II– KESİNLEŞMİŞ KAMU ALACAKLARINA İLİŞKİN HÜKÜMLER 4811 sayılı Kanunun kesinleşmiş kamu alacaklarına ilişkin 2 nci maddesinde; “1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla (bu tarih dahil); a) Vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan vergilerin tamamı ile bu vergilere ilişkin gecikme zammı, gecikme faizinin yerine, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar Devlet İstatistik Enstitüsünün her ay için belirlediği toptan eşya fiyat endeksinin aylık oranı esas alınarak hesaplanacak tutarın; dokuz eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla vergilere uygulanan gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezaları ile vergi cezalarına uygulanan gecikme zamlarının tamamının, b) Asılları kısmen ya da tamamen ödenmiş olan vergilere ilişkin gecikme zammı ve gecikme faizi yerine, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar Devlet İstatistik Enstitüsünün her ay için belirlediği toptan eşya fiyat endeksinin aylık oranı esas alınarak hesaplanacak tutarın ödenmemiş vergi asılları ile birlikte, dokuz eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezaları ile vergi cezalarına uygulanan gecikme zamlarının tamamının, c) Bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş olup Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olan vergi cezalarının % 20’sinin; üç eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran 2003 ayları sonuna kadar ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla kalan % 80’inin, d) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş borcun sadece vergi aslına bağlı kesilen cezalardan ve bunlara ilişkin gecikme zamlarından ibaret olması halinde bu cezaların ve bunlara ilişkin gecikme zamlarının tamamının, e) İştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezalarında, cezaya muhatap olanların, cezanın % 20’sini, (a) bendinde öngörülen süre ve şekilde ödemeleri, dava açmamaları veya açılmış davalardan vazgeçmeleri şartıyla, cezanın kalan % 80’inin ve bunlara uygulanan gecikme zamlarının tamamının, Tahsilinden vazgeçilir. ..............” hükmü yer almaktadır. Kanunun 1 inci maddesinde, bu Kanunda geçen vergi tabirinin, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harçlar ve fon payı ile eğitime katkı payını ifade ettiği belirtilmiş olup, 2 nci madde metninde “vergiler” ibaresi yer aldığından, madde kapsamına, tür açısından bu vergilerin tamamı, dönem açısından ise Kanun kapsamına giren tüm dönemler girmektedir. A- BAŞVURU SÜRESİ VE ŞEKLİ Kanunun 2 nci maddesinde başvuru süresi konusunda bir düzenleme yer almamakla beraber, Kanunun 21 inci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, 2 nci maddeden yararlanmak için başvuru süresi 31 Mart 2003 tarihi olarak belirlenmiştir. Buna göre, mükelleflerin 31 Mart 2003 tarihi mesai saati bitimine kadar bağlı oldukları vergi dairesine ekteki (EK:1) örneğe uygun dilekçe ile başvurmaları zorunludur. Mükelleflerin birden fazla vergi dairesine olan borçları için Kanundan yararlanma talebinde bulunmaları halinde, her bir vergi dairesine ayrı ayrı başvurmaları gerekmektedir. Mükellefler, madde kapsamına giren toplam borçları için madde hükmünden yararlanabilecekleri gibi sadece talep ettikleri dönem ve türler açısından da Kanundan yararlanabileceklerdir. Ancak, motorlu taşıtlar vergisi mükelleflerinin, bu Kanundan yararlanmak üzere her bir taşıt itibarıyla hesaplanacak toplam borç tutarı için başvuruda bulunmaları zorunludur. Madde hükmünden yararlanılmasının şartlarından biri de dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi olduğundan, Kanun hükmünden yararlanmak üzere başvuran mükelleflerin, tahsilat işlemlerinden dolayı açtıkları davalardan da vazgeçmeleri zorunludur. B- ALACAK TUTARININ TESPİTİ 1- Kanunun Yürürlüğe Girdiği 27/2/2003 Tarihi İtibarıyla Kesinleşmiş ve Bu Tarihe Kadar (Bu Tarih Dahil) Vadesi Geldiği Halde Ödenmemiş Alacaklar Kanunun 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamına, Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihi (bu tarih dahil) itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da henüz ödeme süresi geçmemiş bulunan vergiler girmektedir. Madde kapsamında ödenecek alacak tutarının tespiti için vergi asıllarına; -vade tarihinden, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar gecikme zammı yerine, -daha önce hesaplanmış gecikme faizi olması halinde, bu faizin hesaplandığı süre dikkate alınarak, gecikme faizi yerine, Devlet İstatistik Enstitüsünün her ay için belirlediği toptan eşya fiyat endeksinin (TEFE) aylık oranı esas alınarak TEFE tutarı hesaplanacaktır. Devlet İstatistik Enstitüsünün her ay için belirlediği toptan eşya fiyat endeksinin aylık oranı esas alınarak TEFE tutarı hesaplanmasında; 213 sayılı Kanuna göre hesaplanan gecikme faizi ve 6183 sayılı Kanuna göre hesaplanan gecikme zammının hesaplama metodu ve hesaplama süreleri değiştirilmeyecek, sadece aylık gecikme zammı/gecikme faizi nispeti yerine TEFE oranları kullanılacaktır. Devlet İstatistik Enstitüsünce Ocak/1980 ayından, bu Tebliğin yayımlandığı tarihe kadar açıklanan TEFE oranları ekli tabloda (EK: 2) yer almaktadır. ÖRNEK:1- 20/5/2002 vadeli bir verginin Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olması halinde bu vergiye %70 nispetinde hesaplanması gereken gecikme zammı yerine TEFE oranı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır. TEFE Oranı Hesaplanacak Süre
Toplam TEFE oranı ile vergi aslı çarpılmak suretiyle gecikme zammı yerine ödenmesi gereken TEFE tutarı hesaplanacaktır. Bu tutar, vergi aslı ile toplanarak madde hükmüne göre ödenecek toplam tutar bulunacaktır. Madde ile ödenecek tutarın 9 eşit taksitte ödenmesi öngörüldüğünden, bulunan toplam tutar 9’a bölünerek her bir taksit tutarına ulaşılacaktır. Ödenmesi gereken vergi aslı ve TEFE tutarının, Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi halinde bu vergi aslına ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ile vergi cezalarına uygulanan gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilecektir. Vade tarihlerinin ayın son günlerine geldiği hallerde (31 mart gibi) 381 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliğindeki açıklamalar çerçevesinde, gecikme zammı yerine kullanılacak TEFE oranı vade tarihinin rastladığı aydan (mart ayı) başlamak suretiyle hesaplanacaktır. 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde yer alan, “Gecikme zammı 500.000 liradan az olamaz.” hükmü, gecikme zammı yerine alınacak TEFE tutarı için de uygulanacaktır. 6183 sayılı Kanunun 52 nci maddesine göre gecikme zammı tatbik süresini durduran iflas ve aciz halleri söz konusu ise gecikme zammı uygulanmayan süreye TEFE oranı da uygulanmayacak, bu hallerin varlığı TEFE uygulanan süreyi de durduracaktır. 6183 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi uyarınca, belediye sınırları dışındaki köylerde tahsildarlar tarafından tahsil edilen ve tahsildarın ilk uğradığı zaman ödeme yapılmadığı takdirde %10 nispetinde uygulanan gecikme zammı yerine, tahsildarın ilk uğradığı aydaki TEFE oranı uygulanacaktır. ÖRNEK:2- Hopa Vergi Dairesi mükelleflerinden (A), 1999 vergilendirme dönemine ilişkin 31 Mart 2000 tarihine kadar verilmesi gereken yıllık gelir vergisi beyannamesini vermemiştir. Yapılan inceleme sonucunda, (A) adına 1999 dönemi için 15.000.000.000.-TL Gelir Vergisi tarhedilmesi ve vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği tespit edilmiştir. 3 Şubat 2001 tarihinde vergi inceleme raporu vergi dairesi kayıtlarına intikal etmiştir. İnceleme sonucu yapılan bu tarhiyat 11 Nisan 2001 tarihinde tahakkuk etmiş ve Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar herhangi bir ödemede bulunulmamıştır. Bu tarhiyata göre tahakkuk eden vergi, vergi ziyaı cezası, gecikme faizi ve gecikme zamları şu şekildedir. Gelir Vergisi : 15.000.000.000.-TL Mükellef (A)’nın, 4811 sayılı Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunması halinde, ödenecek tutar ile tahsilinden vazgeçilen alacak tutarları şu şekilde olacaktır. Vergi aslına uygulanan gecikme faizi ve gecikme zammı yerine TEFE oranları kullanılarak TEFE tutarı hesaplanacaktır. Buna göre, örnek olayda gecikme faizinin hesaplandığı süre, gecikme faizi tutarı, bu sürelere ilişkin TEFE oranları ve TEFE tutarları aşağıda gösterilmiştir.
Gecikme zammının hesaplandığı süre, gecikme zammı tutarı, gecikme zammı yerine uygulanacak TEFE oranları ve TEFE tutarı aşağıdaki şekildedir.
Ödenecek Tutar : Tahsilinden Vazgeçilen Alacaklar : Vergi Ziyaı Cezası : 19.425.000.000.-TL
Yukarıda belirtilen şekilde hesaplanan ödenecek toplam 28.585.000.000.-TL tutarın 9 eşit taksitte Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi halinde, toplam 89.384.250.000.-TL tutarındaki alacağın tahsilinden vazgeçilecektir. 2- Kanunun Yürürlüğe Girdiği Tarihte Kesinleştiği Halde Henüz Ödeme Süresi Geçmemiş Alacaklar Kanunun 2 nci maddesinde, Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihi itibarıyla (bu tarih dahil) kesinleştiği halde ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan alacakların da Kanun hükmünden yararlanacağı belirtilmiştir. Bu hükme göre, muhtelif şekillerde kesinleşen ve henüz ödeme süresi geçmemiş olan alacaklar hakkında, aşağıda açıklanan hususlar ve Tebliğin önceki bölümlerinde yer alan açıklamalar dikkate alınarak işlem tesis edilecektir. a) Vergi Usul Kanununun uzlaşma hükümlerine göre kesinleşen alacaklar 4811 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihinden önce Vergi Usul Kanununun gerek uzlaşma gerekse tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerinden yararlanılarak uzlaşma sağlanmış ancak henüz ödeme süresi geçmemiş borcu olan mükellefler, uzlaşma sonucu tahakkuk eden vergi ve ceza tutarları ile hesaplanan gecikme faizleri dikkate alınarak Kanun hükümlerinden yararlanabileceklerdir. b) Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesinden yararlanılarak ödenecek alacaklar Vergi Usul Kanunu uyarınca kesilmiş olan vergi cezaları için anılan Kanunun 376 ncı maddesi hükmü uyarınca indirim talebinde bulunulan ancak, 4811 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihi itibarıyla dava açma süresi geçmiş, henüz ödeme süresi geçmemiş bulunan alacaklar için indirimli ceza tutarları dikkate alınarak 4811 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanılabilecektir. c) Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesinde yer alan pişmanlık hükümlerine göre beyan edilen matrahlar üzerinden tahakkuk eden alacaklar Vergi Usul Kanununun pişmanlık hükümlerine göre tahakkuk eden ve Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihi itibarıyla 371 inci maddede öngörülen sürede ödenmemiş olan vergiler için bu Tebliğin “V-PİŞMANLIK YA DA KENDİLİĞİNDEN YAPILAN BEYANLARA İLİŞKİN HÜKÜMLER” bölümünde yapılan açıklamalar da dikkate alınarak işlem yapılacaktır. 4811 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihi itibarıyla pişmanlık hükümlerine göre tahakkuk eden ve henüz ödeme süresi geçmemiş olan alacaklar ise 2 nci madde kapsamında değerlendirilecek ancak, pişmanlık zammı yerine TEFE oranı kullanılarak TEFE tutarı hesaplanacaktır. Ancak, bu durumda Kanun hükümlerine göre ödeme yapılmamış olması halinde pişmanlık hükümlerinin ihlal edilmiş sayılacağı tabiidir. d) Vergi Usul Kanunu uyarınca ikmalen, re’sen ya da idarece yapılan tarhiyata ilişkin olarak dava açılmaksızın kesinleşen alacaklar 4811 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihi itibarıyla ikmalen, re’sen ya da idarece yapılan tarhiyata ilişkin olarak herhangi bir ihtilaf yaratılmadan dava açma süresi geçmiş ancak henüz ödeme süresi geçmemiş bulunan alacaklar için tarhiyata ilişkin vergi ve ceza ihbarnamelerinde belirlenen tutar ve hesaplanan gecikme faizi dikkate alınarak Kanunun 2 nci maddesi hükmünden yararlanılabilecektir. ÖRNEK:3- Başkent Vergi Dairesi mükelleflerinden (B), 25/5/2002 tarihinde verilmesi gereken katma değer vergisi beyannamesini süresinde vermemiştir. Mükellef, 10/1/2003 tarihinde uzlaşma talebinde bulunmuş, 6/2/2003 tarihi uzlaşma günü olarak verilmiş ve aynı gün varılan uzlaşma sonucuna göre, vergi dairesince aşağıda yazılı tutarlar tahakkuk ettirilmiştir. Katma Değer Vergisi : 9.000.000.000.-TL Ödenecek Tutar : Katma Değer Vergisi : 9.000.000.000.-TL TOPLAM : 10.512.000.000.-TL Tahsilinden Vazgeçilen Alacak : Gecikme Faizi : 5.040.000.000.-TL 10.512.000.000.-TL’nın Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi halinde, 6.140.000.000.-TL gecikme faizi ve vergi ziyaı cezasının tahsilinden vazgeçilecektir. 3- Kanunun Yürürlüğe Girdiği 27/2/2003 Tarihi (Bu Tarih Dahil) İtibarıyla Asılları Kısmen ya da Tamamen Ödenmiş Olan Alacaklar Kanunun 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde, asılları kısmen ya da tamamen ödenmiş olan vergilere ilişkin düzenleme yapılmıştır. Buna göre, Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihi itibarıyla, asılları kısmen ya da tamamen ödenmiş olan vergilerle ilgili olarak aşağıdaki şekilde işlem yapılacaktır.
Asılları kısmen ödenmiş olan vergilerin ödenmemiş kısmına, -vade tarihinden Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar hesaplanacak gecikme zammı yerine, aylık TEFE oranı esas alınarak TEFE tutarı hesaplanacaktır. Ödenmemiş vergi aslı ile TEFE oranları kullanılarak hesaplanan TEFE tutarının, Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi halinde vergi aslına uygulanan gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi cezaları ile vergi cezalarına uygulanan gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilecektir. Asılları kısmen ödenmiş vergilerin, ödenmiş kısmına isabet eden kısmına gecikme zammı ve gecikme faizinin ödenmemiş olması halinde ise aşağıda (b) bölümünde yer alan açıklamalara göre işlem yapılacaktır. b) Asılları tamamen ödenmiş olmakla birlikte, gecikme zammı ve gecikme faizi ödenmemiş vergiler Asılları tamamen ödenmiş olmakla birlikte, gecikme zammı ve gecikme faizi ödenmemiş olan vergilerde, -vade tarihinden ödendiği tarihe kadar hesaplanan gecikme zammı yerine, -gecikme faizinin hesaplandığı süre dikkate alınarak, gecikme faizi yerine, aylık TEFE oranı esas alınarak TEFE tutarı hesaplanacaktır. TEFE oranı esas alınarak hesaplanan tutarın, Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi halinde vergi aslına uygulanan gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi cezaları ile vergi cezalarına uygulanan gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilecektir. Diğer taraftan, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce vergi aslının, vergi aslına uygulanan gecikme zammının, gecikme faizinin ve vergi cezalarının ödenmiş olması, başka bir ifadeyle, ödenmemiş kısmın sadece vergi cezasına uygulanan gecikme zammından ibaret olması halinde, herhangi bir şart aranmaksızın vergi cezalarına uygulanan gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecektir. c) Asılları tamamen ödenmiş vergilere ilişkin gecikme faizi ve gecikme zamlarından, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kısmen tahsil edilenler Asılları tamamen ödenmiş vergilere ilişkin gecikme faizi ve gecikme zamlarından, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kısmen tahsilat yapılmışsa, -vergi aslının vade tarihinden ödendiği tarihe kadar hesaplanan gecikme zammı yerine, -gecikme faizinin hesaplandığı süre dikkate alınarak, gecikme faizi yerine, aylık TEFE oranı esas alınarak TEFE tutarı hesaplanacaktır. Ödenmiş gecikme zammı/gecikme faizi tutarının, hesaplanan TEFE tutarından fazla olması halinde herhangi bir tahsilat yapılmayacak, kalan gecikme zammı/gecikme faizinin tahsilinden vazgeçilecektir. Bununla birlikte, tahsil edilmiş gecikme zammı ve gecikme faizinden red ve iade yapılmayacaktır. Ödenmiş gecikme zammı/gecikme faizi tutarının, hesaplanan TEFE tutarından az olması halinde ise ödenecek tutar TEFE tutarından ödenmiş olan gecikme zammı/gecikme faizi düşülmek suretiyle tespit edilecektir. Bu şekilde belirlenen TEFE tutarının Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi halinde, kalan gecikme zammı/gecikme faizinin tahsilinden vazgeçilecektir. ÖRNEK:4- Turhal Vergi Dairesi mükelleflerinden (C), 25/1/1998 tarihinde ödemesi gereken 400.000.000.-TL Katma Değer Vergisini süresinde ödememiş, 15/6/1998 tarihinde vergi dairesine başvurarak borcunu ödemek istediğini bildirmiştir. Vergi dairesi, mükellefin 400.000.000.-TL vergi aslı ile 300.000.000.-TL gecikme zammı olmak üzere toplam 700.000.000.-TL borcu olduğunu tespit etmiştir. Mükellef (C), vergi aslının tamamını aynı tarihte ödemiş ise de gecikme zammına karşılık herhangi bir ödemede bulunmamıştır. Mükellefin gecikme zammı borcuna karşılık vergi dairesince 28/12/2001 tarihinde 50.000.000.-TL cebren tahsilat yapılmıştır. Mükellef (C)’nin, 4811 sayılı Kanundan yararlanmak için başvuruda bulunması halinde 400.000.000.-TL vergi aslına, vade tarihinden ödendiği tarihe kadar gecikme zammı yerine TEFE tutarı hesaplanacaktır. Bu durumda uygulanacak toplam TEFE oranı %22,4’tür. Toplam TEFE tutarı ise (400.000.000 x %22,4 =) 89.600.000.-TL olacaktır. Mükellefin gecikme zammına karşılık hiç ödeme yapmamış olması halinde, Kanun hükmünden yararlanmak için ödemesi gereken tutar 89.600.000.-TL’dır. Ancak, mükelleften Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce gecikme zammına karşılık 50.000.000.-TL tahsilat yapıldığından; 4811 sayılı Kanuna göre ödemesi gereken TEFE tutarından, daha önce ödenen gecikme zammı tutarı çıkarılarak tahsili gereken TEFE tutarı bulunacaktır. Buna göre, ödenecek tutar; (89.600.000 - 50.000.000 =) 39.600.000.-TL’dır. Mükellefin bu tutarı Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödemesi halinde gecikme zammından kalan 250.000.000.-TL’nın tahsilinden vazgeçilecektir. 4- Bir Vergi Aslına Bağlı Olmaksızın Kesilmiş Olan Vergi Cezaları Kanunun 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi uyarınca, bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş olup Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olan vergi cezalarının %20’sinin 3 eşit taksitte, Şubat, Nisan, Haziran 2003 ayları sonuna kadar ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla, kalan %80’inin tahsilinden vazgeçilecektir. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bu cezalara karşılık kısmi ödeme yapılmış olması halinde ödenmemiş kısım için bu Kanundan yararlanılacaktır. Madde kapsamına giren cezaların Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre işyeri kapatma cezası uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. 5- Sadece Vergi Aslına Bağlı Vergi Cezası ve Buna İlişkin Gecikme Zammından İbaret Borçlar Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş borcun sadece vergi aslına bağlı kesilen cezalardan ve bunlara ilişkin gecikme zamlarından ibaret olması halinde, bu cezaların ve bunlara ilişkin gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilecektir. Bu hükmün uygulanmasında, vergi aslına bağlı kesilen cezaların ait olduğu vergi türü ve dönemleri ayrı ayrı dikkate alınacaktır. 6- İştirak, Teşvik ve Yardım Fiilleri Nedeniyle Kesilen Vergi Ziyaı Cezaları 4811 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendindeki iştirak, teşvik ve yardım fiileri nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezalarına ilişkin hüküm, 1/1/1999 tarihine kadar olan dönemler için kaçakçılık cezasını, bu tarihten sonraki dönemler için vergi ziyaı cezasını kapsamaktadır. Bu cezalara muhatap olanların, cezanın %20’sini, Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödemeleri, dava açmamaları veya açılmış davalardan vazgeçmeleri şartıyla, cezanın kalan %80’inin ve bunlara ilişkin gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilecektir. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bu cezalardan kısmen tahsilat yapılmış ise kalan tutar üzerinden Kanundan yararlanılabilecektir. 7- Tecilli Alacaklar 4811 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesi gereğince tecil edilen ve bu madde kapsamına giren alacaklardan, Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihi itibarıyla ödeme süresi geçmemiş olan taksit tutarları için mükellefler dilerlerse bu madde hükmünden yararlanabileceklerdir. Bu takdirde, Kanunun yürürlük tarihinden önce tecil şartlarına uygun olarak ödenen taksit tutarları için tecil geçerli olacaktır. Ayrıca, 4811 sayılı Kanunun 20 nci maddesinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan ödemeler ile 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tahsil edilen tecil faizlerinin bu Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesinin yapılmayacağı öngörülmektedir. Bu nedenle, Kanun hükümlerinden yararlanılarak ödeme yapılmak istenmesi halinde, Kanunun yürürlük tarihi olan 27/2/2003 tarihinden önce taksit tutarları ile birlikte ödenen tecil faizleri red ve iade edilmeyecektir. Bu durumdaki alacaklar için madde hükmünden yararlanmak istenilmesi halinde ödenmemiş alacak aslına; vade tarihinden itibaren Kanunun yürürlük tarihine kadar hesaplanacak gecikme zammı yerine, gecikme faizi bulunması halinde gecikme faizinin hesaplandığı süre dikkate alınarak gecikme faizi yerine, TEFE tutarı hesaplanacaktır. Vergi aslı ile TEFE tutarı toplamının maddede öngörülen süre ve şekilde ödenmesi halinde Kanun hükmünden yararlanılacaktır. 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesi gereğince tecil edilen alacağın gecikme zammı, gecikme faizi veya vergi cezasından ibaret olması halinde, bu Tebliğin II/B-3-5 bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde ödenecek TEFE tutarı tespit edilerek Kanun hükmünden yararlanılacaktır. Bu takdirde de Kanunun yürürlük tarihinden önce ödenmiş tecil faizlerinin red ve iadesi yapılmayacaktır. ÖRNEK:5- Beydağı Vergi Dairesi mükellefi (D), 20/5/2002 tarihinde ödenmesi gereken 1.000.000.000.-TL Gelir (Stopaj) Vergisini zamanında ödememiştir. 26/11/2002 tarihinde anılan vergi dairesine başvurarak toplam borcu için tecil talebinde bulunmuştur. Beydağı Vergi Dairesi, mükellefin gecikme zammı dahil 1.490.000.000.-TL borcu olduğunu tespit etmiş ve bu tutarın, ilk taksit Aralık/2002 ayından başlamak, 5 ayda 5 eşit taksitte ödenmek üzere tecilini uygun görmüştür. Aylık Taksit Tutarı: 1.490.000.000/ 5 = 298.000.000.-TL’dır. Mükellef ilk üç taksiti zamanında ödemiş, ancak Mart ayında 4811 sayılı Kanundan yararlanmak için Beydağı Vergi Dairesine başvuruda bulunmuştur. Bu örnekte, vergi dairesi öncelikle kalan borç tutarından ne kadarının vergi aslı, ne kadarının da gecikme zammı olduğunu tespit edecektir. Örnek olayda; Ödenen Borç Tutarı = Aylık Taksit Tutarı x Ay Sayısı Ödenen tutardan vergi aslına isabet eden tutar; aşağıdaki formül ile tespit edilecektir. Ödenen Tutar x Vergi Aslı Vergi aslına isabet eden tutar = 894.000.000 x 1.000.000.000 = 600.000.000.-TL’dır. Kalan vergi aslı tutarı = 1.000.000.000 – 600.000.000 = 400.000.000.-TL’dır. Bu durumda, tecil şartlarına uygun olarak ödenen taksit tutarları için tecil hükümleri geçerli sayılacaktır. Kalan 2 taksit tutarının toplamı 596.000.000.-TL olup bunun 400.000.000.-TL’sı vergi aslı, 196.000.000.-TL’sı gecikme zammıdır. Vergi aslından kalan tutara, gecikme zammı yerine vade tarihinden 4811 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar hesaplanacak 102.000.000.-TL TEFE tutarı ile vergi aslı toplanarak ödenecek toplam tutar bulunacaktır. Madde hükmüne göre ödenmesi gereken vergi aslı ve TEFE tutarının, Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi halinde 400.000.000.-TL vergi aslına Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihine kadar hesaplanan 280.000.000.-TL gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecektir. ÖRNEK:6- İspir Malmüdürlüğü mükellefi (E), 20/8/1997 tarihinde ödenmesi gereken 300.000.000.-TL Gelir (Stopaj) Vergisini 28/10/1998 tarihinde ödemiştir. Mükellefin 300.000.000.-TL vergi aslını ödediği tarihe kadar hesaplanan 639.000.000.-TL gecikme zammı borcu için 6/11/2002 tarihinde yaptığı tecil başvurusu üzerine, ilk taksit Kasım/2002 ayından başlamak ve 6 ayda 6 eşit taksitte ödenmek üzere borcu tecil edilmiştir. Mükellef ilk 4 taksiti süresinde ödemiş, Mart ayında 4811 sayılı Kanundan yararlanmak için anılan Malmüdürlüğüne dilekçe ile başvurmuştur. Mükellefin, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tecil şartlarına uygun olarak ödediği tutar (639.000.000/6x4=) 426.000.000.-TL, kalan gecikme zammı borcu (639.000.000-426.000.000 =) 213.000.000.-TL’dır. 4811 sayılı Kanun hükümlerine göre ödenecek tutarın tespiti için vergi aslına, vade tarihinden ödendiği tarihe kadar gecikme zammı yerine TEFE tutarı hesaplanacaktır. TEFE Tutarı = Vergi Aslı x TEFE Oranı Hesaplanan bu tutar, toplam gecikme zammı tutarına isabet eden kısımdır. Ancak mükellef gecikme zammının 426.000.000.-TL’nı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödemiştir. Bu durumda, ödenen tutar hesaplanan TEFE tutarından fazla olduğundan, mükellef tarafından herhangi bir ödemede bulunulmadan Kanun hükmünden yararlanılacak, kalan 213.000.000.-TL gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecektir. Hesaplanan TEFE tutarından fazla olarak ödenen gecikme zammı tutarı ile tecil faizleri red ve iade edilmeyecektir. 8- 2002 Yılına İlişkin Olarak Tahakkuk Eden Geçici Vergilere İlişkin Gecikme Zammı Alacakları Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak 2002 yılında tahakkuk eden ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş olan geçici vergilere ilişkin gecikme zamları yerine, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar aylık TEFE oranı esas alınarak belirlenen tutar ödenmek suretiyle, bu madde hükmünden yararlanılabilecektir. Bu takdirde vergi aslının ödenmesi şartı aranılmayacaktır. 9- Deprem Nedeniyle Ödeme Süresi Uzatılan ve Kanunun Yürürlüğe Girdiği Tarih İtibarıyla Ödeme Süresi Belirlenmemiş Vergiler 4811 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Marmara Bölgesi ve civarında 17/8/1999 ve 12/11/1999 tarihlerinde meydana gelen depremler nedeniyle ödeme süresi uzatılan ve Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödeme süresi belirlenmemiş olan vergilerin vade tarihi 28 Şubat 2003 olarak belirlenmiştir. Ancak, madde ile yapılan düzenlemede, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödeme süresi belirlenmemiş olan yıllık gelir ve kurumlar vergileri ile kurumların, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi uyarınca yapacakları gelir vergisi tevkifatı hariç tutularak bu vergilerin vade tarihi belirlenmemiştir. Ödeme süresi belirlenmemiş olan bu vergilerin ödeme süreleri Bakanlığımızca daha sonra belirlenecektir. Kanun hükmü ile ödeme süresi belirlenen vergiler, Kanunda öngörülen sürelerde 9 eşit taksitte ödenecektir. Mükelleflerce yapılan ödemeler, ödeme süresi uzatılan vergi, fon ve payların ilk vergilendirme dönemine ait olanlarından başlamak üzere sırasıyla mahsup edilecektir. 10- Motorlu Taşıtlar Vergisi ve Bu Vergiye İlişkin Gecikme Zammının Kanuna Göre Ödenmesi Sırasında Yapılacak İşlemler 4811 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (6) numaralı fıkrası, Kanun hükmüne göre ödenecek olan motorlu taşıtlar vergisi ve bu vergiye ilişkin gecikme zammı yerine hesaplanacak TEFE tutarının, Kanunla öngörülen ödeme süresi içinde taksitle ödeneceği dikkate alınarak, bu Kanuna göre borcu taksitlendirilen motorlu taşıtlar vergisi mükelleflerinin, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin (d) fıkrası hükmü uygulanmadan, taksit ödeme süresi sonuna kadar taşıtlarının fenni muayenelerini yaptırmalarına, denize ve uçuşa elverişli belgelerini almalarına imkan vermektedir. Ancak, taşıtın satış ve devri halinde taksitlendirilen borcun tamamının ödenmesi şartının aranılacağı tabiidir. C- ÖDEME SÜRESİ VE ŞEKLİ Kanunun 2 nci maddesine göre ödenecek tutarların, 9 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 aylarında ödenmesi gerekmektedir. 2 nci maddenin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi kapsamında ödenecek olan bir vergi aslına bağlı olmayan cezaların ise 3 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran 2003 aylarında ödenmesi zorunludur. Bununla birlikte Kanunun 21 inci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden ilk taksit için Şubat/2003 ayı olarak belirlenen ödeme süresi 31 Mart 2003 tarihi mesai saati bitimine kadar uzatılmıştır. Deprem nedeniyle ödeme süresi uzatılan ve 2 nci maddenin (5) numaralı fıkrası ile vade tarihi belirlenen vergilerin ilk taksiti de 31 Mart 2003 tarihi mesai saati bitimine kadar ödenecektir.
D- MADDE HÜKMÜNDEN YARARLANMANIN DİĞER ŞARTLARI 4811 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (7) numaralı fıkrasında “Bu madde ile 2 nci madde hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunan mükellefler, yararlandıkları vergi türlerinden, taksit ödeme süresince tahakkuk edenleri zor durum olmaksızın vadesinde ödemedikleri takdirde belirtilen madde hükümlerinden yararlanamazlar.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm, Kanunun 2 nci maddesine göre ödenecek taksitlerin süresinde ödenmemesi halinde uygulanacak hükümler ile ilişkili olmayıp Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihinden sonra tahakkuk edecek vergilerin zamanında ödenmesi ile ilgilidir. Buna göre, Kanunun 2 nci maddesi hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunan mükelleflerin maddede öngörülen diğer şartların yanısıra; madde hükmünden yararlandıkları vergi türlerinden, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra madde ile öngörülen taksit ödeme süresinin sonuna kadar (Haziran/2004) tahakkuk edenlerini vadesinde ödemeleri şarttır. Vergi daireleri, mükelleflere hangi vergi türlerinden Kanundan yararlandıkları konusunda ayrıntılı bilgi vereceklerdir. Maddede mükelleflerin zor durumda bulunmaları nedeniyle borçlarını vadesinde ödeyememeleri hali Kanunu ihlal nedeni sayılmamıştır. Zor durum hali, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde geçen “çok zor durum” halini ifade etmektedir. Buna göre, 6183 sayılı Kanuna göre borçları tecil edilen mükelleflerin zor durumda bulundukları tabiidir. Tecil talebi çok zor durum hali dışındaki nedenlerle uygun görülmeyen mükellefler için tecil yapılmamakla birlikte, zor durum halinin varlığı tespit edilen hallerde madde hükmü ihlal edilmiş sayılmayacaktır. 1- Kesinleşmiş kamu alacaklarına ilişkin hükümlerden, 213 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanunda yer alan sorumluluk düzenlemeleri nedeniyle mirasçılar, kefiller, şirket ortakları ve kanuni temsilciler gibi amme borçlusu sayılan kişiler sorumlu oldukları tutar dikkate alınarak yararlanabileceklerdir. 3568 sayılı Kanun uyarınca mükellefle birlikte borcun ödenmesinden müştereken ve müteselsilen sorumluluğu bulunan yeminli mali müşavirlerin de bu madde hükmünden yararlanmaları mümkündür. 2- Adi ortaklıklarda ve kollektif şirketlerde ortakların şirketin borçları dolayısıyla müştereken ve müteselsil sorumluluğunun bulunması nedeniyle şirket adına tarh edilen vergi ve cezalar ile hesaplanan gecikme zammı ve gecikme faizleri için ortaklık adına Kanun hükümlerinden yararlanılması mümkün bulunmaktadır. 3- 4811 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 27/2/2003 tarihi itibarıyla haklarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre iflasın açılmasına karar verilen gerçek ve tüzel kişilerin bu Kanun hükümlerinden yararlanabilmeleri için iflas işlemlerini yürüten iflas idaresinin ilgili vergi dairesine yazılı olarak müracaat etmesi zorunludur. Ancak, iflas halinde bulunan mükelleflerden aranılan kamu alacaklarının 31 Mart 2003 tarihinden sonra iflas masasına kaydedilmiş olması halinde, bu alacakların dönemi Kanunun kapsadığı dönemlere ait olsa dahi 4811 sayılı Kanun hükümlerinden yararlandırılmayacaktır. Bununla birlikte, iflas halindeki tüzel kişiliklerin ortaklarının ve kanuni temsilcilerinin Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Kanun uyarınca haklarında bu sıfatları nedeniyle yapılan takip işlemlerinden dolayı tüzel kişiliğin vergi dairesine olan borçları için bu Kanun hükümlerinden yararlanabilmeleri mümkün bulunmaktadır. Mükellefin kendi borcu dışında, ilgili mevzuat uyarınca üçüncü şahısların borçlarına mahsup talebi olması halinde ise mahsup talebinden vazgeçebilmesi için borcuna mahsup istenen üçüncü şahsın da bu konuya yönelik irade beyanı aranılacaktır. Lehine mahsup talep edilen 3 üncü şahsın ise mükellefin irade beyanı olmadan bu Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunabileceği tabiidir. Bununla birlikte, mahsup talebinden vazgeçen mükelleflerin, mahsup talebine konu iade alacaklarını 4811 sayılı Kanunun kapsamı dışında kalan ve Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra doğacak gerek kendi, gerekse üçüncü şahısların, vergi borçlarına ilgili mevzuat uyarınca mahsubunu talep etmeleri mümkündür.Bu takdirde, genel esaslar çerçevesinde ilgili dönem borcunun vade tarihi itibarıyla yazılı olarak ayrıca başvurmaları gerekmektedir. Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 32 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, katma değer vergisi iade alacağının vergi borcuna mahsubunu talep eden ve 4811 sayılı Kanuna göre vergi borcunu ödemek üzere mahsup talebinden vazgeçen mükelleflere bu alacaklarının nakden iadesi yapılmayacaktır. 5- 4811 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuran mükellefler hakkında uygulanan yurtdışı çıkış yasağının kaldırılmasında, bu Kanun hükümlerine göre yapılan ödemeler ile 395 Seri Nolu Tahsilat Genel Tebliğindeki açıklamalar dikkate alınacaktır. 6- Kanunun 2 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasında, bu madde kapsamına giren kamu alacakları ile ilgili olarak tatbik edilen hacizlerin yapılan ödemeler nispetinde kaldırılacağı ve buna isabet eden teminatların iade edileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, Kanun kapsamındaki borçlarını ödemek üzere başvuran ve borçlarına karşılık ödemede bulunan mükelleflerin mal varlığına tatbik edilen hacizler, bu malların bölünebilir nitelikte olması ve haczin devam edeceği malların kamu alacağını karşılayacak değerde olması halinde, ödemeler nispetinde kaldırılacaktır. Bu hüküm çerçevesinde, borçları Kanun hükmüne göre taksitlendirilen mükelleflerin teminat değişikliği talepleri de değerlendirilebilecektir. 7- Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunmayan ya da borçları Kanun kapsamına girmeyen mükelleflerden aranılan kamu alacaklarının süratle takip ve tahsili sağlanacaktır. |