeler" başlıklı bölümünde, "Tahsilat ve ödemeye konu işlem tutarının tevsik zorunluluğu kapsamında bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması halinde, bedelin farklı tarihlerde kısım kısım ödenmesinde işlemin toplam tutarı dikkate alınacak ve her bir tahsilat ve ödeme, tevsik zorunluluğu kapsamında aracı finansal kurumlar kanalıyla gerçekleştirilecektir.

..."

açıklamaları/düzenlemeleri yer almaktadır. Aynı Tebliğin (4.2) bölümünde belirlenen tahsilat ve ödemeler ise tevsik zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Buna göre, mezkûr Genel Tebliğin (4.2) bölümü saklı kalmak üzere;

1- Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yaptığınız mal ve/veya hizmet alımlarınızın bir bütün olarak değerlendirilmesi ve toplam tutarın dikkate alınarak, toplam tutarın vergiler dahil 7.000 TL'yi aşması halinde, bedelin söz konusu limiti aştığı alımdan itibaren (bedelin alımın yapılmasından sonraki tarihlerde kısım kısım veya bütün olarak ödenmesi veya ödenmeye başlanması durumunda bedelin tamamına ilişkin) ödemelerinizi,

2- Her bir mal ve/veya hizmet alımınıza ait bedelinin söz konusu limiti aşması halinde, bedelin farklı tarihlerde kısım kısım ödenip ödenmediğine bakılmaksızın, toplam ödeme tutarı (mal ve/veya hizmet bedeli) dikkate alınarak, ödemelerinizi,

3- Mal ve/veya hizmet alımlarınıza ait söz konusu limiti aşan (mal ve/veya hizmet bedelinin söz konusu limiti aşacağının baştan tespit edilebilebildiği/öngörülebildiği durumlarda limite bakılmaksızın) avans, depozito gibi suretlerle yaptığınız/yapacağınız ödemelerinizi

4- Bir sözleşme/anlaşma dahilinde süreklilik arz edecek şekilde kısım kısım yaptığınız alımlarınızın bir bütün olarak değerlendirilmesi ve baştan işlem bedelinin söz konusu limiti aşacağının öngörülebildiği durumlarda ödemelerin tamamının, öngörülemediği durumlarda ise alım bedelinin söz konusu limiti aşacağının anlaşıldığı tarihten sonraki ödemelerinizi, her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile,

5- Mezkûr Genel Tebliğin "4.1. Kapsam ve Tutar" bölümünün (480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile eklenen) üçüncü paragrafı kapsamındaki araç kiralamalarınızda, söz konusu limitle sınırlı kalınmaksızın, bütün ödemelerinizi

aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmanız ve söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeniz zorunludur.

Diğer taraftan, farklı günlerde aynı kişi veya kurumlardan yaptığınız, yukarıda belirtilen kapsamda olmayan, mal ve/veya hizmet alımlarınıza ait ödemelerinizin, aracı finansal kurumlarca gerçekleştirilmesi zorunluluğu bulunmamakla birlikte, tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması zorunluluğuna uyulmaması veya muvazaa olarak değerlendirilebilecek mahiyette işlem tesis edildiğinin anlaşılması halinde yükümlüler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ilgili ceza hükümleri doğrultusunda işlem tesis edileceği tabiidir.

Bilgilerinize rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

 

T.C.

MARDİN VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-31523953-045-35104

20.10.2022

Konu

:

Görüşler(Aynı ay içinde aynı kişi ve kurumlardan alınan mal ve hizmetin ifasına ait ödemelerin toplamı 7000 TL'yi geçmesi halinden bankada tesvik zorunluluğu olup olmadığı hk.)

 

 

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, bir ay içinde farklı günlerde aynı kişi veya kurumlardan aldığınız mal veya hizmetlere ait ödemelerin toplamı 7000,00 TL'yi geçmesi halinde banka veya benzeri kurumlar aracılığı ile ödeme zorunluluğu olup olmadığı hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir. Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tesbiti ile ilgili giderlerini tevsike mecburdurlar..." hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, aynı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendiyle, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme hususlarında Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak, tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar (banka, 6493 sayılı Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşları veya Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş.) tarafından düzenlenen belgelerle (dekont, hesap bildirim cetveli, alındı gibi) tevsiki uygulamasının usul ve esasları, 1/1/2016 tarihinden itibaren, 469, 479 ve 480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

Söz konusu Genel Tebliğin;

- "3. Tanımlar" bölümünde, "Bu Tebliğde geçen;

...

ç) Tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar: Bu Tebliğ uygulaması bakımından, Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında fatura almak zorunda olan birinci ve ikinci sınıf tüccarları, serbest meslek erbabını, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarları, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçileri, vergiden muaf esnafı,

d) Tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlar: Bu Tebliğ uygulaması bakımından tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar dışında kalanları

ifade eder.",

- "4.1. Kapsam ve Tutar" bölümünde, "Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

Bu kapsamda örneğin;

- Her türlü mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin,

- Avans, depozito, pey akçesi gibi suretlerle yapılacak tahsilat ve ödemelerin,

- İşletmelerin kendi ortakları ve/veya diğer gerçek ve tüzel kişilerle yaptığı her türlü tahsilat ve ödemelerin belirlenen haddi aşması durumunda, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu işlemlerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.

Tevsik zorunluluğu kapsamında olanlardan araç kiralama faaliyeti ile uğraşanların vermiş oldukları motorlu kara taşıtı ve motorlu kara aracı (13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile 18/7/1997 tarihli ve 23053 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre tescile yetkili kuruluşlarca kayıt ve tescil edilmesi zorunlu olmayan taşıt ve araçlar hariç) kiralama hizmetlerine ilişkin tahsilat ve ödemelerin ise yukarıda belirtilen hadle sınırlı kalınmaksızın, aracı finansal kurumlar tarafından düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.",

- "4.1.1. Aynı Günde Aynı Kişi veya Kurumlarla Yapılan İşlemler" bölümünde, "Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin toplam tutarının bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması durumunda, işlemlerin her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile, aştığı işlemden itibaren işleme konu tahsilat ve ödemelerin de aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunludur.

..."

- "4.1.2. Kısım Kısım Yapılan Tahsilat ve Ödemeler" başlıklı bölümünde, "Tahsilat ve ödemeye konu işlem tutarının tevsik zorunluluğu kapsamında bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması halinde, bedelin farklı tarihlerde kısım kısım ödenmesinde işlemin toplam tutarı dikkate alınacak ve her bir tahsilat ve ödeme, tevsik zorunluluğu kapsamında aracı finansal kurumlar kanalıyla gerçekleştirilecektir.

..."

açıklamaları/düzenlemeleri yer almaktadır. Aynı Tebliğin (4.2) bölümünde belirlenen tahsilat ve ödemeler ise tevsik zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Buna göre, mezkûr Genel Tebliğin (4.2) bölümü saklı kalmak üzere;

1- Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yaptığınız mal ve/veya hizmet alımlarınızın bir bütün olarak değerlendirilmesi ve toplam tutarın dikkate alınarak, toplam tutarın vergiler dahil 7.000 TL'yi aşması halinde, bedelin söz konusu limiti aştığı alımdan itibaren (bedelin alımın yapılmasından sonraki tarihlerde kısım kısım veya bütün olarak ödenmesi veya ödenmeye başlanması durumunda bedelin tamamına ilişkin) ödemelerinizi,

2- Her bir mal ve/veya hizmet alımınıza ait bedelinin söz konusu limiti aşması halinde, bedelin farklı tarihlerde kısım kısım ödenip ödenmediğine bakılmaksızın, toplam ödeme tutarı (mal ve/veya hizmet bedeli) dikkate alınarak, ödemelerinizi,

3- Mal ve/veya hizmet alımlarınıza ait söz konusu limiti aşan (mal ve/veya hizmet bedelinin söz konusu limiti aşacağının baştan tespit edilebilebildiği/öngörülebildiği durumlarda limite bakılmaksızın) avans, depozito gibi suretlerle yaptığınız/yapacağınız ödemelerinizi

4- Bir sözleşme/anlaşma dahilinde süreklilik arz edecek şekilde kısım kısım yaptığınız alımlarınızın bir bütün olarak değerlendirilmesi ve baştan işlem bedelinin söz konusu limiti aşacağının öngörülebildiği durumlarda ödemelerin tamamının, öngörülemediği durumlarda ise alım bedelinin söz konusu limiti aşacağının anlaşıldığı tarihten sonraki ödemelerinizi, her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile,

5- Mezkûr Genel Tebliğin "4.1. Kapsam ve Tutar" bölümünün (480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile eklenen) üçüncü paragrafı kapsamındaki araç kiralamalarınızda, söz konusu limitle sınırlı kalınmaksızın, bütün ödemelerinizi

aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmanız ve söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeniz zorunludur.

Diğer taraftan, farklı günlerde aynı kişi veya kurumlardan yaptığınız, yukarıda belirtilen kapsamda olmayan, mal ve/veya hizmet alımlarınıza ait ödemelerinizin, aracı finansal kurumlarca gerçekleştirilmesi zorunluluğu bulunmamakla birlikte, tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması zorunluluğuna uyulmaması veya muvazaa olarak değerlendirilebilecek mahiyette işlem tesis edildiğinin anlaşılması halinde yükümlüler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ilgili ceza hükümleri doğrultusunda işlem tesis edileceği tabiidir.

Bilgilerinize rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

 

T.C.

MARDİN VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-31523953-045-35104

20.10.2022

Konu

:

Görüşler(Aynı ay içinde aynı kişi ve kurumlardan alınan mal ve hizmetin ifasına ait ödemelerin toplamı 7000 TL'yi geçmesi halinden bankada tesvik zorunluluğu olup olmadığı hk.)

 

 

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, bir ay içinde farklı günlerde aynı kişi veya kurumlardan aldığınız mal veya hizmetlere ait ödemelerin toplamı 7000,00 TL'yi geçmesi halinde banka veya benzeri kurumlar aracılığı ile ödeme zorunluluğu olup olmadığı hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir. Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tesbiti ile ilgili giderlerini tevsike mecburdurlar..." hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, aynı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendiyle, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme hususlarında Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak, tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar (banka, 6493 sayılı Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşları veya Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş.) tarafından düzenlenen belgelerle (dekont, hesap bildirim cetveli, alındı gibi) tevsiki uygulamasının usul ve esasları, 1/1/2016 tarihinden itibaren, 469, 479 ve 480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

Söz konusu Genel Tebliğin;

- "3. Tanımlar" bölümünde, "Bu Tebliğde geçen;

...

ç) Tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar: Bu Tebliğ uygulaması bakımından, Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında fatura almak zorunda olan birinci ve ikinci sınıf tüccarları, serbest meslek erbabını, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarları, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçileri, vergiden muaf esnafı,

d) Tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlar: Bu Tebliğ uygulaması bakımından tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar dışında kalanları

ifade eder.",

- "4.1. Kapsam ve Tutar" bölümünde, "Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

Bu kapsamda örneğin;

- Her türlü mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin,

- Avans, depozito, pey akçesi gibi suretlerle yapılacak tahsilat ve ödemelerin,

- İşletmelerin kendi ortakları ve/veya diğer gerçek ve tüzel kişilerle yaptığı her türlü tahsilat ve ödemelerin belirlenen haddi aşması durumunda, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu işlemlerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.

Tevsik zorunluluğu kapsamında olanlardan araç kiralama faaliyeti ile uğraşanların vermiş oldukları motorlu kara taşıtı ve motorlu kara aracı (13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile 18/7/1997 tarihli ve 23053 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre tescile yetkili kuruluşlarca kayıt ve tescil edilmesi zorunlu olmayan taşıt ve araçlar hariç) kiralama hizmetlerine ilişkin tahsilat ve ödemelerin ise yukarıda belirtilen hadle sınırlı kalınmaksızın, aracı finansal kurumlar tarafından düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.",

- "4.1.1. Aynı Günde Aynı Kişi veya Kurumlarla Yapılan İşlemler" bölümünde, "Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin toplam tutarının bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması durumunda, işlemlerin her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile, aştığı işlemden itibaren işleme konu tahsilat ve ödemelerin de aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunludur.

..."

- "4.1.2. Kısım Kısım Yapılan Tahsilat ve Ödemeler" başlıklı bölümünde, "Tahsilat ve ödemeye konu işlem tutarının tevsik zorunluluğu kapsamında bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması halinde, bedelin farklı tarihlerde kısım kısım ödenmesinde işlemin toplam tutarı dikkate alınacak ve her bir tahsilat ve ödeme, tevsik zorunluluğu kapsamında aracı finansal kurumlar kanalıyla gerçekleştirilecektir.

..."

açıklamaları/düzenlemeleri yer almaktadır. Aynı Tebliğin (4.2) bölümünde belirlenen tahsilat ve ödemeler ise tevsik zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Buna göre, mezkûr Genel Tebliğin (4.2) bölümü saklı kalmak üzere;

1- Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yaptığınız mal ve/veya hizmet alımlarınızın bir bütün olarak değerlendirilmesi ve toplam tutarın dikkate alınarak, toplam tutarın vergiler dahil 7.000 TL'yi aşması halinde, bedelin söz konusu limiti aştığı alımdan itibaren (bedelin alımın yapılmasından sonraki tarihlerde kısım kısım veya bütün olarak ödenmesi veya ödenmeye başlanması durumunda bedelin tamamına ilişkin) ödemelerinizi,

2- Her bir mal ve/veya hizmet alımınıza ait bedelinin söz konusu limiti aşması halinde, bedelin farklı tarihlerde kısım kısım ödenip ödenmediğine bakılmaksızın, toplam ödeme tutarı (mal ve/veya hizmet bedeli) dikkate alınarak, ödemelerinizi,

3- Mal ve/veya hizmet alımlarınıza ait söz konusu limiti aşan (mal ve/veya hizmet bedelinin söz konusu limiti aşacağının baştan tespit edilebilebildiği/öngörülebildiği durumlarda limite bakılmaksızın) avans, depozito gibi suretlerle yaptığınız/yapacağınız ödemelerinizi

4- Bir sözleşme/anlaşma dahilinde süreklilik arz edecek şekilde kısım kısım yaptığınız alımlarınızın bir bütün olarak değerlendirilmesi ve baştan işlem bedelinin söz konusu limiti aşacağının öngörülebildiği durumlarda ödemelerin tamamının, öngörülemediği durumlarda ise alım bedelinin söz konusu limiti aşacağının anlaşıldığı tarihten sonraki ödemelerinizi, her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile,

5- Mezkûr Genel Tebliğin "4.1. Kapsam ve Tutar" bölümünün (480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile eklenen) üçüncü paragrafı kapsamındaki araç kiralamalarınızda, söz konusu limitle sınırlı kalınmaksızın, bütün ödemelerinizi

aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmanız ve söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeniz zorunludur.

Diğer taraftan, farklı günlerde aynı kişi veya kurumlardan yaptığınız, yukarıda belirtilen kapsamda olmayan, mal ve/veya hizmet alımlarınıza ait ödemelerinizin, aracı finansal kurumlarca gerçekleştirilmesi zorunluluğu bulunmamakla birlikte, tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması zorunluluğuna uyulmaması veya muvazaa olarak değerlendirilebilecek mahiyette işlem tesis edildiğinin anlaşılması halinde yükümlüler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ilgili ceza hükümleri doğrultusunda işlem tesis edileceği tabiidir.

Bilgilerinize rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: 32134 Resmi Gazete Tarihi: Perşembe, 16 Mart, 2023 Adı: UID:
İçerik:

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında inşaat sektöründeki belirli girdilerin (inşaat demiri, çimento, hazır beton ve benzeri) takibi ve elde edilen verilerin analiz edilmesi, vergi güvenliği yanında deprem kuşağında yer alan ülkemizde yapı güvenliğinin sağlanmasına katkı sunması bakımından da önem taşımaktadır.

(2) Bu çerçevede, öncelikli olarak inşaatta kullanılacak demirlerin üretim veya ithalatından 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunda yer alan yapı müteahhidi dâhil teslimine kadar tüm aşamaları ile laboratuvar test süreçleri de dâhil olmak üzere takip edilmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesi bu Tebliğin amaç ve kapsamını oluşturmaktadır.

Yasal düzenlemeler

MADDE 2- (1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Maliye Bakanlığı;

6. Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla niteliklerini belirleyip onayladığı elektrikli, elektronik, manyetik ve benzeri cihazlar ve sistemleri kullandırmaya, bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmeye, mükelleflere bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin verilmesinde, mükelleflerin Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine vadesi geçmiş borcu bulunmadığına ilişkin belge arama zorunluluğu getirmeye, bu zorunluluk kapsamına girecek amme alacaklarını tür ve tutar itibarıyla tespit etmeye ve hangi hâllerde bu zorunluluğun aranılmayacağına, bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin basımı, dağıtımı ile sistemin kurulması ve işletilmesi hizmetlerinin, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa tabi olmaksızın, süresi 5 yılı geçmemek üzere ve 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (5 inci maddesinin beşinci fıkrası hariç) hükümleri çerçevesinde; yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişiler tarafından yerine getirilmesine, bu hizmetlerde ve yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişilerde bulunması gereken özellikleri, yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişilerin faaliyetlerinin yönlendirilmesi, izlenmesi, denetlenmesi, yetkilendirmenin sonlandırılması ve bunların uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye,

Yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.

(2) 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, kamu kurum ve kuruluşlarınca usul ve esasları belirlenmek suretiyle kullanılma mecburiyeti getirilen özel etiket ve işaretlerle takip edilmesi öngörülen ürünler için bu kurum ve kuruluşların talebi üzerine izleme sistemlerinin kurulması ve işletilmesiyle ilgili işleri yapmak veya yaptırmak Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.

Tanımlar ve kısaltmalar

MADDE 3- (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Darphane: Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünü,

b) Gizli güvenlik unsuru: Taklit edilemez, çıplak gözle görünmez ve üzerlerine algoritma işlenmesini sağlayarak izlenebilirlik, takip ve sorgulama özelliklerini taşıyan fiziksel, kimyasal ve teknolojik unsurları,

c) Güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret: Her bir inşaat demirinin ve her bir demir bağının üzerine takılacak veya uygulanacak olan, taklit edilemez nitelikteki açık güvenlik unsurları kullanıcılar tarafından, gizli güvenlik unsurları özel uygulama ve/veya denetim cihazları ile tespit edilebilir özelliklere sahip olan ısıya, suya ve darbeye dayanıklı bandrol, pul, barkod, işaret, kod, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin bulunduğu kıymetli damga niteliğindeki materyali,

ç) Güvenlik unsuru: Çıplak gözle görünmeyen (gizli) veya görünen (açık), taklit edilemez özellikleri ile özel etiket veya işaretin güvenliğini sağlayan fiziksel, kimyasal ve teknolojik unsurları,

d) İnşaat demiri: Gümrük Tarife ve İstatistik Pozisyonunda 7214.20 grubunda tanımlanan yuvarlak çubuk ürünleri (GTİP pozisyonlarının değişmesi durumunda, bu sistem kapsamında değişim öncesi tanımlar esas alınır.),

e) İnşaat Demiri İzleme Sistemi (İDİS): Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünce kurulan veya kurdurulan ve vergi güvenliğini sağlamak amacıyla, üretilen ve ithal edilen inşaat demirinin, özel etiket veya işaretle kimliklendirilmesi ve ithalat ile üretimden 4708 sayılı Kanunda yer alan yapı müteahhidi dâhil tüm teslim aşamaları ile laboratuvar test süreçleri de dâhil olmak üzere uygulamalarla izlenmesine, ilgili bilgi sistemlerine veri aktarılmasına ve denetim cihazları ile saha denetimine imkân sağlanmasına dayanan işlemler bütününü,

f) Sistem kılavuzu: İnşaat Demiri İzleme Sisteminin kurulum işlemleri, kurulum süreci ile sistemin kurulumu ve işletimi sürecindekilerin sorumluluklarını ayrıntılı olarak açıklayan, asıl ve eklerden oluşan, Darphane tarafından onaylanmış ve resmi internet sitesinde açıklanmış belgeyi,

g) Sistem paydaşları: Sistem Kılavuzunda belirlenen paydaşlarını,

ğ) Sistem portalı: Sistem paydaşları tarafından sisteme bilgi girişi ve sistemden bilgi alınması amacıyla kullanılan bilgisayar ara yüzü ve diğer bileşenlerden oluşan uygulama altyapısını,

h) Uygulama: Veri girişi ve paylaşımı yapılabilen, üretilen ve/veya ithal edilen ürünlerin üretim ve ithali dâhil her aşamadaki teslim işlemleri ile inşaatta kullanıldığına ilişkin bilgiler güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretin okutulması suretiyle sisteme kayıt edilmesini sağlayan uygulamayı,

ı) Veri analizi: İlgili idarenin ihtiyaçlarına göre sistemden elde edilen verilerin simülasyonlarının yapılmasını, ürünlerin, üretim ve ithalattan sonra her bir teslim aşamasında, nihai kullanımı dâhil firma ve sektör bazlı alış, satış ve stok tutar ve miktarlarının karşılaştırılmasını ve gerekli denetim modüllerinin kurulmasını,

ifade eder.

İnşaat Demiri İzleme Sisteminin kurulumu ve işletilmesi

MADDE 4- (1) İnşaat sektöründe faaliyet gösteren mükellefler tarafından kullanılmak üzere inşaat demirinin üretimi veya ithalatından inşaatta kullanım ve laboratuvar deneyleri dâhil geçen tüm aşamalarda takip edilmesine imkân verecek bir sistemin (İDİS) kurulması uygun bulunmuştur. Söz konusu sistem Darphane tarafından kurulacaktır.

(2) Sistem kapsamında;

a) İnşaat demiri üreten veya ithal eden mükellefler tarafından inşaat demirine güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret uygulanması, üretim faaliyetleriyle ilgili temel verilerin izlenmesi ve merkezi sisteme veri aktarılması,

b) Veri girişi/paylaşımı yapılabilen yazılım ve/veya el terminal benzeri cihazlar ve/veya mobil uygulamalar aracılığıyla üretici, ihracatçı, ithalatçı, toptancı, bayi, tüccar, inşaatta kullanım ve laboratuvar deneyleri dâhil teslim işlemlerinin izlenmesi ve takip edilmesi,

c) Darphane tarafından bu işlemlere ilişkin verilerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığına aktarılması,

zorunluluğu getirilmiştir.

(3) Yurt içinde inşaat demiri üretimi yapan firmalar için üretim tesislerinde ve inşaat demiri ithal eden firmalar için Darphane tarafından belirlenen yerlerde İDİS bileşenleri kurulacaktır.

(4) İDİS kapsamında, Darphane tarafından belirlenmiş özellikleri içeren güvenlikli etiketler ve/veya güvenlikli işaretler kullanılacaktır.

(5) Üretici ve ithalatçı firma dışında inşaat demiri satan veya satın alanlar kendilerine verilecek kullanıcı adı ve şifre ile sisteme teslim, alış ve satış belgelerine ilişkin bilgilerin girişini yapacaktır.

(6) Sistem paydaşları, Darphanenin www.darphane.gov.tr internet adresinde yayımlanacak kılavuzlarda belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Darphane tarafından kurulacak donanım ve yazılım ara yüzleri ile kılavuzda belirlenen ilgili verileri Darphane ile paylaşacaklardır.

(7) Söz konusu yazılım ara yüzleri inşaat demirinin üretim ve ithalatından (her bir ara teslim aşaması dâhil) yapı müteahhidince işin bitirilmesine kadar tüm süreçte veri sürekliliğini sağlayacak şekilde hazırlanacaktır.

Sistemin devreye alınması ve işletilmesi

MADDE 5- (1) Sistem paydaşları sistem kılavuzunda tarif edilen yazılım ve donanımları Darphaneden tedarik etme ve sistemlerine entegre etmekle sorumludurlar. Gerekli yazılım, donanım, sarf ve benzeri sistem unsurlarına ait ücretlendirme Darphanenin www.darphane.gov.tr internet adresinde yayımlanacaktır.

(2) İDİS dışında inşaat demiri üretimi, ihracatı, ithalatı, alışı, satışı ve kullanımı yapılmayacaktır.

(3) İDİS'in işleyiş ve denetiminden Darphane sorumludur.

Üretici ve ithalatçı firmaların güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret taleplerinin değerlendirilmesi ve etiketlerin teslimi

MADDE 6- (1) İDİS'e kayıtlı firmalar, bu sistem kapsamındaki güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret taleplerini, sistem portalı üzerinden Darphaneye bildireceklerdir.

(2) Üreticilere ve ithalatçılara teslim edilecek güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret bedelleri, taleplerin onaylanmasının ardından Darphanenin herhangi bir kamu bankası nezdinde açılmış bulunan hesabına yatırılarak veya İDİS üzerinden ödenecektir. Bedelin yatırılmasıyla birlikte üreticiler ve ithalatçıların güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret talepleri 15 gün içinde teslim edilecektir.

Cezai müeyyideler

MADDE 7- (1) Bu Tebliğle getirilen zorunluluklara uymayanlar hakkında 213 sayılı Kanunun ilgili ceza hükümleri tatbik olunur.

Diğer hususlar

MADDE 8- (1) Güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret birim fiyatları maliyet unsurları dikkate alınarak Darphane tarafından belirlenecektir. Bedellere ilişkin (KDV hariç) birim fiyatlar, Darphane tarafından www.darphane.gov.tr internet adresinde açıklanacaktır.

(2) Belirlenen bedeller sistemin devreye girişinden sonraki yıllarda, Türkiye İstatistik Kurumunca bir önceki yıl için belirlenen yıllık Yİ-ÜFE oranında artırılacak ve bir yıl süresince uygulanacaktır. Yıllık fiyat artışı ait olduğu yılın 1 Ocak tarihinden itibaren geçerli olacaktır.

(3) Üreticiler ve ithalatçılar tarafından teslim alınan güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretlerin çalınması veya yangın, deprem, su basması gibi çeşitli nedenlerle zayi olması halinde, Darphaneye olayın vuku bulduğu tarihi izleyen 10 gün içinde durumu ispatlayıcı resmî belgelerle birlikte yazılı olarak başvurulması gerekmektedir.

(4) Üreticiler ve ithalatçılar, güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretlerin kullanımı aşamasında oluşan fireleri, niteliği Darphane tarafından belirlenecek muhafaza kaplarında saklayacaklardır. Bu firelere ilişkin Darphane tarafından belirlenecek bilgiler ilgililer tarafından takip eden ayın onuncu gününe kadar sisteme girilecektir.

(5) Bu şekilde tespit edilerek muhafaza altına alınan fireler Darphanenin uygun göreceği zamanlarda ve Darphane tarafından belirlenecek komisyon tarafından tutanağa bağlanmak suretiyle tespit ve imha edilecektir.

(6) İDİS'e kayıtlı firmalar işi bırakmaları halinde, kullanılmamış güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretleri bir tutanak tanzim etmek suretiyle işin bırakıldığı tarihi takip eden 7 gün içerisinde Darphaneye teslim edeceklerdir.

Geçiş hükmü

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Mevcut inşaat demiri üreten veya ithal edenler ile ihracatçı, toptancı, bayi, tüccar ve yapı müteahhitlerinin 1/1/2024 tarihinden önce İDİS'e geçmeleri zorunludur.

(2) Bu Tebliğin yayımlandığı tarih itibarıyla stoklarında güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işareti olmayan inşaat demiri bulunduranlardan, üretici ve ithalatçılar 1/1/2024 tarihinden itibaren, diğerleri ise (İnşaat Demiri İzleme Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 1) ile değişen ibare; Yürürlük: 03.01.2024) 30/4/2024 (*) tarihinden sonra bu stoklarını satışa konu edemez.

Yürürlük

MADDE 9- (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 10- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

 

(*) Değişmeden önceki şekli : 31/1/2024

İçerik 1:

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında inşaat sektöründeki belirli girdilerin (inşaat demiri, çimento, hazır beton ve benzeri) takibi ve elde edilen verilerin analiz edilmesi, vergi güvenliği yanında deprem kuşağında yer alan ülkemizde yapı güvenliğinin sağlanmasına katkı sunması bakımından da önem taşımaktadır.

(2) Bu çerçevede, öncelikli olarak inşaatta kullanılacak demirlerin üretim veya ithalatından 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunda yer alan yapı müteahhidi dâhil teslimine kadar tüm aşamaları ile laboratuvar test süreçleri de dâhil olmak üzere takip edilmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesi bu Tebliğin amaç ve kapsamını oluşturmaktadır.

Yasal düzenlemeler

MADDE 2- (1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Maliye Bakanlığı;

6. Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla niteliklerini belirleyip onayladığı elektrikli, elektronik, manyetik ve benzeri cihazlar ve sistemleri kullandırmaya, bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmeye, mükelleflere bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin verilmesinde, mükelleflerin Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine vadesi geçmiş borcu bulunmadığına ilişkin belge arama zorunluluğu getirmeye, bu zorunluluk kapsamına girecek amme alacaklarını tür ve tutar itibarıyla tespit etmeye ve hangi hâllerde bu zorunluluğun aranılmayacağına, bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin basımı, dağıtımı ile sistemin kurulması ve işletilmesi hizmetlerinin, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa tabi olmaksızın, süresi 5 yılı geçmemek üzere ve 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (5 inci maddesinin beşinci fıkrası hariç) hükümleri çerçevesinde; yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişiler tarafından yerine getirilmesine, bu hizmetlerde ve yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişilerde bulunması gereken özellikleri, yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişilerin faaliyetlerinin yönlendirilmesi, izlenmesi, denetlenmesi, yetkilendirmenin sonlandırılması ve bunların uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye,

Yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.

(2) 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, kamu kurum ve kuruluşlarınca usul ve esasları belirlenmek suretiyle kullanılma mecburiyeti getirilen özel etiket ve işaretlerle takip edilmesi öngörülen ürünler için bu kurum ve kuruluşların talebi üzerine izleme sistemlerinin kurulması ve işletilmesiyle ilgili işleri yapmak veya yaptırmak Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.

Tanımlar ve kısaltmalar

MADDE 3- (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Darphane: Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünü,

b) Gizli güvenlik unsuru: Taklit edilemez, çıplak gözle görünmez ve üzerlerine algoritma işlenmesini sağlayarak izlenebilirlik, takip ve sorgulama özelliklerini taşıyan fiziksel, kimyasal ve teknolojik unsurları,

c) Güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret: Her bir inşaat demirinin ve her bir demir bağının üzerine takılacak veya uygulanacak olan, taklit edilemez nitelikteki açık güvenlik unsurları kullanıcılar tarafından, gizli güvenlik unsurları özel uygulama ve/veya denetim cihazları ile tespit edilebilir özelliklere sahip olan ısıya, suya ve darbeye dayanıklı bandrol, pul, barkod, işaret, kod, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin bulunduğu kıymetli damga niteliğindeki materyali,

ç) Güvenlik unsuru: Çıplak gözle görünmeyen (gizli) veya görünen (açık), taklit edilemez özellikleri ile özel etiket veya işaretin güvenliğini sağlayan fiziksel, kimyasal ve teknolojik unsurları,

d) İnşaat demiri: Gümrük Tarife ve İstatistik Pozisyonunda 7214.20 grubunda tanımlanan yuvarlak çubuk ürünleri (GTİP pozisyonlarının değişmesi durumunda, bu sistem kapsamında değişim öncesi tanımlar esas alınır.),

e) İnşaat Demiri İzleme Sistemi (İDİS): Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünce kurulan veya kurdurulan ve vergi güvenliğini sağlamak amacıyla, üretilen ve ithal edilen inşaat demirinin, özel etiket veya işaretle kimliklendirilmesi ve ithalat ile üretimden 4708 sayılı Kanunda yer alan yapı müteahhidi dâhil tüm teslim aşamaları ile laboratuvar test süreçleri de dâhil olmak üzere uygulamalarla izlenmesine, ilgili bilgi sistemlerine veri aktarılmasına ve denetim cihazları ile saha denetimine imkân sağlanmasına dayanan işlemler bütününü,

f) Sistem kılavuzu: İnşaat Demiri İzleme Sisteminin kurulum işlemleri, kurulum süreci ile sistemin kurulumu ve işletimi sürecindekilerin sorumluluklarını ayrıntılı olarak açıklayan, asıl ve eklerden oluşan, Darphane tarafından onaylanmış ve resmi internet sitesinde açıklanmış belgeyi,

g) Sistem paydaşları: Sistem Kılavuzunda belirlenen paydaşlarını,

ğ) Sistem portalı: Sistem paydaşları tarafından sisteme bilgi girişi ve sistemden bilgi alınması amacıyla kullanılan bilgisayar ara yüzü ve diğer bileşenlerden oluşan uygulama altyapısını,

h) Uygulama: Veri girişi ve paylaşımı yapılabilen, üretilen ve/veya ithal edilen ürünlerin üretim ve ithali dâhil her aşamadaki teslim işlemleri ile inşaatta kullanıldığına ilişkin bilgiler güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretin okutulması suretiyle sisteme kayıt edilmesini sağlayan uygulamayı,

ı) Veri analizi: İlgili idarenin ihtiyaçlarına göre sistemden elde edilen verilerin simülasyonlarının yapılmasını, ürünlerin, üretim ve ithalattan sonra her bir teslim aşamasında, nihai kullanımı dâhil firma ve sektör bazlı alış, satış ve stok tutar ve miktarlarının karşılaştırılmasını ve gerekli denetim modüllerinin kurulmasını,

ifade eder.

İnşaat Demiri İzleme Sisteminin kurulumu ve işletilmesi

MADDE 4- (1) İnşaat sektöründe faaliyet gösteren mükellefler tarafından kullanılmak üzere inşaat demirinin üretimi veya ithalatından inşaatta kullanım ve laboratuvar deneyleri dâhil geçen tüm aşamalarda takip edilmesine imkân verecek bir sistemin (İDİS) kurulması uygun bulunmuştur. Söz konusu sistem Darphane tarafından kurulacaktır.

(2) Sistem kapsamında;

a) İnşaat demiri üreten veya ithal eden mükellefler tarafından inşaat demirine güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret uygulanması, üretim faaliyetleriyle ilgili temel verilerin izlenmesi ve merkezi sisteme veri aktarılması,

b) Veri girişi/paylaşımı yapılabilen yazılım ve/veya el terminal benzeri cihazlar ve/veya mobil uygulamalar aracılığıyla üretici, ihracatçı, ithalatçı, toptancı, bayi, tüccar, inşaatta kullanım ve laboratuvar deneyleri dâhil teslim işlemlerinin izlenmesi ve takip edilmesi,

c) Darphane tarafından bu işlemlere ilişkin verilerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığına aktarılması,

zorunluluğu getirilmiştir.

(3) Yurt içinde inşaat demiri üretimi yapan firmalar için üretim tesislerinde ve inşaat demiri ithal eden firmalar için Darphane tarafından belirlenen yerlerde İDİS bileşenleri kurulacaktır.

(4) İDİS kapsamında, Darphane tarafından belirlenmiş özellikleri içeren güvenlikli etiketler ve/veya güvenlikli işaretler kullanılacaktır.

(5) Üretici ve ithalatçı firma dışında inşaat demiri satan veya satın alanlar kendilerine verilecek kullanıcı adı ve şifre ile sisteme teslim, alış ve satış belgelerine ilişkin bilgilerin girişini yapacaktır.

(6) Sistem paydaşları, Darphanenin www.darphane.gov.tr internet adresinde yayımlanacak kılavuzlarda belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Darphane tarafından kurulacak donanım ve yazılım ara yüzleri ile kılavuzda belirlenen ilgili verileri Darphane ile paylaşacaklardır.

(7) Söz konusu yazılım ara yüzleri inşaat demirinin üretim ve ithalatından (her bir ara teslim aşaması dâhil) yapı müteahhidince işin bitirilmesine kadar tüm süreçte veri sürekliliğini sağlayacak şekilde hazırlanacaktır.

Sistemin devreye alınması ve işletilmesi

MADDE 5- (1) Sistem paydaşları sistem kılavuzunda tarif edilen yazılım ve donanımları Darphaneden tedarik etme ve sistemlerine entegre etmekle sorumludurlar. Gerekli yazılım, donanım, sarf ve benzeri sistem unsurlarına ait ücretlendirme Darphanenin www.darphane.gov.tr internet adresinde yayımlanacaktır.

(2) İDİS dışında inşaat demiri üretimi, ihracatı, ithalatı, alışı, satışı ve kullanımı yapılmayacaktır.

(3) İDİS'in işleyiş ve denetiminden Darphane sorumludur.

Üretici ve ithalatçı firmaların güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret taleplerinin değerlendirilmesi ve etiketlerin teslimi

MADDE 6- (1) İDİS'e kayıtlı firmalar, bu sistem kapsamındaki güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret taleplerini, sistem portalı üzerinden Darphaneye bildireceklerdir.

(2) Üreticilere ve ithalatçılara teslim edilecek güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret bedelleri, taleplerin onaylanmasının ardından Darphanenin herhangi bir kamu bankası nezdinde açılmış bulunan hesabına yatırılarak veya İDİS üzerinden ödenecektir. Bedelin yatırılmasıyla birlikte üreticiler ve ithalatçıların güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret talepleri 15 gün içinde teslim edilecektir.

Cezai müeyyideler

MADDE 7- (1) Bu Tebliğle getirilen zorunluluklara uymayanlar hakkında 213 sayılı Kanunun ilgili ceza hükümleri tatbik olunur.

Diğer hususlar

MADDE 8- (1) Güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret birim fiyatları maliyet unsurları dikkate alınarak Darphane tarafından belirlenecektir. Bedellere ilişkin (KDV hariç) birim fiyatlar, Darphane tarafından www.darphane.gov.tr internet adresinde açıklanacaktır.

(2) Belirlenen bedeller sistemin devreye girişinden sonraki yıllarda, Türkiye İstatistik Kurumunca bir önceki yıl için belirlenen yıllık Yİ-ÜFE oranında artırılacak ve bir yıl süresince uygulanacaktır. Yıllık fiyat artışı ait olduğu yılın 1 Ocak tarihinden itibaren geçerli olacaktır.

(3) Üreticiler ve ithalatçılar tarafından teslim alınan güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretlerin çalınması veya yangın, deprem, su basması gibi çeşitli nedenlerle zayi olması halinde, Darphaneye olayın vuku bulduğu tarihi izleyen 10 gün içinde durumu ispatlayıcı resmî belgelerle birlikte yazılı olarak başvurulması gerekmektedir.

(4) Üreticiler ve ithalatçılar, güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretlerin kullanımı aşamasında oluşan fireleri, niteliği Darphane tarafından belirlenecek muhafaza kaplarında saklayacaklardır. Bu firelere ilişkin Darphane tarafından belirlenecek bilgiler ilgililer tarafından takip eden ayın onuncu gününe kadar sisteme girilecektir.

(5) Bu şekilde tespit edilerek muhafaza altına alınan fireler Darphanenin uygun göreceği zamanlarda ve Darphane tarafından belirlenecek komisyon tarafından tutanağa bağlanmak suretiyle tespit ve imha edilecektir.

(6) İDİS'e kayıtlı firmalar işi bırakmaları halinde, kullanılmamış güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretleri bir tutanak tanzim etmek suretiyle işin bırakıldığı tarihi takip eden 7 gün içerisinde Darphaneye teslim edeceklerdir.

Geçiş hükmü

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Mevcut inşaat demiri üreten veya ithal edenler ile ihracatçı, toptancı, bayi, tüccar ve yapı müteahhitlerinin 1/1/2024 tarihinden önce İDİS'e geçmeleri zorunludur.

(2) Bu Tebliğin yayımlandığı tarih itibarıyla stoklarında güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işareti olmayan inşaat demiri bulunduranlardan, üretici ve ithalatçılar 1/1/2024 tarihinden itibaren, diğerleri ise (İnşaat Demiri İzleme Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 1) ile değişen ibare; Yürürlük: 03.01.2024) 30/4/2024 (*) tarihinden sonra bu stoklarını satışa konu edemez.

Yürürlük

MADDE 9- (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 10- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

 

(*) Değişmeden önceki şekli : 31/1/2024

İçerik 2:

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında inşaat sektöründeki belirli girdilerin (inşaat demiri, çimento, hazır beton ve benzeri) takibi ve elde edilen verilerin analiz edilmesi, vergi güvenliği yanında deprem kuşağında yer alan ülkemizde yapı güvenliğinin sağlanmasına katkı sunması bakımından da önem taşımaktadır.

(2) Bu çerçevede, öncelikli olarak inşaatta kullanılacak demirlerin üretim veya ithalatından 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunda yer alan yapı müteahhidi dâhil teslimine kadar tüm aşamaları ile laboratuvar test süreçleri de dâhil olmak üzere takip edilmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesi bu Tebliğin amaç ve kapsamını oluşturmaktadır.

Yasal düzenlemeler

MADDE 2- (1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Maliye Bakanlığı;

6. Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla niteliklerini belirleyip onayladığı elektrikli, elektronik, manyetik ve benzeri cihazlar ve sistemleri kullandırmaya, bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmeye, mükelleflere bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin verilmesinde, mükelleflerin Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine vadesi geçmiş borcu bulunmadığına ilişkin belge arama zorunluluğu getirmeye, bu zorunluluk kapsamına girecek amme alacaklarını tür ve tutar itibarıyla tespit etmeye ve hangi hâllerde bu zorunluluğun aranılmayacağına, bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin basımı, dağıtımı ile sistemin kurulması ve işletilmesi hizmetlerinin, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa tabi olmaksızın, süresi 5 yılı geçmemek üzere ve 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (5 inci maddesinin beşinci fıkrası hariç) hükümleri çerçevesinde; yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişiler tarafından yerine getirilmesine, bu hizmetlerde ve yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişilerde bulunması gereken özellikleri, yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişilerin faaliyetlerinin yönlendirilmesi, izlenmesi, denetlenmesi, yetkilendirmenin sonlandırılması ve bunların uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye,

Yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.

(2) 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, kamu kurum ve kuruluşlarınca usul ve esasları belirlenmek suretiyle kullanılma mecburiyeti getirilen özel etiket ve işaretlerle takip edilmesi öngörülen ürünler için bu kurum ve kuruluşların talebi üzerine izleme sistemlerinin kurulması ve işletilmesiyle ilgili işleri yapmak veya yaptırmak Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.

Tanımlar ve kısaltmalar

MADDE 3- (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Darphane: Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünü,

b) Gizli güvenlik unsuru: Taklit edilemez, çıplak gözle görünmez ve üzerlerine algoritma işlenmesini sağlayarak izlenebilirlik, takip ve sorgulama özelliklerini taşıyan fiziksel, kimyasal ve teknolojik unsurları,

c) Güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret: Her bir inşaat demirinin ve her bir demir bağının üzerine takılacak veya uygulanacak olan, taklit edilemez nitelikteki açık güvenlik unsurları kullanıcılar tarafından, gizli güvenlik unsurları özel uygulama ve/veya denetim cihazları ile tespit edilebilir özelliklere sahip olan ısıya, suya ve darbeye dayanıklı bandrol, pul, barkod, işaret, kod, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin bulunduğu kıymetli damga niteliğindeki materyali,

ç) Güvenlik unsuru: Çıplak gözle görünmeyen (gizli) veya görünen (açık), taklit edilemez özellikleri ile özel etiket veya işaretin güvenliğini sağlayan fiziksel, kimyasal ve teknolojik unsurları,

d) İnşaat demiri: Gümrük Tarife ve İstatistik Pozisyonunda 7214.20 grubunda tanımlanan yuvarlak çubuk ürünleri (GTİP pozisyonlarının değişmesi durumunda, bu sistem kapsamında değişim öncesi tanımlar esas alınır.),

e) İnşaat Demiri İzleme Sistemi (İDİS): Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünce kurulan veya kurdurulan ve vergi güvenliğini sağlamak amacıyla, üretilen ve ithal edilen inşaat demirinin, özel etiket veya işaretle kimliklendirilmesi ve ithalat ile üretimden 4708 sayılı Kanunda yer alan yapı müteahhidi dâhil tüm teslim aşamaları ile laboratuvar test süreçleri de dâhil olmak üzere uygulamalarla izlenmesine, ilgili bilgi sistemlerine veri aktarılmasına ve denetim cihazları ile saha denetimine imkân sağlanmasına dayanan işlemler bütününü,

f) Sistem kılavuzu: İnşaat Demiri İzleme Sisteminin kurulum işlemleri, kurulum süreci ile sistemin kurulumu ve işletimi sürecindekilerin sorumluluklarını ayrıntılı olarak açıklayan, asıl ve eklerden oluşan, Darphane tarafından onaylanmış ve resmi internet sitesinde açıklanmış belgeyi,

g) Sistem paydaşları: Sistem Kılavuzunda belirlenen paydaşlarını,

ğ) Sistem portalı: Sistem paydaşları tarafından sisteme bilgi girişi ve sistemden bilgi alınması amacıyla kullanılan bilgisayar ara yüzü ve diğer bileşenlerden oluşan uygulama altyapısını,

h) Uygulama: Veri girişi ve paylaşımı yapılabilen, üretilen ve/veya ithal edilen ürünlerin üretim ve ithali dâhil her aşamadaki teslim işlemleri ile inşaatta kullanıldığına ilişkin bilgiler güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretin okutulması suretiyle sisteme kayıt edilmesini sağlayan uygulamayı,

ı) Veri analizi: İlgili idarenin ihtiyaçlarına göre sistemden elde edilen verilerin simülasyonlarının yapılmasını, ürünlerin, üretim ve ithalattan sonra her bir teslim aşamasında, nihai kullanımı dâhil firma ve sektör bazlı alış, satış ve stok tutar ve miktarlarının karşılaştırılmasını ve gerekli denetim modüllerinin kurulmasını,

ifade eder.

İnşaat Demiri İzleme Sisteminin kurulumu ve işletilmesi

MADDE 4- (1) İnşaat sektöründe faaliyet gösteren mükellefler tarafından kullanılmak üzere inşaat demirinin üretimi veya ithalatından inşaatta kullanım ve laboratuvar deneyleri dâhil geçen tüm aşamalarda takip edilmesine imkân verecek bir sistemin (İDİS) kurulması uygun bulunmuştur. Söz konusu sistem Darphane tarafından kurulacaktır.

(2) Sistem kapsamında;

a) İnşaat demiri üreten veya ithal eden mükellefler tarafından inşaat demirine güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret uygulanması, üretim faaliyetleriyle ilgili temel verilerin izlenmesi ve merkezi sisteme veri aktarılması,

b) Veri girişi/paylaşımı yapılabilen yazılım ve/veya el terminal benzeri cihazlar ve/veya mobil uygulamalar aracılığıyla üretici, ihracatçı, ithalatçı, toptancı, bayi, tüccar, inşaatta kullanım ve laboratuvar deneyleri dâhil teslim işlemlerinin izlenmesi ve takip edilmesi,

c) Darphane tarafından bu işlemlere ilişkin verilerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığına aktarılması,

zorunluluğu getirilmiştir.

(3) Yurt içinde inşaat demiri üretimi yapan firmalar için üretim tesislerinde ve inşaat demiri ithal eden firmalar için Darphane tarafından belirlenen yerlerde İDİS bileşenleri kurulacaktır.

(4) İDİS kapsamında, Darphane tarafından belirlenmiş özellikleri içeren güvenlikli etiketler ve/veya güvenlikli işaretler kullanılacaktır.

(5) Üretici ve ithalatçı firma dışında inşaat demiri satan veya satın alanlar kendilerine verilecek kullanıcı adı ve şifre ile sisteme teslim, alış ve satış belgelerine ilişkin bilgilerin girişini yapacaktır.

(6) Sistem paydaşları, Darphanenin www.darphane.gov.tr internet adresinde yayımlanacak kılavuzlarda belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Darphane tarafından kurulacak donanım ve yazılım ara yüzleri ile kılavuzda belirlenen ilgili verileri Darphane ile paylaşacaklardır.

(7) Söz konusu yazılım ara yüzleri inşaat demirinin üretim ve ithalatından (her bir ara teslim aşaması dâhil) yapı müteahhidince işin bitirilmesine kadar tüm süreçte veri sürekliliğini sağlayacak şekilde hazırlanacaktır.

Sistemin devreye alınması ve işletilmesi

MADDE 5- (1) Sistem paydaşları sistem kılavuzunda tarif edilen yazılım ve donanımları Darphaneden tedarik etme ve sistemlerine entegre etmekle sorumludurlar. Gerekli yazılım, donanım, sarf ve benzeri sistem unsurlarına ait ücretlendirme Darphanenin www.darphane.gov.tr internet adresinde yayımlanacaktır.

(2) İDİS dışında inşaat demiri üretimi, ihracatı, ithalatı, alışı, satışı ve kullanımı yapılmayacaktır.

(3) İDİS'in işleyiş ve denetiminden Darphane sorumludur.

Üretici ve ithalatçı firmaların güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret taleplerinin değerlendirilmesi ve etiketlerin teslimi

MADDE 6- (1) İDİS'e kayıtlı firmalar, bu sistem kapsamındaki güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret taleplerini, sistem portalı üzerinden Darphaneye bildireceklerdir.

(2) Üreticilere ve ithalatçılara teslim edilecek güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret bedelleri, taleplerin onaylanmasının ardından Darphanenin herhangi bir kamu bankası nezdinde açılmış bulunan hesabına yatırılarak veya İDİS üzerinden ödenecektir. Bedelin yatırılmasıyla birlikte üreticiler ve ithalatçıların güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret talepleri 15 gün içinde teslim edilecektir.

Cezai müeyyideler

MADDE 7- (1) Bu Tebliğle getirilen zorunluluklara uymayanlar hakkında 213 sayılı Kanunun ilgili ceza hükümleri tatbik olunur.

Diğer hususlar

MADDE 8- (1) Güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret birim fiyatları maliyet unsurları dikkate alınarak Darphane tarafından belirlenecektir. Bedellere ilişkin (KDV hariç) birim fiyatlar, Darphane tarafından www.darphane.gov.tr internet adresinde açıklanacaktır.

(2) Belirlenen bedeller sistemin devreye girişinden sonraki yıllarda, Türkiye İstatistik Kurumunca bir önceki yıl için belirlenen yıllık Yİ-ÜFE oranında artırılacak ve bir yıl süresince uygulanacaktır. Yıllık fiyat artışı ait olduğu yılın 1 Ocak tarihinden itibaren geçerli olacaktır.

(3) Üreticiler ve ithalatçılar tarafından teslim alınan güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretlerin çalınması veya yangın, deprem, su basması gibi çeşitli nedenlerle zayi olması halinde, Darphaneye olayın vuku bulduğu tarihi izleyen 10 gün içinde durumu ispatlayıcı resmî belgelerle birlikte yazılı olarak başvurulması gerekmektedir.

(4) Üreticiler ve ithalatçılar, güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretlerin kullanımı aşamasında oluşan fireleri, niteliği Darphane tarafından belirlenecek muhafaza kaplarında saklayacaklardır. Bu firelere ilişkin Darphane tarafından belirlenecek bilgiler ilgililer tarafından takip eden ayın onuncu gününe kadar sisteme girilecektir.

(5) Bu şekilde tespit edilerek muhafaza altına alınan fireler Darphanenin uygun göreceği zamanlarda ve Darphane tarafından belirlenecek komisyon tarafından tutanağa bağlanmak suretiyle tespit ve imha edilecektir.

(6) İDİS'e kayıtlı firmalar işi bırakmaları halinde, kullanılmamış güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretleri bir tutanak tanzim etmek suretiyle işin bırakıldığı tarihi takip eden 7 gün içerisinde Darphaneye teslim edeceklerdir.

Geçiş hükmü

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Mevcut inşaat demiri üreten veya ithal edenler ile ihracatçı, toptancı, bayi, tüccar ve yapı müteahhitlerinin 1/1/2024 tarihinden önce İDİS'e geçmeleri zorunludur.

(2) Bu Tebliğin yayımlandığı tarih itibarıyla stoklarında güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işareti olmayan inşaat demiri bulunduranlardan, üretici ve ithalatçılar 1/1/2024 tarihinden itibaren, diğerleri ise (İnşaat Demiri İzleme Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 1) ile değişen ibare; Yürürlük: 03.01.2024) 30/4/2024 (*) tarihinden sonra bu stoklarını satışa konu edemez.

Yürürlük

MADDE 9- (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 10- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

 

(*) Değişmeden önceki şekli : 31/1/2024

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-11395140-105[Mük-257-2015/VUK-1-18979]-665060

14.06.2022

Konu

:

İthalatı Yapılan Malların Millileşmeden Türkiye'de Mukim Firmalara Satılması Halinde Oluşan Tarih Ve Tutar Farklılığının Ba-Bs Formlarında Bildirimi.

 

  

 

İlgi

:

a)

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

b)

… tarih ve … evrak kayıt numaralı dilekçeniz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve dilekçenizde, şirketinizin baskı makineleri ve malzemelerini ithal ettiği, sipariş verilen gün firmanız adına proforma fatura düzenlendiği, mallar gümrüğe geldiğinde firmanız adına düzenlenen tek belgenin nakliyeciye ait özet beyanı olduğu, bu belgede ise tutar belirtilmediği, mallardan bazılarının millileşmeden yurtiçindeki alıcıya devir edildiği, devrin yapıldığı gün döviz cinsinden fatura düzenlendiği, alan firmanın ise gümrük mevzuatına göre vergilerini ödeyip alış matrahını farklılaştırdığı belirtilerek, bu işlem sonucu oluşan tarih ve tutar farklılığının Ba-Bs formlarında ne şekilde bildirileceği hususunda görüş talep edilmektedir.

Bilindiği üzere 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiş, 362 ve 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle de bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmıştır. 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri yeniden belirlenmiştir.

396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (1.2.1.) numaralı bölümünde, "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir." düzenlemeleri yer almaktadır.

Aynı Tebliğin (1.2.2.) numaralı bölümünde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir." açıklamasına yer verilmiştir.

Ayrıca Tebliğin (2.1.) numaralı bölümünde ise, "Yükümlülük kapsamındaki mükelleflerin mal ve/veya hizmet alış/satışlarının aylık dönemler itibariyle bildirilmesi gerekmektedir. Mal ve/veya hizmet alış/satışlarının bildirilecekleri aylık dönemler, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenme tarihi dikkate alınarak belirlenir." açıklamaları yer almakta iken, (2.2.1.) numaralı bölümünde, "Mükellefler söz konusu bildirim formlarını, aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00'e kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermekle yükümlüdürler." açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 08/09/2012 tarih ve 28405 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 418 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 5 inci maddesi ile 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin bazı maddelerinde değişiklik yapılmış olup, yapılan değişiklik sonrasında anılan Tebliğin (3.2.2) numaralı bölümünde, "İthalat işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde gümrük giriş beyannamesinin kapanış tarihi, ihracat işlemlerinin form Bs ile bildirilmesinde ise, fiili ihracatın gerçekleştiği tarih dikkate alınacaktır.

...

Bildirim formlarında alıcı veya satıcının vergi kimlik numarası, ithalat işlemlerinde "1111111111", ihracat işlemlerinde ise "2222222222" olarak kodlanacaktır." düzenlemeleri yer almaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; yurt dışından getirilen malların, gümrükte devir işlemine tabi tutulmaksızın, yine aynı firma tarafından millileştirilmesi halinde verilecek Form Ba bildiriminde 418 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan ithalata ilişkin düzenlemelerin geçerli olacağı tabiidir.

Ancak, yurt dışından getirilen malların, gümrükte devir işlemine tabi tutulması amacıyla millileştirilmeden antrepoya/gümrük bölgesine konularak bekletilmesi ve/veya gümrükte devir işlemine tabi tutulması durumlarında malları yurt dışından getiren mükellef tarafından verilecek Form Ba bildiriminde, yurt dışındaki satıcı firma tarafından düzenlenen satış faturasında yer alan bilgilerin esas alınması gerekmektedir.

Yurt dışından getirilen malların millileştirilmeden gümrükte devir işlemine tabi tutulması halinde, malları yurt dışından getiren mükellef tarafından verilecek Form Bs bildiriminin ise, devir alan firmaya düzenlenen satış faturasında yer alan bilgiler dikkate alınmak suretiyle verilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, uyumsuzluk yaşanmaması için, söz konusu malları gümrükte devir alarak millileştiren firmanın Form Ba bildiriminde devreden firma tarafından düzenlenen satış faturasında yer alan bilgilerin esas alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 25.01.2021 tarih ve 31375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 523 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yapılan değişiklik sonrasında, Vergi Usul Kanunu kapsamında elektronik belge olarak düzenlenen belgeler 2021 yılı Temmuz ayına ilişkin dönemden itibaren Form Ba ve Form Bs bildirimlerine dahil edilmeyeceğinden, yukarıda bahsedilen faturanın elektronik belge kapsamında olması halinde bildirimlere dahil edilmeyeceği tabiidir.

Ayrıca, döviz cinsinden düzenlenen faturaların Türk Lirası karşılığının hesaplanmasına esas teşkil etmek üzere fatura düzenlenme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kurunun dikkate alınması gerekmektedir.

Bununla birlikte, söz konusu mal alış/satışlarına ilişkin bilgilerin ilgili dönem bildirimlerine dahil edilmemiş olması halinde, hata veya eksiklik bulunduğu tespit edilen Form Ba ve/veya Form Bs bildiriminde düzeltme yapılması gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-11395140-105[Mük-257-2015/VUK-1-18979]-665060

14.06.2022

Konu

:

İthalatı Yapılan Malların Millileşmeden Türkiye'de Mukim Firmalara Satılması Halinde Oluşan Tarih Ve Tutar Farklılığının Ba-Bs Formlarında Bildirimi.

 

  

 

İlgi

:

a)

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

b)

… tarih ve … evrak kayıt numaralı dilekçeniz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve dilekçenizde, şirketinizin baskı makineleri ve malzemelerini ithal ettiği, sipariş verilen gün firmanız adına proforma fatura düzenlendiği, mallar gümrüğe geldiğinde firmanız adına düzenlenen tek belgenin nakliyeciye ait özet beyanı olduğu, bu belgede ise tutar belirtilmediği, mallardan bazılarının millileşmeden yurtiçindeki alıcıya devir edildiği, devrin yapıldığı gün döviz cinsinden fatura düzenlendiği, alan firmanın ise gümrük mevzuatına göre vergilerini ödeyip alış matrahını farklılaştırdığı belirtilerek, bu işlem sonucu oluşan tarih ve tutar farklılığının Ba-Bs formlarında ne şekilde bildirileceği hususunda görüş talep edilmektedir.

Bilindiği üzere 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiş, 362 ve 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle de bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmıştır. 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri yeniden belirlenmiştir.

396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (1.2.1.) numaralı bölümünde, "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir." düzenlemeleri yer almaktadır.

Aynı Tebliğin (1.2.2.) numaralı bölümünde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir." açıklamasına yer verilmiştir.

Ayrıca Tebliğin (2.1.) numaralı bölümünde ise, "Yükümlülük kapsamındaki mükelleflerin mal ve/veya hizmet alış/satışlarının aylık dönemler itibariyle bildirilmesi gerekmektedir. Mal ve/veya hizmet alış/satışlarının bildirilecekleri aylık dönemler, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenme tarihi dikkate alınarak belirlenir." açıklamaları yer almakta iken, (2.2.1.) numaralı bölümünde, "Mükellefler söz konusu bildirim formlarını, aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00'e kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermekle yükümlüdürler." açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 08/09/2012 tarih ve 28405 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 418 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 5 inci maddesi ile 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin bazı maddelerinde değişiklik yapılmış olup, yapılan değişiklik sonrasında anılan Tebliğin (3.2.2) numaralı bölümünde, "İthalat işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde gümrük giriş beyannamesinin kapanış tarihi, ihracat işlemlerinin form Bs ile bildirilmesinde ise, fiili ihracatın gerçekleştiği tarih dikkate alınacaktır.

...

Bildirim formlarında alıcı veya satıcının vergi kimlik numarası, ithalat işlemlerinde "1111111111", ihracat işlemlerinde ise "2222222222" olarak kodlanacaktır." düzenlemeleri yer almaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; yurt dışından getirilen malların, gümrükte devir işlemine tabi tutulmaksızın, yine aynı firma tarafından millileştirilmesi halinde verilecek Form Ba bildiriminde 418 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan ithalata ilişkin düzenlemelerin geçerli olacağı tabiidir.

Ancak, yurt dışından getirilen malların, gümrükte devir işlemine tabi tutulması amacıyla millileştirilmeden antrepoya/gümrük bölgesine konularak bekletilmesi ve/veya gümrükte devir işlemine tabi tutulması durumlarında malları yurt dışından getiren mükellef tarafından verilecek Form Ba bildiriminde, yurt dışındaki satıcı firma tarafından düzenlenen satış faturasında yer alan bilgilerin esas alınması gerekmektedir.

Yurt dışından getirilen malların millileştirilmeden gümrükte devir işlemine tabi tutulması halinde, malları yurt dışından getiren mükellef tarafından verilecek Form Bs bildiriminin ise, devir alan firmaya düzenlenen satış faturasında yer alan bilgiler dikkate alınmak suretiyle verilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, uyumsuzluk yaşanmaması için, söz konusu malları gümrükte devir alarak millileştiren firmanın Form Ba bildiriminde devreden firma tarafından düzenlenen satış faturasında yer alan bilgilerin esas alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 25.01.2021 tarih ve 31375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 523 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yapılan değişiklik sonrasında, Vergi Usul Kanunu kapsamında elektronik belge olarak düzenlenen belgeler 2021 yılı Temmuz ayına ilişkin dönemden itibaren Form Ba ve Form Bs bildirimlerine dahil edilmeyeceğinden, yukarıda bahsedilen faturanın elektronik belge kapsamında olması halinde bildirimlere dahil edilmeyeceği tabiidir.

Ayrıca, döviz cinsinden düzenlenen faturaların Türk Lirası karşılığının hesaplanmasına esas teşkil etmek üzere fatura düzenlenme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kurunun dikkate alınması gerekmektedir.

Bununla birlikte, söz konusu mal alış/satışlarına ilişkin bilgilerin ilgili dönem bildirimlerine dahil edilmemiş olması halinde, hata veya eksiklik bulunduğu tespit edilen Form Ba ve/veya Form Bs bildiriminde düzeltme yapılması gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-11395140-105[Mük-257-2015/VUK-1-18979]-665060

14.06.2022

Konu

:

İthalatı Yapılan Malların Millileşmeden Türkiye'de Mukim Firmalara Satılması Halinde Oluşan Tarih Ve Tutar Farklılığının Ba-Bs Formlarında Bildirimi.

 

  

 

İlgi

:

a)

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

b)

… tarih ve … evrak kayıt numaralı dilekçeniz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve dilekçenizde, şirketinizin baskı makineleri ve malzemelerini ithal ettiği, sipariş verilen gün firmanız adına proforma fatura düzenlendiği, mallar gümrüğe geldiğinde firmanız adına düzenlenen tek belgenin nakliyeciye ait özet beyanı olduğu, bu belgede ise tutar belirtilmediği, mallardan bazılarının millileşmeden yurtiçindeki alıcıya devir edildiği, devrin yapıldığı gün döviz cinsinden fatura düzenlendiği, alan firmanın ise gümrük mevzuatına göre vergilerini ödeyip alış matrahını farklılaştırdığı belirtilerek, bu işlem sonucu oluşan tarih ve tutar farklılığının Ba-Bs formlarında ne şekilde bildirileceği hususunda görüş talep edilmektedir.

Bilindiği üzere 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiş, 362 ve 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle de bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmıştır. 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri yeniden belirlenmiştir.

396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (1.2.1.) numaralı bölümünde, "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir." düzenlemeleri yer almaktadır.

Aynı Tebliğin (1.2.2.) numaralı bölümünde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir." açıklamasına yer verilmiştir.

Ayrıca Tebliğin (2.1.) numaralı bölümünde ise, "Yükümlülük kapsamındaki mükelleflerin mal ve/veya hizmet alış/satışlarının aylık dönemler itibariyle bildirilmesi gerekmektedir. Mal ve/veya hizmet alış/satışlarının bildirilecekleri aylık dönemler, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenme tarihi dikkate alınarak belirlenir." açıklamaları yer almakta iken, (2.2.1.) numaralı bölümünde, "Mükellefler söz konusu bildirim formlarını, aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00'e kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermekle yükümlüdürler." açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 08/09/2012 tarih ve 28405 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 418 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 5 inci maddesi ile 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin bazı maddelerinde değişiklik yapılmış olup, yapılan değişiklik sonrasında anılan Tebliğin (3.2.2) numaralı bölümünde, "İthalat işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde gümrük giriş beyannamesinin kapanış tarihi, ihracat işlemlerinin form Bs ile bildirilmesinde ise, fiili ihracatın gerçekleştiği tarih dikkate alınacaktır.

...

Bildirim formlarında alıcı veya satıcının vergi kimlik numarası, ithalat işlemlerinde "1111111111", ihracat işlemlerinde ise "2222222222" olarak kodlanacaktır." düzenlemeleri yer almaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; yurt dışından getirilen malların, gümrükte devir işlemine tabi tutulmaksızın, yine aynı firma tarafından millileştirilmesi halinde verilecek Form Ba bildiriminde 418 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan ithalata ilişkin düzenlemelerin geçerli olacağı tabiidir.

Ancak, yurt dışından getirilen malların, gümrükte devir işlemine tabi tutulması amacıyla millileştirilmeden antrepoya/gümrük bölgesine konularak bekletilmesi ve/veya gümrükte devir işlemine tabi tutulması durumlarında malları yurt dışından getiren mükellef tarafından verilecek Form Ba bildiriminde, yurt dışındaki satıcı firma tarafından düzenlenen satış faturasında yer alan bilgilerin esas alınması gerekmektedir.

Yurt dışından getirilen malların millileştirilmeden gümrükte devir işlemine tabi tutulması halinde, malları yurt dışından getiren mükellef tarafından verilecek Form Bs bildiriminin ise, devir alan firmaya düzenlenen satış faturasında yer alan bilgiler dikkate alınmak suretiyle verilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, uyumsuzluk yaşanmaması için, söz konusu malları gümrükte devir alarak millileştiren firmanın Form Ba bildiriminde devreden firma tarafından düzenlenen satış faturasında yer alan bilgilerin esas alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 25.01.2021 tarih ve 31375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 523 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yapılan değişiklik sonrasında, Vergi Usul Kanunu kapsamında elektronik belge olarak düzenlenen belgeler 2021 yılı Temmuz ayına ilişkin dönemden itibaren Form Ba ve Form Bs bildirimlerine dahil edilmeyeceğinden, yukarıda bahsedilen faturanın elektronik belge kapsamında olması halinde bildirimlere dahil edilmeyeceği tabiidir.

Ayrıca, döviz cinsinden düzenlenen faturaların Türk Lirası karşılığının hesaplanmasına esas teşkil etmek üzere fatura düzenlenme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kurunun dikkate alınması gerekmektedir.

Bununla birlikte, söz konusu mal alış/satışlarına ilişkin bilgilerin ilgili dönem bildirimlerine dahil edilmemiş olması halinde, hata veya eksiklik bulunduğu tespit edilen Form Ba ve/veya Form Bs bildiriminde düzeltme yapılması gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

  

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/143

 

Konusu

:

02/09/2021 tarihli ve 31586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ile Geçici 1 inci maddesinde belirlenen teminat verme süresinin uzatılması.

Tarihi

:

30/06/2022

Sayısı

:

VUK-143/2022-6

 

1. Giriş:

213 Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendindeki yetkiye dayanılarak, 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında teminat verme yükümlülüğü bulunan mükelleflerin, anılan Tebliğin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ile Geçici 1 inci maddesi uyarınca verilmesi gereken teminatın verilme süresinin uzatılması bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci Maddesi ile Geçici 1 inci Maddesi Kapsamındaki Teminat Verme Süresinin Uzatılması:

531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ile Geçici 1 inci maddesi uyarınca, anılan Tebliğ ile getirilen yükümlülükler kapsamında 31/5/2022 gününe kadar verilmesi gereken teminatların verilme süresi 25/5/2022 tarih ve VUK-141/2022-4 sayılı Sirküler ile 30/6/2022 gününe (bu tarih dahil) kadar uzatılmıştı.

Başkanlığımıza gelen talepler de dikkate alınarak, söz konusu teminat verme süresinin 1/8/2022 gününe (bu tarih dahil) kadar uzatılması uygun görülmüştür.

Duyurulur.

 

 

                                                                                                          Bekir BAYRAKDAR

                                                                                                           Gelir İdaresi Başkanı

İçerik 1:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

  

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/143

 

Konusu

:

02/09/2021 tarihli ve 31586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ile Geçici 1 inci maddesinde belirlenen teminat verme süresinin uzatılması.

Tarihi

:

30/06/2022

Sayısı

:

VUK-143/2022-6

 

1. Giriş:

213 Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendindeki yetkiye dayanılarak, 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında teminat verme yükümlülüğü bulunan mükelleflerin, anılan Tebliğin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ile Geçici 1 inci maddesi uyarınca verilmesi gereken teminatın verilme süresinin uzatılması bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci Maddesi ile Geçici 1 inci Maddesi Kapsamındaki Teminat Verme Süresinin Uzatılması:

531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ile Geçici 1 inci maddesi uyarınca, anılan Tebliğ ile getirilen yükümlülükler kapsamında 31/5/2022 gününe kadar verilmesi gereken teminatların verilme süresi 25/5/2022 tarih ve VUK-141/2022-4 sayılı Sirküler ile 30/6/2022 gününe (bu tarih dahil) kadar uzatılmıştı.

Başkanlığımıza gelen talepler de dikkate alınarak, söz konusu teminat verme süresinin 1/8/2022 gününe (bu tarih dahil) kadar uzatılması uygun görülmüştür.

Duyurulur.

 

 

                                                                                                          Bekir BAYRAKDAR

                                                                                                           Gelir İdaresi Başkanı

İçerik 2:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

  

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/143

 

Konusu

:

02/09/2021 tarihli ve 31586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ile Geçici 1 inci maddesinde belirlenen teminat verme süresinin uzatılması.

Tarihi

:

30/06/2022

Sayısı

:

VUK-143/2022-6

 

1. Giriş:

213 Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendindeki yetkiye dayanılarak, 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında teminat verme yükümlülüğü bulunan mükelleflerin, anılan Tebliğin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ile Geçici 1 inci maddesi uyarınca verilmesi gereken teminatın verilme süresinin uzatılması bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci Maddesi ile Geçici 1 inci Maddesi Kapsamındaki Teminat Verme Süresinin Uzatılması:

531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ile Geçici 1 inci maddesi uyarınca, anılan Tebliğ ile getirilen yükümlülükler kapsamında 31/5/2022 gününe kadar verilmesi gereken teminatların verilme süresi 25/5/2022 tarih ve VUK-141/2022-4 sayılı Sirküler ile 30/6/2022 gününe (bu tarih dahil) kadar uzatılmıştı.

Başkanlığımıza gelen talepler de dikkate alınarak, söz konusu teminat verme süresinin 1/8/2022 gününe (bu tarih dahil) kadar uzatılması uygun görülmüştür.

Duyurulur.

 

 

                                                                                                          Bekir BAYRAKDAR

                                                                                                           Gelir İdaresi Başkanı

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[Mük.257-2020-305]-208352

06.07.2021

Konu

:

İnternet reklamlarına aracılık hizmeti veren şirketin müşterileri adına Google firmasına yaptığı ödemelere karşılık aldığı ekstrelerin Ba bildirim formuna dahil edilip edilmeyeceği hk.

 

  

İlgi

:

a)

25/02/2020 tarihli ve 235871 sayılı,

b)

26/02/2020 tarihli 243251 sayılı özelge talep formlarınız.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formlarınızda; şirketinizin internet reklamlarına aracılık faaliyetinde bulunduğu ve müşterisi olan firmaların reklam giderlerine karşılık bu firmalar adına Google'a ödemede bulunduğu, ay sonlarında Google'a yapılan ödemelerin firmalar adına ayrı doküman olarak çıktığı, her firmanın kendisine ait hesap kimliği üzerinde yapılan ödemelerin gözüktüğü, şirketinizin reklam veren firma ile Google arasında aracı olması nedeniyle alınan dokümanlarda şirketinizin adının yer aldığı, söz konusu ödemelerin şirketiniz tarafından ilgili firmalara reklam ödemesi olarak fatura edildiği belirtilerek, internet hizmetlerine aracılık eden firma olarak sorumlu sıfatıyla KDV'sini ve stopajını bildirdiğiniz bu ödemelerin, Google tarafından "ekstre" dışında bir belge verilmemesi ve ödemelerin farklı firmalar adına yapılmış olması nedeniyle Ba bildirim formuna dahil edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesinde, vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, kurumlar vergisi mükellefleri, kollektif ve adi şirket ortaklarıyla, komandit şirketlerin komandite ortaklarından işe başlayanların keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hükme bağlanmış, 156 ncı maddesinde de işyeri; ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yer olarak tarif edilmiştir.

Bunun yanı sıra, mezkûr Kanunun;

- 227 nci maddesi, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...

Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 229 uncu maddesi, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesi, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler. Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2021 yılı için 1.500, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2021 yılı için 1.500, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

hükümlerine amirdir.

Diğer taraftan, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler" başlıklı B bendinde; "Vergi Usul Kanununun kayıt nizamına ilişkin 215 inci maddesinde, bu Kanuna göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulmasının mecburi olacağı belirtilmiş 227 nci maddesinde de "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almıştır. Söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 uncu ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu hükümlere göre, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan, iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekte idiler.

Ancak Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, bu işlemlerin yurt dışı temsilciliklerimizdeki iş yığılmalarına neden olduğu, mükellefler bakımından da ağır külfetler getirdiği anlaşıldığından, anılan Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bu Genel Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan belgelerin, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.

Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelenin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar." açıklamalarına yer verilmiştir.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirilmiştir.

Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmıştır.

396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

- (1.2.1.) numaralı bendinde, "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir."

- (1.2.2.) numaralı bendinde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, Form Ba-Bs bildirimlerinin alınmasının temel amacı piyasadaki mal ve hizmet hareketlerinin takip edilmesi ve beyan dışı bırakılmış birtakım gelirlerin kavranmasıdır. Başkanlığımızca Ba-Bs formları kullanılarak kamu yararı sağlamak üzere çok sayıda çalışma gerçekleştirilmekte olup, bu çalışmaların etkin ve verimli yapılabilmesi için, söz konusu formların Tebliğlerle belirlenen çerçevede bildirilmesi önem taşımaktadır.

Mezkûr Kanunun 156 ncı maddesinde işyerinin tanımı yapılırken, ticari sinai, zirai ve mesleki faaliyetin yapılması ve yürütülmesinde kullanılan yerlerin neler olabileceği nitelenmiş ve tanımda belirtilen yerlerle sınırlandırılmamıştır.

Buna göre, internet reklamlarına aracılık hizmeti kapsamında ödemede bulunulan yurt dışında mukim kuruluşun, ülkemizde mükellefiyetinin bulunması durumunda, birinci sınıf tüccarlara ilişkin defter tutma ve belge düzenleme yükümlülüklerinin, bu mükellef tarafından genel hükümler çerçevesinde yerine getirilmesi gerekmekte olup, bu halde ödemeye ilişkin makbuz/ekstrenin Vergi Usul Kanunu uygulamasında kayıtların tevsikinde, tevsik edici belge olarak kabul edilmeyeceği tabiidir.

İnternet reklamlarına aracılık hizmeti kapsamında ödemede bulunulan yurt dışında mukim kuruluşun, ülkemizde mükellefiyetinin bulunmaması durumunda ise yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan hizmet karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yaptıkları ödemelerin Vergi Usul Kanununun 229 ve müteakip maddelerinde belirtilen fatura veya fatura yerine geçen belge veya ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge ile tevsik edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, bu halde ödemeye ait makbuz/ekstrenin kayıtların tevsikinde, tevsik edici belge olarak kabul edilmesi, ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge mahiyetinde olmasına bağlı bulunmaktadır.

Dolayısıyla, şirketinizin internet reklamlarına aracılık faaliyeti kapsamında Google'a yaptığı ödemelerin Vergi Usul Kanununun 229 ve müteakip maddelerinde belirtilen fatura veya fatura yerine geçen belge ile tevsik edilmesi halinde bu belgelerin, ödemenin fatura veya fatura yerine geçen belge ile tevsik edilmeyip makbuz/ekstre verilmesi halinde ise söz konusu makbuz/ekstrenin ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge mahiyetinde olması durumunda ödemeye ilişkin makbuz/ekstrenin 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar doğrultusunda Ba bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[Mük.257-2020-305]-208352

06.07.2021

Konu

:

İnternet reklamlarına aracılık hizmeti veren şirketin müşterileri adına Google firmasına yaptığı ödemelere karşılık aldığı ekstrelerin Ba bildirim formuna dahil edilip edilmeyeceği hk.

 

  

İlgi

:

a)

25/02/2020 tarihli ve 235871 sayılı,

b)

26/02/2020 tarihli 243251 sayılı özelge talep formlarınız.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formlarınızda; şirketinizin internet reklamlarına aracılık faaliyetinde bulunduğu ve müşterisi olan firmaların reklam giderlerine karşılık bu firmalar adına Google'a ödemede bulunduğu, ay sonlarında Google'a yapılan ödemelerin firmalar adına ayrı doküman olarak çıktığı, her firmanın kendisine ait hesap kimliği üzerinde yapılan ödemelerin gözüktüğü, şirketinizin reklam veren firma ile Google arasında aracı olması nedeniyle alınan dokümanlarda şirketinizin adının yer aldığı, söz konusu ödemelerin şirketiniz tarafından ilgili firmalara reklam ödemesi olarak fatura edildiği belirtilerek, internet hizmetlerine aracılık eden firma olarak sorumlu sıfatıyla KDV'sini ve stopajını bildirdiğiniz bu ödemelerin, Google tarafından "ekstre" dışında bir belge verilmemesi ve ödemelerin farklı firmalar adına yapılmış olması nedeniyle Ba bildirim formuna dahil edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesinde, vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, kurumlar vergisi mükellefleri, kollektif ve adi şirket ortaklarıyla, komandit şirketlerin komandite ortaklarından işe başlayanların keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hükme bağlanmış, 156 ncı maddesinde de işyeri; ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yer olarak tarif edilmiştir.

Bunun yanı sıra, mezkûr Kanunun;

- 227 nci maddesi, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...

Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 229 uncu maddesi, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesi, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler. Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2021 yılı için 1.500, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2021 yılı için 1.500, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

hükümlerine amirdir.

Diğer taraftan, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler" başlıklı B bendinde; "Vergi Usul Kanununun kayıt nizamına ilişkin 215 inci maddesinde, bu Kanuna göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulmasının mecburi olacağı belirtilmiş 227 nci maddesinde de "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almıştır. Söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 uncu ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu hükümlere göre, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan, iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekte idiler.

Ancak Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, bu işlemlerin yurt dışı temsilciliklerimizdeki iş yığılmalarına neden olduğu, mükellefler bakımından da ağır külfetler getirdiği anlaşıldığından, anılan Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bu Genel Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan belgelerin, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.

Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelenin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar." açıklamalarına yer verilmiştir.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirilmiştir.

Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmıştır.

396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

- (1.2.1.) numaralı bendinde, "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir."

- (1.2.2.) numaralı bendinde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, Form Ba-Bs bildirimlerinin alınmasının temel amacı piyasadaki mal ve hizmet hareketlerinin takip edilmesi ve beyan dışı bırakılmış birtakım gelirlerin kavranmasıdır. Başkanlığımızca Ba-Bs formları kullanılarak kamu yararı sağlamak üzere çok sayıda çalışma gerçekleştirilmekte olup, bu çalışmaların etkin ve verimli yapılabilmesi için, söz konusu formların Tebliğlerle belirlenen çerçevede bildirilmesi önem taşımaktadır.

Mezkûr Kanunun 156 ncı maddesinde işyerinin tanımı yapılırken, ticari sinai, zirai ve mesleki faaliyetin yapılması ve yürütülmesinde kullanılan yerlerin neler olabileceği nitelenmiş ve tanımda belirtilen yerlerle sınırlandırılmamıştır.

Buna göre, internet reklamlarına aracılık hizmeti kapsamında ödemede bulunulan yurt dışında mukim kuruluşun, ülkemizde mükellefiyetinin bulunması durumunda, birinci sınıf tüccarlara ilişkin defter tutma ve belge düzenleme yükümlülüklerinin, bu mükellef tarafından genel hükümler çerçevesinde yerine getirilmesi gerekmekte olup, bu halde ödemeye ilişkin makbuz/ekstrenin Vergi Usul Kanunu uygulamasında kayıtların tevsikinde, tevsik edici belge olarak kabul edilmeyeceği tabiidir.

İnternet reklamlarına aracılık hizmeti kapsamında ödemede bulunulan yurt dışında mukim kuruluşun, ülkemizde mükellefiyetinin bulunmaması durumunda ise yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan hizmet karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yaptıkları ödemelerin Vergi Usul Kanununun 229 ve müteakip maddelerinde belirtilen fatura veya fatura yerine geçen belge veya ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge ile tevsik edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, bu halde ödemeye ait makbuz/ekstrenin kayıtların tevsikinde, tevsik edici belge olarak kabul edilmesi, ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge mahiyetinde olmasına bağlı bulunmaktadır.

Dolayısıyla, şirketinizin internet reklamlarına aracılık faaliyeti kapsamında Google'a yaptığı ödemelerin Vergi Usul Kanununun 229 ve müteakip maddelerinde belirtilen fatura veya fatura yerine geçen belge ile tevsik edilmesi halinde bu belgelerin, ödemenin fatura veya fatura yerine geçen belge ile tevsik edilmeyip makbuz/ekstre verilmesi halinde ise söz konusu makbuz/ekstrenin ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge mahiyetinde olması durumunda ödemeye ilişkin makbuz/ekstrenin 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar doğrultusunda Ba bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[Mük.257-2020-305]-208352

06.07.2021

Konu

:

İnternet reklamlarına aracılık hizmeti veren şirketin müşterileri adına Google firmasına yaptığı ödemelere karşılık aldığı ekstrelerin Ba bildirim formuna dahil edilip edilmeyeceği hk.

 

  

İlgi

:

a)

25/02/2020 tarihli ve 235871 sayılı,

b)

26/02/2020 tarihli 243251 sayılı özelge talep formlarınız.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formlarınızda; şirketinizin internet reklamlarına aracılık faaliyetinde bulunduğu ve müşterisi olan firmaların reklam giderlerine karşılık bu firmalar adına Google'a ödemede bulunduğu, ay sonlarında Google'a yapılan ödemelerin firmalar adına ayrı doküman olarak çıktığı, her firmanın kendisine ait hesap kimliği üzerinde yapılan ödemelerin gözüktüğü, şirketinizin reklam veren firma ile Google arasında aracı olması nedeniyle alınan dokümanlarda şirketinizin adının yer aldığı, söz konusu ödemelerin şirketiniz tarafından ilgili firmalara reklam ödemesi olarak fatura edildiği belirtilerek, internet hizmetlerine aracılık eden firma olarak sorumlu sıfatıyla KDV'sini ve stopajını bildirdiğiniz bu ödemelerin, Google tarafından "ekstre" dışında bir belge verilmemesi ve ödemelerin farklı firmalar adına yapılmış olması nedeniyle Ba bildirim formuna dahil edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesinde, vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, kurumlar vergisi mükellefleri, kollektif ve adi şirket ortaklarıyla, komandit şirketlerin komandite ortaklarından işe başlayanların keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hükme bağlanmış, 156 ncı maddesinde de işyeri; ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yer olarak tarif edilmiştir.

Bunun yanı sıra, mezkûr Kanunun;

- 227 nci maddesi, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...

Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 229 uncu maddesi, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesi, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler. Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2021 yılı için 1.500, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2021 yılı için 1.500, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

hükümlerine amirdir.

Diğer taraftan, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler" başlıklı B bendinde; "Vergi Usul Kanununun kayıt nizamına ilişkin 215 inci maddesinde, bu Kanuna göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulmasının mecburi olacağı belirtilmiş 227 nci maddesinde de "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almıştır. Söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 uncu ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu hükümlere göre, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan, iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekte idiler.

Ancak Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, bu işlemlerin yurt dışı temsilciliklerimizdeki iş yığılmalarına neden olduğu, mükellefler bakımından da ağır külfetler getirdiği anlaşıldığından, anılan Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bu Genel Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan belgelerin, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.

Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelenin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar." açıklamalarına yer verilmiştir.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirilmiştir.

Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmıştır.

396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

- (1.2.1.) numaralı bendinde, "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir."

- (1.2.2.) numaralı bendinde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, Form Ba-Bs bildirimlerinin alınmasının temel amacı piyasadaki mal ve hizmet hareketlerinin takip edilmesi ve beyan dışı bırakılmış birtakım gelirlerin kavranmasıdır. Başkanlığımızca Ba-Bs formları kullanılarak kamu yararı sağlamak üzere çok sayıda çalışma gerçekleştirilmekte olup, bu çalışmaların etkin ve verimli yapılabilmesi için, söz konusu formların Tebliğlerle belirlenen çerçevede bildirilmesi önem taşımaktadır.

Mezkûr Kanunun 156 ncı maddesinde işyerinin tanımı yapılırken, ticari sinai, zirai ve mesleki faaliyetin yapılması ve yürütülmesinde kullanılan yerlerin neler olabileceği nitelenmiş ve tanımda belirtilen yerlerle sınırlandırılmamıştır.

Buna göre, internet reklamlarına aracılık hizmeti kapsamında ödemede bulunulan yurt dışında mukim kuruluşun, ülkemizde mükellefiyetinin bulunması durumunda, birinci sınıf tüccarlara ilişkin defter tutma ve belge düzenleme yükümlülüklerinin, bu mükellef tarafından genel hükümler çerçevesinde yerine getirilmesi gerekmekte olup, bu halde ödemeye ilişkin makbuz/ekstrenin Vergi Usul Kanunu uygulamasında kayıtların tevsikinde, tevsik edici belge olarak kabul edilmeyeceği tabiidir.

İnternet reklamlarına aracılık hizmeti kapsamında ödemede bulunulan yurt dışında mukim kuruluşun, ülkemizde mükellefiyetinin bulunmaması durumunda ise yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan hizmet karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yaptıkları ödemelerin Vergi Usul Kanununun 229 ve müteakip maddelerinde belirtilen fatura veya fatura yerine geçen belge veya ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge ile tevsik edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, bu halde ödemeye ait makbuz/ekstrenin kayıtların tevsikinde, tevsik edici belge olarak kabul edilmesi, ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge mahiyetinde olmasına bağlı bulunmaktadır.

Dolayısıyla, şirketinizin internet reklamlarına aracılık faaliyeti kapsamında Google'a yaptığı ödemelerin Vergi Usul Kanununun 229 ve müteakip maddelerinde belirtilen fatura veya fatura yerine geçen belge ile tevsik edilmesi halinde bu belgelerin, ödemenin fatura veya fatura yerine geçen belge ile tevsik edilmeyip makbuz/ekstre verilmesi halinde ise söz konusu makbuz/ekstrenin ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge mahiyetinde olması durumunda ödemeye ilişkin makbuz/ekstrenin 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar doğrultusunda Ba bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Adana Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

31977385-105[MÜK.257-2019/32]-68974

04.06.2021

Konu

:

Ürün sahiplerinin kendi ürünlerini lisanslı depolara koyması işleminin vergi kanunları açısından değerlendirilmesi ve belge düzeni

 

 

  

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; çiftçilik faaliyetiyle iştigal ettiğiniz, ekmiş olduğunuz mısır ürününü lisanslı depoculuk yapan bir firmaya sattığınız ve karşılığında elektronik ürün senedi (ELÜS) düzenlendiği, tarafınızdan herhangi bir fatura istenmediği, ayrıca KDV, zirai stopaj kesintisi ile gelir vergisi ödemeyeceğinizin ve bu satış işleminiz ile satıştan elde edilen gelirinizi beyannamelerde bildirmeyeceğinizin tarafınıza söylenildiği, ancak bu hususlardan dolayı tereddütlerinizin oluştuğu belirtilerek, konu hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

Tarım ürünlerinin standartları belirlenerek emniyetli ve sağlıklı koşullarda depolanması ile ürün senetleri vasıtasıyla ticaretinin kolaylaştırılması amaçlarıyla, lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin usûl ve esaslar ile lisanslı depoculuk sistemine dair diğer hususlar 10.2.2005 tarih ve 5300 Sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ile düzenlenmiş olup, mezkûr Kanunun 15'inci maddesine dayanılarak hazırlanan 12.11.2011 tarih ve 28110 sayılı Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliğinde ise depolanan ürünlerin mülkiyetini temsil ve rehnini temin eden, teminat olarak verilebilen kıymetli evrak hükmündeki elektronik ürün senetlerine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Yönetmelik uyarınca elektronik ürün senedinin (ELÜS) her bir alım satım işlemi için anılan Yönetmeliğin 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre Elektronik Kayıt Kuruluşu (EKK) tarafından elektronik ortamda elektronik ürün senedi alım satım belgesi (ELÜS alım satım belgesi) oluşturulmaktadır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, aynı Kanunun Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (4) numaralı bentlerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 452 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile düzenlemeler yapılmış olup, söz konusu Tebliğin "3. ELÜS Alım Satımında Düzenlenecek Belge" başlıklı bölümünde, "..... Mezkûr Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde EKK, ELÜS'lerin sistem üzerinden oluşturulmasını sağlamak, bu senetlere bağlı tüm hak ve yükümlülükler ile işlemleri ilgili taraflar itibariyle kayden izlemek amacıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığından lisans almış anonim şirket olarak, 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde ELÜS, lisanslı depo işletmesince, elektronik kayıt kurallarına uygun olarak sistem üzerinde oluşturulan elektronik kayıt olarak tanımlanmış, 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile de EKK'ya ELÜS'lerin her bir alım satım işlemi için bir ELÜS alım satım belgesi oluşturma ve bu belgeyi alıcı ve satıcı taraflara elektronik ortamda gönderme zorunluluğu getirilerek "ELÜS alım satım belgesi"nde bulunması zorunlu bilgiler belirlenmiştir.

Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak yukarıda belirtilen Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliğinin 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile EKK'ya ELÜS'lerin her bir alım satım işlemi için düzenleme zorunluluğu getirilen "ELÜS alım satım belgesi" Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu belgeler kapsamına alınmıştır. Bu belgenin düzenlenmesi, gönderilmesi ve kullanımına ilişkin esaslar aşağıda açıklanmıştır.

3.1. 5300 sayılı Kanun kapsamında lisanslı depo işletmelerinde depolanan tarım ürünlerinin bu ürünleri temsil eden ELÜS vasıtasıyla alım satımında her bir el değiştirme aşamasında EKK tarafından ELÜS alım satım belgesi düzenleneceğinden ELÜS alım satımına taraf olanlar bu işlem için ayrıca fatura veya diğer herhangi bir belge düzenlemeyecek, alım satım işlemi EKK tarafından kendisine iletilen bilgilere göre düzenlenen ELÜS alım satım belgesi ile tevsik edilecektir. ELÜS alım satımına taraf olanların, EKK tarafından kendilerine iletilen ELÜS alım satım belgesinin kağıt çıktılarını vergi kanunlarının öngörmüş olduğu süreler dâhilinde muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmekle yükümlü oldukları tabiidir."  düzenlemelerine yer verilmiştir.

Buna göre, 5300 sayılı Kanun kapsamında lisanslı depo işletmelerinde depolanan tarım ürünlerinin bu ürünleri temsil eden ELÜS vasıtasıyla alım satımında her bir el değiştirme aşamasında EKK tarafından düzenlenen ELÜS alım satım belgesi, Vergi Usul Kanunu uygulamasında tevsik edici belge mahiyetinde olup, söz konusu alım satıma taraf olanların bu işlem için ayrıca fatura veya başkaca bir belge düzenlemelerine gerek bulunmamaktadır.

II- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 76 ncı maddesinde, "10/2/2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar, 31/12/2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.

İstisna edilen bu kazançlar üzerinden 94 üncü madde kapsamında tevkifat yapılmaz. Münhasıran bu kazançlar için gelir vergisi mükelleflerince yıllık beyanname verilmez, bu kazançlar verilecek beyannamelere dahil edilmez." hükümlerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 03.04.2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine, 4 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 4 üncü maddesiyle eklenen "Vergi Kesintisi Uygulaması" başlıklı (38.2) numaralı bölümünde, "Ürün senetleri esas itibarıyla, standardı, nitelik ve özellikleri belirli bir tarım ürününün mülkiyetini ifade ettiğinden, ürün senedinin el değiştirmesine paralel olarak senette tanımlanan ürünün mülkiyeti de el değiştirmektedir.

Gelir ve Kurumlar vergisinden istisna edilen bu kazançlar üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (11) numaralı bendi ve 164 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği çerçevesinde vergi kesintisi yapılması da söz konusu olmayacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu itibarla, 5300 sayılı Kanunu kapsamında teslim edilen ürünlere ilişkin ürün senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar gelir vergisinden istisna olup, elde edilen kazançlar üzerinden gelir vergisi tevkifatı da yapılmayacaktır.

III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin; (1/3-d) maddesinde, 10.02.2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminin KDV'ye tabi olduğu,

- (9/3) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimine ait KDV'nin ödenmesinden lisanslı depo işleticilerinin sorumlu olduğu,

- (10/k) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin temsil ettiği ürünlerin depodan çekilmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,

- (13/ğ) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, ürün ihtisas borsaları ile Ticaret Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsaları aracılığıyla ilk tesliminin KDV'den istisna olduğu,

- (17/4-t) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin, 1 inci maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin (d) alt bendi ile 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (ğ) bendinde belirtilen işlemler hariç olmak üzere, ürün ihtisas borsaları ile Ticaret Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsaları aracılığıyla teslimlerinin KDV'den istisna olduğu (bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından 30 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendi hükmünün uygulanmayacağı),

- (23/d) maddesinde ise, ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminde, senedin en son işlem gördüğü borsada oluşan değerinin KDV matrahını oluşturacağı

hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Lisanslı Depoculuk Kapsamındaki İşlemler" başlıklı (II/F-4.18.) bölümünde, "...

5300 sayılı Kanun kapsamında yapılan işlemlerde KDV uygulaması, aşağıda açıklandığı şekilde yapılır. 5300 sayılı Kanun kapsamındaki ürün senetlerinin, Ürün İhtisas Borsaları ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsalarında (Her iki borsa kısaca "ihtisas/ticaret borsaları" olarak anılacaktır.) tesliminde KDV uygulamasına yönelik olup, bu açıklamalar anılan Kanunun 15 inci maddesine dayanılarak yayımlanan Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliği kapsamında basılı ürün senedi hükmünde olmak üzere söz konusu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak elektronik ortamda oluşturulan elektronik ürün senedi (ELÜS) teslimleri için de geçerlidir.

…

Öte yandan, lisanslı depoculukta kullanılan ve depoya konulan ürünü temsil eden ürün senetlerinin her el değiştirme aşaması ayrı bir teslim olup, bu teslimler ticari, sınai, zirai faaliyet ya da mesleki faaliyet kapsamında ifa edilmek şartıyla KDV'nin konusuna girmekle birlikte söz konusu teslimler 3065 sayılı Kanunun (13/ğ) ve (17/4-t) maddeleri ile KDV'den istisna edilmiştir. Dolayısıyla, ürün senedini elinde bulunduran KDV mükellefleri (yalnızca sorumlu sıfatıyla KDV mükellefiyeti bulunanlar hariç) ürün senedi teslimlerinde alıcı adına fatura ve benzeri vesikaları düzenlerler ancak söz konusu belgelerde KDV göstermezler." açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, … A.Ş'nin lisanslı depolarında muhafaza edilen 33.260 kg mısır ürününüzün Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğüne satışına ilişkin olarak düzenlenen … tarih ve … No.lu Elektronik Ürün Senedinin ihtisas/ticaret borsaları aracılığıyla Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğüne teslimi, ilk teslim kapsamında, 3065 sayılı Kanunun (13/ğ) maddesi uyarınca KDV'den istisnadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Adana Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

31977385-105[MÜK.257-2019/32]-68974

04.06.2021

Konu

:

Ürün sahiplerinin kendi ürünlerini lisanslı depolara koyması işleminin vergi kanunları açısından değerlendirilmesi ve belge düzeni

 

 

  

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; çiftçilik faaliyetiyle iştigal ettiğiniz, ekmiş olduğunuz mısır ürününü lisanslı depoculuk yapan bir firmaya sattığınız ve karşılığında elektronik ürün senedi (ELÜS) düzenlendiği, tarafınızdan herhangi bir fatura istenmediği, ayrıca KDV, zirai stopaj kesintisi ile gelir vergisi ödemeyeceğinizin ve bu satış işleminiz ile satıştan elde edilen gelirinizi beyannamelerde bildirmeyeceğinizin tarafınıza söylenildiği, ancak bu hususlardan dolayı tereddütlerinizin oluştuğu belirtilerek, konu hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

Tarım ürünlerinin standartları belirlenerek emniyetli ve sağlıklı koşullarda depolanması ile ürün senetleri vasıtasıyla ticaretinin kolaylaştırılması amaçlarıyla, lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin usûl ve esaslar ile lisanslı depoculuk sistemine dair diğer hususlar 10.2.2005 tarih ve 5300 Sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ile düzenlenmiş olup, mezkûr Kanunun 15'inci maddesine dayanılarak hazırlanan 12.11.2011 tarih ve 28110 sayılı Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliğinde ise depolanan ürünlerin mülkiyetini temsil ve rehnini temin eden, teminat olarak verilebilen kıymetli evrak hükmündeki elektronik ürün senetlerine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Yönetmelik uyarınca elektronik ürün senedinin (ELÜS) her bir alım satım işlemi için anılan Yönetmeliğin 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre Elektronik Kayıt Kuruluşu (EKK) tarafından elektronik ortamda elektronik ürün senedi alım satım belgesi (ELÜS alım satım belgesi) oluşturulmaktadır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, aynı Kanunun Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (4) numaralı bentlerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 452 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile düzenlemeler yapılmış olup, söz konusu Tebliğin "3. ELÜS Alım Satımında Düzenlenecek Belge" başlıklı bölümünde, "..... Mezkûr Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde EKK, ELÜS'lerin sistem üzerinden oluşturulmasını sağlamak, bu senetlere bağlı tüm hak ve yükümlülükler ile işlemleri ilgili taraflar itibariyle kayden izlemek amacıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığından lisans almış anonim şirket olarak, 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde ELÜS, lisanslı depo işletmesince, elektronik kayıt kurallarına uygun olarak sistem üzerinde oluşturulan elektronik kayıt olarak tanımlanmış, 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile de EKK'ya ELÜS'lerin her bir alım satım işlemi için bir ELÜS alım satım belgesi oluşturma ve bu belgeyi alıcı ve satıcı taraflara elektronik ortamda gönderme zorunluluğu getirilerek "ELÜS alım satım belgesi"nde bulunması zorunlu bilgiler belirlenmiştir.

Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak yukarıda belirtilen Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliğinin 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile EKK'ya ELÜS'lerin her bir alım satım işlemi için düzenleme zorunluluğu getirilen "ELÜS alım satım belgesi" Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu belgeler kapsamına alınmıştır. Bu belgenin düzenlenmesi, gönderilmesi ve kullanımına ilişkin esaslar aşağıda açıklanmıştır.

3.1. 5300 sayılı Kanun kapsamında lisanslı depo işletmelerinde depolanan tarım ürünlerinin bu ürünleri temsil eden ELÜS vasıtasıyla alım satımında her bir el değiştirme aşamasında EKK tarafından ELÜS alım satım belgesi düzenleneceğinden ELÜS alım satımına taraf olanlar bu işlem için ayrıca fatura veya diğer herhangi bir belge düzenlemeyecek, alım satım işlemi EKK tarafından kendisine iletilen bilgilere göre düzenlenen ELÜS alım satım belgesi ile tevsik edilecektir. ELÜS alım satımına taraf olanların, EKK tarafından kendilerine iletilen ELÜS alım satım belgesinin kağıt çıktılarını vergi kanunlarının öngörmüş olduğu süreler dâhilinde muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmekle yükümlü oldukları tabiidir."  düzenlemelerine yer verilmiştir.

Buna göre, 5300 sayılı Kanun kapsamında lisanslı depo işletmelerinde depolanan tarım ürünlerinin bu ürünleri temsil eden ELÜS vasıtasıyla alım satımında her bir el değiştirme aşamasında EKK tarafından düzenlenen ELÜS alım satım belgesi, Vergi Usul Kanunu uygulamasında tevsik edici belge mahiyetinde olup, söz konusu alım satıma taraf olanların bu işlem için ayrıca fatura veya başkaca bir belge düzenlemelerine gerek bulunmamaktadır.

II- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 76 ncı maddesinde, "10/2/2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar, 31/12/2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.

İstisna edilen bu kazançlar üzerinden 94 üncü madde kapsamında tevkifat yapılmaz. Münhasıran bu kazançlar için gelir vergisi mükelleflerince yıllık beyanname verilmez, bu kazançlar verilecek beyannamelere dahil edilmez." hükümlerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 03.04.2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine, 4 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 4 üncü maddesiyle eklenen "Vergi Kesintisi Uygulaması" başlıklı (38.2) numaralı bölümünde, "Ürün senetleri esas itibarıyla, standardı, nitelik ve özellikleri belirli bir tarım ürününün mülkiyetini ifade ettiğinden, ürün senedinin el değiştirmesine paralel olarak senette tanımlanan ürünün mülkiyeti de el değiştirmektedir.

Gelir ve Kurumlar vergisinden istisna edilen bu kazançlar üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (11) numaralı bendi ve 164 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği çerçevesinde vergi kesintisi yapılması da söz konusu olmayacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu itibarla, 5300 sayılı Kanunu kapsamında teslim edilen ürünlere ilişkin ürün senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar gelir vergisinden istisna olup, elde edilen kazançlar üzerinden gelir vergisi tevkifatı da yapılmayacaktır.

III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin; (1/3-d) maddesinde, 10.02.2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminin KDV'ye tabi olduğu,

- (9/3) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimine ait KDV'nin ödenmesinden lisanslı depo işleticilerinin sorumlu olduğu,

- (10/k) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin temsil ettiği ürünlerin depodan çekilmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,

- (13/ğ) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, ürün ihtisas borsaları ile Ticaret Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsaları aracılığıyla ilk tesliminin KDV'den istisna olduğu,

- (17/4-t) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin, 1 inci maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin (d) alt bendi ile 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (ğ) bendinde belirtilen işlemler hariç olmak üzere, ürün ihtisas borsaları ile Ticaret Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsaları aracılığıyla teslimlerinin KDV'den istisna olduğu (bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından 30 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendi hükmünün uygulanmayacağı),

- (23/d) maddesinde ise, ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminde, senedin en son işlem gördüğü borsada oluşan değerinin KDV matrahını oluşturacağı

hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Lisanslı Depoculuk Kapsamındaki İşlemler" başlıklı (II/F-4.18.) bölümünde, "...

5300 sayılı Kanun kapsamında yapılan işlemlerde KDV uygulaması, aşağıda açıklandığı şekilde yapılır. 5300 sayılı Kanun kapsamındaki ürün senetlerinin, Ürün İhtisas Borsaları ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsalarında (Her iki borsa kısaca "ihtisas/ticaret borsaları" olarak anılacaktır.) tesliminde KDV uygulamasına yönelik olup, bu açıklamalar anılan Kanunun 15 inci maddesine dayanılarak yayımlanan Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliği kapsamında basılı ürün senedi hükmünde olmak üzere söz konusu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak elektronik ortamda oluşturulan elektronik ürün senedi (ELÜS) teslimleri için de geçerlidir.

…

Öte yandan, lisanslı depoculukta kullanılan ve depoya konulan ürünü temsil eden ürün senetlerinin her el değiştirme aşaması ayrı bir teslim olup, bu teslimler ticari, sınai, zirai faaliyet ya da mesleki faaliyet kapsamında ifa edilmek şartıyla KDV'nin konusuna girmekle birlikte söz konusu teslimler 3065 sayılı Kanunun (13/ğ) ve (17/4-t) maddeleri ile KDV'den istisna edilmiştir. Dolayısıyla, ürün senedini elinde bulunduran KDV mükellefleri (yalnızca sorumlu sıfatıyla KDV mükellefiyeti bulunanlar hariç) ürün senedi teslimlerinde alıcı adına fatura ve benzeri vesikaları düzenlerler ancak söz konusu belgelerde KDV göstermezler." açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, … A.Ş'nin lisanslı depolarında muhafaza edilen 33.260 kg mısır ürününüzün Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğüne satışına ilişkin olarak düzenlenen … tarih ve … No.lu Elektronik Ürün Senedinin ihtisas/ticaret borsaları aracılığıyla Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğüne teslimi, ilk teslim kapsamında, 3065 sayılı Kanunun (13/ğ) maddesi uyarınca KDV'den istisnadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Adana Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

31977385-105[MÜK.257-2019/32]-68974

04.06.2021

Konu

:

Ürün sahiplerinin kendi ürünlerini lisanslı depolara koyması işleminin vergi kanunları açısından değerlendirilmesi ve belge düzeni

 

 

  

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; çiftçilik faaliyetiyle iştigal ettiğiniz, ekmiş olduğunuz mısır ürününü lisanslı depoculuk yapan bir firmaya sattığınız ve karşılığında elektronik ürün senedi (ELÜS) düzenlendiği, tarafınızdan herhangi bir fatura istenmediği, ayrıca KDV, zirai stopaj kesintisi ile gelir vergisi ödemeyeceğinizin ve bu satış işleminiz ile satıştan elde edilen gelirinizi beyannamelerde bildirmeyeceğinizin tarafınıza söylenildiği, ancak bu hususlardan dolayı tereddütlerinizin oluştuğu belirtilerek, konu hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

Tarım ürünlerinin standartları belirlenerek emniyetli ve sağlıklı koşullarda depolanması ile ürün senetleri vasıtasıyla ticaretinin kolaylaştırılması amaçlarıyla, lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin usûl ve esaslar ile lisanslı depoculuk sistemine dair diğer hususlar 10.2.2005 tarih ve 5300 Sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ile düzenlenmiş olup, mezkûr Kanunun 15'inci maddesine dayanılarak hazırlanan 12.11.2011 tarih ve 28110 sayılı Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliğinde ise depolanan ürünlerin mülkiyetini temsil ve rehnini temin eden, teminat olarak verilebilen kıymetli evrak hükmündeki elektronik ürün senetlerine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Yönetmelik uyarınca elektronik ürün senedinin (ELÜS) her bir alım satım işlemi için anılan Yönetmeliğin 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre Elektronik Kayıt Kuruluşu (EKK) tarafından elektronik ortamda elektronik ürün senedi alım satım belgesi (ELÜS alım satım belgesi) oluşturulmaktadır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, aynı Kanunun Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (4) numaralı bentlerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 452 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile düzenlemeler yapılmış olup, söz konusu Tebliğin "3. ELÜS Alım Satımında Düzenlenecek Belge" başlıklı bölümünde, "..... Mezkûr Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde EKK, ELÜS'lerin sistem üzerinden oluşturulmasını sağlamak, bu senetlere bağlı tüm hak ve yükümlülükler ile işlemleri ilgili taraflar itibariyle kayden izlemek amacıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığından lisans almış anonim şirket olarak, 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde ELÜS, lisanslı depo işletmesince, elektronik kayıt kurallarına uygun olarak sistem üzerinde oluşturulan elektronik kayıt olarak tanımlanmış, 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile de EKK'ya ELÜS'lerin her bir alım satım işlemi için bir ELÜS alım satım belgesi oluşturma ve bu belgeyi alıcı ve satıcı taraflara elektronik ortamda gönderme zorunluluğu getirilerek "ELÜS alım satım belgesi"nde bulunması zorunlu bilgiler belirlenmiştir.

Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak yukarıda belirtilen Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliğinin 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile EKK'ya ELÜS'lerin her bir alım satım işlemi için düzenleme zorunluluğu getirilen "ELÜS alım satım belgesi" Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu belgeler kapsamına alınmıştır. Bu belgenin düzenlenmesi, gönderilmesi ve kullanımına ilişkin esaslar aşağıda açıklanmıştır.

3.1. 5300 sayılı Kanun kapsamında lisanslı depo işletmelerinde depolanan tarım ürünlerinin bu ürünleri temsil eden ELÜS vasıtasıyla alım satımında her bir el değiştirme aşamasında EKK tarafından ELÜS alım satım belgesi düzenleneceğinden ELÜS alım satımına taraf olanlar bu işlem için ayrıca fatura veya diğer herhangi bir belge düzenlemeyecek, alım satım işlemi EKK tarafından kendisine iletilen bilgilere göre düzenlenen ELÜS alım satım belgesi ile tevsik edilecektir. ELÜS alım satımına taraf olanların, EKK tarafından kendilerine iletilen ELÜS alım satım belgesinin kağıt çıktılarını vergi kanunlarının öngörmüş olduğu süreler dâhilinde muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmekle yükümlü oldukları tabiidir."  düzenlemelerine yer verilmiştir.

Buna göre, 5300 sayılı Kanun kapsamında lisanslı depo işletmelerinde depolanan tarım ürünlerinin bu ürünleri temsil eden ELÜS vasıtasıyla alım satımında her bir el değiştirme aşamasında EKK tarafından düzenlenen ELÜS alım satım belgesi, Vergi Usul Kanunu uygulamasında tevsik edici belge mahiyetinde olup, söz konusu alım satıma taraf olanların bu işlem için ayrıca fatura veya başkaca bir belge düzenlemelerine gerek bulunmamaktadır.

II- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 76 ncı maddesinde, "10/2/2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar, 31/12/2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.

İstisna edilen bu kazançlar üzerinden 94 üncü madde kapsamında tevkifat yapılmaz. Münhasıran bu kazançlar için gelir vergisi mükelleflerince yıllık beyanname verilmez, bu kazançlar verilecek beyannamelere dahil edilmez." hükümlerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 03.04.2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine, 4 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 4 üncü maddesiyle eklenen "Vergi Kesintisi Uygulaması" başlıklı (38.2) numaralı bölümünde, "Ürün senetleri esas itibarıyla, standardı, nitelik ve özellikleri belirli bir tarım ürününün mülkiyetini ifade ettiğinden, ürün senedinin el değiştirmesine paralel olarak senette tanımlanan ürünün mülkiyeti de el değiştirmektedir.

Gelir ve Kurumlar vergisinden istisna edilen bu kazançlar üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (11) numaralı bendi ve 164 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği çerçevesinde vergi kesintisi yapılması da söz konusu olmayacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu itibarla, 5300 sayılı Kanunu kapsamında teslim edilen ürünlere ilişkin ürün senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar gelir vergisinden istisna olup, elde edilen kazançlar üzerinden gelir vergisi tevkifatı da yapılmayacaktır.

III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin; (1/3-d) maddesinde, 10.02.2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminin KDV'ye tabi olduğu,

- (9/3) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimine ait KDV'nin ödenmesinden lisanslı depo işleticilerinin sorumlu olduğu,

- (10/k) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin temsil ettiği ürünlerin depodan çekilmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,

- (13/ğ) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, ürün ihtisas borsaları ile Ticaret Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsaları aracılığıyla ilk tesliminin KDV'den istisna olduğu,

- (17/4-t) maddesinde, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin, 1 inci maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin (d) alt bendi ile 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (ğ) bendinde belirtilen işlemler hariç olmak üzere, ürün ihtisas borsaları ile Ticaret Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsaları aracılığıyla teslimlerinin KDV'den istisna olduğu (bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından 30 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendi hükmünün uygulanmayacağı),

- (23/d) maddesinde ise, ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminde, senedin en son işlem gördüğü borsada oluşan değerinin KDV matrahını oluşturacağı

hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Lisanslı Depoculuk Kapsamındaki İşlemler" başlıklı (II/F-4.18.) bölümünde, "...

5300 sayılı Kanun kapsamında yapılan işlemlerde KDV uygulaması, aşağıda açıklandığı şekilde yapılır. 5300 sayılı Kanun kapsamındaki ürün senetlerinin, Ürün İhtisas Borsaları ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsalarında (Her iki borsa kısaca "ihtisas/ticaret borsaları" olarak anılacaktır.) tesliminde KDV uygulamasına yönelik olup, bu açıklamalar anılan Kanunun 15 inci maddesine dayanılarak yayımlanan Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliği kapsamında basılı ürün senedi hükmünde olmak üzere söz konusu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak elektronik ortamda oluşturulan elektronik ürün senedi (ELÜS) teslimleri için de geçerlidir.

…

Öte yandan, lisanslı depoculukta kullanılan ve depoya konulan ürünü temsil eden ürün senetlerinin her el değiştirme aşaması ayrı bir teslim olup, bu teslimler ticari, sınai, zirai faaliyet ya da mesleki faaliyet kapsamında ifa edilmek şartıyla KDV'nin konusuna girmekle birlikte söz konusu teslimler 3065 sayılı Kanunun (13/ğ) ve (17/4-t) maddeleri ile KDV'den istisna edilmiştir. Dolayısıyla, ürün senedini elinde bulunduran KDV mükellefleri (yalnızca sorumlu sıfatıyla KDV mükellefiyeti bulunanlar hariç) ürün senedi teslimlerinde alıcı adına fatura ve benzeri vesikaları düzenlerler ancak söz konusu belgelerde KDV göstermezler." açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, … A.Ş'nin lisanslı depolarında muhafaza edilen 33.260 kg mısır ürününüzün Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğüne satışına ilişkin olarak düzenlenen … tarih ve … No.lu Elektronik Ürün Senedinin ihtisas/ticaret borsaları aracılığıyla Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğüne teslimi, ilk teslim kapsamında, 3065 sayılı Kanunun (13/ğ) maddesi uyarınca KDV'den istisnadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

Genel Yazıya ulaşmak için tıklayınız.

Genel Yazı ekine ulaşmak için tıklayınız.

İçerik 1:

Genel Yazıya ulaşmak için tıklayınız.

Genel Yazı ekine ulaşmak için tıklayınız.

İçerik 2:

Genel Yazıya ulaşmak için tıklayınız.

Genel Yazı ekine ulaşmak için tıklayınız.

Sayfalar